Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
METİN CENGİZ’DEN “ELEŞTİREL ÇAĞDAŞ BÜYÜK TÜRK ŞİİRİ ANTOLOJİSİ 19202015” ‘Antoloji, süreci açıklamalı...’ Metin Cengiz’in hazırladığı antoloji, Türk şiir geleneğinden bir kesit sunuyor. Yüz yirmi yedi şairirn yer aldığı çalışması için Cengiz, “Bir antoloji olmanın yanı sıra bir edebiyat tarihi de aynı zamanda” diyor. Cengiz’le kitabını ve şiiri konuştuk. mUZAFFER KALE 1 9202015 Cumhuriyet döneminin karakteristik belirleyenlerini şiir ve poetika olarak da içinde geliştiren bir süreç, Cumhuriyet döneminden önceki şiire etki eden düşünce akımlarını, 19202015 sürecinde gelişim/değişim evreleri bakımından nasıl değerlendirebiliriz. Cumhuriyet dönemiyle birlikte ne, nasıl değişti? n Bilindiği gibi TürkOsmanlı toplumu İslâm düşünce ve kültürü içinde serpilip gelişmiştir. Bu gelişme yaklaşık 14. yüzyılda tamamlanmış ve Divan edebiyatı, Tekke şiiri ve Halk şiiri (Saz ve âşık edebiyatı) de dâhil tüm kültür ürünleri bu düşünce ve medeniyet algısı içinde üretilmiştir. Hatta Osmanlı döneminde education sentimentale (duygusal eğitim) olarak saray ve çevresinde verildiği bilinir. Ülkemizin modernleşmesi sürecinde ise dünyaya, gerçekliğe, insana, topluma, hatta geçmişe, bugüne ve geleceğe bakışta görülen değişiklikler ve gelişmeler şiirdeki gelişmelerle iç içe ve aynı düşünsel zemin ve gelişme seyri içinde gerçekleşmiştir. Cumhuriyet dönemine değin olan biten bu doğrultuda olmuştur. Bu dönemin iyi anlaşılması gerekir zira cumhuriyet sonrasında olup bitenlerin temeli o dönemde atılmıştır. Bu nitelemeler cumhuriyetin ilanına değin yaklaşık iki yüzyılı aşkın bir kültürel değişim dönüşme sürecini işaret ettiği gibi bu uzun sürece yayılmış “ıslah hareketlerini”, tüm eksikliklerine karşın Osmanlı aydınlanması diyebileceğimiz bir düşünme, kavrama ve davranış demek olan hayat felsefesini de geliştirdi. Toplumsal gelişme ve olgulara bu pozitif yaklaşımın bugün yaşanılan sert felsefi, edebi ve siyasi tartışmalara zemin hazırladığını da belirtmek gerekir. Bu değişiklikler durmadan sürecek, kökleşmiş kültürün direnişiyle karşılaşacak, bir senteze ulaşacak ve sistemli bir düşünce olarak felsefi ve edebi açıdan olgun meyvelerini vermesi için yüzyılın başını beklemek gerekecekti. Bu olgunlaşmaya değin Türk aydınlanması daha çok iç içe giren edebiyat, felsefe, gazetecilik, sosyoloji, siyaset ve şiir zemininde gelişip birikecektir. Tanzimat döneminde Şinasi, Ali Süavi, Münif Paşa, Cevdet Paşa gibi öncü düşünürler edebiyat hayatına damga vurmuşlardır. Bu dönem cumhuriyet döneminde de sürecek düşünsel gelişmelerin temelini oluşturmaktadır. Cumhuriyetle değişen ise modern dünyanın düşünsel akımlarının çeviri çalışmalarıyla hızla ülkemize girmesi, sanatta ve edebiyatta etkilerini göstererek modernleşmenin ivmesinin hızlanmış olmasıdır. Ancak dikkat, cumhuriyet öncesi bu topraklarda son yüzyıllarda mayalanan, kök tutan ve birbirleriyle taban tabana zıt yönlerde olan düşünsel eğilimler ve bunların sanat, edebiyat ve şiirdeki yansıması bugün de belirleyici olmakta, günlük hayatımızı etkilemektedir. “BİRÇOK ÜLKE ŞİİRİNİ TAM TANIMIYORUZ” n 19202015 tarihleri arasında belirginleşen şiir hareketleri ile aynı döneme denk gelen dünya şiirini karşılaştırdığımızda, (ki bu konunun üstüne ayrıca kafa yorduğunuzu önceki çalışmalarınızdan anımsıyoruz) nasıl bir tablo ortaya çıkar, belli başlı göstergeleriyle değerlendirebilir misiniz? n İşin içine dünya şiiri girince bir değerlendirme yapmak oldukça güç. Hangi dünya? Dünya sözcüğünü çok kolay kullanıyoruz ve sanıyorum modern şiirin gelişmesi Fransa’da olduğu için dünya derken bu ülke eksenli düşünülüyor ve biraz da diğer (İngiltere, Amerika, İtalya vb. gibi) ülkeler. Zira birçok ülke şiirini tam tanımıyoruz. Çevrilen üç beş antolojiden bilgi sahi “Bir antoloji hazırlayıcısı olarak ortak, genel geçer yargılara uymak yerine kendi değer yargılarımla hareket ettim” diyor Metin Cengiz. biyiz. Ama şunu söyleyebilirim. Modern şiirin bir kere serpilip geri kalan bütün dünya ülkelerinde yazılan şiiri etkilemeye başlamasıyla, her ülkede farklı bir modernleşme başladı. Plastik değerlerin örgütlediği klasik şiirin yerini serbest vezinle ve imgenin örgütlediği şiir aldı kısaca. Ama her ülkenin koşulları, geleneksel yazını ve algısı farklı olduğu için de farklı farklı modernleşmelerden söz etmek yerinde olacaktır. Cumhuriyetten önceki iki yüz yıl modern şiire bir hazırlık dönemi olarak değerlendirilirse cumhuriyet sonrası bu hazırlığın tamamlandığı dönem olarak adlandırılabilir. Artık gözümüz ille de bir ülkede olup bitende değil, kendi gelişme seyrimizle neler yapabileceğimizde olmalı. n “Süreç içinde eleştiri ve polemikleriyle önem kesbeden şairlere şiirleri nitelik olarak zayıf olsa da antolojide, bir dönemi net gösterebilmek kaygısıyla yer verildi.” Diyorsunuz antolojinin önsözünde, bir şairin şiiri dışında ayrıca poetik yazılar yazmasını o şairin şiirsel eylemini tamamlayıcı bir unsuru olarak mı görüyorsunuz. n Hem evet hem hayır. Bir şairin yazı yazması sadece kendi poetikasını geliştirmez, diğer şairleri de etkiler. Hatta şiir çevrelerinde etkili olur. Bu her yerde/ülkede böyle olmuştur. Bunun için de eleştirmenlerin yazdıkları değil de şairlerin ne dedikleri daha etkileyici görülmüştür. Bu sebeple yazılarıyla poetikaya etki eden, polemiğe girip şiir çevrelerinde öne çıkan şairleri dönemin şiirsel gelişmesindeki seyri göstermek amacıyla yer verdim. Antoloji sadece iyi şairlerin boy gösterdiği bir derleme olarak algılanmamalı. Antolojiyle kasıt bir süreci açıklayıcı bir biçimde vermek olmalı. n Bir dönemin antolojiye seçilen şair lerinin özelliklerinden söz edilirken ‘‘kişilikleri seçilebilen’’ şeklinde nitel bir ayrıntıdan söz ediyorsunuz. Nedir bir dönemi kavrarken kişilikleri seçilebilen şairlerle o dönemi kavrama esprisi, buna önceki dönemlerden veya dünya edebiyatından örnekler verebilir miyiz? n Dünya edebiyatını bir tarafa koyalım diyeceğim, zira kimse bu konuda net bir şey bilmiyor, buna ben de dahilim; ama örneğin Fransa’da bir şairin ciddiye alınması için en azından bir kırkını geçmesi, hatta elliyi bulması lazım. Bu gördüğüm kadarıyla birçok ülkede böyle. Gençleri desteklerler elbette ama hepsi bu. Ülkemizden söz edersek... Örneğin “Seksen Sonrası Dönem” derken uzun bir süre yanıltıcı bir çok isimden söz edildi. Bazı isimler kişilikleri belirgin olarak kabul görüp öne çıktı. Ama yine de kalabalık bir isim listesi gündemi belirledi. Oysa bugün bu dönemden söz ettiğimizde bir elin parmaklarını geçmeyen şair görüyoruz. Bu biraz da kılı kırk yarmaya bağlı. Ben bugün baktığımda “kişilikleri seçilebilen” şairleri görebiliyorum ve bunlara da dikkat çektim. Bu şairlerden fire veren olur mu? Olabilir. Ama adı ön plana çıkmış olup da antolojiye giremeyen birçok şair namzedinin halen ortak bir manzumeler denizinde kulaç attığını ya da aşk, ayrılık gibi belli temaların dışına çıkamadığını görüyorum. Bu sebeple de “kişilikleri seçilebilen”ler arasına almadım. Yani bir antoloji hazırlayıcısı olarak ortak, genel geçer yargılara uymak yerine kendi değer yargılarımla hareket ettim. “ŞİİR DE KRİZDE DEMEYECEĞİM” n Antoloji, bu yüzyılın eleştirel bir okuması olarak da okunabilir, diyorsunuz önsözde, bu eleştirelliği dönemlerin siyasi, ekonomik, politik, kültürel değişimleriyle birlikte algıladığımızda ortaya nasıl bir bütün çıkıyor? n Benim hazırladığım antoloji toplam 127 şairi kapsıyor. Ağırlığı bu şairler üstüne yazılan yazılar oluşturuyor. Bazı şairler hakkında sadece bir yazı değil, beş ve hatta altı yazı yazmış biri olarak antolojiyi sürekli güncellemeye çalıştım. Hazırladığım kitap bir antoloji olmanın yanı sıra bir edebiyat tarihi de aynı zamanda. Ortaya çıkan sonuç ne? Türk şiiri şu anda derin bir krizde. Yaşını başını almış şairler bile ortalama bir şiirin ardında. Şiire gereken emeği veren az. Yakınlarda değil ama ben bu edebiyat tarihinin yani antolojinin bir on yıl sonra yeni bir baskısını yapsam en az otuz kişiyi almam. Bu şu andaki fikrim değil, daha hazırlarken bile düşüncem bu yöndeydi. Ben insan krizde şiir de krizde demeyeceğim. Dünyaya yön veren güçler sahici bir şiir yazılmasını istemiyorlar. Şiir bu sebeple krizde. Diyeceğim. n Eleştirel Çağdaş Büyük Türk Şiiri Antolojisi 19202015/ Metin Cengiz/ Şiirden Yayınları/ 572 s. 4 28 Temmuz 2016 KItap