Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hadi öykücüler, çekin kürekleri Başkalarının öykülerinden sıyrılırken kendilerini de yenileyerek farklı öyküler kaleme almak için didinen, özgün bir öyküleme için çabalayan yüzlerce öykücümüz var… Yazarlar, bu alanda başarıya başka öykücüleri izleyerek ulaşıyor… K itap yayımlamış genç, erişkin yaşamını sürdüren en az bin öykücü var Türkçede. Öykü alanında üretilen erkenin, genç sinemacılarla tiyatrocuların kendi alanlarında gerçekleştirmeyi başardığı patlamaya benzer bir etkimeye yol açtığı söylenebilir yazınımızda. Öykücülerin sergilediği bu başarı, birbirlerinin öykülerinden haberli olmalarında, öykü dernekleri veya dergiler, çeşitli öykü etkinlikleri aracılığıyla ortaya koydukları örgütlenme yeteneklerinde yatıyor biraz da. Söz konusu olgu, öykücülerin öykü sanatı bağlamında paydaş olduklarını, eşitlendiklerini de ele veriyor kuşkusuz aynı zamanda… Ne ki bin öykücüye karşın öykü kitaplarının da ortalama bin adet basılmasına bakılarak çelişki aranmamalı bunda. Öykücülüğümüzün genel düzeyi, niteliği, ulaştığı biçemsel çeşitlilikle izleksel zenginlik, bütün bunların gözler önüne serdiği konum önemli… Ulaşılan düzeyde öykücülerin birbirini izleme yeteneği doğrudan rol oynuyor bana göre. Bu yeti şairlerde de gözleniyor ama romancılarımız için bu öne sürülebilir mi, işte bunu kestiremiyorum doğrusu… Nitekim hiçbiri ötekine benzemeyen, yayımladıkları kitaplarla farklı evrelerde oldukları anlaşılan altı öykücünün verimleri de bunu destekliyor… Değişen toplum yapısını, can verdiği öykü kişilerinden kalkarak, yarattığı öykü evrenlerinde tinsel, ahlaksal vb. bütün dokularıyla gösterebilmenin ustası bağlamında alınabilir Behçet Çelik. Zaten son öyküler toplamı Kaldığımız Yer (Can, 2015) adlı yapıtında bunun tanıklığını yapıyoruz yeniden. İnsanı hep kucaklayan, ama ku caklarken de sarsıp silkeleyen öyküler bunlar. Çünkü öykü kişileri, anlatmaya girişmeden, kendi karakteristik yanlarındaki açılımla, buna dönük ayrıntılarla yansıtılıyor… “Değişen hiçbir şey” (22), aslında değişimi ele veren anahtar bir bakıma onun öykülerinde… O halde öykülerini anlamlandırma ilmekleriyle ötelere taşıyan, kurduğu anlatı evrenini suskunluklarla, içe doluşlarla gerçekleştiren bir öykücü Behçet Çelik. Bu kadar da değil. Geniş yelpazede çok farklı açılımlar getiren, güncel olayların bile soyutlayım, dönüştürüm >> BEHÇET ÇELİK… 22 10 Aralık 2015 KItap