Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Kenara çekil Bob Dylan’ Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan Kazuo Ishiguro’nun roman ve öykülerinin büyük bir kısmı birinci tekil şahıs anlatısına sahip. Roman kahramanı içindeki boşluğu fark ettiğinde kurgunun çözümlenmesi başlar. Romanlarındaki bir diğer ortak nokta, kurgusal olarak geri dönüşlerle olay örgüsünü kurması. N obel Edebiyat Ödülü açıklanır açıklanmaz yazarı hakkında bilmediğimiz şeyler öğreniyoruz. Bu hafta Kazuo Ishiguro’nun rock yıldızı olma hayalleri kurduğunu öğrendik. Hâlen gitar çalmaya ve şarkı söylemeye devam ettiği, idollerinden birinin geçen senenin ödüllüsü Bob Dylan olduğu bilgisi de ödülünün anons edilmesinden birkaç saat sonra hemen duyuldu. Ishiguro ilk demecinde ödülü beklemediğini, kendinden önce dostu Salman Rushdie’ye verileceğini sandığını söyledi. Salman Rushdie ise Ishiguro’nun müzik hevesi kursağında kalmış biri olduğunu bildiği için olsa gerek, dostunun ödülünü “Kenara çekil Bob Dylan” sözleriyle kutladı. Geçen sene ödülün Dylan’a verilmesi çok konuşulmuş ve eleştirilmişti, bu sene Ishiguro’ya verilme kararı beklenen adaylardan biri olmamasına rağmenkimseyi şaşırtmadı. 1954’te Nagasaki’de doğan Kazuo Ishiguro, ailesiyle birlikte İngiltere’ye taşındığında beş yaşındaydı. Okyanusbilimci olan babasıyla annesi İngiltere’ye geldiğinde niyetleri buraya yerleşmek olmadığı için çocuklarıyla evde Japonca konuşmuş ve onu kendi kültürlerinde büyütmüş fakat Japonca sadece konuşma dili olmuş Ishiguro içinJaponya’da eğitim görmediği için yazı dili hiç olmamış. Yine de ilk iki kitabında Japonya’dan izler buluyoruz. İlk romanı Uzak Tepeler (1982) İngiltere’de yaşayan orta yaşlı Japon bir kadını, ikinci romanı Değişen Dünyada Bir Sanatçı (1986) ise yaşlı bir Japon sanatçıyı anlatıyordu. Bu iki romanın hemen ardından yazdığı Günden Kalanlar (1989) ile aslında Japonya’dan ne denli kopuk bir edebiyat geleneği içerisinde yazdığının ve Japonya’yı ilk romanlarında sadece dekor olarak kul landığının görülmesini sağladı. AUSTENKAFKA KARIŞIMI Günden Kalanlar, Ishiguro’nun dün ya çapında ün kazanmasını sağlayan romandı. Romanın ünlü yapımcılar tarafından filme çekilmesi ve Anthony Hopkins’in unutulmaz performansı bunda önemli rol oynadı. Günden Kalanlar, tipik İngiliz roman ve dizilerinden bildiğimiz stereotipi İngiliz kâhyanın İkinci Dünya Savaşı yıllarında yaşadıkları üzerine kurulu bir roman. ‘Yukardakiler, Aşağıdakiler’ ya da ‘Downton Abbey’ gibi televizyon dizilerini izleyenlerin yakından bildiği hizmetkâr sınıfın sorun larıyla başlayan roman, ilerleyen sayfalarında anlatıyı başka bir yöne çevirip duyguların hapsedilmesi, doğru ifadeyi bulamamanın çaresizliği gibi Kafkaesk bir dönüşüme girer. Kazuo Ishiguro’nun yazı stilinden bahsederken ilk başta söylenen şey, farklı türleri kendince bir araya getirişi. Günden Kalanlar’da da bunu yapar yazar. Jane Austen romanı okuduğunuzu sanırken sizi gerçek algısının zayıflaması gibi çelişik duygulara sürükler. Roman kahramanı kâhya Stevens, Lord Darlington’un malikânesinin