21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tıkanan burjuvazi her şeyi kendiliğinden bildiği kuruntusuna kapıldığı çağ bizimkisi. Bir Wikipedia kültürel ortalamasında çökelek haline dönüşme tanımını getiriyorum duruma, kendi payıma. Köklü, nitelikli eğitim kurumlarının varlı ğına, gerçekten de yüksek eğitim düzeyi Bugün, burjuvazi, hem yeryüzü hem ülke ölçeğinde bir tıkanma sürecini katediyor. Hep olageldiği gibi yeni bir kavşaktan yeni, tutturanların sayısındaki artışa karşın bu tarz bir karamsar çerçeve çizmem hepten çelişkili değil mi? taze hamleler gelemez mi, bilemiyoruz. “Dünya Sistemi”, nicedir kesintisiz biçimde dişlerini sivriltti, öğütücü çenesi önüne çıkan her şeyi kemirmeye kadir gücü olduğu sanısını uyandırıyor insanda. ANA DEĞER 7 Ocak 2015 Charlie Hebdo kıyamının ardından, aynı gün, sıcağı sıcağına Münafıklar yok olmadı belki ama görünüşte akıntıya karşı kürek çekmekten epeyce bitkin düşmüşe benziyorlar. yazdım bu satırlarıyankıları, uzantıları, sonuçları olacak bir kara günün içinden geçildiğini bilerek: Fransa’nın yeni ve eski “başkan”ları, T arihçi dostum Ahmet Kuyaş’ın sıkı sıkıya bağlı olduğu bir savı var: “Büyükbabası okumayazma öğrenememiş biri tam anlamıyla burjuva olamaz.” Yanılmıyorsam (yanlış anlamıyorsam) bu durumun bir tür kültürel zaaf yarattığı kanısında. “Burjuvalığın matah bir şey olmadığı” yollu görüşümü daha önce dile getirmiştim. Ekleyerek: Burjuvazi içinden çıkan münafıklar aracılığıyla bir karşı anlam, bir karşı eylem alanı yaratmayı bilen bir sınıfbunu, en azından son 250 yılın dünya tarihine bakarak doğrulamak güç sayılmaz. Ars bağlamında da böyle. Bizim modern edebiyatımızda önemli atılımlar, yenilik girişimleri, bir noktaya kadar burjuva kökenlilerden gelmiştir: Nâzım, Garipçiler, Dino’lar, Sait Faik, Sabahattin Ali başlıca hamleleri gerçekleştirenlerdi. Sonraki kuşaklarda işin çehresi enikonu değişti şüphesiz: Kırköy kökenli özgün şairler, yazarlarla kent kökenliler eşdeğer roller üstlendi: Dağlarca’dan II. Yeni’nin “as”larına, Tahsin Yücel’den Akşit Göktürk’e geniş yelpaze. Bir aşamada konformist damar ağır basmıyor muydu peki, burjuva kökenli muhaliflerde? Öyle olsun olmasın, peşle Akşit Göktürk mem dayanakları var mı umudumuzun, yoksa hayaline sığınarak son demlerini, son demlerimizi avunarak geçirmekte mi buluyoruz çıkışı? İçinden geçtiğimiz dönemde, büyükbabaların okumayazma bilmesi çerçevesindeki çıtanın uzun boylu anlamının kalmadığı tartışılmaz: Hele yüksek öğrenim görmüş olanların ezici çoğunluğunda rastlanan yüksek cehâlet oranı göz önüne getirilirse. Bana öyle geliyor ki burjuvazi, en büyük darbelerden birini eğitim alanında aldı: Ortalığı kaplayan bilme ve öğrenme sanrısı bunun somut kanıtı. Herkesin peş peşe ilk görüşlerini kamuoylarıyla paylaştı, ortak noktalarından birine dikkat çekmek istedim: Yeni başkan, saldırının Fransa’nın özgürlüğüne karşı yapıldığını ve başta basınınki olmak üzere bütün özgürlüklerini korumak için sonuna dek savaşmanın, cumhuriyetin temel ilkesi olduğunu vurguladı konuşmasında; eski başkan, “bizler burada her zaman bütün düşüncelerimizi ifade