Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BUKET UZUNER’DEN YENİ ROMAN: “HAVA” ‘Hatırlamak önemlidir!’ Buket Uzuner’in yeni romanı “Hava”; Tabiat Dörtlemesi ‘Uyumsuz Defne Kaman’ın Maceraları’ Serisinin üçüncü halkası. Marmara Denizi ile sembolleşen “Su” ile başladığı, Türk Şamanizmi’nin evrensel değerleri eşliğinde Hititlerin merkezi Anadolu’ya, Çorum’a yol aldığı “Toprak” ile devam ettiği dörtlemesinin bu halkasında yazar, okurları Kayseri ve Kapadokya’ya götürüyor. Defne, Umay Nine, Kumru, Sahaf Semahat, Hacker Karaca ve Ertuğrul Amca, Ayperi, Güneş ve Şakir’le çıkılan yolculukta; gazeteci Defne’nin soruşturmaya konu olan yazısı ‘Neden nükleer enerji değil?’in; psikolojik, etimolojik, mitolojik kıssadan hisseleriyle, onu yargılayan düzenin çarklılarını çözümlüyor Uzuner. Buket Uzuner’le yeni romanını konuştuk. GAMZE AKDEMIR gamzebaharakdemir@gmail.com T oprak romanınıza ilişkin söyleşimizde; Tabiat Dörtlemesi’nin esin kaynaklarını, Kamanlık geleneğini, insanoğlunun tabiata ihanetini, parçaladığı simbiyotiği, Tabiat Ana Umay’ın torunu olan Anadolulu çiftçiköylü kadınları, Kutadgu Bilig’i, “kısaca her toplumun efsaneleri o toplumun ruh durumunu anlatır” diyen psikomitolojiyi konuşmuştuk. Tabiat Dörtlemesi’nin üçüncü romanı Hava, yine psikomitolojik öğeler taşıyor. Okuru bu kez nelerin beklediğini sorarak başlayalım mı söy VEDAT ARIK leşimize? n Psikomitoloji, ‘Tabiat Dörtlemesi’ni yazmaya başlarken öğrenip amatörce çalışmaya başladığım alanlardan biri. Her toplumun mitolojisiyle o toplumun ruh durumu ve ruh sağlığının ilişkisini inceleyen bu bilim dalı ve madem bana sordunuz; bence kendimizi anlamak konusunda kültürümüzün mitolojisi inanılmaz zengin verilerle dolu. Hava romanında, iklim değişikliğine yol açan betonlaşmadan fosil yakıtlara, birçok hastalığa yol açan kirli enerji atıkları, kadın ve bebek bezleri dâhil tek kullanımlık plastik tüketimi gibi konulara karşı toplumsal duyarsızlığımızı, ilgisizliğimizi ön plana çıkarttım. Buna karşılık kadim Kam geleneğimizde binlerce yıl insanı tabiatın sadece küçük bir parçası kabul eden inancımızla çevreye son derece saygılı, birbirine yardım etmekten gocunmayan, ihtiyacından fazlasını tüketmeyen insanların torunları olduğumuzu mitolojimizden kesitlerle hatırlatmaya çalıştım. Hatırlamak iyidir. Özellikle o sırada sahnede pembe bir geçmiş yaratarak yeni kuşakları manipüle etmek isteyenler varsa gerçek geleneklerimizi mitolojiden yararlanarak hatırlamak önemlidir diye düşünüyorum. Hava, bir roman olduğu için bunları bir hikâye içinde anlattım, gazeteci Defne Kaman ve eczacışifacı anneannesi Umay Nine de bana yardım etti. Psikomitolojiyi merak edenlere Psikiyatrist Bilgin Saydam’ın Deli Dumrul’un Bilinci kitabını okumalarını özellikle öneririm. “HAYAL ETMEYİ, UMUDU VE HİKÂYELERİ HEP SEVECEĞİZ” n Romanda söylenceler ve rüyalar ile bilim ve çevre arasında kurduğunuz hattı anlatır mısınız? n Eskiden sihir denen bazı şeyleri, günümüzde bilim bize nedenleriyle açıklamaya başlayınca; durup dinliyor, okuyor, ciddiye alıyoruz artık. Böylece yüzlerce yıldır cehaletimizden yararlanan şarlatanlardan kurtulup gönül gözümüzün de aklımızla direkt ilişkisi olduğunu kavrıyoruz. Duygusal zekânın anlamını kavramaya başlıyoruz. Beynimizin nasıl çalıştığını gelişen teknoloji sayesinde daha iyi anladıkça rüyalarımızın altında yatan arzu ve korkuları da ciddiye almaya, onları farklı görmeye başlıyoruz. Bir gün insan beyninin ve gezegenin tüm sırlarını çözebiliriz ancak buna rağmen biz insanlar hayal etmeyi, umudu ve hikâyeleri hep seveceğiz. Rüyalardan sırlar çözmeye, gökteki yıldızlara isimler vermeye ve eski söylencelere kuyruk takıp yeniden anlatmaya doyamayacağız. Artık bilimle inancın, bilinçle bilinçaltının düşman olmadığını öğrendik. Bana gelince, ben sadece bunları hikâye eden romanlar yazıyorum, diyebilirim. n Romanda işinden kovulan aktivist gazeteci Defne Kaman, bir yazısı nedeniyle mahkemelik olmuş durumda. Bugünün Türkiyesi’nde neredeyse biyografik bir roman denecek benzerlikler var Hava’da. Anlatır mısınız? n Fantastik ya da bilimkurgu romanları dâhil tüm sanat eserleri yazıldıkları/yapıldıkları çağın yansımalarıyla parlar. George Orwell 1984 romanını şimdi 2054 diye yazsaydı özü aynı kalsa da orada bizim şimdiki zamanımıza dair izler hemen hissedilecekti. Hava romanının asıl karakteri gazeteci Defne Kaman da böylece gazetecilerin bugün yaşadığı talihsizliklerden nasibini alıyor. Tazminat ödenmeden ve nedeni açıklanmadan bir epostayla işinden atılan Defne Kaman’ın durumu, eğer on beş yıl öncesinde yaşansaydı, bu olay günlerce konu olur, hak aramak için hukuka başvurulurdu. Şimdi ise bu durum sadece “kötülüğün sıradanlığı” denecek bir vak’ayı adiye sayılıyor. Bir roman, dünyayı değiştiremez ama hem etik vahşetleri başkasına ait bir hikâye içinde daha sakince gözler önüne serebilir hem de tarihe not düşer. Ayrıca söz uçar, yazı kalır. “UMAY NİNE KONTROLÜM DIŞINDA! ÇOK SEVİLİYOR” n İliklerine dek işlemiş Kam geleneğiyle Hava’yı daha olgun, daha demli bir merkezde konumlayan Umay Nine, okuma boyu bir kelebek etkisi yaratıyor. Umay Nine tam bir rol model roman kişilerine değil mi? n Eczacı Umay Bayülgen, 1950’lerde eczacılık okumuş bir Cumhuriyet kadını. Ailesinin köklerinde Anadolu’da >>yaşayan çoğumuzunki gibi bilge şifacı kadınların hamuru, geleneği 8 20 Eylül 2018 KITAP