sadık hizmetkârlarından biridir. Stevens’ın hayat görüşünü belirleyen şey haysiyettir, Kazuo Ishiguro’nun yazı stili hakkında ilk söylenen, farklı türleri kendince bir araya getirdiği... işini gereğince yapmak, hizmet sunduğu soylulara karşı duyduğu sadakat onun haysiyetidir. Aslında bunun öğretilmiş bir davranış biçimi olduğunu geç anlayacaktır. Aşk, dostluk, sosyal gelişim ve özgür düşünce gibi duygu ve düşünceler karşısına çıktığında katı bir şekilde direnmesini haysiyet adına yaptığını sanacaktır. Sonunda elinde ne kaldığına baktığında, romanın adının anlamını vurgularcasına, her şeyi haysiyet uğruna feda ettiğini anlayacaktır. BİRİNCİ TEKİL ANLATICI Ishiguro’nun roman ve öykülerinin büyük bir kısmı birinci tekil şahıs anlatısına sahip. Roman kahramanı içindeki boşluğu fark ettiğinde kurgunun çözümlenmesi başlar. Romanlarındaki bir diğer ortak nokta, kurgusal olarak geri dönüşlerle olay örgüsünü kurması. Yine de ortak özelliklerden çok farklılıklardan söz edilebilir Ishiguro’nun romanlarında. Neredeyse her romanında farklı bir tür denemesine giriştiğini görürüz. Beni Asla Bırakma (2005) bilim kurgu, Gömülü Dev (2015) fantezi türünde. Bazı romanları tarihî bir zaman diliminde, belli bir coğrafyada geçer ama bazıları Avunamayanlar (1995) gibi adı verilmeyen bir orta Avrupa ülkesinde, bilinmez bir zamanda... Ishiguro’nun romanlarının geride bıraktığı his için aklıma gelen ilk sözcük; kasvet. Bu sözcüğü olumsuz anlamda kullanmıyorum, bu duyguyu yazarın isteyerek okura ilettiğinden hiç kuşkum yok fakat nasıl bir kasvet olduğu hakkında düşününce bunun Franz Kafka’nın eserlerindekinden farklı olduğunu söyleyebilirim. Kafka’nın kasvetinde absürt bir yan olduğu için komik sınırlarında dolaşır, hatta Kafka yazdıklarını arkadaş çevresinde okurken topluca kahkahalarla güldükleri anlatılır. Ishiguro’nun kasveti ise tekin olmayan ruh hâllerine sahip, güven duyulmaz benanlatıcılardan kaynaklanıyor. Örneğin, kâhya Stevens ya da Beni Asla Bırakma’nın anlatıcısı klon Kathy H., kendi gerçekliklerinden kopuk, algı ile gerçek arasında kaybolmuş gibi. HAFIZA OYUNLARI Kasvet yaratan bir başka duygu da kahramanların bellekle ilgili sorunlarının olması. Geçmiş hep unutulabilen, karıştırılabilen, silikleşen yönüyle hayatın güvenilmez bir boyutu. Romanlarında flashback tekniğini sıklıkla kullanan Ishiguro, benanlatıcıların görmekten aciz olduğu gerçekleri okurun hissetmesini sağlar. Hafızalarının bir oyununa gelmiş gibidirler ama geçmiş değiştirilemez. Bu yanıltıcı gerçeklik karanlık bir çıkmaz yaratır. Romanların sonları da kaçamaklı bir şekilde biter, gerçeklikle kendini aldatma arasında bir noktada bulur kendini kahraman. Önce hangi romanı ile başlamak iyi olur diye sorarsanız farklı türlerde yazdığı için her tür okura hitap eder romanları. Fantastik türden hoşlananlar, ejderhalı, canavarlı Ortaçağ İngilteresi’nde geçen Gömülü Dev’i, bilim kurgu meraklıları organları için üretilen klonların dünyasını anlatan Beni Asla Bırakma’yı, klasik psikolojik romana ilgi duyanlar da Günden Kalanlar’ı sevebilir. n 6 26 Ekim 2017 KITAP