Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
cevatcapan33@gmail.com Anna Swir /Şiirler Çeviren: Elif Firuzi Yalın bir dille savaş ve ölüm konusunda şiirler yazan Anna Swir (Swirszcznka) 1909’da Varşova’da doğdu. Genç yaşta çalışarak geçimini sağlayan Swir aynı zamanda Ortaçağ Leh Edebiyatı okuyarak üniversite öğrenimini tamamladı. 1930’lu yıllarda öğretmen ve editör olarak çalıştı. II. Dünya Savaşı yıllarında Di reniş Hareketine katıldı. Şiirleri dışında oyunlar ve çocuklar için öyküler yazdı. 1945’ten 1984’te ölünceye kadar Krakow’da yaşadı. SEVGIYLE DOLUYOR İÇIM Sevgiyle doluyor içim görkemli bir ağacın rüzgârla denizsüngerinin okyanusla güzel bir hayatın acıyla zamanın ölümle doluşu kadar. Ben Yapamam Sana imreniyorum. İstediğin an terk edebilirsin beni. Ben yapamam terk edemem kendimi. KAPI ARALIĞINDAKI KONUŞMA Sabahın saat beşinde çalıyorum kapısını adamın. Kapıdan sesleniyorum: Siliska Caddesi’ndeki hastanede bir asker, oğlunuz, ölüyor. Adam kapıyı yarım aralıyor kilidin zincirini çıkarmıyor. Adamın arkasında karısı titriyor. Diyorum: Oğlunuz annesini çağırıyor Adam: Annesi gelmeyecek, diyor. Adamın arkasında kadın titriyor. Diyorum: Doktor şarap vermemize izin verdi oğlunuza. Adam: Bekleyin lütfen, diyor. Kapı aralığından elime bir şişe tutuşturup kapıyı kilitliyor adam, kapının ikinci anahtarını da kilitliyor. Kapının ardında adamın karısı Doğum sancıları tutmuş gibi çığlık atmaya başlıyor. PENCEREYI AÇACAĞIM Kucaklaşmamız çok uzadı. İliklerimize kadar sevdik. Kemiklerin tıkırdadığını duyuyorum, görüyorum ikimizin iskeletini. Şimdi bekliyorum gitmeni, ta ki uzaklaşan ayak gürültün duyulmayıncaya değin. Artık sessizlik. Yalnız uyuyacağım bu gece yatak örtülerinin paklığında. Yalnızlık hijyenik olmanın ilk şartı. Yalnızlık duvarlarını büyütecek odanın, pencereyi açacağım bolca, ayaz bir hava dolacak içeri trajedi kadar sıhhatli. İnsan düşünceleri girecek içeri ve insan endişeleri, başkalarının talihsizlikleri, başkalarının ermişlikleri. Söyleşecekler sakince ve sertçe. Bir daha gelme. Ben bir hayvanım nadiren. DÜŞMANIN CESEDINI GÖMÜYORUM Ey düşman, sen de korkmuştun, mükemmel bir makineli tüfek vermelerine rağmen eline. Gözlerindeki korku senden sonra öldü. Makineli tüfeğin çok insan öldürdü sen çok insanı duvara dizdin senin de vaktin gelinceye kadar insanın hiçliğinde. Çocukların yas tutacak senin için merhametli davranırdın çocuklarına. Ey düşman, gömeceğim cesedini kanla lekelediğin bu toprağa. Toprak seni kabul edecek düşmanı değilmişsin gibi. EN BÜYÜK AŞK Kadın altmışında. En büyük aşkını yaşıyor hayatının. Kol kola yürüyor sevdiğiyle saçları oluk oluk akıyor rüzgârda. Sevdiği diyor ki kadına: “Saçların inci gibi.” Kadının çocukları diyor ki: “Yaşlı ahmak.” DENIZ VE ADAM Denizi terbiye edemezsin ne uysallıkla ne esriklikle. Ama gülebilirsin yüzüne. Gülmek icat edilmişti bir kahkaha patlaması kadar kısacık yaşayanlarca. O ebedi deniz gülmeyi öğrenemez asla. TALIHIME TEŞEKKÜR EDIYORUM Müthiş bir alçak gönüllülük doluyor içime müthiş bir saflıkla doluyorum sevişirken bir tanemle ölümüne aşk yapıyorum sanki sanki yakarırcasına sevişiyorum gözyaşları akıp duruyor ikimizin kollarından anlamıyorum haz mı bu, hüzün mü yoksa ağladığımı hissediyorum, ağlıyorum, alçak gönüllü bir boyun eğiş bu sanki ölmüşüm, minnettarlık, teşekkür ediyorum sana, talihim hak etmiyorum, ne kadar da güzel benim hayatım. 10 13 Şubat 2020