Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş “M iir Atlası CEVAT ÇAPAN Henri RAIMBAU/Şiirler Çeviren: A.Kadir Paksoy Çıkarıyorum onu yeryüzüne Gün güneş görsün diye PENCERE Eğer her insan bir tuğla çekerse Duyarsızlığın duvarından Açılır bir pencere Daha iyi bir dünyaya bakan TARLA KUŞUNUN EKMEĞİ Madencilerin yemek saatinde Dibinde galerilerin Madenciler hep birlikte Ocak geçidinde dingin Anayol üzerinde Azık çıkınlarını taşıyorlar Kararmış elleriyle İçinde içi ak ekmekler Bırakıyorlar çıkınlarını bir kenara Kaçıyor iştahları Tarlakuşu geliyor uslarına Yemek istemiyor hiçbiri onun payını (…) SON SOLUK O kırk yaşında Islık çalıyor soluğu Acı içinde yatağında Artık yitiriyor umudunu Ağzı bir kuş gibi açık, hava arıyor Ciğerleri kömür tozu ile dolu Bu yüzden göğsü tıkanıyor Öksürerek açmaya çalışıyor onu Arada bir tükürüyor Ocak diplerinde yuttuğu kömür tozlarını Arada bir söker gibi oluyor Kazmayla bir kömür damarını Bazen bir ıslık sesi Duyuluyor göğsünden Onu saran sayrılık belli Soğuk teri, solgun teninden Istırap içinde, acı sona yaklaşmada Artık yaşama şansı kalmadı Madenci mahallesinden bir evlat daha Son tayınını aldı Anacığı babacığı geliyor gözlerinin önüne Dostları, sevdikleri Yeraltına inişleri kafes içinde Yoktu hayatta sevilmek gibisi Kapadı gözlerini madenci Elveda dedi hayata Son soluğunu verdi Açtı yelkenlerini bir başka karanlığa KARA ÜLKENİN SEFALETİ Cesur erkekler, kadınlar Düşmüşler eline sefaletin Nice yiğit, işinin ustası insanlar Kölesi olmuşlar kömür senyörlerinin Yokluk içindeler Açlık ve soğuk Hepsinden beter Sendikaya, derneğe güven yok Er sabahla Alacakaranlıkta, tan vakti Düşerler sarp yollara Yaşayan ölüler gibi Ezilmiş, horlanmış bir halk Yaşar madenci mahallelerinde Yazgıları olmuş karanlıkta ayağa kalkmak Gülümserler yine de hüzün içinde Bilindiği gibi Germinal’de verildi son büyük kavga Onların umudu yüceltti Hayatı kara vatanda Unutma Karanlıktır kutsallaştıran Aydınlığa olan inancı ‘Madenci olmak gerekiyordu/ korkuyu yenmek için’ adenci ozan” olarak bilinen Henri Raimbau, 1933’te Flers les Lille’de doğdu. 1944’te Marles madenlerine geldi. L’école Gambetta’da meslek eğitimi gördükten sonra taşkömürü ocaklarında çalışmaya başladı. 2001 Ekimi’nde ilk kez bir yarışmaya, EUROPOESİES’e katılır ve Mavi Kantaron adlı şiiri övgüye değer görülür. Bugün artık Fransız ozanları arasında adı anılan biridir. Ama en önemlisi orada Tanıdım cesareti Şapka lambamın ışığında Özveriyi, güzelliği Demek ki yenmek için korkuyu Korku veren her şeyin önünde Madenci olmak gerekiyordu Ve de sahip olmak mangal bir yüreğe İLK İNİŞ Gökyüzünün ayrılışını gördüm Kafes indi Yerin dibine düştüm Yüreğim ağzıma geldi Ocak çok derindi Kaygım da derindi çıkabilecek miyim diye Otuz yıldan fazla sürdü Bu gidiş geliş yeraltından yeryüzüne KÖMÜR DEĞİL… Kömür değil, düşüncemdir kazdığım Düşüncem, o yerin dibinde MADENCİ OLMAK Yalnızca bir madenciyim ben Buralarda sokak dansçısı da denir bana Korkularım olmuşsa bu yüzden Kuru ekmeğimi kazanmak uğruna Tanıdım sefaleti Bu hayhuy ortamında Ve acı çekmeyi Yiğitler arasında Gövdeler ter içinde Alet edevatın ağırlığından Öyle bir iş işte Çaba isteyen her an Soluklar sık ve kısa Temiz hava yokluğundan Boğucu bir sıcaklık her yanda Göz gözü görmez tozdan Daha neler tanıdım orada Dostluğu, yiğitliği Bitkin düşünce bazen arada Dayanışmayı, kardeşliği S A Y F A 34 n 29 M A Y I S 2014 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1267