25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Thomas Pynchon’dan “49 Numaralı Parçanın Nidası” Halüsinatif aklın tezahürü “49 Numaralı Parçanın Nidası”, Amerikalı gizemli yazar Pynchon’ın ülkesinin tarihinden ayrı düşünülemeyecek postmodern roman ve kurgunun önemli bir örneği kabul edilen romanı. Uzun yılların ardından Türkçeleştirilen roman, kültürel kaosu ve iletişim sorunlarını kendi dünyası hâline getirmiş bir kadının sınır dışı dünyasından yola çıkarak modern zaman insanının dünyadaki yerini arama çabasını dillendiriyor. r Eray AK homas Pynchon adını, Güven Turan çevirilerinden ve Amerikan edebiyatının az çok yakınından geçmiş herhangi biri mutlaka hatırlayacaktır. Bugüne kadar sadece hatırlamakla kalmaya mecburdular çünkü Pynchon’ın birkaç metni dışında hiçbir yapıtı Türkçede yer bul(a)mamıştı kendine. Ancak bu zincir sonunda kırıldı ve çağının en önemli ve Nobel kulislerinde adı sıkça duyulan yazarlarından biri, üstelik de Time’ın “19232005 arası En İyi İngilizce 100 Roman” listesinde yer alan bir romanıyla Türkçeye kazandırıldı: 49 Numaralı Parçanın Nidası. Bu isme yabancı olanlar için bir paragraf daha açmakta yarar var yazarı tanımak adına. İnternette yapılan küçük bir araştırma ve kitapta yazar hakkında verilen bilgilerden yola çıkarak Thomas Pynchon hakkında şunlara ulaşıyoruz: Nabokov’un öğrencisi olduğu gibi aynı zamanda William Gibson, David Foster Wallace, Salman Rushdie ve Neal Stephenson gibi farklı türlerde ustalaşan yazarların etkilendiği bir kalem Pynchon. Kısa öyküler yazarak edebiyat dünyasında kendine yer açan yazar, 1960’lı yıllarda kaleme aldığı “postmodern” romanlarıyla kendi okur kitlesini oluşturur. Derinlikli ve girift romanlarıyla tanınan Pynchon’ın tam olarak nasıl biri olduğu, neye benzediği ya da nerede yaşadığı ise kendi ülkesinde bile hâlâ meçhul. Çünkü Pynchon, gazetecilerden kaçak yaşamı nedeniyle bugün Amerikan medyasında bir efsane hâlini almış durumda. Birkaç fotoğrafı dıS A Y F A 6 n 8 M A Y I S T esas kadını Oedipa Maas, eski erkek arkadaşı Pierce Inverarity’nin öldüğünü ve kendisini mirasçısı olarak belirlediğini açıklayan bir mektup alır. Romandaki her şey de bu aniden ortaya çıkan mektupla başlar ve Oedipa vasiyeti yerine getirmeye karar verir. Bunun üzerine San Narciso’ya doğru şında pek kareye de girmemiş. İşte bu yola çıkar ve romanın atmosferi bir nedenle günümüzün Salinger ihtiyacıanda değişir. nı karşıladığı da fısıldanıyor kulaklara. Bu aşamadan sonra kendisini gizemli Ama bir yazarı tanımak için en güzel bir dünyanın içinde bulur Oedipa. kaynak kitapları. O yüzden lafı çok Gerçekten hayale atılmış adım gibi dolandırmadan romanın “karanlık” keskin ve belirgin bir çizgidir bu. Aynı dünyasına adım atmakta yarar var. durum roman evreni için de geçerli tabii. Büyük bir gizemin parçası hâline KAOTİK YABANCILAŞMA HÂLİ geldiğine ve onu çözmek üzere oldu49 Numaralı Parçanın Niğuna inandırır kendini Oedidası, Pynchon’ın en kısa pa. Buna bağlı olarak romanı. Bunu ayırıca da yaşadığı dünaçıklamakta yarar yadan kendini var çünkü bir çekip yavaş hikâye olarak tarif yavaş yalnızlıediyor romanını ğa gömülür. Pynchon. Yani, Yalnızlığın roman formuna getirdikleri sokulmamış, ise uyuşkendince kısa turucular, bir metin. Dikomplo ğer romanları teorileri da bu duruve hayaller mu kanıtlar olur... Öyle nitelikte sık halüsinaszaten. “Tuğyon görmeye la” sınıfından başlar ki kaotik romanların bir yabancılaşmanın sahibi Pynchon. içine tıkılıp kalır. Ayrıca, postmo49 Numaralı Parçadern roman ve kurnın Nidası’nın, kültügunun önemli bir örrel kaosu ve iletişim sorunlarını neği olarak kabul edikendi dünyası hâline getirmiş liyor. Yazarın, anlattığı bir kadının, halüsinatif aklının hikâye boyunca kurduğu tezahürleri olduğunu söyleyebiliriz anevren, postmodern edelatılan hikâyeye bakarak. Buna paralel biyatın kurallarını belirler Pynchon’ın, modern zaman insanının nitelikte adeta. Metin içindünyada yerini arama çabasını den bir başka metin akıtıyor anlattığını... Ama roman bunPynchon ve bu yarattığı alterdan çok daha fazlası. natif evrenle hem postmodern Şöyle: İlkin 1966’da yaromanın, hem ülkesinin hem yımlanır 49 Numaralı Parde bir anlamda kendisinin paçanın Nidası ve yazıldığı rodisini meydana getiriyor. Bu dönem göz önüne alındığında bağlamda göndermelerle yüklü Amerika’nın gerek politik bu dünyada sadece bir roman gerekse sosyal açıdan en karokumuyoruz. maşık yıllarına Amerika taritekabül eder hinin içinden romanın yaaktığı, farklı zılış sürecine. yazar ve meSadece John tinlere selam F. Kennedy ve çakan, dünMartin Luther yaca tanınan King cinayetsanatçıların leri bile ülkePynchon’ın nin o zamanki kafasındaki durumunu modeller anlatmaya şeklinde geçit yeter aslında. yaptığı, arada Tüm bu kaos şiir tadında Romanın sayfaları arasında bunu göreceksin; sakın şaşırma. ve gizem yığıcümleler ortaya nının ardında, döken bir üst kendini zaten bu ruh hâline yatkın metin burada söz konusu olan. gören ve ülkesinin tarihiyle birlikte Hikâyesi ise kısaca şöyle: Kocası yol alan bir yazarın ortaya başka türlü Mucho ile beraber yaşayan romanın 2 0 1 4 bir roman çıkarması da beklenemezdi. Kaldı ki Pynchon’ın diğer yapıtları için de bu türden cümleler sarf ediliyor. Amerika tarihinden ayrı bir metin çıkarmıyor karşımıza. Aksine Amerika’nın bir dönemini tamamıyla içine alıp romanın o halüsinatif dünyasından bize yansıtıyor. Yani, böylesi “karmaşık” ortamlar, belli ki yazarın beslendiği damara kan pompalıyor. Thomas Pynchon, işte bu kültürel kaoslardan faydalanır romanını yazarken. 49 Numaralı Parçanın Nidası her anlamıyla bu kaos ve esrar ortamını içinde barındırır. Ancak bu kaos ve esrarın hedefi belli değildir. Tüm bir roman ve dünya bu giz perdesinin ardından görünür bize. Paronoya, karakterler dahil, tüm ağırlığıyla yansır metne. Paronoyak hâller ise girift yapıdan uzak bir şekilde, gündelik hayatın her bir noktasına serpiştirilir adeta. KENDİ OKURUNU SEÇEN YAZAR Romanın tüm “ağırlığına” rağmen okurunun, yazdığı metnin içine dahil olmasını istiyor yazar bir şekilde ama bunu çoğunlukla onlarla didişerek yapıyor. Bir diğer anlamıyla da kendi okurunu yine kendi seçtiğini söyleyebiliriz Pynchon’ın; nitelikli, dertli, bilmek isteyen okur arıyor kendine. Bu didişmeyi genel bir bakışla şöyle açıklamak da mümkün gibi: Okunup bir kenara bırakılmayı ya da yazdıklarının şıpın işi bir çırpıda anlaşılmasını istemiyor. Bu yüzden de okurlarının önüne engeller çıkarıyor, onlara küçük oyunlar hazırlıyor, edebiyat kuralları çerçevesinde tuzaklar kuruyor. Bu tuzaklı, girdaplı metnin sularında yüzerken ister istemez Pynchon’ın koyduğu kurallara riayet etmek zorundayız. Bu kurallarsa açık. Zorlanmaya ve yıkıcı hayallerle huzursuzluğa hazır olmalıyız romanın sınırlarında dolaşırken çünkü Pynchon’ın düşlerinde aydınlık ve ferahlığa pek yer yok. Bu doğrultuda roman boyunca akla takılan çok nokta olacak, kitap karıştırmak gerekecek, internette araştırma yapmak zorunda kalıncak belki ama yolun sonu kötü bir yere çıkmayacak. Bundan emin olabilirsiniz. Pynchon gibi “zor” bir yazarın kitabını bitirmenin haklı gururunu yaşamanın yanı sıra yine Pynchon’ın seçtiği okurlar kervanına katılmak için bir bilet hakkınız neden olmasın? Bir küçük not: Pynchon’ın bu romanı için ülkesinde ayrıca bir klavuz, yardımcı kitap da yayımlanmış. Aynı çalışmaları Shakespeare, Joyce ve Kafka gibi yazarlar için de yapıldığını biliyoruz. Pynchon için hazırlanan bu yardımcı kitabı Türkçede de görmek güzel olmaz mı? n e.erayak@gmail.com 49 Numaralı Parçanın Nidası / Thomas Pynchon/ Çeviren: Feride Evren Sezer/ İthaki Yayınları/ 176 s. K İ T A P S A Y I 1264 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle