Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Zafer Doğandan bir Mehmet Ali Aybar kîtabı j Türkiyeli sosyalist örnek olarak verdiği Şili Allende deneyimine yaklaşımında (s.71) ya da bir siyasi partinin üyelerinin niteliğinin o partinin niteliğini belirlemeyeceği gibi konular da... Aybar'ın Kemahzm konusunda çe liijkiler içinde olduğunu söylcmesi ya da ATÜT ( Z. Doğan AÜT' ü yeğliyor) değerlendirmesi bence genç akademisye nin Aybar'a yönelttıği eleştirel bakışta nesnel eksiklikleri de beraberinde getiriyor. Orneğin, Osmanlı bürokrasisinin "ar tıdeğeri paylaştırma" hakkının ona sınıf karakteri verip vermemesi tartışmasında Aybar yüzyıllara dayanan bu bürokratik yönetim alışkanlığının Türkiyeli sosyalistlere de çok uygun gelebileeeğine ve bu bürokrasinin tiilen "ilerici bir sınıf" olarak sosyalist harekete de damgasını vıırnıa isteğinin önlenemezliğine ı.srarla dikkat çeker (SDP Programı). Ancak Zafer Doğan, Aybar'ın "...verdiği cevap lardan çok; sorduğu sorıılann" önemli ve uluk açıeı olduğunu açıkça belirtirkcn galıba bii/ı sorulara geçmişte verilen sig yanıtlann açrruızından henü/ kıırttılmıış değil. Orneğin "Marx'ın sınıf bılineinin üıetilcliği ve sürdürüldüğü mekanizmaları ortaya çok açık koymamasl nedeniyle, Aybar'ın Marx'a doncrck Lcnın'ekarşı çıkmasını çok anlamlı bulmamakta. (s.66)" Pozıtıvızmin Marx'ı ve ardılı olan dün ya sosyalistlerini büyük ölçüde etkilediği elbette bilinen ve anla^ılır bir s,ey. Ama Aybar ı görüşlerinde ardıllarından ayıran, bu etkinin sadece bir "üretim biçımi ve ortaya çıkardığı ilişkinin" yansımasının ötesinde, yazarın deyimiyle "diğer" ve "son derece karmaşık mekanizma lar"ının da üzerine kafa yormasından kaynaklanır. Burada eski pozitivist anlayı^ın ötesinde sınıf mücadelesi içinde yeni bir "nesne özne" ilişkisinin ve yapıya ctkisinin tartışılmasını istemesi yatmaktadır. Konu böyle ortaya konulunca, çöken sosyalist sistemde "hayli gelişmiş üretim zafer Doğan da önce yüksek lisans tezi olarak hazırladığı çalışmasında "SSCB'deki büyükçöküşün ardmdan kapsamlı çalışmalar yapılması gerektiğini ve bunun için her zamankinden daha sağlıklı bir siyasi ortamın" olduğunu vurgulayıp Aybar1 ın bu çerçevede oynadığı "buzkıran" rolünün altını çiziyor. fl AlevATEŞ aler Doğan "Türkiyeli Bir Sosyalist : Mehmet Ali Aybar" başlığını koydıığu çalışmasının bir yerinde Aybar'ın "hürriyetçi sosyalizm" söylemine kanji getirilen eleştirilerin seviyesinın bazen sağlıklı bir tar tiijma ortamının çok dışına taştığını belirtiyor ve kısa bir örnek dc veriyor buna: "Aybar sosyalist davaya sııt çcvirmiş bir msandır. Kışilığı hıçbır bakımdan sosya list bir davaya lidcrlik cdccck yapıda değildir... 'insan için sosyalizm'. Elbet insan için sosyalizm. 'I layvan için sosyalizm diycn mi var f Roş laf bu..(vs.vs...) " . 1990larda yaşananlardan, duvarlann çökü^ünden, 'karşıdevrimlerin' kesin zaferler kazanmasından sonra, 'tarihin tekerleğinin' tcrsinc dc dönebileceğinin anla^ılmasıyla birlikte kimilcri sağa savrulurken, kimileri de daha da sağa savrulup 'görün işre demokrasi ve sosyalizm yan yana iç içc olmuyor, yaşasın Stalin ve yöntemleri' diyerek dtıvarlarına Stalin posterlerini asarken bir grup aklı baştnda genç bilim insanının sorunun nedenleri üzerindeki araştırmalannı arttırarak sürdürmesi ve larlı^maları Türkiye'de Aybar'ın görüşleri üzerinden yapnıanın tartışmaya onemlı olanaklar sağiadığını kanıllaması belki de bu sürecin cn umut verici tarafı olarak çıkıyor karşımıza. Zafer Doğan, kltabında Aybar'ın 1960 sonrası dlğer akımlarla karşılıklı konumunu da incelemls. güçlerinin toplumsal ve siyasal düzeye olan denklığinin bozulmasının" oynadığı rolü de çözebiliriz. SOSYALİZMDE BAĞIMSIZLIK SORUNSALI Aybar'ın ve dönemin sosyalistlerinin özellikJe üzerinde durdukları ve birbirlerinden koptııkları konu, hağımsızlık kavramının içeriği vc hatta biçimi ilc çok yakından ilişkilidir. Nitekim Zafer Doğan da kitabının hemen her bölümünde bu vazgeçilmez bağımsızlık kavramını yerlı yerine koyuyor. Bcnce yapılan diğer araştırmalardan farklı ve ilerde olarak Aybar'ın bu temel karakteristiğini en iyi çözümlediği bölüm Aybar'ın Âvrupa komünizmi ile olan ilişkisini ele aldığı bölüm. Burada Avrupa komünizmini ithal etmekle suçlanan Aybar'ın oldukça göz den ırak tutulan bir tavrını vurgulami!) yazar. Avrupa komünizmini sadece "Tanzimat taklitçiliği yapmamak" için ) da taklitçiliğe kar^ı olduğu için değil an aynı zamanda emperyalızme karşı adetn "tavırsız" olduğu için de benimsemcmektedir Aybar. Nitekim, yazarın alıntılarından anlıyc ruz ki Aybar, örneğin ÎKP, IP, FKP'nin konumlarını belirlerken; "Italya'daki, Fransa'daki, Ispanya'daki geli^meler, kc miinist partılerin ıdeolo)ik mücadelede hegemonya mücadelesinc ağırlık vcrdiğ ni gösteriyor. ltalyan kotnütıist partisi it tifaklar zincirinı bur)uvazi ilc 'tarihsel uzla^ma'ya kadar uzatıyor" eleştirisini getirmekte. (s.278). Yazar gene aynı say falarda örneğin Berlinguer'in NATÜ ve AET'dcn ayrılmak gibi niyctlerınin ol madığını tespit edcn Aybar'ın böylesi bi starateji ve politikayı benimsemesinin olanaksızlığını da ortaya koyuyor. Zira yazara göre zaten Aybar'ın "Türkiye'nin üstyapısal ve tarihsel özelliklerini de gos önünde bulunduran bir sosyalizm düşüncesi ilc" oluşturduğu "Türkiye'ye '&/ gü sosyalizminin en önemli özelliği idc olojik ve politik bağımsizlığa dayannıası dır." Bu sosyalizm anlayışı, "ülke top raldarının 35 bin mctrekarcsini ışgal altında tutan ABD emperyalizminin silah lı gücü olan NAT( )'dan hcmen çıkılma sını ve AET'yc kesinlikle gırılmemesını" vurgulamayı gcrektirınektedir. Ya/ar Aybar'ın Avrupa komüni/.miyle bu pıati ayrılığının ötesinde tcorık olarak da ay rıldığı noktaları anlatmak üzerc Nail Sat lıgan'ın Aybar'ın Avrupa sosyalizminin sol knnadı olarak değerlendırıldiği biı çalışmasına atıfta bıılıınıırkcn (s.282) öt( yandaıı Aybar'ın "Sovvetizm, sosyalizmiı gerçekle^en bir ^eklidir, lakat geıçekle^tırilebilecek tek şeklı değıldiı" dıye yazdığı 1946 yıllarına atıfta bulunarak bu tezlerin Avrupa komıınizmi tezlerinden çok önce Aybar tarafından ortaya atıldığına dıkkatleri çekıyor (s.283). Z SON OLARAK Kitabının sonuna birisi TİP l'KP, diğeri TtPSDP yapılanması içinden gelen iki sosyalistin görüşlerine de yer vermiş Zateı Doğan. Gerek Nabi Yağcıııın gercksc Uğur Cankoçak'ın Aybar ve 1İP için söyledikleri elbette çok ayrı dcğerlendirmelerin ürünü. Ama bu iki sosyalistin ortak olarak altını çizdikleri bir özellik ki hemen hemen tüm sosyalistler bu konuda anlaşır Aybar'ın bıreylem adamı olduğuduı. Ve tüm görüsjerini asIında N.Yağcı'nın deyimiyle biı "leel po litiker" olarak eylcm içinde oluştıırmuştur. Buna bağlı olarak kitapta değinilcn ve bugünlerde lartüjildığını bildiğim bir diğer konu da Aybar'ın TKP'Iİ olup ol madığı tartışması. Bu ek konıışmalarda Doğan bunu da aralamaya çalışmiij. Ancak iş bir belgeye gelip dayandığından ve böyle bir belge ortada olmadığından söy lenenlerle yctinmck zorundayız. Bence, hep "bir sjeylcr" yapmak isteyen Aybar'ın çok önemli kısmı TKP'li olan dostları ile "bir şcylcr" yapmış olması olasılığı bü yüktür. Nitekim Nihat Sargm'ın kıtabında da Aybar'ın oldukça illegal sayılabilecek bazı şcylerin içinde olduğu anla^ılır gibi. Bir "partizan" dcğildı elbette ama onlarla biı jjeyleri payla^ıp bir ijcyler yaptığı açık. Zaten dönem ba^ka türlüsüne yol verir miydi t Yazarının yargılarına katılıp k.ıtılmamak bir yana yaijadığı döneme damgasını vuran bırısı olarak Aybar'ın "siyaset kuramı açısından" dcğcrlendirmcsını yapmak için Zafer Doğan çok emck sarf etmi^ ve özellikle l % 0 sonrası için Ay bar'ın diğer akımlarla karşılıklı konumu nıı da incclcmeyc çalışan Z. Doğan , dönenıi kendi siyaset kuramı anlayiiji ile değerlendirmiş. • "Türkiyeli Bir Sosyalist: Mehmet Ali Aybar" / Zafer Doğan/ Belge Yy. ,Ocak 2005/359 s. Zafer Doğan da önce yüksek lisans tezi oU'.rak h.ızırladığı çalışmasında "î SCB'deki büyiık çuküşün ardmdan kiipsaınlı çalışmalar yapılması gerektiğini ve bunun için her zamankinden daha sağlıklı bir siyasi ortamın" olduğunu vurgulayıp Aybar'ın bu çerçevede oynadığı "buzkıran" lolünün altını çiziyor. Bu doğru bir saptama ancak bu saptamanın yörüngesi yazarı zaman zaman, özellikle kendi öznelliği içinde Aybar'a cleştirel yaklaştığı noktalarda birtakım açmazlara düşürmiiyor da değil. Örneğin Aybar'ın "Marksist epistomolojiyi kavrayış" konusunu irdelcdiği bölümlerde (s.64), gene parti ve "yatay örgütlenme" konusunda SAYFA 8 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SA 78