18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU Ezber bozan bir masal Feyza Hepçilingirler’in “Ya Armut Ağacı Olursam” adlı çocuk kitabıyla ortak bir yanı var “Kara Kuzu’nun Kulağı”nın. İki kitapta da iletişimde dinlemenin ve bilginin ne denli önemli olduğu vurgulanıyor. KITAP GÖLGESI MAVİSEL YENER www.maviselyener.com K uzu kulağı çok vitaminli. A,B,C; hepsi var, potasyum da. Küçük Kara Kuzu, bunu öğrenir de hiç durur mu! Başlamış kendi etrafında dönmeye. Kulağını yakalayıp yiyecek, vitaminleri mideye indirecek. Fakat bir türlü yakalayamıyor ki kendi kulağını. Acaba Ak Kuzu’nun kulağını yese? “Kendi kulağıma ulaşamıyorum, izin versen seninkini yesem” dese… Bu düşüncesini hayata geçiriyor Küçük Kara Kuzu. O da ne! Ak Kuzu, kulağının yenmesine asla izin vermeyeceğini söylüyor. “Sesleri daha az duyarım sonra, oysa doğadaki güzel seslerin tümünü duymak isterim” diyor. Küçük Kara Kuzu, çayırda kim varsa kapısını çalıp kulağını yemek istediğini söylüyor ama kimse buna razı değil. İyisi mi, bu sorunun çözümü için Küçükbaş ailesinin en akıllısı olan Koca Koyun Ana’ya danışmalı. Küçük Kara Kuzu’ya kulağını verecek kuzuyu bilse bilse o bilir. Koca Koyun Ana, ona aradığı şeyin ne olduğunu anlatıyor, anlatmakla kalma yıp gösteriyor da… Bakalım, Koca Koyun Ana’nın her şeyi bilmesinin sırrı nerede yatıyor, okuyup öğreneceğiz. BİRBİRİMİZİ DİNLEMEK… Feyza Hepçilingirler’in düşlerle dolu kalemine Serap Deliorman’ın sevimli çizgileri eşlik ediyor. Masalda yer alan her yeni karşılaşma, okura katkı sağlıyor. Minik okur, eğlenceli bir metinde kulaç atarken, sağlıklı iletişimin yollarını da keşfediyor. Yazar, Küçük Kara Kuzu’dan hareketle “insan” gerçeğini ortaya koyuyor, eleştirel gözle bakabilmemizi sağlarken çözüm önerilerini de satır arasında sunuyor. Küçük Kara Kuzu’ya kızmak yerine, onun davranışının nedenlerini anlamaya çalışan bilge Koca Koyun Ana karakteri, yetişkinlere de ayna tutar nitelikte. Çoğu kez, anlayıp dinlemeden çocukları eleştiririz. Onları bu davranışlara iten neden üzerinde düşünmeyiz bile. Kuzucuğun neden arkadaşlarının kulaklarını yemek istediğini sabırla araştırıp anlamayı seçiyor Koca Koyun Ana. Hepçilingirler “Birbirimizi dikkatle dinleme” konusunu irdelerken kurmacaya başarıyla yediriyor. “ARADIĞINI BİLMEYEN BULDUĞUNU ANLAMAZ” Kara kuzucuk, Fransız fizyolog Claude Bernard’ın “Aradığını bilmeyen bulduğunu anlamaz” sözünü kanıtlıyor. Bakalım, aradığı ile karşılaşınca ne yapacak bizim kuzu? İyi dinlememekten, kimi zaman da bilgisizlikten kaynaklanan yanlış anlaşılmaları, gülmece penceresinden anlatarak okura eleştirel bir bakış kazandıran bu resimli kitap, okul öncesi ve okumaya yeni başlayanlar için hazırlanmış. Koca Koyun Ana, bu masalın bilgesi. “Ekşimik, turşu otu, ebem ekşisi, ahlat” gibi sözcükler duyuyoruz ondan. Masal bittiğinde artık bir başkasıyız! Yaşamın değişim ve dönüşümden ibaret olduğunu bir kez daha fark ediyoruz. Biz yetişkinler de bilmediğimiz bir şeyleri öğrenmenin sevincini yaşıyoruz. Kitap da küçük yaş grubunun rahatça alımlayabileceği biçimde tasarlanmış. Her yaş grubundan okura söyleyecek sözü olan Feyza Hepçilingirler, Anadolu kültürünün ardına saklı hayatlar ile Türkçenin varsıllığını çocuklara sezdirmekte usta. Bunun en belirgin örneğini Türkü Çocuk (Kırmızı Kedi Yayınevi) adlı yapıtında görüyoruz. Doğayı, kuşları, yıldızları, özgürlüğü seven Barış’ın, doğa ile uyum içinde olan yapısı çocuk okurlara doğal ritimleriyle uyum içinde olduklarında ne denli yaratıcı olabileceklerini duyumsatıyor. Türkü Çocuk’ta da Anadolu’nun renklerini yansıtan yazar, kitabın seslendiği yaş grubu nedeniyle o kitabında “salma, tapa, kargı, keletir, kırmandala, evlek” gibi pek çok yöresel deyişi kullanıyor. Kara Kuzu’nun Kulağı daha küçük yaş grubuna seslendiği için bu kitabında Anadolu’nun renkleri hayvanlar, doğa, otlar, yemekler ve sağlıklı yiyecekler üzerinden aktarılmış. Dil, kendini ifade etme ya da edememe, ne aradığını bilme, doğanın şifrelerini çözme ve Anadolu kültürü gibi birbirini bütünleyen farklı izleklerden oluşan, fabl tadındaki Kara Kuzu’nun Kulağı’na düşürün çocukların yolunu. Her kitap kendimizle konuşmak için iyi bir araç! n Kara Kuzu’nun Kulağı / Feyza Hepçilingirler / Resimleyen: Serap Deliorman / Kırmızı Kedi Çocuk / 32 s. / 2016 / 5+ Mavisel Yener: Ata Cad. Defne Sok. No: 1 D: 1 Balçovaİzmir KITAP KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL AKAL, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER Elde Var Hikâye / Tarık Dursun K. / Günışığı Kitaplığı / 2015 / 61 s. / 13+ 11 Ağustos 2015’te sonsuzluğa uğurladığımız Tarık Dursun K., birbirinden leziz öykülerle, selamlıyor okurlarını, edebiyatın sonsuz ışığıyla… “Köprü Kitaplar Dizi”sinden çıkan “Elde Var Hikâye”, Tarık Dursun K.’nın on üç öyküsünü sunmuş okura. Duru dili, akıcı anlatımı ve küçük yaşamlardan yakaladığı ayrıntılar ile tatlanmış, kocaman dünyalara açılan öyküler… “Kırlar Kırlar Ey Kırlar!” bir delinin(!) özlemini anlatıyor. Hani hep içimizden geçiriverdiğimiz gibi alıp başımızı çekip gidiverme hallerini… “Öpüşsüz Bir Güvercin Aşkı”, hasta bir çocuk, babası ve babasının ona aldığı güvercinlerle içimizi cızz ettiren bir öykü. “Tutanak”, feodal, baskıcı, sömürücü yönetim biçimin en küçük örneğinin yaşandığı bildik bir köy ve köylü öyküsü. Kısa ama vurucu, gerçekçi… Diğerlerini de okurlarımız keşfetsin. “Elde Var Hikâye”, Tarık Dursun K.’nin usta kalemini özleyenlere yeni bir sevinç, henüz tanışmamış olanlara köprü olsun. Kanepeye Dönüşen Baba / Fatih Erdoğan / Resimleyen: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayıncılık / 2015 / 94 s. / 9+ Hayrettin Bey, kanepesini çok sever. Daha doğrusu eve gelir gelmez kane peye boylu boyunca uzanmayı. Kanepe sine uzandı mı, ne evin işleri umurunda olur ne çocukların ödevleri. Ailece gez meye gitmek şöyle dursun, su içmek için bile kalkmaz kanepesinden. Yine böyle kanepeye yapışıp kaldığı bir akşa mın sabahında başlar her şey. Ne elini kıpırdatabilir Hayrettin Bey ne ayağını. Parmağını kaldırıp burnunu kaşıyacak hali bile yoktur. İlk şoku atlatınca kendini iyice kontrol eder. Kanepenin durduğu yerde, dizlerinin ve ellerinin üstünde iki büklüm bir haldedir. Tıpkı çok sevdiği kanepesi gibi… Sonra ne mi olur? Sonrasını merak eden, hatta Hayrettin Bey’e ne olduğunu, neden bu hale geldiğini, eşinin ne yaptığını, çocukları Serpil ve Serkan’ın kendine bu durumdan nasıl eğlence çıkarttığını merak edenler vardır herhalde. Düze lebilmiş midir dersiniz Hayrettin Bey? Ya ömrünün sonuna dek böyle yerde sürüklenmek zorunda kalırsa… Fatih Erdoğan, “Annem Bıyık Bıraktı” adlı gülmece ve sarkastik romanında olduğu gibi burada da toplumca kadına ve erkeğe biçilen görevleri / hak ve sorumlulukları anlatmış. Erkek, yan gelip yatarken kadının neredeyse tek başına tüm evi çekip çevirdiğini ve en kötüsü de bu durumu kabullenmiş olduğunu vurgulamış. Hayrettin Bey ve onun gibi diğer beyler, acaba bir gün eve geldiğinde bir gece önceden salonun çeşitli köşelerine saçılmış bisküvi paketlerini, meyve tabaklarını, yerlere atılmış gazeteleri, ev halkının büyük bir itinayla oraya buraya savurduğu çorapları toplasa, küllükleri boşaltsa bir şeyler değişir mi sizce? Denemeye değer. Sizin evde de bir Hayrettin Bey veya bir Hayrettin Bey adayı ve adayları varsa “Kanepeye Dönüşen Baba”yı salık vermekte fayda var. Erken yaşta farkındalık yaratmak herkese iyi gelecektir. İyi okumalar! n 16 3 Mart 2016 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle