19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PETER MENDElSUND’DAN “OKURKEN NE GÖRÜRÜZ?” Yeni bir okuma tasarımı Peter Mendelsund, kitabında, metinlere zihnimizde canlandırdıkları açısından yaklaşıyor. Bir bakıma kitapların ardına odaklanan Mendelsund, okuru sorguya çektiğini söylüyor. bir çizgide okuduğumuzu söylemek değildir. Gözlerimiz sıçramalar yapar, zihinlerimiz de öyle. ‘Gözlerin hummalı kariyeri’ diye betimlemişti Proust okumayı. Göz oradan oraya sıçrar. Hızlı bir okursanız ve dolayısıyla bir metinde yararlı bilginin nerede olduğunu rahatça görebiliyorsanız kitaplarda bir ileri bir geri sıçrarsınız. Metne şöyle bir göz atıyorsanız, karakterlere ve fiziksel özelliklerine göz atabilirsiniz. Bir kitabı sadece bunlar için okuyabilirsiniz. Ama bu şekilde okusaydık, sadece fiziksel detaylara dikkat etseydik, her şeyi kaçırmaz mıydık?” YAZARIN ELİNDEN ALINAN METİN Gözlem yapan ve bunları bir şekilde kâğıda döken yazarların, bizde yarattığı izlenimleri de çözümlemeye girişen Mendelsund, hem dikkatimize hem de aldıklarımızı açıklama yetimize veya “söylenmemiş olanın gücünü” kavrayışımıza sesleniyor. Çünkü kitabı önümüze koyup okumaya başladığımız anda birer icracıya dönüşüyoruz. Okumadaki kopukluklara rağmen, metinlerdekileri en ideal şekilde gördüğümüze inanıyoruz. Çünkü hayal etme becerimizin tepe noktasında olduğundan eminiz. Ancak Mendelsund burada sorularla araya giriyor: “Hayal ederken kullandığımız kaslar, kültürümüz yaşlandıkça zayıflıyor mu?”, “Fotoğraf veya film çağından önce, şimdikine kıyasla bir şeyleri zihnimizde daha iyi, daha net mi canlandırıyorduk?” Öbür taraftan Mendelsund, gördüğümüz imgelerin kişiselliğine ve yazarın zihninde canlandırdıklarına tam olarak erişemediğimize atıf yapıyor; anlatı, “hayal gücü ve çağrışımlarla dönüştürülüp tercüme edilmesi gerekir” diyor. Böylece okur, yazarın elinden metni almış sayılıyor. Bu sırada gerçekleşen zihinsel canlandırma, pek fark etmese de okuru geçmişine bakmaya yöneltiyor. Mendelsund, kitaplarda yazanların imgeler oluşturmasının yanında, kendisini bize bir müzik parçası gibi duyurduğunu da söylüyor. Yani cümleler, resme veya müziğe benzer biçimde, bir ok gibi zihnimize saplanıyor. Böylelikle okur olarak bizler de “modeller inşa ediyoruz.” Mendelsund, kitap boyunca okurları sorguya çekerken tasarımcılığını da konuşturuyor, hem kelimeler hem de çizimlerle yeni bir okuma tasarımı oluşturuyor. Okumanın sınırlarını genişleterek tıpkı bir enstrüman çalarken hatalarımızı fark etmeyip bir başkası onu eline aldığında bunu algılayışımızdaki gibi eksik bıraktıklarımızı önümüze seriyor. Gözümüze ve kavrayışımıza hitap ederken aslında zihnimize seslenip metinlere yaklaşma anlarında gözden uzak tuttuklarımız ve ayırdında olmadan yaptıklarımıza dikkat çekiyor. Kısacası metne baktığımızda, kelimeler dışında neler gördüğümüzü (ve neler görebileceğimizi) anlamaya çabalıyor. n Okurken Ne Görürüz?/ Peter Mendelsund/ Çeviren: Özde Duygu Gürkan/ Metis Yayınları/ 442 s. ALİ BULUNMAZ [email protected] “K itabı sattıran şey kapağı.” Bu söz piyanist, okur ve kitap kapağı tasarımcısı Peter Mendelsund’a ait. O, gördüğü felsefe ve edebiyat öğreniminin etkisiyle olsa gerek kapak tasarımında, günümüzün parmakla gösterilen isimlerinin başında geliyor. Alfred A. Knopf Yayınevi’nin sanat yönetmenliğini de üstlenen Mendelsund’a göre ölmüş yazarların kitap kapakları hâlâ en iyisi. Kendisi de Kafka, Dostoyevski ve Tolstoy kitaplarına yaptığı kapaklarla ünlenen tasarımcı, en büyük sıkıntıyı kendi kitabı için çalıştığı sırada yaşamış. 2014’te ABD’de yayımlanan ve geçtiğimiz günlerde Okurken Ne Görürüz? ismiyle Türkiye’de edebiyatseverlerle buluşan “What We Seen We Read?” kitabının kapağını oluştururken epey zorlanmış. Yazarların, belli tasarımlarda ısrar ettiğinde kitapların ağırlığını yitirdiğini ve gülünç hale geldiğini söyleyen Mendelsund, işin esprisinin de kaçabileceğini ekliyor. Okuma kadar, kitabı okutturan kapak görselliğinin de atlanmaması gerektiğini düşünürken kelimelerin, zihnimizde canlandırdıklarının üzerine de kafa yoruyor. Okurken Ne Görürüz?, buradan hareket eden bir çalışma. Bir bakıma tasarımın felsefesine yoğunlaşmasıyla da dikkat çekiyor. ÖNÜMÜZDEKİ VE İÇİMİZDEKİ DÜNYA Yazarlar, her ne kaleme alıyorsa kendi zihinlerinde de bizim zihnimizde de bir şeyler canlandırmaya uğraşıyor. Bazen bu ikisi örtüşürken kimi anlarda da yollar ayrılıyor. Mendelsund, yazarın anlattıklarının bazı durumlarda boşluklar barındırdığını ve bizim de oraları doldurduğumuzu söylüyor. Yani kendimizce tasarımlar yaparak bu “sorunu” gideriyoruz. Okumakla zihinde canlandırmak arasında böyle bir ilişki var, Mendelsund buraya odaklanıp “Okuduğunuz şeyi nasıl resmediyorsunuz?” veya “Şunu okuduğunuzda kafanızda ne canlanıyor?” türünden sorularla ilgileniyor. Okuma denen hikâyeyi, resimlerin ve zihinde canlandırmanın hikâyesiyle birleştiriyor. Metne gömüldüğümüzde, görebileceklerimizden uzaklaşırız ki bu da Mendelsund’a göre “sahte bir okumaya” dönüşür. Baktığımız ayrıntıları fark etmeden süren bu gezinti, herhangi bir fotoğraf çekimini veya resim çizmeyi de engeller. Mesela kitapta geçen bir karakter vücuda gelemez. Asıl okuma, okuma bittikten sonra ve metni imgeye dönüştürmeyle başlar da denilebilir. Bu, anlamın belirginleştirilmesi ve karakterlerin görünür olmasına da çıkar. Mendelsund’un kitabı, anlattığı olaya çok benziyor. Bir kere, metinlerin altına, üstüne ya da tam ortasına yerleşen görseller sadece okumaya yoğunlaşmıyor, yazılanın ardını görmemizi istiyor. Bütün sayfaların birleştiği veya ulaştığı nokta, bir roman karakterinin ağır ağır tamamlanışını andırıyor; onu tanıtmakla kalmıyor, resmi bütünleyecek yan öğeleri de sunup “önümüzdekiyle içimizdeki dünyayı kesiştirerek hayal gücünü kamçılıyor.” Mendelsund, görsellikle beslediği bir üst okumaya girişirken hayal gücümüzün, eğilimlerimizi nasıl açığa vurduğunu da anlatmaya çalışıyor. Onun yaptığı, Wittgenstein’ın Yan Değiniler’de izlediği yola benzer biçimde, okumaların kenarına köşesine kolay anlaşılır gibi görünen ama gerçekte ağır notlar düşmek ve hikâyelerde kaçırdıklarımızın üstüne gitmek; yazarın elde tuttuğu bilgiye ve dolayısıyla gizeme işaret etmek biraz da: “Kurmacanın çizgisel olduğunu söylemek, düz 4 10 Aralık 2015 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle