19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

axel jensen’den “ıkarus” Mana peşinde bir ‘ikarus’ “Ikarus”, Axel Jensen’in Türkçeye çevrilen ilk kitabı. Jensen; Kerouac, Ginsberg, Burroughs gibi Beat anlayışının önemli isimleriyle birlikte anılıyor; sebebini, “İkarus”u okuyunca çok daha iyi anlıyoruz. CEM TUNÇER [email protected] xel Jensen Ikarus kitabını yazdığında henüz 25 yaşında bir genç. İlk yazıları Kerouac, Ginsberg, Burroughs ile kıyaslanıyor ve Leonard Cohen ile ilginç bir ilişkisi var. Cohen ve Jensen öncelikle çok yakın iki arkadaş; Cohen, kendisini Budizm’e vermiş, Hydra Adası’nda yaşıyor ve Axel Jensen’in yolu, kitabı da ithaf ettiği, sonradan eşi olacak Marianne’le bu adaya düşüyor. Sonrasında Cohen, Marianne’yi “Tanıdığım en güzel kadın” olarak tarif edecektir. Marianne’yi daha sonra başka bir kadın için terk edecek yazarımız, Cohen ile Marianne’nin ilişkisinin başlamasına da vesile olacaktır. Konuya girmeden önce, kitapta da tekrarlanan miti kısaca hatırlamakta fayda var: Dedalus bir mucittir. Ama kızgın kral Minos, Dedalus ve oğlu Ikarus’u türlü entrikalar sonucunda labirente kapatır. Mucit Dedalus, labirentten kaçmak için kuş tüylerinden ve balmumundan kanatlar yapar fakat iş uçmaya gelince dikkat edilmesi gereken bir şey vardır; Dedalus İkarus’u uyarır: Çok yüksekten uçmaması gereklidir çünkü güneş balmumunu eritebilir, çok alçaktan uçması ise kanatların nemlenip ağırlaşmasına ve denize düşmesine sebep olacaktır. Ikarus uçmanın cazibesine kapılınca babasının uyarılarını unutur ve güneşe doğru yükseldikçe yükselir; balmumu kanatları eritince Ikarus denize düşer ve hayatını kaybeder. Kitap bu mitten bir epigrafla açılıyor: “Dedalus ve İkarus bir labirente hapsedilmişlerdi. Dedalus, oğlu İkarus’a dedi ki: ‘Toprak ve su kaçışımızı engelliyor; oysa hava ve gökyüzü bize açık.’” A BİR RÜYANIN PEŞİNDEKİ APOLLON Kitaptaki ana karakterimiz, Ikarus gibi labirentten kaçışın yollarını arayan genç bir yazar. Toplumun içine kök salma gibi bir derdi olmayan, rüyasına doğru çılgınca koşan bir Apollon. Öncelikli hedefi Tibet’e gitmek olsa da, vize alamadığından Sahra’ya yönelmek zorunda kalıyor: “Asla, turist falan değildim ben. Turistler dinlenmek, stres atmak için seyahat eder, doğru yerlere gider. Ben farklıydım. Nasıl ki burjuvalar evlerindeki mobilyaların yerlerini değiştirirlerse, ben de gövdemi yeryüzünde bir yerden bir başka bir yere öyle naklediyorum. İmkânsızı deliceyi harikulâdeyi istiyordum! Tibet’e gitmek istememin başka ne sebebi olabilirdi ki? İmkânsız ve harikulâdeydi bu.” Beat kuşağının Budizm ile ilişkisi malum. Beat yazarları, Budizm’i hem yazınları için bir ilham kaynağı hem de dünyadaki yerlerini anlamak için bir rehber olarak gördü. Yazarların Budizm okumaları yaptıkları ve bu okumaları kitaplarında kullandıkları biliniyor. Kerouac’ın Zen Kaçıkları, bunun akla gelen ilk örneği olsa gerek. Kerouac, samapatti adlı transandantal ziyaretler deneyimlediğinden bahseder kitapta: Bedenden vazgeçmek ve egoyu yerle bir etmek, transandantal bir geçişin, kendini bulmanın olmazsa olmazıdır. Budizm, savaş sonrası toplumda, Beat yazarları için labirentte bir gedik açmış, yazarların toplumdan uzaklaşıp yeni patikalar bulabilmelerine vesile olmuştur. Axel Jensen’in, Ikarus’ta bize sunduğu karakter de tam olarak bir Beat kuşağı yazarı portresi. Kalabalıklardan kaçıp çöllere düşen ve tabii ki kendini bulma bir korku duyuyor fakat orada bulduğu bir manastır ve içindeki insanlar ona aradığını doğrudan vermese de başka bir kapı açıyor: Maurice Nerval’in kapısını. Nerval de tıpkı yazar gibi hayatı ölmeden terk etmenin bir yolunu aramış ve sonunda kendisini bu çölde bulmuş. Buraya geldiğinde kırk üç yaşındaymış. Aslında bir manifatura tüccarı olan Nerval, halk arasında konuşulduğu kadarıyla mağarasının önündeki bir taşın üzerine gözlerini uzaklara dikmiş vaziyette oturmaktaymış; yılanların bile ses etmediği bu ermişin hikâyesi, yazarımızı çekiyor ve aradığı iç huzuru bulabileceği umuduna kapılıyor. Yazarımızı Ikarus olarak değerlendirirsek Maurice Nerval’i, ona kanatlar yapan ve labirentten çıkaran Dedalus olarak nitelendirebiliriz. Beş yıl önce Sahra’nın bir köşesine yanına aldığı yedi keçi ile giden bu efsanevi münzevi, İkarus’a uçmayı öğretecek adam olabilir mi? Yazar Nerval’i bulmak için yollara düşüyor ve duyduğu heyecanı şu cümlelerle aktarıyor: “Felsefe Taşı’nı aramaya çıkıp yolumu labirentte kaybettiğimden bu yana ilk kez Ariadne’nin yumağının bir ucunu yakalamış olduğumu hissediyorum.” Jensen’in bir mitten hareketle yazdığı kitap, nostaljik değil, edebi bir yeniden üretim. Öncelikle yolun bu kitapta sadece ana karakterimizin gelişimini açıklayan bir arka plan olduğunu belirtmeliyiz; bir maceradan ziyade, odak her zaman yazarımızda ve onun geçirdiği evrelerde. Coğrafi analizlerden ya da bölge halkına dair antropolojik çıkarımlardan çok ana karakterin etrafında gelişen olaylar ve insanlar var; yazarın hayatına girip çıkan insanların “Ikarus”, Axel Jensen’in 25 yaşındayken yazdığı, haya hikâyedeki önemi, ona tı devam ettirebilmek için hiçbir sebep bulamayan bir doğru yolu bulmasında yardımcı olmak ve ona flanörün mana arama serüveni. yoldaşlık etmekten ibaret. Çıkılan bu yolun sonunda macerasına atılan bir yazarın gözünIkarus’un denize çakılıp çakılmayacağı den anlatılır hikâye. Ana karakterimiise kitabı okuyacak okurlara saklı kalzin Tibet’e gitmek istemesi bu yönüyle sın. tesadüf değildir; yazar, içindeki yalnızIkarus, Axel Jensen’in 25 yaşındaylığı ve boşluğu doldurabilecek bir maken kaleme aldığı, din dersi saatlerinde na bulabilmek için bu gezegende dolapoker oynayan, anarşizmi acemilik, sosşır, bunu yaparken bütün örf ve adetyalizmi dolandırıcılık, komünizmi hile, leri, sosyal kuralları, hayatın herkesçe kapitalizmi çıban olarak gören, sosyal kabul edilen temel koşullarını sahte ve devlete, Tanrı’ya inanmayan, yıkıma ve geçersiz ilan etmekte haliyle bir sakınmahva mahkum bir hayatı devam ettica görmez. Epigrafta da belirtildiği gibi rebilmek için hiçbir sebep bulamayan labirentten kaçışın yolu toprak ve su bir flanörün mana arama serüveni. İleri, değil, hava ve gökyüzüdür; elle tutulahep ileri diyen Amerikan öncüsünün maz ve hatta gözle görülemez ve ona tüm ideolojilerinden arınıp yıllar sonuçmak, kanatlarınızı eritebilir. ra bir çöl coğrafyasında hayat bulma hikâyesi. Mitolojiyle harmanlanmış edeLABİRENTTEN ÇIKMAK İSTEYEN biyatın, Budizm’le harmanlanmış Beat BİR FLANÖR felsefesinin İskandinav kanadını temsil Kanatlarının erimesi pahasına labieden Axel Jensen, malum kuşağa ve anrentinden çıkıyor yazarımız ve Sahra layışa aşina herkesin okuması elzem bir çöllerine adımını atıyor. Parasızlık gibi kitap ortaya koymuş. n dünyevi sıkıntıları olsa da kamyon kasasında seyahat ediyor ve bu noktada Ikarus/ Axel Jensen/ Çeviren: Banu birçok tehlike de atlatıyor. Sahra’ya ilk Gürsaler Syvertsen/ Dedalus Kitap/ geldiğinde aradığı şeyi bulamama gibi 256 s. 16 10 Aralık 2015 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle