Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? İkinci Yeni’nin yeniliği, kendinden önceki yerleşik şiir dilinin anlam örüntüsünü parçalayarak, gündelik dilden bilinçli biçimde sapan özerk şiir diline geçiş olarak özetlenebilir. Bu şiirin yok yere "anlamsız" bulunması, anlam arayışının yanıtsız kalması sonucunda şiirin/metaforun zorlaştığı her noktaya "imge" denilmesinin nedeni de budur. Adlandırılmasını hak edecek oranda yenidir bu dil, okuru şaşkınlığa uğratacak denli de "zor". Bütün modernist şiirler gibi belli bir şiir görgüsünü, belli bir dünya algısını ister okurdan. Kolları Bağlı Odysseus da uzak değildir modernist şiirin bu yapısından. Hatta tam da onun içinden gelir. Anday’ın kitabına bir açıklama yazma ihtiyacı duyması, onun Türkçe şiirdeki yerinin yanı sıra, bunun farkında olmasından da kaynaklanır. Okuru şaşırtacağının, hatta zorlayacağının farkındadır. Anday, özerk şiir diline geçişini açıklarken önce doğainsan ilişkisinin onu böyle bir şiir yazmaya ittiğini belirtir, ardından da şiirinde doğrudan ya da dolaylı alıntı yaptığı şairleri sıralar. Anılan şairlerin büyük çoğunluğunun modernist olması bir rastlantı değildir: T. S. Eliot, Ezra Pound, Wallace Stevens. Anday geldiği yerde İkinci Yeni ile buluşsa bile, Batılı modernist şairlerin adını sayarak ve düşünsel kaynaklarının farklılığına işaret ederek oraya farklı bir yoldan geldiğini göstermek ister. Bu kaynakların farklılığı Anday’ın şiirini, İkinci Yeni şiiri bağlamında ortaya çıkan sorunların dışında kurmasına olanak sağlar. Anday’ı farklı kılan en önemli nokta ise, şiirini doğa karşısındaki insanın konumu üzerine inşa etmesidir. Elbette, doğa başka şairlerin de sorunlarından biridir ama Türkiye’de doğayı bu denli sorun haline getiren başka bir şair olmamıştır. Doğa ile kültür arasındaki karşıtlığa yoğunlaşması onu dil sorununa, doğada dilin olmadığına inanması nesne sorununa, nesnelerin adlandırılmasından rahatsızlık duyması algı sorununa ve algının göreceliğine inanması ise zaman sorununa götürmüştür. Anday, İkinci Yeni gibi özerk bir şiir dili kullanarak okuru şaşırtırken, amacı İkinci Yeni’ye benzemek değil, yeni sorunlar etrafında şiirini kurmaktır. Dahası bu sorunlar, ne Garip tarzıyla ne sonrasındaki toplumcu şiir tarzıyla ele alınabilecek niteliktedir. Bu nedenle de Anday’ı böyle bir tarzda yazmaya itenin onun dünyayı kavramakta yaşadığı zihinsel değişim olduğu söylenebilir. min nasıl karşılandığını göstermesinin yanı sıra, sonraki Anday yorumlarının da özeti sayılabilir. Anday’ın şiiri "kapalı, anlamını kolay iletmeyen, tadına güç varılan, okurun rahatını kaçıran" bir şiirdir. Aynı nitelikler geçmişte İkinci Yeni için de sıralanmıştır. Şiirin "zorluk"una ilişkin bu nitelikler, Kolları Bağlı Odysseus ile İkinci Yeni’yi aynı noktada buluşturur. İkisini buluşturan bu özellikler, şiirlerdeki ortak nitelikten, yani şiirin dile ilişkin aynı kaygıyla inşa edilmesinden kaynaklanır. İkinci Yeni şiiri de, Kolları Bağlı Odysseus da dilin, iletişim değerini dışarıda bırakıp gösteren ile gösterilen arasındaki bağı koparır. Dilin yanı sıra Anday şiirinde anlatılan evren, okura zorluk çıkaracak niteliktedir. Edebiyatın dış dünyanın temsili olduğuna dair anlayışın beklentisi, dünyanın olduğu gibi, daha doğru bir deyişle dünyanın kabul edilmiş imgesine uygun olarak anlatılmasını talep eder. Oysa Anday’ın şiirinde dünya, bu kabul edilmiş imgesiyle değil, belleğin toparladıklarıyla kurulan imgelemden geçirilerek anlatılır. Bu nedenle okurun Anday şiiri karşısında şaşkınlık yaşaması olağandır. Okur bu şiire, ancak dünyanın imgesi olmayan bir evrenle karşı karşıya olduğunu kabul ettikten sonra giriş izni alabilecektir. Elbette işi burada bitmeyecek, bu evrenin nasıl bir aşamadan geçirilerek söze döküldüğünü de düşünmek zorunda kalacaktır. OKURUN ŞAŞKINLIĞI Anday’ın kitabına bir açıklama yazmasını haklı çıkaracak biçimde, kitabın yayımlanmasından sonra yapılan bazı eleştiriler, onun yeni şiirinden duyulan şaşkınlığı ve rahatsızlığı dile getirir. Memet Fuat, Kolları Bağlı Odysseus’un yayımlanmasının ardından yazdığı eleştiride, bu değişimden duyulan rahatsızlığı sezdirir: "Rahatı Kaçan Ağaç, Telgrafhane, Yanyana açık, anlamını kolay ileten, tadına kolay varılan, okurun rahatını kaçırmayan kitaplardı. Geçerken uğranılabilecek kitaplar. Şiir okuru olmayanların da bir şeyler alabileceği, gündelik mantığın çok ötesine düşmeyen kitaplar. Oysa Kolları Bağlı Odysseus bambaşka bir anlayışla yazılmış. Kapalı, anlamını kolay iletmeyen, tadına çok güç varılan, okurun rahatını kaçıran bir kitap. Geçerken uğranılmayacak bir kitap. Önce şiir! denerek insanla doğa, insanla toplum ilişkileri üstünde duruluyor. Melih Cevdet Anday’daki gelişme şöyle de anlatılabilir: Politikanın arkasından giden sanatın, politikanın önüne geçişi" (2002: 38). Sonrasında Memet Fuat’ın Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi’nin önsözünde de yer alacak bu sözler, Anday’daki değişiSAYFA 20 METİNLERARASILIK Kolları Bağlı Odysseus’a bir açıklama yazma gereği duymanın haklılığını bu kitaba yöneltilen "özgünlük" eleştirisinde de görmek mümkündür. Oben Güney "Kolları Bağlı Anday" adlı yazısında, şairin bu kitabında kullandığı ve sonrasında da ısrarla devam ettirdiğimetinlerarasılık tekniğini sert biçimde eleştirir. Elbette bu eleştiri, metinlerarasılık üzerinden değil, özgünlük kavramı üzerinden gerçekleşir; metinlerarasılık henüz dolaşıma girmemiştir. Türkiye’de belki de hâlâ özgünlük kimseye benzememe, kimseden etkilenmeme olarak anlaşılmakta, özellikle Batı şiirinden gelen etkiler ya da alıntılar intihal olarak değerlendirilmekte; metnin, başka metinlerden dolaylı ya da bazen dolaysız biçimde beslenerek kurulan bir yapı olduğu düşünülmemektedir. Türkiye’de böyle bir anlayış, ancak 1980’lerde tartışılmaya başlandığı için Oben Güney’in 1964’te yazdığı "Kolları Bağlı Anday" yazısı, daha çok suçlayıcı bir havadadır. Kolları Bağlı Odysseus’u toplumcu şiirden bir sapma olarak gören Oben Güney, Anday’ın kitabını aktarmalardan dolayı "gereksiz" olarak nitelerken şunları söyler: "Bir aktarmalar kitabı diyeceğim Kolları Bağlı Odyisseus sanat evrenimize kişisel bir yenilik getirmediği gibi özgün bir anlatıma da varamamıştır. [….] Sayın Anday, bu gereksiz açıklamasında, gereksiz kitabı için yararlandığı kişileri yazarken nedense içtenlikten uzaklaşmış biraz. Eliot, Homeros, Ezra Pound, Baudelaire, Davud (Mezmur), Wal[lace] Stevens, Aiskhlos, Şeyh Galip demiş de, etkisi açık olan günümüz bazı Türk ozanlarının adını saymayı unutmuş. Örneğin: E. Cansever, Dağlarca, Uyar, Eloğlu gibi" (Güney, 1964:8). Oben Güney’in suçlamasına benzer bir eleştiri de Memet Fuat’tan gelmiştir: "Nermin Menemencioğlu, […] Kolları Bağlı Odysseus’taki bazı dizeleri, bir İngiliz şairin, William Wordsworth’ün dizeleriyle karşılaştırıyor ki bu çok ilgi çekici bir durum. Çünkü "Kitaba Ek" başlıklı yazısında Melih Cevdet Anday’ın o şairden esinlenmediğini biliyoruz" (40). Yalnızca Kolları Bağlı Odysseus’tan sonra değil, Teknenin Ölümü’nden ve Ölümsüzlük Ardında Gılgamış’tan****sonra da Anday metinlerarasılık tekniğini kullanması nedeniyle suçlanır. Teknenin Ölümü kitabından sonra Cemal Süreya da Anday’ı "etkilenmeleri"ni yeterince açıklamadığı için eleştirir: "Melih Cevdet Anday kimi şiirlerini yazarken yararlandığı, indiği kaynakları belirten notlar da yayımlar. Sözgelimi Kollarlı Bağlı Odisseus’ta böyle yapmıştı. Teknenin Ölümü’ndeki ‘Troya Önünde Atlar’ için de böyle bir not var kitabın sonunda. Bence yapıta adını veren ‘Teknenin Ölümü’ için de, ‘Hüzünlü Bir Akşam Borusu İçin Söz’ için de, kitaptaki birkaç şiir için de böyle bir not ekleseydi, bunları yazarken Apollinaire’in ‘Chanson d’un Mal Aimé’sinden, daha doğrusu onun ‘Bir Aşk Kırgınının Şarkısı’ adıyla yayımlanmış Türkçe çevirisinden çok etkilendiğini söyleyecekti. Hem, bu etkilenme, tek tek alıntılar, benzetiler halinde değil, bu şiirlerin gövdelerini, yapılarını kuracak biçimde". (2000: 108) Melih Cevdet, tüm eleştirilere rağmen son kitabı Yağmurun Altında’ya kadar metinlerarasılığı kullanmaktan vazgeçmemiş, hem Ölümsüzlük Ardında Gılgamış’ta hem de "Karacaoğlan’ın Bir Şiiri Üstüne Çeşitlemeler" şiirinde bu tekniği açık biçimde kullanmayı sürdürmüştür. Anday’ın daha 1962’de metinlerarasılığı korkusuzca kullanması, tüm özgünlük eleştirilerine rağmen bu teknikten vazgeçmemesi, onun bu konudaki öncü konumunu açık biçimde gösterir. 1962 gibi, metinlerarasılığın telaffuz edilmediği ve bu tekniğin ancak 1990’larda postmodernist edebiyat tartışmalarıyla meşruluk kazanabildiği Türkiye’de Anday’ın bu öncü konumun altı çizilmelidir. Metinlerarasılık yalnızca bir teknik olarak değil, Anday şiirinin en önemli belirleyenlerinden biri olan belleğin konumuna işaret etmesi noktasında da önemlidir. Anday şiirinde nesneler, zaman ve uzam kabul edildikleri biçimde değil, bellekte var oldukları biçimde anlatılırlar. Okur dünyanın kabul edilmiş imgesiyle değil, belleğin topladıklarıyla karşı karşıyadır. Metinler de, okunup geçilen sayfalar olmaktan öte, belleğin yığdıklarının bir parçası, hatta onları şekillendiren harç olarak şiirin kuruluşunda yer alırlar. ortaya çıkan bu duygu ve bilinç Yağmurun Altında’ya kadar devam etmiş, sonraki şiirlerde de belirleyici olmuştur. Kolları Bağlı Odysseus’taki bölümlemeye bakıldığında bu yitirme duygusunun kaynağını bulmak mümkündür. Kolları Bağlı Odysseus’un ilk bölümünde bir mutluluk dönemi, ikincisinde bunu yitirme, üçüncüsünde ise yitirilenin ardından duyulan hüzün anlatılır. İlk bölümde Doğayla uyum içinde yaşanan bir zamandan, ikinci bölümde ise onu yitirip "tarihe uyanmak"tan söz edilir, artık "doğadan ayrı düşmüş insan"ın dönemi başlamıştır. Üçüncü bölüm ise, ilk dönemin, o mutluluk halinin anımsanmasıdır. Doğayla uyum içinde yaşanan, insanın ne doğaya ne de kendine yabancılaştığı bir an olmuş, ama bu an yitirilmiştir. Her şiirde doğadan ayrı düşmek olmasa da, bir ayrı düşmüşlük ve yitirme duygusu hep vardır. Doğadan ayrı düşmek ise bu duygunun arketipi olarak belirir. Anday şiirinde belleğin basamaklarından geçerek yitirilmiş ‘o an’a varılmak istenir. Bellek, zamanın alıp götürdüklerini, onun "çizgisel dili"yle değil, şiirin bunu altüst eden diliyle yeniden toparlar ya da belleğin toparladıkları ancak şiirle anlatılabilir. ? Kaynaklar Anday, Melih Cevdet (2007). Sözcükler: Bütün Şiirleri. Haz. Sevengül Sönmez. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. (1999) "Şiir Yaşantısı". Geçmişin Geleceği. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. 8487. İlk yayım tarihi 1993. Cemal Süreya (2000). "Önceki Kuşakta İkinci Yeni Etkisi". Toplu Yazılar. Cilt 1. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. 42528. İlk yayım tarihi 1989. (1992). "Kıta Sahanlığından". Uzat Saçlarını Frigya. İstanbul: Yön Yayınları. 106109. İlk yayım tarihi 1975. Güney, Oben (1964). "Kolları Bağlı Anday". Dönem 7 (Nisan): 1; 2; 8. Koçak, Orhan (1990). "Melih Cevdet: İkinci Yeni’den Sonra". Defter 14 (TemmuzKasım): 2036. Memet Fuat (2002). "Rahatı Kaçan Okur". Kitap Eleştirileri. İstanbul: Adam Yayınları . 3840. İlk yayım tarihi 1963. * Oktay Rifat’ın Perçemli Sokak kitabında İkinci Yeni etkisinden söz etmek olanaklı olsa bile, sonrasında Rifat’ın şiiri bu etkiyi aşmıştır. ** Bu kitabın yayım tarihi hakkında hem edebiyat tarihlerinde hem de Anday’ın kendi yazılarında yanlış tarih verilir. Kitabın yayım tarihi 1962 değil, 1963 olarak belirtilir. Bunun nedeni kitabın 1962 yılının Aralık ayında basılması ve 1963’ün ilk aylarında piyasada olmasıdır galiba. Kitabın Yeditepe Yayınları tarafından yapılan ilk baskısında kitabın tarihi Aralık 1962 olarak görünür. Yeditepe dergisinin 15 Aralık 1962 tarihli sayısında da kitabın çıktığı ilanı yer alır. Cemal Süreya da burada aynı hataya düştüğü için kitabın doğru yayım tarihini kullandım. *** Bu konuda yetkin bir çalışma için bkz. Orhan Koçak. "Melih Cevdet: İkinci Yeni’den Sonra". Defter 14 (TemmuzKasım 1990): 2036. *** * Ölümsüzlük Ardında Gılgamış’tan sonra Özdemir İnce bu kitaptaki metinlerarasılığı metni yeniden üretmemesi dolayısıyla eleştirmiş, Enis Batur ise metinlerarasılığın sınırının daha geniş olduğunu söyleyerek buna karşı çıkmıştır. Bkz. Özdemir İnce. "Gılgamış Destanını (Niçin) Yeniden Yazmak". Tan 1 (Mayıs 1982): 1331; Enis Batur. "Yeniden Üretimde Metinlerarsı İlişkilerin Yeri". E/Babil Yazıları. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1995. 10816. Bu tartışma Anday şiirinden bağımsız olarak İnce’nin Siyasetname kitabından sonra Enis Batur tarafından devam ettirilmiştir Bkz. "Yazar Ne Diyor, Şair Ne Yapıyor?" E/babil Yazıları 117124. BELLEĞİN ŞİİRİ Kolları Bağlı Odysseus ve sonrasında Anday’ın şiiri belleğin egemenliğindedir. Var olan bir dünya değil, belleğin kurabildiği bir dünyadır anlatılan. Anday şiirinde sıkça karşımıza çıkan farklı tarihlerin ve farklı uzamların yan yana anlatılmasını sağlayan belleğin çizgisel olmayan yapısıdır. Bu şiirde belleğe, yitip gitmişlik duygusu ve geri döndürülemezliğin bilinci eşlik eder. Anday’ın şiirinde olumsuz sıfatlarla kurulan imgelerin, kendini hep duyuran hüznün arkasında bu duygu ve bilinç vardır. Kolları Bağlı Odysseus’ta armagany@bilkent.edu.tr KİTAP SAYI ? CUMHURİYET 887