30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Mavi Sakal / Kurt Vonnegut / Çeviren: Handan Balkara / Can Yayınları / 312 s. Mavi Sakal, daha önce Şampiyonların Kahvaltısı’nda karşılaştığımız soyut dışavurumcu ressam Rabo Karabekian’ın kurgusal otobiyografisi. Karabekian’ın tek arzusu, patates ambarında kilit altında tuttuğu sırrıyla rahat bırakılmaktır ama hayatına davetsiz bir misafir misali giren dul Circe Berman, münasebetsiz sorularıyla onu hikâyesini anlatmaya zorlar. Sonuç, elbette tam da Kurt Vonnegut’tan bekleneceği üzere, felaketi ve insanoğlunun merhametsizliğini harikulade bir ironiyle ele alan bir hikâye. Kırık Çan / Kirkor Yeteroğlu / Kıyı Yayınları / 88 s. Kirkor Yeteroğlu, şiirleriyle Anadolu coğrafyasının binlerce yıldır harmanlanan kültürünü omuzlarında taşıyarak onu aşktan hüzne, özlemden kavuşmaya bir uzun yolculuğa çıkarıyor. Bir yanı özlemin ateşiyle tutuşurken, bir yanı umutların, sevdaların, ayrılıkların, bir yanı acıların, yok olan değerlerin rüzgârıyla havalanıyor. Onun dizelerinde Arapgir’den İstanbul’a uzanan hüzün köprüsünde “memleketimden insan manzaraları” izliyorsunuz. Kirkor Yeteroğlu, Kırık Çan’da yer alan şiirleri, geç kalmışlığın çığlığından çok, iyi demlenmiş bir sözü sunmanın inceliğini taşıyor. Sınırın Yasaları / Javier Cercas / Çeviren: Süleyman Doğru / Everest Yayınları / 408 s. Mario Vargas Llosa, Susan Sontag, Alberto Manguel gibi yazarların övgüyle söz ettikleri Javier Cercas, okuru sayfalara hapseden canlı anlatımıyla gerçek ve kurgu, yanlış ve doğru, saygınlık ve suçluluk arasındaki sınırların inceliğine ve keskinliğine odaklanıyor. Kişi iki taraf arasında ne kadar gidip gelebilir ve nihayetinde hangi tarafa düşer? Sınırın Yasaları’nda gerçek bir öyküden esinlenerek Franco sonrası İspanyasının bir portresini çizen Javier Cercas, günümüz İspanyol edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Seferberliği / Mehmet Beşikçi / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 446 s. Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı tecrübesi denilince akla ilk gelen unsurlar Çanakkale Savaşları, Sarıkamış Hezimeti, Filistin ve Irak Cepheleri gibi düşmanla sıcak temas kurulan noktalarda gerçekleşmiş olaylardır. Öte yandan Osmanlı ordusunun bu sayılan cephelerde kendisinden hem sayı hem de malzeme bakımından çok daha güçlü İtilaf devletlerine dört yıl boyunca kafa tutabilmesini sağlayan can alıcı unsur, yani Osmanlı insan gücünün seferberliği, uzun yıllar boyunca gölgede kaldı ve üzerine derinlemesine araştırma yapılmadı. Mehmet Beşikçi’nin bu çalışması, söz konusu boşluğu doldurma amacıyla atılan ilk büyük adımlar arasında bulunuyor. Osmanlı arşiv S A Y F A 2 4 n 5 M A R T kaynakları yanında Büyük Britanya Milli Arşivi’ndeki belgeleri ve son yıllarda sayısı hızla artan anıhatırat literatürünü bir araya getiren Beşikçi, Osmanlı ordusunu tarihin ilk endüstriyel topyekun savaşı esnasında cephede tutan Osmanlı seferberliğini mercek altına alıyor. Sivrisinek Şehirde / Erlom Ahvlediani / Çeviren: Fahrettin Çiloğlu / Dedalus Kitap / 192 s. “Ay sıradan bir sokak lambası değildir, bunu herkesbilir. Kim bilmiyorsa, zamanı gelince öğrenir.” Yukarıdaki cümle, içinde masmavi gözlü bir sivrisineğin uçtuğu bu romandan. Katilini arayan bu kanatlının romanı, Sivrisinek Şehirde. Sadece onun da değil: kednini ararken kurbanıyla karşılaşan Cimşer’in, grafoman bir yazarın, gördüklerini farklı değerlendirebilme yetisi olan Lia’nın, Lia’yı pek anlamayan abisi Gia’nın yollarının nasıl kesiştiğini anlatan öyküsü. Herkesin ve aslında hiç kimsenin. Farklı katmanlarda ilerleyen olay örgülerini başarılı bir şekilde okuyucuya aktaran Ahvlediani, bu romanıyla, bilinç akışında bize de bir yer açıyor kendimizi bulabilmemiz için. O Adam Babamdı / Altay Öktem / Esen Kitap / 196 s. Hatay kasap ayaklanmasından bugün adını bile hatırlamadığımız sosyalist Esat Adil’e, Kızılcahamam Islahevi’nden Bakırköy Akıl Hastanesi’ne, Balya’nın Çınar sinemasından Karaağaç ormanlarına uzanan duygusal, bir o kadar da kanlı bir macera. Yolları hep kesişen, kesiştikçe yara alan insanlar. Hepsinin merkezinde de maalesef Haydar Bey var! “Haydar Bey size göre azılı bir katil ya da iflah olmaz bir sapık olabilir. Aslında o, gerçek bir beyefendi. O benim babam.” Altay Öktem yeni romanıyla okur karşısında. Orkestra Şefi / Sarah Quigley / Çeviren: İlknur Özdemir / Kırmızı Kedi Yayınları / 372 s. 8 Eylül 1941’de Nazi birlikleri Leningrad’ı kuşatırlar, dünyayla olan bağlantısını keserler. Planları, teslim olana kadar Leningrad’ı top ateşine tutmak, hava saldırısıyla bombalamak ve açlığa mahkum etmektir. Bunları yaparlar da. Ünlü besteci Dimitri Şostakoviç şehrin savunmasına katılmak amacıyla Leningrad’dan ayrılmaz. Leningradlılara moral verecek yeni bir senfoni üzerinde çalışır. Yöneticiler Leningrad’ın kültür ortamındaki seçkin müzisyenleri şehirden gönderince senfoniyi hazırlama görevi, ikinci sınıf bir radyo orkestrasının şefi olan çekingen, sorunlu ve pek sevilmeyen Elias’a verilir. Elias ve savaşın tükettiği müzisyenlerden oluşan derme çatma orkestrası, Şostakoviç’in Leningrad Senfonisi’ni çalacaktır. Dayanılmaz koşullar altında yaratıcılığın savaşa üstünlüğünün, müziğin ve umudun hayatları nasıl kurtardığının öyküsünü anlatır bize Orkestra Şefi. Sarı Kahkaha / Murat Özyaşar / Doğan Kitap / 104 s. Ayna Çarpması adlı ilk kitabıyla Haldun Taner Öykü Ödülü’nü ve Yunus Nadi Öykü Ödülü’nü 2 0 1 5 alan Murat Özyaşar’dan ikinci yeni bir kitap: Sarı Kahkaha. Ayna Çarpması’nda “Henüz söz vardı, hepsi bir imaydı” diyen Özyaşar, Sarı Kahkaha’da, sözdeki imayı kaldırıp sözün içindeki hikâyeyi anlama sürüklüyor. Anlatılamayan, ancak yazılabilen bu hikâyeler, okurdan anlamak için yoğun bir çaba değil, hissiyat bekliyor. Sarı Kahkaha, beklemeyi bilmiş öykülerle okuruyla buluşmayı, okuruna bulaşmayı arzuluyor. On Kadın Bir Hayal / Atilla Birkiye / Literatür Yayınları / 138 s. On Kadın, Bir Hayal karşılıksız aşkların kitabı; aynı zamanda anlatım dilini zorlayan bir roman. Anlatıcımız bir erkek ve hayatına girmiş on kadının anısı, bir düş kent olarak tanımlanabilecek Dubrovnik’te yaşamının en büyük buluşması ile kavuşmasını beklerken belleğinde dolaşıp duruyor. Onu oraya bir kadın çağırmış, her ân gelebilir ve kadını beklerken Beşir Fuad’ın bilinmeyen bir şiir kitabının da peşinde. O kadınlara âşık olmuş ama karşılığında hayal ettiği aşk’ı bulamamış, yaşayamamış ya da parmaklarının ucundan kayıvermiş. On farklı kadında da küçük bir çocuk gibi sevilmeyi bekleyen, o kadınların seçimlerine saygı gösterirken gözyaşlarını da içine döken bir romantiğin lirik kitabı On Kadın, Bir Hayal. Sanatın Yeniden İnşası / Özkan Eroğlu / Tekhne Yayınları / 84 s. Sanatın Yeniden İnşası; konu ile ilgili Hanno Rauterberg şunları söyler: “Yaratıcı sanat kriter tanımaz”, “yaratıcı sanat yeni bir sunum gerektirir”, “yaratıcı sanat rahatsız eder”, “yaratıcı sanat dürüsttür”, “yaratıcı sanatın zanaat ile işi olmaz”, “yaratıcı sanat reddeder”, “her şey yaratıcı sanat olabilir” “yaratıcı sanat her zaman zor gerçekleşir”, “yaratıcı sanat eleştireldir” ve “yaratıcı sanatın iyi bir düşünceye ihtiyacı vardır”. Kitap, Rauterberg’un bu cümleleri ışığında konuyu özüne inerek anlatıyor. Harabelerin Sesi / Barış Ceylan / Alan Yayıncılık / 342 s. Mezopotamya tarihinin gerçekleri, Harabelerin Sesi’nde savaşın, mücadelenin, aşkın, ölümün, doğanın, kısaca insanın romanına dönüşüyor. Yalın, akıcı anlatımıyla kötüyü ve iyiyi, olanı ve olmayanı, düşeni ve kalkanı sizden biliyor, onlarla geziniyorsunuz. Barış Ceylan’ın bu ilk romanı, Mezopotamya tarihinin yeni sesi soluğu. Coğrafyanın gerçekleri, Ceylan’ın kaleminde can buluyor bu kez. Kral Kaybederse / Gülseren Budayıcıoğlu / Remzi Kitabevi / 384 s. Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu Kral Kaybederse adlı romanında, doruklardan aşağı inmeyeceğini sanan bir avcının avına av olup yuvarlanışını, kendini sevilmeyeceğine inandırmış mutsuz bir kadının da trajik hayatı içinde avken nasıl avcı olduğunu anlatıyor. İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş. Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 3 0 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle