23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Güncel şiirin sorunları Yeniliklerin ve farklılıkların daha seyrek rastlandığı günümüz şiiri, yaygın olarak geçmişini yineleyen “arkaik” bir söz halini aldı. Geçmişin biçimsel deneyimleri bile yeni dönüşler yaşamakta. Çözüm ise reçetelerde değil... G ünümüzde güncel şiirin sorunlarından söz etmek, nicedir şiirin genel sorunlarından söz etmeye dönüştü, çünkü şiir artık geçmişini yineleyen “arkaik” bir söz halini aldı. Hatta salt tematik çerçeve değil, geçmişin biçimsel öğeleri bile geri dönüşlere konu olmakta. Şiirde akımların ve eğilimlerin birbirini izlediği dönemler, yerini hiç bir eğilimin “başat” Gottfried Ben Ahmet Hamdi Tanpınar olamadığı, farklı anlayışların yan yana var olduğu ve “delta” olaFANUS DÜNYALARIN ŞİİRİ rak nitelenen bir döneme bırakmıştı. “Ye Kuşkusuz, şair sayısının niceliksel artıni” öğelere ve farklılaşmaya seyrek rast şına bağlı olarak da, şiirde artık moda ya lanan günümüzde ise tortularla dolmuş da merkezî eğilimlerden söz etmek güç; koca bir denizden söz edebiliriz. hemen her tematik alan şairler tarafından yoklanmakta, hemen her biçim deDERVİŞİN “EGO”SU nenmekte, hatta bu konulardaki gezintiŞairler en çok akranlarıyla bir araya ye aynı şairin ürünleri arasında bile rastgelirler. Bir araya gelen genç akran lanabilmekte. “Farklı olma” denemelerine lar göz ucuyla birbirlerinin şiirini kol rağmen, bütün şiirler birbirlerine benzelamaktan da geri kalmazlar. Kuşak içi dikleri gibi bir izlenim bırakıyorlar. ortaklıklarda, birbiriyle benzeşmelerDahası, şairlerin çoğu “gerçek” olade, farklılaşamama hallerinde, “dönı fazla sıradan ve dar bulduklarından nem ruhu”nun, tarihsel momentin, or olsa gerek, “gerçek ötesi” adına, fantak yaşanan olay ve olguların da payı tastik dünyalar betimlemeye girişiyorvardır kuşkusuz, ama göz ucuyla an lar. Ancak, çizdikleri dünya deyim yelatılanı kollama ve özenme hepsinden rindeyse bir “fanus” olmaktan ya da baskındır. Günümüz şiirindeki daral Japonların çok sevdiği minyatür bahmada bu “küme mantığı”nın izlerini çe maketi olmaktan, yani daha da dar de görebiliyoruz. kalmaktan kurtulamıyor. Öte yandan, bu dar alanda dönenen Gerçek ötesinin değil gerçek dünya“şair özne”nin kendisine biçtiği değer de, nın, yitik ufukların değil belli coğrafyalaçoğu kez “toplum dışı” ama kutsal, “der rın adımlanmasının özlenir olduğu günvişane” bir konum. Aslında tüm şiir dö lerden geçiyoruz. Bu tür şiirler yazmak, nemlerinde zaman zaman dillendirilmiş daracık cam kaplara sıkışmaktan çok olan “benlik hipertrofisi”nin (kendini aşırı daha sahici şiirlere götürebilir insanı. önemsemenin) “protest” edaya bürüne Şiirde somutluğa çağrı, kırsala, pasrek güncelleşmiş bir versiyonu sözkonusu. torala, doğaya romantik dönüşler yapİlginçtir, görünüşte yoksunluklamak önerisi olarak algılanmamalı. Gürı kutsayan bu söylem tarzı, “tüketim nümüzde belli kolaylıklarla oluşturulan toplumu”nun dünyevî hazları coşturbu tür şiirler de “arkaik” yaklaşımın bir masına bağıl biçimde daha da yaygın başka örneğini oluşturmakta. Gottfrilık kazandı. Refahtan pay almaktan ge ed Benn’in “Modern Şiir Ne Değildir?” ri kalmayan bir “derviş” tarzına özenme yazısından bir bölümü, yıllar önce Behhali söz konusu. Özenme diyoruz, çün çet Necatigil çevirerek Türk Dili’nin “Şiir kü sadece söylemle ve belki güncel ya Özel Sayısı”nda yayımlamıştı. şantıda kılık kıyafetle sınırlı bir durum Benn, bu yazısında modern şiirin ne olsöz konusu. Bu tarzı sahiplenenler ara duğunu, ne olmadığını gösteren örnekler sında, reklamcılık dahil kapitalizmin her üzerinden anlatmayı denemişti. Ona göboyutuna bulaşmış olanlar da var. re, betimlemeli, “gibi”li, renklere gönderGülten Akın Ömer Faruk Toprak Elsa Triolet meli, tanrısal edalı şiirler “modern şiir” örneği değildir. Hiçbir “işleme emeği” katmadan, bağlantılarla oluşmuş bir hareket ve dinamizm eklemeden, dış dünyaya ait nesneleri ya da olguları çıplak halleriyle anmayı, virgüllerle ayırarak peş peşe sıralamayı şiir sayanlar var. turmakta. Hele de bir kitap tamamen bu tür şiirler ile oluşturulmuşsa, sanki sürekli aynı şiiri okuyormuşsunuz gibi bir izlenim doğabiliyor. Değişen sayıda dizeli matrislerle ve uzunlu kısalı dizelerle çalışmanın doldurma dize ve kelimelerden kurtarmak gibi bir yararı da var. ŞİİRDE “MALZEME” KULLANIMI Kolay yemek “menemen”i yaparken bile, “sabit” malzemeyi irice doğrarsanız ayrı, ince kıyarsanız ayrı, mikserden geçirirseniz ayrı tatlar elde edersiniz. Yine yumurtayı malzeme diriyken kırmak, malzemeyi iyice pişirdikten sonra kırmak, tüm malzemeyle karıştırıp pişirmek, karıştırmayıp öbek halinde bırakmak farklı sonuçlar verecektir. Bunu şiire uygularsak, “tematik eksen”i sağlayan kelimeler aynı olduğu halde, “iri kıyım” ya da “ince kıyım” gibi, “yekpâre” yapmak ya da dalgalı bırakmak gibi farklı işlemler uygulamak, farklı tadlar verecektir. Nasrettin Hoca terzilik yaparken, pintinin biri bir kavukluk kumaş verip beş kavuk yapmasını istemiş. Hoca önüne beş küçük kavuğu dizince de itiraz etmiş. Hoca adama “sen beş kavuk istedin, başıma kavuk yap demedin ki” demiş. Tek şiirlik tematik “malzeme”den bir değil, beş değil, belki yirmi şiir üreten şairler var edebiyatımızda. Şiirlerin adları değişse de, sanki aynı şiiri okuduğunuz duygusuna kapılıyorsunuz. Öte yandan, divan ve halk şiirinden miras alınmış biçimde ve eşit uzunlukta üçlü, dörtlü, beşli dize gruplarıyla yazmak merakı da, tematik farklılıklar içerseler bile, her şiirin ayrı bir kişilik kazanmasının önünde görsel bir engel oluşŞİİRSEL MİMARİ SORUNLARI Tanpınar’ın Nâzım Hikmet’i ve Orhan Veli’yi “nesirde kalmak” ile eleştirmesinde kendi ürkek serbest vezin denemelerinin başarısızlığının etkisi de olsa gerek. Romanda daha atak yenilikçi olan Tanpınar’ın şiirde geleneksel biçimleri aşamaması, biraz da tematik ekseninin klasik içeriklerden oluşmasıyla ilgili. Şiir mimarisinde “geleneksel” izlenim veren kimi şairlerde durum daha farklı. Sözgelimi, Ömer Faruk Toprak, el verdiği çok genç Attilâ İlhan’ı etkilemiş, sonra ise ondan hayli etkilenmişti. Bu iki şairin yoğun çağrışımlarla yüklü dizeleri herkese çarpıcı gelmiştir, ancak görselliğe özenen dizeci tutumları ve benzer leitmotifleri sıkça kullanmaları “kalıplaşma” izlenimi yarattı. İlk kitaplarını dörtlüklerle oluşturmuş olan Gülten Akın ise, doruk kitabı Kırmızı Karanfil’deki şiirsel yapısını yenilemiş, matris bazlı şiirleriyle “geleneksel biçim”den kopmanın modern içeriklere sağladığı “getiri”yi örneklemişti. Elsa Triolet, Mayakovski yeni tarz şiirlerini ilk kez kendilerine okuduğunda çarpıldıklarını ve şiirde yeni bir dönemin başladığını hissettiklerini anlatır. Sözü bu anımsatmayla bağlayalım: “Reçete”ler değil, ürünlerdir edebiyatta yolu açan. n 6 24 Eylül 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle