08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLA R A Sezgin Kaymaz’ın yeni ro manı “Deccal’in Hatırı”, Sevinç Kuşları üçlemesinin ilk kitabı. Aşk ve ölüm üzerine rengârenk, şiddetli, hüzünlü “acayip” bir roman. Delidâhi doktorlar, polisler, “mafyacılar”, “homoseksüalist”ler, transseksüeller, orospular, komünist abiler, rantiyeler... İlaveten, “insaniyet meselesinde orospuluğu olsun ibneliği olsun mesele yapmayacak kadar insaniyetli” Deccal. Hatta, Freddie Mercury bile araya giriyor bir yerlerde. Özetle “ruhuna kakıştırılan ezberi reddeden, kendi repliğini yazabilen” kahramanlar. Kaymaz, son romanında öyle “fantastik” âlemlerden bildirmiyor. Ama bu, kahramanlarının “fantastik” özellikleri olmadığı anlamına gelmesin. Roman fena halde gerçekçi, hatta toplumcu gerçekçi bile sayılabilir. Aynı zamanda da “mistik.” Türey Köse, Kaymaz’la kitabı üzerine sohbet etti. Eray Ak da kitabı değerlendiren bir yazıyla bu sohbete katıldı. Bram Stoker’ın yazdığı “Dracula”, tüm dünyada gotik edebiyatın başyapıtı sayılır. Yazarın yaşamı ise hep geride kalmıştır. Elizabeth Miller ve Dacre Stoker’ın yayına hazırladığı “Bram Stoker’ın Kayıp Günlüğü”, Bram Stoker’ın eserlerine hazırlıktan kişisel özelliklerine, ailesinden sanat görüşüne, hayata bakışından gezginliğine kadar pek çok yönünü okura sunuyor. Miller ve Dacre Stoker, günlüğü kitaplaştırırken bilgilendirici metinler ve notlar da eklemişler. Böylece kitap, hem büyük bir keşfe hem de hazineye dönüşmüş. Kitabı Ali Bulunmaz değerlendirdi. William S. Burroughs, “Junky”de haber verdiği arayışı, “Yage Mektupları”yla ve Allen Ginsberg’ü de işin içine çekerek kâğıda döküyor. Kitap, Burroughs’un deneyleri, tıp bilgisi, etnografik, politik ve şiirsel anlatımıyla dolu. Güney Amerika’da Yagé’nin peşine düşen Burroughs, bir kez daha efsane gözlemciliğini konuşturuyor. Bol kitaplı günler... P ervasız Pertavsız ENİS BATUR Kaybolanın peşi sıra Hannah Arendt, bir de nasıl tüttürüyormuş! İki saatlik filmde kırk kez sigarasını yaktığı sahne geldi geçti ekrandan. Yazılmadıysa, bir gün tüttürü tarihi yazılacaktır, yazılmalı da: Yarım yüzyılı aşkın bir süre, erkek kadın, aydın çevrelerde de ölçüsüz oranda yaygın oldu tütün bağımlılığı çoğunun, çoğumuzun ömrünü bir hayli kısalttığı tartışılmaz. Bugün, alan kısıtlamalarıyla atbaşı, sağlık sonuçlarının uyarıcı boyutu dahil, görece bir hafifleme söz konusu, tütün tüketiminde. Çok değil, yirmi yıl önce sigaradan vazgeçmekten dem vurulmazdı pek, şimdiyse bu konu vazgeçilmez oldu! Hannah Arendt’e döneyim ama. Dramatik belgeseller hemen hep düşkırıklığı yaratır bende, bu kez izlediğime pişman olmadımsa, bunda iyi oyuncu kadrosunun payı azımsanamaz. Hannah Ardendt Eichmann’la ilgili sahici (siyahbeyaz) görüntüler ekrandan geçerken, annah Arendt iyi bir kafam takıldı bir ara: Kime benziyor, dramatik belgesel. New kime benzetiyorum, York yıllarına, ondan da bulamasam çıldırırdım. çok Eichmann davasını Buldum ve çok şaşırdım: izlemek üzere Kudüs’e gidişine Sadık Yalsızuçanlar! ve kitabına yoğunlaşmış gene de Fizyonomiye güven yönetmen. Özellikle Heidegger’le ilgili duyulamayacağının açık birkaç geridönüş kesiti belki gerekli, ama kanıtı: Sadık, tam insan yetersiz dolgular gibi göründü bana. Son gibi insan; Eichmann, kocası Heinrich B’ye ciddi rol biçilmiş, Hans en alt canlı türüne bile Jonas da öne çıkmış; buna karşılık Günther sokulması güç biri. Anders’in adı olsun anılmadı, itirazım var! * Sonuçta, filmi Yahudilik sorununa Arte, Méliès’ın “Aya Arendt’in beklenmedik, beklenmemiş, Yolculuk”unun yeni sanırım beklenmeyecek yaklaşımı restore edilmiş renkli yoğurmuş. Kitabı, parçalar halinde New özgün versiyonunu Yorker’da çıkarken daha, tepkiler doruğa sundu bir gece; peşi sıra, çıkmış. Üniversite’sinden İsrail’e, en Méliès’i ve söz konusu yakın dostlarından yardımcısına ne yüklü restorasyon serüvenini karşıçıkış dalgası bir ara yıkılacak olmuş kuşatan dörtdörtlük bir ya, direnmeyi bilmiş. belgesel; düpedüz uçtum. Çok güçlü insan. Bir tek Heidegger’in Adam, sinemanın ilk büyük devrimcisi. etkisinin ezici boyutunu gösteriyor film: Yeni tekniği tutkunu olduğu illüzyon Öyle miydi gerçekten, o kadar mıydı? sanatının aracı olarak görmüş, Heidegger, XX. yüzyıl felsefe tarihinin ulu geliştirmiş. İlk çekim stüdyosunu muamması hâlâ. Okur kimliğimle bir dönem kurmuş, 500’ü aşkın kıpkısa, sessiz, yaklaşmayı denedim, donanımım yetersiz bazıları elde renklendirilmiş filimden oldu daha fazla sokulma eşiğinde iyi ki sonra gelişmelere ayak uyduramamış ve öyleydi ayrıca: Ateşinin, kaldı ki kimsenin, iflas etmiş. Zorunlu olarak stüdyosunu pervanesi olmak istemezdim. Benim satışa çıkardığında deposundaki bütün gözümde, yanılma olasılığım yüksek, çok film bobinlerini yakmış. Costa Gavras, güçlü bir felsefe damarının tıkanış serüveni “bir tür intihar kalkışımı” olarak tanımladı Heidegger’inki yol açtığını bildiğim, yaptığını, aklım yattı. Sonrasında, kimilerinden (sözgelimi Derrida) etkilendiğim eşiyle bir oyuncak dükkânı açmış açılımlara karşın. Montparnasse garında. Neyse ki uzun H yaşamış, 1939’da öldüğünde saygı gören biriymiş. Yanan bobinler, Alp Zeki Heper’e taşıdı beni. Sinemacılar Derneğinin başkanıyken düzenlediği uluslararası toplantıda çekilmiş toplu fotoğrafta, yanında Eastman oturuyor buysa, Armenag’ı çağrıştırdı. Renkli kopyadan “Aya Yolculuk” bir şölendi. Gavras, Méliès’in hamlelerini Avatar ile karşılaştırdığında yüzümü buruşturduğumu fark ettim: Gözünden vurulan Ay gibi! Langlois ve arkadaşları kayıp filmlerin peşine takılmışlar, beşte üçüne ulaşılmış ancak. “Aya Yolculuk”un tek renkli kopyası 1999’da Katalanya’da bulunmuş, ama geçirdiği kimyasal dönüşümler nedeniyle beton gibi bir kütleye benziyormuş: Kurtarılması olanaksız tanısını kabullenemeyen iki sinema delisi Technicolor’a götürmüş sonunda “kütle”yi. Grubun çılgın yöneticisi: “Olanaksızı halletmek biraz daha vaktimizi alacak” demiş! Belgeselin son bölümü, o uzun ve kanlı “ameliyat”ın aşamalarını görmemizi sağladı. Pek az serüven filmini bu denli heyecanla izlemişimdir. Bir cerrah ekibi, fosili canlandırdılar. Yeryüzünde bir de böyle insanlar var. Kem kefenin karşısında çalışıyorlar. n TURHAN GÜNAY [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap [email protected] eposta: Georges Méliès İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1254 27 Ş U B A T 2014 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle