Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
[email protected] Sorun dilde mi? “Memlekete bakarsanız görürsünüz bizi. Memleket çoktandır, “cafe” yazıp “kafe” okuyor. Bu kadar mı? Yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, konakladığımız yerlerin adı tadı yabancılaşırken çoğumuz dil mantığını zorlayan kalıpları benimsedik. sanatta susan, olmadık yer ve zamanda çokdilli görünen toplum, tepeden tırnağa iletişim kopukluğu yaşıyor. Eskiden, “Oldu! Tamam!” türünden kestirme yanıtların, iletişimi sıkıntı Bu zorlamada “reklam”ın ya soktuğunu düşünüyorduk. Konuşma payı büyük. Yeni “reklam” anlayışı hem dilinde bunlara “okey” de eklendi. “Ol buyuruyor hem dayatıyor. “Su konsepti” du! Tamam! Okey!” ile her şeyden önce eşsiz, mutfağı “ankastre”li, adına dilimiz sohbeti (söyleşmeyi) unuttuk; kendimizi dönmeyen “residence, village, city”lerin doğru anlatmayı, karşıdakini doğru an “lansman”ı yapılıyor; birinden “dub lamayı unuttuk. Konuşarak duygu, dü lex, triplex” ya da “super lux” daire ka şünce, coşku, üzüntü paylaşmayı, gü panlar içini, “ottoman halı, neo lamba lüşüp ağlaşmayı unuttuk. “Günaydın... der, no stres, ultra energy, alissa, mo İyi akşamlar… Kolay gelsin... Gözün(üz) nabianca sohpia jakarlı” öteberiyle dö aydın... Gözün(üz) arkada kalmasın... şedikten sonra “relax” koltuğunda yor Elin(iz)e sağlık... Ellerin(iz) dert görme gunluk atıyor. Kendi yuvasını kendi diliy sin... Hoşça kal(ın)... Sağlıcakla kalın (gi le kurmuş gibi yorgun; mutlu, bu yuva din)… Güle güle (git, giy)... Güle gü nın içinde çocuk büyütecek, anı birikti le büyüt(ün)... Güle güle otur(un)... Geç recektir. Siteye “city” diyen, “city”sinin miş olsun... Başın(ız) sağ olsun... Ba adını, adresini doğru seslendiremeyen şımla beraber... Baş(ım gözüm) üstü kadıncağızın eşi arandı. Görevli o gün, ne... Başınızı ağrıttım (ağrıtmayım)... o an için sorunu harf harf “okey”leyerek Sağ ol(un)... Var ol(un)… Teşekkür ede çözdü; kadın, “Bababay!” dedi, görevli, rim... Bir şey değil... Buyurun (buyur)... “Bayyyy!” diye uğurladı. Ellerin(iz)den öperim... Hay hay!” gibi Epeydir kendi ülkemizde konuk gibi onlarca söz, söz öbeği ve deyim silindi; yiz; kendimize, değerlerimize yabancı karşılıklı konuşmaya anlam katan duy laşma dilde başladı ve yoğunlaştı; bula gular, renkler de silikleşti. şıcı sayrılık gibi bellekleri, evleri, kentleri, Türkçeye saygım, bütün dillere say okulları, üniversiteleri, basını sardı. Dün gımın kaynağı… Sözcüklerle değil itiş yabancı dille öğretime, yabancı adlan mem, aymazlıkla; çünkü dil kullanımın dırmaya karşı çıkıyor, İngilizcenin Türk daki özensizlik saygısızlığa dayandı. çeyi baskılamasından yakınıyorduk; bu Toplumun inanç (din, mezhep) ve köken gün Arapça adlandırma ve iletişim İngi farkı acımasızca siyasaya araç yapılıyor. lizceyi solladı. Tehlike, yabancı sözcük Her alanda eğitimin öncüsü olması gere baskınının ötesine geçti; Türkçenin söz ken üniversite dut yemiş bülbüle döndü. dizimini ve mantığını bozan duyarsızlık Yönetenlerle (iktidarla), yönetime aday yaygınlaşıyor. olanlar (muhalefetin bir bölümü) eğiti TV’lerin “az sonra” çığlıklı “flash” ye min tüm kural ve kurumlarını, ekonomiyi, mek izlencelerinde, “fasulye soyulu sağlığı, hukukun üstünlüğünü, düşünce yor; çorba yeniyor.” Konuklar, “Çay alı özgürlüğünü hiçleyerek dil ucuna gele yor…” Seçkin “jüriler” yerli yersiz “yes, ni savuruyor. Eğitim ve gelir düzeyi iniş okey, süper” diye diye gençleri, kadın teki yönetilenlerin (halkın) yandım hava ları yarıştırıyor. Artık teyze, dayı, hala ya sını, bayram havası anlayıp alkış tutması da amcanın erkek çocuğu değil; kız, er şaşırtmıyor. Yurttaşlık bilinci yara üstüne kek tüm kardeş çocukları “kuzen” bilini yara alırken sorun dilde mi? yor. “Aşkım” seslenişi “eş”lerden kom Uzun zamandır Türkçeyi öğreteme şuya, saksıdaki çiçekten, evcil dostla yen Türkçeyle kavgalı iktidarlarla onlara rımıza uzanıyor. Sevinçler, “Ay lav yu! destek veren sözde aydınlar yüzünden Vavvv!” ile noktalanıyor. İngilizce bi yurttaşlık bilincinin özü olan dil bilin len de bilmeyen de anasından öğren ci rayından çıkmış durumda… 1940’la miş gibi giysinin, “sumol, larc (larç), iks rın sonlarından bu yana söylenegelen, iks larc, midyum”unu arıyor. “Atatürk “Harf ve Dil Devrimleri geçmişle bağ Havalimanı”nın alnına “Airport” yazılma ları kopardı; dedeyle torun anlaşamı sa, yolcunun yerlisi yabancısı orayı pa yor…” saçmalıkları diriltildi. Günümüz zaryeri sanacak sanki. Havaalanı, otel, “münevver”lerine yanıtı dil veriyor; dev hastane gibi mekânların İngilizce ko rimle gelen sözcükler olmadan konuşup mutlarına Arapçası da eklendi. Bilimde, yazabilen var mı? 374 Nisan 2019 Yaşanm?şl?ğ?n, emeğin, mücadelenin, vahşi doğan?n yazar? jack london 10 kitab?yla y o r d a m e d e b i y a t ’ta! Usta çevirmen Mete Ergin’in Türkçesiyle... %F Uİ5ZA0MRİİINRNDDİ AR İ M YordamEdebiyat • YordamEdebiyat • YordamKitap • www.yordamkitap.com TÜYAP İZMİR KİTAP FUARI’NDA 2. SALON 605A’DAYIZ