Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E. Miller ve D. Stoker’dan “Bram Stoker’ın Kayıp günlüğü” muşum gibi hissediyordum kendime sonsuz bir acıma hissediyordum zavallı, küçük, yalnız çocuk.” Stoker’ın satır araları Bram Stoker’ın yazdığı “Dracula”, tüm dünyada gotik edebiyatın başyapıtı sayılır. Yazarın yaşamı ise hep geride kalmıştır. Elizabeth Miller ve Dacre Stoker’ın yayıma hazırladığı “Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü”, yazarın eserlerine hazırlıktan kişisel özelliklerine, ailesinden sanat görüşüne, hayata bakışından gezginliğine kadar pek çok yönünü okura sunuyor. Miller ve Dacre Stoker, günlüğü kitaplaştırırken bilgilendirici metinler ve notlar da eklemiş. Böylece kitap, hem büyük bir keşfe hem de hazineye dönüşmüş. r Ali BULUNMAZ ilgi ve belge hiç bitmez, sadece onları görüp bulacak gözleri bekler. Nice politikacı, sanatçı ve yazarın geçmişini ortalığa saçan pek çok bilgi ve veri gün yüzüne çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Konuyu biraz daraltıp edebiyat tarihini göz önüne aldığımızda yazarların notları, günlük ve defterleri, bulunduğu andan itibaren hep heyecan yarattı. Çünkü okur da o yazara meraklı araştırmacı da yazarın kurgularıyla paralel bir evren aradı. Bazen de sadece kişisel dünyasını anlamak için bunlara ilgi duyuldu; dedikodular yoklandı, ipuçları kovalandı. Gelin görün ki hemen hemen hiçbir yazar, günlüklerini ve notlarını günün birinde yayımlanması için kaleme almaz. Onlar bulunur; bulanın, mirasçılarının, yayıncının ve editörün insafına bırakılır, yayımlanır ya da gizlendiği yerde kalmaya devam eder. “Dracula”nın yazarı Bram Stoker’ın günlüğünün bulunması heyecan yarattı. Elizabeth Miller ve Dacre Stoker’ın çalışmaları sonucunda, bu kallavi yazarın uzun süredir aranan günlüğü yayımlandı. Türkçeye Uğur Ceylan’ın çevirdiği bu sıkı nakliyatın bazı teknik özelliklerine kısaca değinmeden geçmemeli. Öncelikle olayın derlenip toparlanması için belli sınıflandırmalar yapılmış; günlüktekiler konu başlıkları halinde düzenlenmiş. Kitabın başında ve sonunda, adeta haritayı anlamamızı sağlayan bir lejand gibi “Ne, nedir?” türünden tanımlama ve açıklamalar verilmiş. Bram Stoker’ın torununun oğlunun evinde bulunan günlük, yazarın iç dünyasının da dışa yansıttıklarının da hatırı sayılır bir bölümünü sunuyor. Günlük bir bakıma Bram Stoker’ın satır aralarını anlatıyor. Stoker’ın günlüğü duyduğunu, düşündüğünü öylesine kaydettiği bir defter değil. Tabii ki bunlar da var ama asıl olan kitaplarına giden yoldaki hazırlıklar. Öte taraftan o defter, zihnindekileri temize çektiği sayfalardan oluşuyor. Günlükleri okuma zorluğu, “Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü”nde az önce bahsedilen konu sınıflandırması sayesinde büyük ölçüde aşılmış. 1 Ağustos 1871’den itibaren yüS A Y F A 8 n 2 7 Ş U B A T B rümeye başlayan sayfalar, “Dracula”nın yaratıcısının saklı bahçesinde gezinmemize olanak veriyor. cılığının sınırlarını yavaş yavaş genişletir. En bilindik eseri “Dracula”ya doğru ilerleyen Stoker, günlüğünün kimi sayfalarını bu kitap için bazı taslaklarla doldurur ve kitabı yazarken onları birçok kez karıştırır. Görüldüğü kadarıyla günlüğü, Stoker’ın yeteneğinin; neyi ne kadar başarabileceğinin ölçülerine de denk düşüyor. Bunu, notlarının yardımıyla kendine sürekli hatırlatıyor. Günlüğünü bir taraftan da kitapları için akıl defteri olarak kullanıyor, kendine direktifler verdiği cümlelerin varlığı bunun kanıtı. Ayrıca başta “Dracula” olmak üzere öbür kitaplarıyla ilgili pek çok ipucuyla (diyaloglar, karakterlerin özellikleri, kitapların ana fikirleri vb.) karşılaşmak da hoş sürprizlerden. Tüm bu özellikler, Stoker’ın yazarlığının nasıl serpildiğini fark etmemizi sağlıyor. Günlüğün bir başka hoş tarafı da kuzeyin soğuk ve düz yapısına tezat olarak Stoker’ın esprili yanından parçalar sunması. Elbette Britanya’nın kendine has ve kapalı mizah anlayışının ötesine geçen Stoker’ı bize açıyor. Sağını solunu kaplayan kimi yamuklukları Stokerca anlatıyor ve mizah için üç şart belirliyor: “Abartı, uyumsuzluk ve karşıtlık.” Bu şartların bir araya gelişi de Stoker’ın günlüğüne kaydettiği bilmecelerde gözümüze çarpıyor. İşin esprili tarafı, günlüğünden ve hayatından kesitlerin yer aldığı başka araştırmalardan anlaşıldığı gibi Stoker, zor bir çocukluk geçirmiş. Sonradan iyileşse de küçüklüğünde var olan gizemli hastalığı yüzünden, kardeşleri ve arkadaşlarının aksine özgürce hareket edememiş ve bu da hem gotik yaratılarına kaynak olmuş hem de üniversite yıllarında atletizmde Dacre Stoker (üstte) ve Elizabeth Miller, Bram Stoker’ın başarılar kazanmasını sağlamış: uzun zamandır aranan günlüğünün peşine düşmüş ve ortaya çıkarılmasını sağlayıp yayıma hazırlamış. “Sanki kendi kendimin çocuğuy2 0 1 4 “YAŞLI MEMURLAR ARASINDA GENÇ BİR ADAM” Günlükler bazen öylesine; zihni dinlendirmek ve hayatın köşesine ilişmiş şeyleri gelişigüzel not etmek için yazılır. Bazen de bir hesaplaşmanın, söyleyecek sözü olmanın ya da belli bir hazırlığın göstergesine dönüşür. Stoker’ınki ikinci gruba daha yakın. Dublin Kalesi’nde, babasının saygınlığına toz kondurmayacak kayıt memurluğu görevini üstlenmişken yazarlığa giden yolda, sayfalara içinden geçenleri ya da içinde kalanları kaydeder. Günlük bu dönemde, yani babası ölene dek “babasını rencide etmeden yaratıcı yanını ortaya koymasını” sağlar. Bir bakıma kendisini o kaleye hapsedilmiş gibi görür ve bunu günlüğüne işler, aynı zamanda sonradan kitaplarında rastlanacak kimi metinlerin taslakları da yine aynı sayfalarda kendine yer bulur. “Yaşlı memurlar arasında genç bir adam” olan Stoker, günlüğüyle hem bir kaçış imkânı elde eder hem de yaratı Günlük, Stoker’ın torununun oğlu Noel’in evinde bulundu. DUBLIN’DE UZUN YÜRÜYÜŞLER Çocukluğundaki yalnız ve hasta halinden olsa gerek Stoker’ın üniversite yıllarından itibaren düştüğü notlardan hayli girişken ve arkadaşları için her şeyi yapabilecek biri olduğunu anlıyoruz. Pek çok spor dalıyla uğraşıyor, bir dolu insanla yan yana gelip dostluk kuruyor. Bunların dışında entelektüel tarafını da büyük bir hızla geliştirerek adeta tam bir insan haline geliyor. Dışa dönük Stoker, o kapalı ve durgun yılların acısını çıkarırcasına, deyim yerindeyse her şeye bulaşıyor. Tabii bunu şuursuzca değil, keskin zekâsından ileri gelen liderlik özellikleriyle yapıyor. Bu da onun sosyal insan ve “davet adamı” diye anılmasını sağlıyor. Dublin Kalesi’ndeki memuriyeti sırasında tutmaya başladığı günlük, Stoker’ın kitaplarına, çocukluğuna, arkadaşları ve ailesiyle ilişkisine, dünyaya bakışına ve sanatı algılayışına ışık tutuyor. Ama asıl noktalardan biri Stoker’ın şehir hayatına atfettiği önem. Bu anlamda Dublin, Stoker’ın günlüğünde hatırı sayılır yer kaplıyor. Hem mecburiyetten hem de keyif için uzun yürüyüşler yapan Stoker, böylelikle Dublin’i bir uçtan öbür uca kat etmiş oluyor ve kentin tüm ayrıntılarını zihnine yerleştiriyor. Bu yürüyüşler de Stoker’ın önce günlüğüne sonra da yazı ve kitaplarına tasvirler ve mekânlar olarak yansıyor. Sokak hayatı ve orada konuşulan dil de cabası: “Dublin’de ‘felekten bir gün çalmak’ için kullanılan yaygın ifade ‘yazı tahtasını döndürmek’tir. Bu, içkili, yemekli, müzikli ölü uğurlama geleneklerinin yaygın olduğu günlerde, felekten bir gün çalmak isteyen herhangi birinin tüm tabut imalatçılarının yaşadığı Cork’ta herhangi bir imalatçıya gidip kapının içinde asılı ve üzerinde siparişlerin yazıldığı tahtaya bakması gerçeğinden doğmuştur.” Seyahat, Stoker için günlüğüne yansıyan biçimiyle hem bir gezginlik hem de gelişim olarak yorumlanabilir. Özellikle bazı notlar var ki bir etikanın parçası gibi: “Bir çocuğun güçsüzlüğü ya da acısına gelince kendi kendini yetiştirmiş bir insanın bilinçsiz kabalığıyla aynı sevgi, şefkat ve hoşgörüye sahip olunmalı.” Şuna ne demeli: “Bencil olmadığını düşündüğümüz bir şekilde hareket etmekte bencilce bir rahatlama vardır. Hareketlerimizin sonuçlarının ilerideki tüm ahlaki sorumluluğunu üzerimizden atıyoruz. Bencilce davranmadığını düşündüğünde, sadece sorumluluktan kurtulmaya çalışmadığına daima dikkat et.” Stoker, dünya edebiyatı için önemli bir isim. Hem yazara ait kişisel kimi bilgiler vermesi hem de yazarın gelişim evrelerini göstermesi nedeniyle uzun zaman sonra bulunan günlük de aynı oranda önemli. Günlüğün ortaya çıkmasını sağlayan Elizabeth Miller ve Dacre Stoker, sadece onun yayımlanmasıyla değil çözümlenmesiyle de uğraşmış. Günlük okur için de benzer bir özelliğe sahip: Özellikle ona ve eserlerine düşkün olanlar, “Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü”yle yazara dair bir çözümleme yapabilir. n bulunmazali81@gmail.com Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü/ Elizabeth Miller, Dacre Stoker/ Çeviren: Uğur Ceylan/ İthaki Yayınları/ 252 s. K İ T A P S A Y I 1254 C U M H U R İ Y E T