Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RENKLER n SESLER n HARFLER AYTÜL AKAL n NİLAY YILMAZ n ÇİĞDEM GÜNDEŞ n MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU n Çıtır Çıtır Felsefe / İnanmak ve Bilmek / Brigitte Labbé P. – F. Dupont – Beurier / Resimleyen: Jacques Azam / Çeviren: Azade Aslan / Günışığı Kitaplığı / 2014 / 37 s. / 9+ Çocukların Çıtır Çıtır Felsefe Dizisi ile tanıdığı ve haklı bir okur kitlesine sahip Birgitte Labbé, İnanmak ve Bilmek isimli yeni kitabıyla “Öğrenmek, bilmek, merak etmek, sorgulamak, olduğu gibi kabul etmek,” gibi olguları irdeliyor. Giordano Bruno’nun suçu Evren’in kocaman olduğunu ve evrende bizden başka dünyaların da var olabileceğini söylemekti. Bunun için 17 Şubat 1600’de yakılarak idam edilmişti. Çünkü o günün bağnazları bunun imkânsız olduğuna inanıyorlardı. Bir şeyden emin olmak, bilmek istiyorsak araştırmak zorundayız, diyor Labbé. Bunu da çok güzel bir örnekle anlatıyor. “Yıllarca gökkuşaklarını inceleyebiliriz, ama neden üçgen ya da kare değil de yay şeklinde oluştuklarını, neden şu değil de bu renklerini şöyle değil de böyle bir sırayla ortaya çıktığını asla göremeyiz. Yapacak bir şey yok, yaşadığımız dünya böyle bir yer: Açıklamaları göstermiyor. Bilmek istiyorsak, araştırmak zorundayız.” (sayfa: 25). Labbé, sadece evren ve bilimsel gerçekler değil ilişkiler, inançlar ve dogmalar üzerine de kafa yormamızı sağlayacak ipuçları veriyor. Çılgın Mirketler / Ian Whybrow / Resimleyen: Sam Hearn / Çeviren: Ayşe Başçı / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2014 / 206 s. / 8+ Sevimli mirket yavruları Mimi, Hileci ve Küçük Düşçü onlara bakıcılık yapan Cesur Amca ile yer altındaki karanlık yuvalarında sohbet etmektedir. Cesur Amca onlara serüven dolu gençlik günlerini anlatmaktadır. Yakın gelecekte, yani ertesi gün, mirket yavruları da gün ışığına çıkacakları için Cesur Amca’nın yer üstündeki deneyimlerini can kulağı ile dinlemektedir. Cesur Amca, eskiden bir mirket Prensi ve çok yürekli bir mirket olduğunu anlatmaktadır. Yeğenlerinin de onun gibi birer yetişkin olacaklarından emindir. Yavru mirketler onun anılarını dinlemeyi severler. Yıllardır Cesur Amca’dan dinledikleri “Falanfilan” topluluğunu görecekleri için daha da heyecanlanmaktadırlar. Sonunda beklenen an gelir… Zamanlardan Birinde (Dünya Masalları1) / Muhsine Helimoğlu Yavuz / Resimleyen: Vagar Agaei / Can Çocuk / 2013 / 120 s. / 9+ Anadolu Masallarını beş kitapta toplayan yazar, bu kez Dünya Masalları’yla tanıştı KİTAPÇI M. YENER, A. AKAL, N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ rıyor okurunu. Dizinin bu ilk kitabında, yirmi dört masal yer alıyor. Önsözde, “Dünya halk masalları büyük ölçüde birbirine benzerler. Çünkü genellikle olay örgüleri ve verdikleri mesajlariletiler ortaktır. Ancak, anlatıyı oluşturan ‘zamanmekân (yer)kahraman’ üçlemesinin oluşturulmasında, yerelulusal özellikler ağır basar,” diye masalların neden birbirlerine benzediği açıklanıyor. Yalnızca çocuklar için değil masallar konusunda araştırma yapan akademisyenler için de zengin bir kaynak. Eşleşme / Ally Condie / Çeviren: Emine Ayhan / Delidolu / 2014 / 350 s. / 14+ Kendinizle ilgili hiçbir şeyi seçme hakkınızın olmadığını düşünün, her şeye başkalarının karar verdiğini, tüm seçimleri sizin için başkalarının yaptığını… Örneğin; okulunuza, ilerideki mesleğinize, eşinize, saat kaçta ne yiyeceğinize ve hatta ne zaman öleceğinize… Düşünmesi bile korkunç, değil mi? Cassia böyle bir dünyada yaşıyor. Herkesi tanıyan, en ince ayrıntısına dek yaşamıyla ilgili tüm ayrıntıları bilen, gözleyen, denetleyen ve kayıt altına alan, hayatını biçimlendiren “Toplum”un kuralları dışına çıkmak da olası değil. İnsanlar, çeşitli sınıflara ayrılmış; “Bekârlar,”, “İhlalciler,”, “Kuraldışılar”… Roman, Cassia’nın eşleşme yemeği ile başlıyor. Belli bir yaşa gelmiş ve uygun (!) bulunan gençlerin “Toplum” tarafından seçilen eşleri ile karşılaştıkları önemli bir tören bu “Eşleşme yemeği”. Eşler de genellikle başka bir kentten seçiliyor. Ancak ne oluyorsa oluyor Cassia çocukluk arkadaşı Xander ile eşleşiyor. Bu Cassia’yı da eş adayı Xander’i de çok sevindiriyor. Her şey Cassia’nın lehine gibi görünürken birden Cassia’nın kafasını karıştıran hatta onu meraklandıran bir şey oluyor; eşleşme yemeğinde ona verilen mikro kartta Xander değil bir başkasının yer aldığını görüyor. Sonradan bir toplum görevlisi ona bunun bir hata olduğunu ve derhal düzeltildiğini söylese de Cassia içindeki merak duygusunu bastıramıyor. Tıpkı büyükbabasının ölüm döşeğinde ondan istediği gibi… “Merak etmek iyidir,” diyor yaşlı adam ve Cassia’yı daha da meraklandıran bir şey bırakıyor ona. Sürekli gözlenen, denetlenen, ne yapacağı, ne yapmayacağı “toplum” tarafından belirlenen Eşleşme, aklımıza G. Orwell’in 1984 isimli başyapıtını anımsattı. Aslında bu korkunç olasılıktan hiç de uzak değiliz bugün. Kapitalizm, emperyalizm ve faşizm hepimizi gözlüyor, ne zaman nereden alışveriş yaptığımızdan tutun da yolculuklarımıza dek her şey kayıt altında… Ne yazık ki pek azımız bunun farkındayız, ardımızda ayak izi bırakmadan, “herkes” gibi yaşayarak ve üretmeden sadece ve bize sunulanı tüketerek biraz da biz desteklemiyor muyuz bu sistemi? Sadece ideolojiler de değil elbet romanın değindiği, doğal ideoloji olarak adlandırabileceğimiz malum “mahalle baskısı,”, “toplumun değer yargıları” da sorgulanmış. Kendi seçimlerimiz mi yoksa “toplum”un seçip bize dikte ettiği bir hayat mı yaşadığımız? Ya istediğimiz? İyi okumalar! Penguen CurcunasıKüçük Kuşlar Büyük Hayaller / Jeanne Willis / Resimleyen: Nathan Reed / Çeviren: Fügen Yavuz / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 2013 / 190 s. / 8+ Kent Hayvanat Bahçesi eski günlerin özlemini çekmektedir. Çünkü son zamanlarda insanlar daha ilginç ve daha eğlenceli yerlere gitmektedir. Hayvanat bahçesi görevlisinin kızı Savannah bile buradan eskisi kadar zevk almamakta, orada çok sıkıldığını söylemektedir. Bu durum doğal olarak tüm hayvanları ama özellikle de penguenleri çok üzer. Görevlinin kızı ile dertleşirken konuştuklarını duyunca iyice telaşa kapılırlar. Bir duyuma göre hayvanat bahçesinin kapanacağından söz edilmektedir. Roxy ve Rory durumu hemen Mavi ile paylaşır ve neler yapabileceklerini düşünmeye başlarlar. Haber kısa sürede herkes tarafından duyulur. Bir gün kafeslere birer kamera yerleştirileceğini öğrenir ve çok heyecanlanırlar. Derhal bir plan yaparlar. Devamını size bırakalım. Acaba bu kameralar ne işe yarayacak? Penguenler niye bu kadar sevindi dersiniz? Planları işe yarayacak mı? Hayvanat bahçesi eski günlerine kavuşabilecek mi? Yanıtları siz bulun… İyi okumalar. Canım Dostumla Birlikte / Şefika Güney / Büyülü Fener / 2014 / 124 s. / 8+ Kitabın arka kapağında, birinci sayfa yazısında ve teşekkür notunda, yazarın on yaşında “En çok kitap okuyan öğrenci” ünvanını aldığı, bir yıl sonra 335 kitapla kendi rekorunu kırdığı ve on bir yaşında ilk romanı Melis ile “Türkiye’nin en genç yazarı” ünvanını kazandığı belirtiliyor. Yazarın ayrıca “bir günde imzaladığı 350 kitapla farklı bir rekora da imza attığı” duyuruluyor. Elinizde tuttuğunuz “Canım Dostumla Bir likte” adlı öykü kitabı, şimdi on üç yaşında olan yazarın, yaşamın ayrıntılarından bulup çıkardığı ve duyarlılıkla beslediği dokuz öyküsünü sunuyor okurlarına. Dört yaşında bir çocuk, rüya olduğunu bilmeden annesinin öldüğü duygusunu yaşarsa… Bu iç burkan öykünün ardından, köpeğini çok seven ve ondan ayrılmak istemeyen bir çocuğun yaşamına göz atıyoruz. Köpekle kedi arkadaş olabilir mi? Belki de olur… “Kaderin Cilvesi” başlıklı öykü, zenginliği parayla pulla arayıp falcıdan medet uman Hacer’in düşüncelerini taşıyor satırlara. Simit satan Hamdi, kendini birden çok zengin bir ailenin konağında bulursa, elleri titremeden dikiş diker mi? Ve mutluluğu bulur mu? “Çiçekçi Geldi Hanım” öyküsünde, çiçek satan Sultanı ve eşini tanırken, karıkoca ilişkisindeki dengesizliğe de dikkat çekiliyor. “Hoşgeldin Bebek” kitabın son öyküsü. Uzun uğraşlardan sonra bebek sahibi olacak çiftin heyecanına, sabırsızlığına, kaygılarına tanık oluyoruz. Her öyküde farklı bir yaşam merceğe alınırken, birbirinden farklı karakterler özenle ve ayrıntılı olarak işlenmiş. Acar HafiyeOkuldaki Pembe Hayalet / Jürgen Banscherus / Resimleyen: Ralf Butschkow / Çeviren: Şeyda Öztürk / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 65 s. / 9+ Acar Hafiye, Okuldaki Pembe Hayalet isimli yeni kitabıyla çok heyecanlı bir serüvene çağırıyor bizi. Acar Hafiye, çok sıkıcı günler geçirmektedir. Çünkü son zamanlarda heyecanlı, gizemli hiçbir şeyle karşılaşmamış, herhangi bir suç veya suçlu kokusu almamıştır. Tek yaptığı evden okulaokuldan eve gidip gelmektir. Bir sabah erkenden Devbalon Sakızı almak için arkadaşı Kiraznaz’a uğrar. Tam onunla sohbet ederken okuldaki öğretmeni Bay Komiserek’e rastlar. İsminden dolayı okuldaki herkesin Komiser diye seslendiği görevli öğretmeninin hali bir tuhaftır. Acar Hafiye, biraz üsteleyince kekeleye kekeleye konuşur. Onu dinleyen Acar’ın ağzı bir karış açık kalır. Nasıl kalmasın Bay Komiser, okulda hayaletler gördüğünü söylemektedir. Hem de her gece aynı saatte ortaya çıkan, korkunç sesler çıkaran hayaletler…Acar Hafiye Dizisi, çok sevilerek okunan bir dizi. Bunda da yazarın çocukları iyi tanımasının rolü büyük kuşkusuz. “Çocukları tanımak” derken sadece onların düş dünyalarını değil ayrıca sevdikleri, sevmedikleri her şeyi ustaca dile getiriyor yazar. Okul sisteminden tutun da yetişkinlerin haklı eleştirisine dek her konuya çok eğlenceli bir anlatımla dokunuyor. n Mavisel Yener n Ata Cad. Defne Sok. No:1 D:1 Balçovaİzmir n www.maviselyener.com n sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com S A Y F A 3 2 n 2 9 M A Y I S 2 0 1 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1267