20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> hâkim? n Orhan Veli’yi kayıtsız şartsız onayladığı söylenemez ama dikkatle izlediği ve önemsediği kesin. Nâzım, Adalet Cimcoz’a yazdığı bir mektupta, Bedri Rahmi’nin Veli’nin şiir kitabı Yenisi’ne çizdiği kapağa bayıldığını ifade eder, övgüsünde Bedri Rahmi yer alsa da Veli belli ki içinde yer etmiş. Yaprak’ın 15 Nisan 1950 tarihli sayısı Nâzım’a ayrılır. Sonraki sayısında da Orhan Veli, Oktay Rifat ve Melih Cevdet ortak imzayla “Nâzım Hikmet Meselesi” başlıklı bir yazı yazar. Dergide ayrıca hapiste açlık grevi yapan Nâzım’a destek olmak için iki gün açlık grevine gireceklerini duyururlar. Veli’nin ölümünden sonra 1955’te, Nâzım Budapeşte’de katıldığı bir radyo programında onu “en güzel ve Türkçeyi en iyi kullanan şairlerimizden biri” sözleriyle anar ve şiirlerini okur. 1958’de de Prag’da yazdığı “Slavya Kahvesi’nde Şair Dostum Tavfer’le Yarenlik” adlı şiirinde de Orhan Veli’yi anlatır. nedeni. Hemen herkes “bir arkadaşının evinde öğle yemeği yerken fenalaştı” ve “ünlü şair bir belediye çukuruna düştü” ifadeleriyle bilir durur malum. n Ölümünü bu çukur hikâyesine bağlamak, kardeşinin ölümünden üç yıl sonra Adnan Veli’nin yazdığı Orhan Veli İçin kitabıyla başlar. Bunu ilk olarak kız kardeşleri Füruzan Hanım’a sordum, “Abim çukura düştüğünü bana anlattı ama bileğine yakın bir yerde küçük bir sıyrık göstererek; ‘bak orada ölseydim şair Orhan Veli çukura düştü öldü’ diyeceklerdi” diye gülerek anlattı. Bu olay ölümünden çok daha önce olmuş bir hadiseydi” dedi. Artık aramızda olmayan Mualla Eyuboğlu ve Magdi Rufer de bana, “Biz çukur hikâyesini duymadık” dedi. “ZOR BİR YAŞAM SÜRDÜRDÜ” n Ölüm nedenine ilişkin alkole bağlı beyin kanaması savı var. n Sabahattin Eyuboğlu, Nahit Hanım’a yazdığı mektupta fazla alkole bağlı bir ölümden bahseder. Adli Tıp’taki doktorlara ve doktor arkadaşlarıma sordum, “Otopsi sonucu yazılırken beyin kanaması ise beyin kanaması yazılır. Fazla alkolden mütevellit beyin kanaması diye yazılmaz, yani sebebe ilişkin bir şey yazılmaz” dediler. Otopsi istenmesinin sebebi de savcının uyuşturucudan şüphelenmesi. Ben, Orhan Veli’nin uyuşturucu kullanacağına hiç ihtimal vermiyorum çünkü dergi yayımlamak için sırtındaki paltoyu satan bir adam, Ankara’ya mektup gönderen, pul parasından tasarruf etmek için Ankara’ya giden birini bekleyen adam nasıl uyuşturucu kullanacak? n Kitabın yakın durduğu ölüm sebebi beyin kanaması gibi görülüyor. n Kesinlikle beyin kanaması ama o beyin kanamasının sebebi çukura düşme değil. Öyle olsaydı başına aldığı bir darbeden bahsedilirdi. Oldukça zor bir yaşam tarzı sürdürmesi; stresin, parasızlığın ve alkolün bir araya gelmesi ölümünde etkili olmuştur diye düşünüyorum. n Sizce Orhan Veli umut ve hüzünle nasıl bir temasta? n Zaman zaman umudunu yitirmeye yaklaşmış ama kendisini bırakmamış. Onu “Giderayak” şiirinde de çok güzel anlatır: “Handan, hamamdan geçtik/ Gün ışığındaki hissemize razıydık/ Saadetinden geçtik/ Ümidine razıydık/ Hiçbirini bulamadık/ Kendimize hüzünler icat ettik/ Avunamadık/ Yoksa biz.../ Biz bu dünyadan değil miydik?” Hüzün duygusuyla çok barışık, çok seviyor. Yine yayımlanmamış bir şiiri var, “Hüzün ki neşedir/ Bana hep senden gelir” diye. Necmi Özbingöl’e yazdığı bir mektupta da Ortaköy’de oturup beraber hüzünler icat ettiklerini söyler ki “Giderayak” şiirine de o ifadeyi alır. Yani yılgın değil hiçbir zaman. Veli, kendisini bir roman kahramanı yaptı ve “Bir Roman Kahramanı” adlı şiirinde dediği gibi bir roman kahramanının “mevzuunu” yaşamaya çalıştı. n Bir Roman Kahramanı: Orhan Veli/ Haluk Oral/ Yapı Kredi Yayınları/298 s. “ÇUKURA DÜŞTÜĞÜ İÇİN ÖLMEDİ” n Şairin kadınlarla mektuplaşmalarına da yer veriyorsunuz. n Kur yapmayı çok seviyor. Berran Hanım var mesela fakat Berran Hanım’ın kim olduğunu bulamadım, ismi Necmi Özbingöl’e yazdığı mektuplarda geçiyor. Erol Güney’in baldızı olan, ünlü “Sere Serpe” şiirini yazdığı Bella’ya da son derece zarif bir biçimde ustaca kur yapar. Kitaba Bella’ya yazdığı iki mektubunu aldım. Bella’ya “Düşes” diye hitap eder Veli bir mektubunda, diğerinde ise her cümlesini “B” ile başlatır. Âşık olduğu Nahit Gelenbevi’ye de daha önce yayımlanmamış bir mektubunun üzerinden yer verdim. O mektupta kur yapmaktan ziyade bir dertleşme sezilir. Mesela sırtında paltosu yok “üşüdüğümden çok utanıyorum” der Veli. Bir de meşhur “Delikli Şiir”ini Nahit Hanım’a gönderir. Elyazısıyla yazdığı yüz on iki şiirlik iki defterini “Ben ölürsem bastırırsın, sende dursun” diyerek bıraktığı kişi de Nahit Hanım. n Mektuplar ışığında aydınlattığınız bir diğer nokta “M” rumuzlu kadının kim olduğu. n Kitabımın yazılışına giden yol da o mektupla açıldı. On beş yıl önce sahaf dostum Bahtiyar İstekli sayesinde elime geçti. Orhan Veli imzalı, ölümünden kırk beş gün önce yazılmış aşk mektubundaki “M”nin kim olduğunu ararken bir sürü “M” çıktı karşıma; Mualla Eyüboğlu, Magdi Rufer, Muzaffer Gençay... En sonunda M’nin Meziyet Bölükbaşı olduğu sonucuna ulaştım. Bölükbaşı, Fuat Ömer Keskinoğlu’nun kız kardeşi. Keskinoğlu’nun gelini Aslı Hanım’la konuştuğumda bana “Orhan Veli’nin halama yazdığı bir mektup var” dedi ve mektubu gösterdi. Mektup Osmanlıcaydı ama ilk satırına baktığımda, bendeki mektubun aynısı olduğunu anladım. “M” yerine Meziyet yazıyordu. n Ortaya koyduğunuz en önemli bilgilerden biri de şairin gerçek ölüm KItap 10 Aralık 2015 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle