06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TILMAN RAMMSTEDT’TEN “ÇİN İMPARATORU” İmparatorun Çin’e vedası Tilman Rammstedt, “Çin İmparatoru”nda, Keith ve dedesinin ve aile fertlerini de içine alarak bir kaosa dönmeye meyyal ve bir hayli karmaşık ilişkisini konu ediniyor. Kitap, Keith’le dedesinin anıları düzleminde Çin’le ilgili birçok şeyi seyahatle iç içe geçiriyor. ABDULLAH EZIK [email protected] S uçluluk psikolojisi insanın hayata bakışını sürekli değiştirir. Kimi zaman normal şeylerin bile farklı algılanmasına, her şeye olduğundan daha başka bir yakıştırmada bulunulmasına neden olur. Üstelik buna bir de ölüm eklenirse. İşte Tilman Rammstedt’in Çin İmparatoru isimli romanı bu psikolojiyle başlayan, sürekli geçmişine dönerek hareket eden Keith’i ve telefonda ölüm haberini aldığı dedesini anlatan bir roman. Ancak alışılagelmişin dışında, oldukça canlı, kimi sahnelerinde bir hayli eğlenceli ve tutkulu. ZITLIKLAR ÜZERİNE ÇİZİLEN PERSPEKTİF Çin İmparatoru, dedesiyle Çin’e doğru seyahate çıkması gereken Keith’in parasını tuhaf kaybettiği için evde saklanıp onu tek başına göndermesi ve nihayetinde daha Westerwald’dan onun ölüm haberini almasıyla başlıyor. Telesekretere kaydedilen bir sesten öğrendiği bu acil haber karşısında Keith ne yapacağını bilemez. Acilen ondan arta kalan bedeni almaya gitmesi gerekmesine rağmen evde oyalanmaya devam eder. Bu sırada başka acil ve önemli haberler de alır. Sözgelimi Franziska gibi. Tüm bu aciliyetler onun daha yavaş hareket etmesine ve geçmişi hatırlamasına neden olurken sanki zamanı duraksatır. Keith ve dedesinin ilişkisi bir hayli karmaşık ve diğer aile fertlerini de içine olarak büyük bir kaosa dönmeye meyyal. Keith’in abisi ve ablasıyla olan ilişkisi kadar ailenin diğer fertleriyle de tam olarak çözülemeyen uzaklaşmaları mevcut. Zaten bu ailenin ne kadar yapay olduğu da kendili hemen belli ediyor. Birçok defa evlenmiş dede kadar ailedekiler de farklı maceralar sahip isimler. Kimin öz kimin üvey olduğunun bilinemediği bir aile bu. Ke ith, gerçek annesini bilmezken dedesi bile bu soru(n) un cevabını hatırlayamaz. Modern toplumların geldiği noktada ve zamanın gittikçe hızlanan çizgisinde bu, bir yandan da dünyadaki karmaşayı yansıtır. Her şey öylesine iç içe geçmiş durumdadır ki kimin kim olduğu, ne yaptığı artık belirsizdir. Tüm bunların içindense ortaya net bir şey çıkarmak mümkün ol(a)maz. Rammstedt, işte bu karmaşık ve yapay aileyle kopan ve onarılamayan bağların altını çizer. Tabii tek fonksiyon bu değildir. Bununla birlikte kendi anlatım tarzı için öne çıkan bir zemin hazırlamış olur. Tüm bunlar garip bir hikâyenin parçası hâline gelir. Ölümün sahiciliği kadar ölüm haberinin inandırıcılıktan uzak olması, her şey alabildiğine yavaşken birden “acil” kodlu bir olayın gerçekleşmesi ve tüm bu zıtlıklar roman için ilginç bir perspektif çizer. Karmaşaya zıtlıklar eklenir. Odasına kapanıp saklanan Keith birden Çin İmparatoru zannettiği dedesinin dünyanın bir ucuna doğru yola çıkmasını düşünmeye başlar. Küçük odasını dünyaya açar ve böylelikle kendi mekân algısıyla düşüncesindekiler birbirine dolanır. Sonuçta ortaya yine o tuhaf his çıkar, yapay ve kaotik. Ölüm haberinin ardından neler olduğunu ve olabileceğini düşünmeye başlar. Bunlar bir yerde yine duygusal bağdan uzak ve geçmişin hatırlanarak incelenmesine yönelik bir hareketliliktir. ÇİN KÜLTÜRÜ VE YAŞAMI... Dedesiyle çocukluğundan beri kurduğu bağ, onun sevgililileriyle ilişkisi, hoşsohbetliği, çapkınlıkları, beraber yaptıkları gözünde canlanır. Bunların kiminde oldukça hareketli bir ihtiyar, kimindeyse yaşlandığı hissedilen bir ölümlü gözükür. Öte taraftan Çin İmparatoru sanki ölemeyecek kadar dinç, yüz yaşını rahatlıkla devirecek kadar azimli biri olarak öne çıkar. Bu da aslında giderek yaklaşıldığı hissedilen ölümün aile fertleri arasın daki inandırıcılığına gölge düşürür. Dede, ölümlü biri olmaktan uzaklaşmaya yüz tutar onların gözünde. Çin İmparatoru’nun sürekli kendini ölüm döşeğinde gör meye başlamasıyla beraber Keith’in ona dair düşünceleri de şekillenir. Ancak bu ölü mün bir türlü gerçekleşmediğini, onun sürekli ölüm döşeğinde kaldığını ve bir türlü Tilman Rammstedt’in romanı alışılagelmişin dışında, oldukça canlı, bir hayli eğlenceli ve tutkulu. öl(e)mediğini hatırlar: “Ben kendimi bildim bileli ölüyordu, hatta Çinli’ye benzemediği sorulduğunda bü muhtemelen daha uzun süredir.” Bu bir yüdüğünde olacağını söyler. Bu düşün türlü gelmeyen ölüm, ona dair tasavvur ceden büyüdükçe sıyrılırken dedesiyle larında boşluklara neden olur. O artık za ilişkisinin biçimlenmesinde böylelikle manı aşan bir yapıya bürünür. Onun için özel bir yer de edinir. Detayların büyük düşündüğü şey ölüm olmaktan çıkar. değerlere dönüştüğü noktada bu tür ifa Geçmişin sıkıcıya daha yakın hatıraları deler kendine yer açar. na gömülür. Üstelik dedesinin bu ölüm Çin yolculuğu, Lian, Çin televizyonu, söylemine onun diğer aile fertlerine yö kültürü ve yaşamı... Çin’le ilgili her şey nelik girişimleri karışır. Sözgelimi araba ve seyahat iç içe geçerken Keith, dedesi kullanacağını söyleyen torununa şarap nin anıları, Lian ve Franziska birbirine ikram edip sarhoş olmasını sağlar, saçını dolanır. Bir yanda dede uyurken öte kurutacağını söyleyen bir diğer torunun yanda sevişen torun Keith ve Franziska. kurutma makinesinin ayarlarıyla oynar, Üstelik Franziska’nın tuhaf konumuna elektrik kaçağına neden olmaya çalışır. rağmen. Erotizmle suçluluk duygusu Kendi yaklaşan ölümünü bu yolla sanki nun birbirine karıştığı yerde Keith dede diğerlerine aktaracağını düşünür. sinin uyumadığını ve olanların farkında Nihayetinde karar verdiği Çin yolcu olduğu anlar. Sevişen torun ve sevgili. luğunu da tamamlayamayacağını bilir, Tüm bunlar karmaşanın tırmanmasına bu bir nevi ölüme yolculuktur. Tıpkı neden olur. Üstelik anlatıya farklı türler Keith’in zihnindeki hâliyle vatanına ilave olunarak bu doruğa çıkarılır. dönen bir imparatora dönüşür. Bu yolcu “Elimdeki biletlere baktım, dönüş luk onun sonu olmakla birlikte giriştiği uçağı ertesi gündü. Bineceğimi sanmı büyük işlerden biri olur. Ülkesinin dı yorum. Gerçekten bu bana fazla dar. Şu şına hiç çıkmamış, Almanca haricinde anda her şey bana fazla dar...” Roman başka bir dili hiç konuşmamış birinin bu “dar”lıkla beraber biter. K., kendini son çırpınışları. Ardından gerçekleşen geniş bir ülkede daralırken görür. Tıpkı lerse bir başka olaylar dizisini oluştu romanın başındaki küçük odasında bu rur. Aşkları, gençliği, girişimleriyle bir geniş coğrafyayı düşünürkenki hâlin başka dede profili ortaya çıkar. tersine. Bir uçtan diğerine geçilir. Ek Yaşlı adamın seyahat için Çin’i tercih siklikler tamamlanır, yollar yürünür ve etmesinin altında birçok neden yatar. biter, zaman kendini yineler. Nihayetin En önemlisi tek büyük aşkı Lian’dır, “za de anlatı tamamladığında tüm geçmişle rif söğüt”. Keith ayrıca çocukluğunda beraber zaman herkesin içine iyice işler Çin ve dedesini iç içe geçiren bir başka ve kimsenin kopmasına izin vermez. olayı da hatırlar. Dedesi, bir tartışma Tilman Rammstedt böylelikle kendi sırasında kendini imparator olarak ilan çizgisinde romanını tamamlar. n eder: “O zaman ben de Çin imparatoru yum.” Bu keskin anı Keith’de öylesine Çin İmparatoru/ Tilman Ramm yer eder ki çocukluğunda buna inanır stedt/ Çeviren: Esen Tezel /Dedalus ve arkadaşlarına anlatır. Neden bir Kitap / 182 s. 8 12 Ekim 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle