Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DİMİTRİS SOTAKİS’TEN “BİR SÜPERMARKETİN HİKÂYESİ” OKURLARA Tek kişilik imparatorluk Dimitris Sotakis imzalı “Bir Süpermarketin Hikâyesi”, sanal kalabalıklardan gerçek yalnızlığa geçişin öyküsü. Romanın başkarakteri Roviros ise bir roman kahramanı olarak bunun ete kemiğe bürünmüş hâli. ALI BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr A rtık klişe bile olmayan “Issız bir adaya düşseniz yanınıza ne alırsınız?” sorusuna verilen cevaplar muhtelif. Örneğin en sevilen eşyalar, bir enstrüman, hatta bir hayvan ve insan... Herhalde kimse bu soruya “bir süpermarket kurmaya yarayacak araç gereçler” diye yanıt vermez. Dimitris Sotakis’in Bir Süpermarketin Hikâyesi isimli romanı, gemiyle Yeni Gine’ye giden Roviros’un, kazadan kurtulup bir adaya çıkışıyla başlıyor. Mesele daha sonra kişisel ve toplumsal bir eleştiriye evriliyor. YOKUŞ AŞAĞI GERÇEKLİK Roviros’un, Yeni Gine’ye yollanacak gemiye binene kadar çok düz bir hayatı ve hayalleri var. Bunların başında dünyayı gezmek hatta yaşadığı Yeni Zelanda’dan kaçmak geliyor. Geminin, önce okyanusun ortasında kalıp ardından batmasıyla bilmediği bir adaya ayak basan ve hayali gerçek olan Roviros, böylece bir tür Robinson kimliğine bürününce keşifler, doğayla mücadele ve nasıl hayatta kalacağına dair sorular ona eşlik ediyor. Sotakis, Roviros’un tanımaya “koyulduğu” adaya alışma sürecini tasvir ederken düşleriyle gerçek arasında baş gösteren uyumsuzluğu veya kimi hayal kırıklıklarını da satırlara iliştirmiş: Şehir insanının tabiatta ayağa dikilme uğraşından doğuyor bu sıkıntı. Matematiksel kesinlikle hesaplanmış olandan doğanın ellerindeki bir yaşama geçmek zorunda kalışın tedirginliği de denebilir buna. Böyle bir hâldeyken adanın eksikliklerini göz önünde bulunduran Roviros’un aklına, kendisini saygın bir işadamına dönüştürecek fikir geliyor: Süpermarket açmak. Tek başına gerçekleştirdiği görkemli kutlamalardan sonra Roviros, bu müesseseyi inşa etmek için gerekli malzemelerin listesini ve işi nasıl kotarabileceğine dair planlar yapmaya başlıyor. Sotakis’in bundan sonraki satırları, insanlığa süpermarket fikrini armağan edenlerin mantığını ve alışveriş tekniği ile hayatımızın monotonluğunu kafamıza takmamıza rağmen kılımızı kıpırdatmayışımızın muzip eleştirisinden oluşuyor. Mevzuun teorik kısmı bittiğinde inşaata girişen ve doğayla asıl mücadelesine tutuşan kahramanımız, gerçekliği “yokuş aşağı; mutlak yenilgi içeren bir saha” gibi görüyor. Roviros’un, hakikatin kalbindeki çabası, Sotakis’in modern insanın köklerine dönerek belirginleştirdiği eğlenceli bir yergi aslında. Romandaki ada ve süpermarket metaforunun, sırıtmamasının nedeni de bu. Dahası ıssız adada süpermarket açma fikri, Roviros’un Yeni Zelanda’daki yaşamıyla yüzleştiği bir aynaya dönüşüyor. “BAŞARIYA MAHKÛM BİRİ” Roviros’un zenginlik ve saygınlık hayalini besleyen şey, açacağı süpermarketi keşfedip çevre ülkeler ile kara parçalarından akın akın adaya gelip alışveriş yapacağını umduğu müşteriler. Tabii “Roviros’un Adası”na ayak basacakların süpermarketle birlikte zincirleme hizmetlerden yararlanması gerektiğini düşünüyor girişimcimiz. Hâl böyle olunca mesele, etrafımızda gördüğümüz; doğanın kalbine konuşlanan şirketlerin faaliyetlerini çağrıştırıyor: Pasifik’te işsizlik sorununa çare olacak, doğayla iç içe ve insana mutluluk veren bir alışveriş merkezi! Roviros’un heyecanını anlamak zor değil. Ada hikâyesi ve süpermarket düşü, Roviros’a “özgürlüğünü” ve “olmak isteği kişiye ulaşma lüksünü” kazandığını hissettiriyor. Tek başına yükselme hayali, Sotakis’in Roviros aracılığıyla okura verdiği bir mesaj: Tüketici rüyasıyla harman olan, öte yandan özgürlüğünü kazandığını düşünen, açacağı süpermarketin dekorasyonuyla ilgili kimsenin kendisine sınır koymadığı bir karakter... Kendisini, doğuş ve yaratıcılık döneminin zirvesinde gören Roviros, başarısıyla gurur duyuyor: “Sadece başka bir insan değil, bir kahraman, çağdaş bir işadamı, ıssız bir adada imparatorluk inşa ederek alın teriyle imkânsızı başaran, kişisel sınırlarını aşan biriydim.” Roviros’un, adadaki süpermarket macerasını “başarıya mahkum biri” şeklinde özetlemiş Sotakis. Bu ifade, şehirlerdeki günlük yaşamın sırtımıza bindirdiği yüke ve kalabalık içindeki yalnızlığımıza bir gönderme. Dolayısıyla Bir Süpermarketin Hikâyesi, sanal kalabalıklardan gerçek yalnızlığa geçişin öyküsü. Roviros ise bir roman kahramanı olarak bunun ete kemiğe bürünmüş hâli. n Bir Süpermarketin Hikâyesi / Dimitris Sotakis / Çeviren: Yılmaz Okyay, İbrahim Arık / Delidolu Yayınları / 132 s. ‘Ölüm / Kalım Arasında’ N edret Sekban, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi bünyesindeki Tophanei Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde “Ölüm / Kalım Arasında” adlı toplu sergisiyle 7 Ocak 2018’e kadar izleyicilerinin karşısında. Bu kapsamda, sanat eleştirmeni ve yazar Mehmet Ergüven’in aynı adı taşıyan ve sergiyle eşzamanlı olarak hazırladığı kitap bağlamında Sekban ile sanatının temelini oluşturan izlekleri, modernitenin resmi getirdiği noktayı, akademik yaşamını ve toplumsal etkileri konuştuk. Pulitzer ile birlikte Arthur C. Clarke Ödülü, Amerikan Ulusal Kitap Ödülü gibi pek çok nişanla onurlandırılan Colson Whitehead’in “Yeraltı Demiryolu”, ABD’ye bir uyanış çağrısı niteliğinde. Derin Nişancı değerlendirdi. Mustafa Çevikdoğan, ilk öykü kitabı “Temiz Kâğıdı” ile okurların karşısına çıktı. Tahkiyeye yatkın, anlatmayı seven bir üslubu var yazarın. Öykünün karakteristik özelliklerinden ‘sezdirme’, Çevikdoğan’ın kaleminde farklı bir kimliğe bürünüyor. İroni ise bu öykülerin gerçek kahramanı olarak sahnede. Eray Ak yazdı kitap üzerine. İrfan Yalçın’ın “Uzun Bir Yalnızlığın Tarihçesi”, ilkin 1991’de yayımlanıyor. Bugün ise aradan geçen yirmi altı yılın ardından, yeniden okurla buluşuyor. Defne Morgül tanıtıyor kitabı. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam Direktörü: Deniz Tufan l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 321 Aralık 2017 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap