Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
“PAYİTAHT İSTANBUL” Her şeye ve herkese rağmen İstanbul Payitaht İstanbul”, İstanbul’un tarihsel ve kültürel açıdan eşsiz ve görkemli bir kent olduğu gerçeğini vurgularken şehrin, insan eliyle nasıl tahrip edildiğini hatırlatıyor ve temelini bu karşıtlık üzerine kuruyor. GÜNEŞ KAYAÖZ 2017 Eylül ayı itibariyle 109. sayısına ulaşan aylık tarih ve kültür dergisi Yedikıta’da yayımlanan İstanbul’la ilgili yazılardan bazıları, derginin Yayın Koordinatörü Ahmet Apaydın ve editörlerinden Tunahan Kanıcı tarafından Payitaht İstanbul başlığı altında kitaplaştırılarak okur karşısına çıktı. Kitaptaki yazılar, bazen İstanbul’un genelini, bazen mahalle veya yapıları esas alarak şehri farklı yönleriyle anlatıyor. Bunu yaparken şehri tanıtmaktan ziyade, İstanbul’un içinden geçtiği süreçleri ve yaşadığı değişimi, ona atfedilen değeri veya yeterli değer atfedilemediği için kaybettiği güzellikleri okura aktarıyor. Makalelerin arasına serpiştirilmiş ve Osmanlı İstanbulu’nu tasvir eden çok sayıda resim, hem kitabı estetik açıdan zenginleştiriyor hem de okura İstanbul’un nereden nereye geldiğini görsel belgelerle sunuyor. Kitaptaki toplam on yedi makaleyi temel olarak üç kategoriye ayırmak mümkün: İlk kategori, bugün hâlâ varlığını koruyan Haydarpaşa İngiliz Mezarlığı, İstanbul’un yedi tepesindeki yapılar, Rumeli Hisarüstü’ndeki Robert Koleji gibi eserlerin hikâyelerini anlatan yazılardan oluşuyor. İkinci kategoride Eminönü Meydanı’nın son dört asırda geçirdiği değişim, artık var olmayan Eyüp’teki oyuncak imalathaneleri, İstanbul’daki imar faaliyetleri nedeniyle kısmen veya tamamen yıkılan yapılar gibi kentin kaybolan veya değişime uğrayan eserler anlatılıyor. Üçüncü kategorideki yazılar ise İstanbul’u ziyaret etmiş seyyah ve edebiyatçıların İstanbul hakkında yazdıkları eserlerden alıntılara yer veriyor. Kitap, İstanbul’un tarihsel ve kültürel açıdan eşsiz ve görkemli bir kent olduğu gerçeğini vurgularken şehrin insan eliyle nasıl tahrip edildiğini hatırlatıyor ve temelini bu karşıtlık üzerine kuruyor. Önsözde yer alan “Osmanlı’nın her alanda bizlere bıraktığı zengin mirasa sahip çıkamadığımız gibi son asırda İstanbul’a da gerekli ehemmiyeti veremedik. Bu kadim şehir, zamanın tahribatına karşı her daim muvaffakken biz hep sınıfta kaldık” ifadesi, bu karşıtlığı kitabın henüz başında ortaya koyarak okura içerik hakkında ipucu veriyor. Makaleler, ağdalı dilden ve ağır bilimsel metinlerden kaçınılarak hazırlanmış. Yalın dili, makalelerdeki konu çeşitliliği ve şehrin geçmişteki dokusunu, yaşantısını betimleyen, ünlü ressamların kaleminden çıkmış resimler sayesinde kitap, hem İstanbul hakkında halihazırda iyi bilgiye sahip araştırmacılar/meraklılar hem de İstanbul hakkında bir şeyler öğrenmek isteyen genel okur kitlesi için rahat okunabilen nitelikte. Yazıların hiçbirinde, şehrin Roma ve Bizans geçmişine değinilmemesi bir eksiklik olarak değerlendirilebilir ancak önsözdeki ifadelerden, kitabın konusunun sadece Osmanlı’nın bıraktığı İstanbul mirası olduğu anlaşılıyor. Derleyenleri ve makalelerin yazarlarını tanıtıcı bilgilere yer verilmemesi de göze çarpan başka bir nokta. İstanbul’un kaybolmuş veya hak ettiği ilgiyi göremediği için kaybolmaya yüz tutan somut ve soyut mirasını ele alan ve her kesime hitap edebilen Payitaht İstanbul gibi kitapların yaygınlaşması, bu büyük şehrin gerçek değerini ve bize bıraktığı eşsiz mirası, anlamamız ve gelecek kuşaklara bu tarih bilinciyle bırakmamız açısından önemli. n Payitaht İstanbul / Derleyen: Ahmet Apaydın, Tunahan Kanıcı / Yedikıta Kitaplığı / 222 s. KITAP 1726 Ekim 2017