30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mı? Bu iki sorunun çarpışmasıyla ilerler Suç ve Ceza. “BAZEN EDEBİYAT OLAYLARA IŞIK DÜŞÜRÜR, AMA BEZEN DE TERSİ OLUR” Güne atılan çapalardan öne çıkanlarından biri de Peyami Safa’nın Fatih Harbiye’si üzerinden yazdığınız “Büyük Yarılma”. Safa’nın simgeleri Fatih ve Harbiye, bugünden bakarsak nasıl bir kutuplaşmayı ifade ediyor? Benim yaptığım sosyolojik bir okuma değil. Daha çok kültürel yarılmalarla ideolojik kurguların nasıl iç içe geçtiğine dair bir okuma. Gezi sırasında medya yorumcuları Taksim Gezi Parkı’yla Fatih Saraçhane Parkı’nın karşıtlığını vurgulamıştı durmadan. İktidar sözcüleri de Gezi’yi başlangıçta bir “Nişantaşı tepkisi”ne doğru daraltmaya çalışmıştı. Gezi’nin kültürel kutuplaşmaları aşan, kültürel eşikleri ihlal eden yanları özellikle görmezden gelindi. O sırada bir dergide kendisini “antikapitalist Müslüman” olarak nitelendiren biriyle yapılmış bir söyleşi okumuştum. 1 Mayıs 2012’de Fatih’ten Taksim’e, 1 Mayıs alanına uzanan korteji Peyami Safa’nın FatihHarbiye’sinin yapısökümü olarak nitelendiriyordu. Ben o düşünceyi ilerletmeye çalıştım. Bazen edebiyat olaylara ışık düşürür, ama bezen de tersi olur. Biz seksen yıl öncesine dönüp FatihHarbiye’yi bugünün ışığında parçalarına ayırmak zorunda kalırız. Kültürel kutuplaşmanın neye ışık düşürdüğü kadar neyi görünmez kıldığını da tartışmak zorunda kalırız. “Bir yer değiştirme hikâyesi, bir başkası olma hikâyesi olarak başlar Fatih Harbiye,” diyorsunuz. Peki Safa’nın romanı, bugünkü yer değiştirmeleri açıklamak için yeterli nüve verir mi bize? Tabii ki vermez. Bunun için başka şeyleri de konuşmak gerekir. Ama kültürel kutuplaşmanın nasıl başka şeyleri, ekonomik çıkarı ya da güç mücadelesini görünmez kılan bir iktidar stratejisine dönüştüğünü görmek açısından bir fikir verir. Beni FatihHarbiye’de daha çok ilgilendiren, Peyami Safa’nın bir romancı olarak anlatmaya başladığı hikâyeye romanın sonunda bir ideolog olarak nasıl el koyduğuydu. Bu bize FatihHarbiye yarılmasının yeni versiyonları hakkında da bazı ipuçları verir. Kültürel kutuplaşmanın yalnızca ampirik bir veri olmadığını, aynı zamanda başka şeyleri örten bir ideolojik kurgu olarak nasıl yönetildiğini de görmemizi sağlar. “KONUŞANLAR SESSİZLERİN HİKÂYESİNİ ANLATAMAZ” Sessizin Payı’nda bir de zihin açan Orhan Kemal incelemesi okuyoruz. Orhan Kemal tipleri bugüne nasıl adapte oldu sizce? Ya da olabildi mi? 1950’lerde sokak çocuklarını, işçi çocukları, yoksul çocukları anlatan iki yazar vardı. Biri, Kemalettin Tuğcu. Diğeri, aslında ondan da önce Orhan Kemal. Aynı yıllarda yazıyorlardı, ama bugüne işaret eden Orhan Kemal’di. Bir de Orhan Kemal’e daha çok “merhamet” perspektifinden baktık biz. Merhametli bir yazar olduğundan, iyi kalpli yoksulları anlattığından söz ettik. Ben o yazıda “merhamet” kavramına da daha yakından bakmak istedim. Orhan Kemal’de olduğunu söylediğimiz şey C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I merhamet mi gerçekten? Bir de tabii ekmek kavgasıyla haysiyet mücadelesi arasındaki gerilim üzerine kuruludur Orhan Kemal’in hikâyeleri. Tuğcu’nun “yoksul ama haysiyetli”sindeki teselliyi ortadan kaldıran, haysiyetin neden hep yoksula yakıştırıldığını soran bir yazar Orhan Kemal.. Yanlış Hayat” ve Tolstoy’a gelelim. Sizce Tolstoy yanlış bir hayat yaşadığı için mi yazabildi? Onu besleyen, yer altında kendince bir yaşam süren ikizi miydi? Tolstoy hayatında yanlış olarak gördüğü şeyi doğruya çevirebilmek için yalnızca malikânesini değil, yazdığı büyük romanları da arkasında bırakmıştı. Ama o yazı vicdan üzerine bir tartışma aslında. “Vicdan” sözcüğünü son zamanlarda sanki bütün kapıları açan sihirli bir anahtarmış gibi kullanıyoruz. Ama vicdanı Tolstoy’la konuşmayacağız da kiminle konuşacağız? Ama diğer uçta da Adorno’nun Minima Moralia’daki o keskin cümlesi var: “Yanlış hayat, doğru yaşanamaz.” Onlar üzerinde konuşmasanız da konu dönüp dolaşıp Dostoyevski’ye, Oğuz Atay’a, Ahmet Hamdi Tanpınar’a, Payami Safa’ya, Cemil Meriç’e geliyor. Bu yazarlarda her seferinde farklı çıkış noktaları yakalıyorsunuz. Bu yazarlar neden bu kadar kıymetli sizin için ve elbette ki bizim için? Ben bu yazarlarla konuşarak, bazılarıyla tartışarak yazmaya başladım. Zamanla içimdeki farklı seslere dönüştüler. Ara ara onları yoklamamın bir nedeni o galiba. Bir de bir yazıda eksik bıraktığım bir tartışmayı diğerinde tamamlama çabasıdır herhalde. Ama sizin sözünü ettiğiniz yazarlar daha çok son kitaplarda var. Daha öncekilerde Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Vüs’at O. Bener, Leylâ Erbil da vardı. Hâlâ da varlar. Bu kitapta da yeni sesler eklendi. Orhan Kemal, Tolstoy, J.M.Coetzee, Jean Améry... Şöyle diyorsunuz: “Yazarlar konuşmayanlar için de konuştuklarına inanmak ister.” Sessizin Payı’nda sizin de yapmaya çalıştığınızın edebiyat eserlerinde bir şekilde sessiz kalmış olanlara ses vermeye çalışmak mı? Ya da yine sizden alıntıyla: “Sesini yitirmişlerin bu dünyadaki yankısı olabilir mi edebiyat?” J. M. Coetzee’nin sorusudur bu: Sesini yitirmişlerin yankısı olabilir mi edebiyat? Yazarlar öyle olduğuna inanmak ister, ama naifiyimser bakışı arkasında bırakarak ilerler Coetzee. Bir telafi çabası vardır romanlarında, ama telafi çabasına nasıl karanlık içeriklerin sızdığını anlatan romanlardır aynı zamanda bunlar. Telafi çabası daha baştan bir açmaza doğmuştur Coetzee’de. Konuşanlar sessizlerin hikâyesini anlatamaz, çünkü bu onların hikâyesi değildir. Ama sessizler de kendi hikâyelerini anlatamaz, çünkü onlara yapılan şey konuşma yeteneklerini de alıp götürmüştür. Bu açmazı görmezden gelen bir teselli edebiyatı değil Coetzee’ninki. Edebiyatın bir gücü varsa eğer, bu sessizlerin sesi olduğu tesellisinden değil, belki de hiçbir zaman teselli edemeyeceği duygusundan gelir. Bazı şeylerin telafi edilemeyeceğini hiç olmazsa yazarken kaydetmesinden. O boşluğa hiç olmazsa yazıda el koymamasından. n [email protected] Sessizin Payı/ Nurdan Gürbilek/ Metis Yayıncılık/ 152 s. 1307 5 M A R T 2 0 1 5 n S A Y F A 1 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle