Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Süheyla Acar'dan Yağmurun Yedi Yüzü' Istanburun iki yüzü YAGMURUN YF.Dİ YÛZC Romanda 'ayna' bir imge gibi dolaşır satırlarda. "Bense ruhumun sırrı dökülmüş aynalarında kendime eksik gedik parçalardan bir yüz yapmaya çalışıyordunı. s/18ü" Ayna bir 'yansıtma' aracı olmaktan çıkar, kişinin ruhsal derinliğini güsteren bir konuma bürünür. Yedi kişinin yedi ayrı yüzü vardır. I ler karakter aynada kendi görüntüsünü netleştirmek ya da puslu göstermek için kişiliğini buna göre düzenler. Ro manda bir karakterin konumu öııe çık tıkça görüntüsü netleşir, bir şeyler saklamaya çalıştığında puslu olmaya başlar. Kişi aynada sadece kendini görmez kuşkusıız. Kişiscl geçmişindeki hataları, yanılgıları ve ayıpları karşısına gelir.. Bunların her biri saklamaya çalıştığı, unutmak istediği küçük kaçamaklardır. Ayna ise karşısında durmakta ve her şeyi belleğinde tutmaktadır. Yeri ve zamanı geldiğinde 'yansıtmaktadır.' Yazar 'aynayı' bu anlamda kullanarak anlatımı derinleştiriyor, dolayısıyla ko nuyu varsıllaştırıyor ve sözü, kişi kendi geçmişindcn kurtulamaz, demeye getiriyor. Yaşananlar bir gün karşımıza çı kacaktır! Romandaki karakterlerin hiçbiri uçuk kaçık, bulunmaz türden değil. Hepsinin eksik yönleri, hataları, sıkıntıları ve artıları vardır. Yazar karakterler arasında bir ayırım yapmıyor, olabtldiğince eşit durmaya çalışıyor. Onları konuştururken, dertlerini ve ayıplarım dile getirirken bir 'anne' sıcaklığıyla sarıp sarmalıyor. Yağmur (Suphi) neden ölmüştür? Onun ölümüyle ilgili doğru dürüst bir araştırma yapılmaz. Arkadaşları da bu nu istcmez zaten. Onemli olan onun ölüm nedeni degildir. Yağmur'un kişiliği üzerinden gidilerek varılacak sonuçtur. Sözgelimi, devrimci düşünceye inananların yaşadıkları otuz yıllık scrüvendir anlatılmak istenilen. OARBE ÖNCESİ Yazar kahramanlarını geriye dönüşlerlc konuşturuyor, yollarının kesiştiği dönemleri bolca renklendirerek karşımıza getiriyor. Darbe öncesi üniversite gençliği hcyecanlı ve coşkuludur. Solcular devrimi, özgürlüğü, eşitliği savunıırkcn, ülkücüler bu görüşlerin önünü kesmek için adeta yoktan var edilmışlerdir. Devleti koruma adı altında kurulan komando kampları hâlâ belleklerdedir. Bu ncdenle üniversitelerde ders yerine sürekli çatışmalar yaşan Süheyla Acar, bu romanında epik bir değerlendirme yapıyor: Istanbul'un farklı yüzlerini, darbe öncesini ve sonrasını, dostlukları.aşkları, ihanetleri getiriyor karşımıza. Romanın ana karakteri, Yağmurdur. Yazarsözcük oyunlarıyla Yağmur'u çeşitli biçimlere sokuyor, onu bilinen tanımsallığın dışına çıkarıyor. D Tufan ERBARIŞTIRAN maktadır. Romanı okurken o yılların siyasi kavgaları gözümüzde yeniden canlanıyor.. Romanda değişjk renkler tarklı amaçlarla karşımıza çıkıyor. "lacivert keten ceketi çıkarıp..s/14" "Açık renk parkenin üzerinde dağılan petrol yeşili, gece mavisi, vişne çürüğü, malta sarısı cam parçalarında... s/15" "...saçlarına ışık vurunca içinde kızıl bir ışığın dolaştığını,... s/95" "...tstanbul'un rengi mavidir. s/121" "Sarıbeyaz yüzünün bütün damarları...s/16U" Yazarın bir ressam dııyarlılığıyla metni boyaması, doğayı ve karakterleri renklendirmesi okuma keyfi katıyor. Elinizdeki romanın içine girebiliyor, karakterlerle birlikte üzülüyor ya da seviniyorsunuz. Bu çok önemli bir ayrıcalıktır. Yazar bu güzelliği yaratırken bazı hatalara da düşüyor. Işte bazıları: Anlatıcı ağızdan yazılan bölümlerde 'sonra' sözcüğü çok sık kullanılıyor. Sözgelimi, bazı sayialarda bu sözcüğe sekiz on kez rastladıgınız oluyor. Romanın tamamında ise, yaklaşık yedi yüz kez karşı mıza çıkıyor. Yazarın 'dil' hataları bu nunla sınırlı degil. "....kriz başladığından bu yana şirketin bir türlü toparlanamayan rakamlarına bakarken bir yandan çayını yudumlayıp bir yandan da önündcki.. .s/13" ".. .pencereye doğru yürürken ensesinden aşağı doğru inen o biçak kesi£i soğuk da yavaş yavaş omurgasından iki yana doğru,...s/15" "Sen bir anda öne geçmiştin; ben de bütün gücümü bacaklarıma vermiş sana yetişmeye çalışıyordum s/67" Çok sayıda tümceye bağlaçla (amaoysafakat) başlaınası ise ayrı bir eleştiri konusu. Romanda bu türden yüzlerce tümce olduğunu imleyelim. Y akın dönem siyasi tarihimizle ilgili son yıllarda epeyce roman yazıldı. Bunların birçoğunun konusu/kıırgusu 70'li yıllara Juyulan özlem üzerine idi. Böyle olunca da, işin mantık ve eleştiri boyutu unutuldu. Oya Baydar'ın 'Erguvan Kapısı' bu gelcneğin biraz dışına çıkıyor ve belirleyici bir rol üstleniyor. Oya Baydar, Türk solunu ciddi anlaıııda eleştiriyor, deyim ycrindeyse yerden yere vuruyor. Bir roman kurgusu içinde önemli gön dermeler yapıyor. Süheyla Acar da bu romanında aynı kulvardan yürümeyi hedefliyor. Yazar, romanın kendine özgü alanından yararlanıyor ve metnin içini alabildiğine dolduruyor. 12 F.ylül öncesinde birbirini tanıyan insanların süreç ieerisinde 'yaşadıkJarını' anlatıyor. Süheyla Acar, bu romanında epik bir değerlendirme yapıyor: Istanbul'un farklı yüzlerini, darbe öncesini ve sonrasını, dostlukları/aşkları/ihanetleri getiriyor karşımıza. Romanın ana karakteri, Yağmur'dur. Yazar sözcük oyunlarıyla Yağmur'u çeşitli biçimlere sokuyor, onu bilinen tanımsallığın dışına çıkanyor. " Ağlayaıı bulut yağmur olur, öyle değil mi baba? s/297" Yağmur aslında ölii bir karakterdir. Diğer yedi ki şinin gözünden okura tanıtılır. 1 ler biri kendi bakış açısırıdan onu tanımlama ya çalışır. Karısı, oğlu ve eski arkadaşları onun bilinmedik yönlerine yoğunlaşırlar. Kurgunun bu açıdan hayli tlginç olduğunu söyleyebiliriz. SAYFA 14 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 78