edebilmeyi kutsal hakkımız saydık ve her şeyi söylemeyi sürdüreceğiz” sözleriyle tabloyu tamamladı: Sağıyla soluyla iki büyük ulusal cephenin böylece buluştuğunu gördük. Charlie Hebdo, bütün sıra dışı yanlarına karşın hüdainabit bir yayın organı kesinkes değildi: Arkasında François Villon ve François Rabelais’den başlayan, “paylaşmadığım görüşlerinizi dile getirme hakkınızı ölesiye savunacağım” diyen Voltaire’den bugüne uzamış çok halkalı, kalın ve kalıcı bir zincirin halkalarından biriydi. Bu geleneğin beş yüzyıldır ödediği bedelleri yerli yerine koymak için “Asılmışların Türküsü”nden giyotine vurulan kafalara, Zola’dan Jaurés’e ve ötesine gitmek güç değil. Besbelli Wolinski’si, Cabu’su ile son on iki kurban sonuncular olmayacakdüzelemeyen bir dünyada. Biz “uzak”takilerin hangi ana değerlerden yana olduğumuzu göreceğimiz günlerdir. n rinden yeni münafıklar çıkageliyor, ortam kan tazeliyordu. Bugün, burjuvazi, hem yeryüzü hem ülke ölçeğinde bir tıkanma sürecini ka tediyor. Hep olageldiği gibi yeni bir kav şaktan yeni, taze hamleler gelemez mi, bilemiyoruz. “Dünya Sistemi”, nicedir ke sintisiz biçimde dişlerini sivriltti, öğütücü çenesi önüne çıkan her şeyi kemirmeye kadir gücü olduğu sanısını uyandırıyor insanda. Münafıklar yok olmadı belki ama görünüşte akıntıya karşı kürek çekmek ten epeyce bitkin düşmüşe benziyorlar. Hâlâ büyük bir hareket bekliyor, umut kesmiyoruz bütün bütüne gidişten. Bil Charlie Hebdo’nun on iki kurbanından ikisi Jean Cabut (solda) ve Georges Wolinski. KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Can Dündar l Yayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 33 Mart 2016 OKURLARA Dünyayı terk etme kılavuzu “F akir Kene”, gövdesi geniş, reçinesi yoğun ağaçlarla kaplı kadim bir ormanın içinden metropole, ölüme, yoksulluğa, isyana, aşka, ayrılığa ve en temelinde betonların arasından görebildiği kadar insana bakıyor. Kitaptaki dizeler, yeryüzündeki tüm kaygıları omuzlarında hisseden bir şairin, dünyayı algılayışını yansıtıyor. Birhan Keskin’le kitabını konuştuk. Graeme Turner’ın “İngiliz Kültürel Çalışmaları” kitabı, bu okulun hem tarihçesini hem de temel kuramsal ilkelerini ortaya koyuyor. Turner, söz konusu alana dair genel bir kavrayış sunarken alanda kilit öneme sahip pek çok birincil metnin altında ezilmeden genel bir fikir sahibi olunmasını sağlıyor. Simon Critchley, David Bowie’nin ölümünden önce yayımlanan kitabında, müzisyenin duruşunu ve felsefesini, gerek şarkı sözleriyle gerek kendi çıkarımlarından hareketle anlatıyor. Çalışma, Bowie’nin gerçeküstü ve hiçliği aktaran hikâyesinin Critchley tarafından kelimelere dökülüşü niteliğinde. Ali Bulunmaz tanıtıyor kitabı. “Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz” kitabında öyküleriyle tanıştığımız Melisa Kesmez, bu kez ikinci toplamı “Bazen Bahar” ile çıktı okur karşısına. Kesmez, bildiği bir dünyayı anlatırken öykülerini, biriktirdikleriyle kuruyor, kimi zaman onları temize çekiyor kimi zaman da aklına gelenleri satırlarından okurlara aktarıyor. Kesmez’le “Bazen Bahar” adlı kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle