03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Çocukların edebiyatı, edebiyatın çocukları İlk roman örnekleri, artık çocuk edebiyatının da gözdeleri arasında. Geleneksel kültürde de anlatılar hem çocukların hem erişkinlerin ortak ilgi alanındadır. Masumiyet çağı sonrasında ise, çizgi romanlar bile egemen ideolojinin yeniden üretiminde işlev görmektedir. Ç ocukken, gittiği büyük şehirlerden dönen babamın valizinden iki şeyin çıkmasını heyecanla beklerdik. Biri, ünlü şekerlemecinin karışık şekerleme kutusuydu, ötekisi ise Doğan Kardeş dergisi. Şekerleme kutusu bir günde boşalıverirdi, aylık yayımlanan Doğan Kardeş ise haftalarca elimizden düşmezdi. Haftalık Çocuk Haftası dergisini ise bizim şehirde de bulabiliyorduk. O dönemde gerek çocuk dergilerinde, gerek magazin dergilerinde, haliyle görsel öğelere de çok yer verilmekle birlikte, “yazı”nın da belli bir ağırlığı vardı ve bu yazılar edebiyata özendirmek için köprü görevi de görürler, kitaplara geçiş için özendirici olurlardı. İlkokulun duvar gazetesinde, el ile ürettiğimiz dergi ve gazetelerde, esinimiz o dergilerdi. “ÇOCUK KİTABI”NIN EVRİMİ İlginçtir, özellikle destandan romana geçişi sağlayan, roman sanatının ilk örnekleri sayılan Don Kişot, Gulliver’in Gezileri, Robinson Crouse gibi “pikaresk” anlatılar, süreç içinde bir yandan klasik statüsü edinirken, bir yandan da “çocuk edebiyatı”nın gözdeleri oluverdiler. Üretildikleri dönemin bir gereği olarak erişkinlerarası cinselliğe pek yer vermedikleri ya da bu yönleri sansür edildiği için, içerdikleri “masumiyet” çocukların da okumasına elverişlilik sağlıyordu. Edebiyat süreç içinde erişkin bakışının dozunu artırdıkça “çocuk kitabı” ihtiyacı da ortaya çıkmaya başladı. Öte yandan, “çocuk kitabı” statütüsündeki kitaplar çocukluk ile ergenlik arasındaki kısa sürede ilgi topladıkları için, o yıllarda henüz işin pek endüstrisi oluşmamıştı, daha çok türün klasikleri sık sık basılmakta, Define Ada sı, Tom Sawyer, Kaptan Grant, Tom Amca’nın Kulübesi, Alice Harikalar Diyarında, Heidi, Demiryolu Çocukları gibi “anlatı”lar her kuşağın ilgi alanına girmekteydi. Dönemin artık sınır tanımaz düzeye yükselmiş, dünyanın her köşesine göz dikmiş egemen üretim biçimine uyarlanmışcasına, yeryüzünün uzak noktalarına değil, gökle re ve yerin altına da sığmaz olmuş ilgi ve serüvenleri konu alan, öte yandan düzen bozucu sivri akıllılara haddini bildirmekten de geri kalmayan Jules Verne romanları ise, fazla “light” mı kalıyordu, yoksa ivme kazandıran üretim biçiminin bilinçaltını mı temsil ediyordu, sorulması gereken sorudur. Ergenlik çağındakileri gelişkin edebiyata taşıma görevini ise, özellikle doğayla mücadele anlatılarıyla en çok Jack London üstlenmiştir. HALK KÜLTÜRÜ YAŞA BAKMAZ Geleneksel kültür tarafında ise çocuklar için özel anlatılara, metinle re pek de gerek kalmıyordu. Masumiyet çağında halkın “düşlem gücü” ile çocuklarınki pek aralanmış olmadığı için, “sözlü” kültürden de el almış bulunan geleneksel anlatılar, sadece erişkinler tarafından değil, çocuklar tarafından da aynı oranda ilgi görmekteydi. Nasrettin Hoca, Bektaşi, İncili Çavuş fıkraları, Keloğlan, Kırk Haramiler vb. masallar elbirliği ile tüketilirdi. Sözlü dolaşımdan artık oylumlu kitaplara geçmiş Hazreti Ali, Battal Gazi, Ebu Müslim Horasani gibi destanları, pehlivan hikâyelerini okuma yazma bilmez yaşlılara sesli olarak okumak çocukların göreviydi ama verdikleri heyecan ve “huşu” ortak paylaşılırdı. Baskı teknolojisinin yaygınlaşmadığı 19. yüzyıl öncesinde, resim kullanımına da el veren taş baskısı halk kitapları, kendi çapında bir endüstri de oluşturmuştu. “Telif” olarak öncü “çocuk kitabı” örneklerinden biri ve en ünlüsü, Tevfik Fikret’in Şermin’i oldu. Sonrasında çeşitli yazarlar, salt çocuklara özgülenmiş kitaplar ya da çocukların da okumasında sakınca olmayan kitaplar yazdılar. Şair ve yazarların kendi çocukluk dönemlerini anlatan kitaplar, bu konuda başı çekti. Bir “yitik cennet” anlatısı olan bu kitaplar, özellikle eğitim sürecin de alınan yolları da gösteren belgesel bir değer de taşıyorlar. Öte yandan, “çocuk”u anıdan ötede, kurmaca olarak da canlandıran, “çocuk bakışı” ile dış dünyayı yeniden kurgulayan metin sayısı da az değil. 1970’lerde “çoksatar” olan Jerzy Kozinsky’nin Boyalı Kuş’u gibi, bunun çocuklara okutulması sakıncalı düzeyde doğalcı örnekleri de verildi. 1980’den sonra ise, eğitime ve çocuğa verilen önemin de artmasıyla bir “çocuk kitapları” sektörü doğdu, bir dizi özgül yazar ortaya çıktı, ayrı bir araştırma konusudur. ROMANIN ÇİZGİLİSİ Çocukların nezdinde romanların tümüyle “resimlisi”nin yeri ise başkaydı. Geçmişteki 1001 Roman türü dergilerden sonra, en ünlü seri çizgi romanlar olan Teksas ve Tom Miks’ler 1950’lerin başında Türkiye’de de yayımlanmaya başlanmış, çevirildikleri yılın “vay mel’un”lu dili aynen korunarak sürekli yeniden basılmışlar, sinemadaki kovboy mitosunun paralelinde yaygınlık kazanmışlardı. O tür kitapları kirayla okutan “TeksasTommiksçi” dükkânları bile açılmıştı. İlginçtir, bunları üreten “endüstri” daha çok İtalya, Fransa ve Belçika gibi ülkelerde kurulmuştu. Amerika’da ise Walt Disney tarzı daha yaygındı. Avrupa kökenli, parodi nitelikli Tenten ve Red Kit de ayrı bir tat olarak çocukların ilgi alanındaydı. Gelgelelim, parodinin “mitos” kırıcılığı bu sonuncularda pek de işlemiyordu. Özellikle Rene Coscinny’nin metinlerini yazdığı Red Kit (Lucky Luck) ve Asteriks, yazarın edebi gelenekten gelişi ve entelektüel birikimi nedeniyle yüksek bir mizah düzeyi yakalamış olmakla birlikte, bireysel kahraman mitini, şiddeti, halkları ve etnik grupları küçümsemeyi aynen sürdüren örnekler oldular, sistem ideolojisini yeniden dolaşıma sokan popüler kültüre eklemlenmiş oldular. RED KİT’E REDDİYE Yıllar önce, benim Cumhuriyet Kitap’ta çıkan ve kapak olan ilk yazım da Red Kit üzerineydi (C.Kitap, sayı 96, 28 Aralık 1991). O yıl, Red Kit’i gerçek insanlarla canlandıran, Terence Hill’in başrolünü oynadığı film gösterime girmiş, hayli ilgi toplamıştı. Ben ise oyunbozanlık ettim, “gölgesinden bile hızlı silah çeken kovboy”un, bu fahri asker, ajan ve polisin iflah olmaz Dalton Kardeşler tiplemesiyle “değişmezlik”i, huysuzluk eden, patronlarla finalde hep el sıkışarak ve işbirliği tasarlayarak “uzlaşma”yı, “uykucu” Meksikalılar, “tembel ve aptal” zenciler, “vahşi ve kandırmaya uygun” kızılderililerle “ötekileştirme”yi temsil ettiğini örneklerle göstermeye çalıştım. Şiirden örnekle konuyu bağlayalım. Fazıl Hüsnü Dağlarca, ikinci kitabı olan Çocuk ve Allah’ta, çocuk ile evreni ve varoluşu karşı karşıya koyar ve Abdülhak Hamit’in “Çocuğa kim demiş küçük bir şey / Bir çocuk belki en büyük şey” dizelerini boyutlandırmış olur... n 4 23 Nisan 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle