22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vedat Günyol'un yapıtlan Türkiye Iş Bankası Kültür Yayınlan'nda Giin Ola Harman 0la Vedat Günyol. Ulvlye Alpayla birilkte Gün Ola Harman Ola da yazar özekin harmanından derlediği insanca görüşleri, akıcı bir dille anlatmış. Sanki okurla söyleşir gibi. Değerli yazarın ÖDÜr yapıtlan gibi bu yapıtı da bir başucu kitabı özelliğini içeriyor. Vedat Günyol'un her bir denemesi işlenmiş bir pırlanta. Bize de pırlantanın renklerini ayrımsamak kalıyor. ULVİYE ALPAY bir potada toplamak bir çeşit harmanlamadan geçer. Her günün bitimi bir harmanlamaya yol açar, güzeli çirkini ile. "Haıman, günlerin, ayların, lıatta hatta yılların yaşantısının özetidir. Bu harmanda, yerini bulmuş bulmaınış, yarıda kalmış, ruhsal, gönülsel eylemlerin özeti yatar, yazarının iç dünyasıyla dış dünyasının çatıştığı bir ortamda. Bu kitap böyles.i bir harmanlamanın üriinüdür." Usve bedenin eşdeğerliği içinde varsıl ve sağlıklı bir yaşam anlayışını bizlerle paylaşmak istemiş Vedat Günyol. Gün Ola Harnıan Ola, yetmiş bir denemeden oluşan bir yapıt. Yazarın kendi deneyimlerine, dünya görüşüne da yanıypr. Günyol önce "Aşktmiş Her Ne Var Âlemde... diyor ve eldiyor. Aşk sevginin, çılgın sevginin uzantısıdır. Sevgi aşka dönüştü mü, yer yerinden oynar. Bence sevgi sevgidir. Sevginin sapığı olmaz. Ancak sevgiye sapıklık açısından bakanlar sapıktır. Aşk denince iki türlüsü geliyor akla. Biri sekse yabancı romantik aşk, biri de sekse vurgulu, adına sevda denilen o ölesiye tutku" Yazar, yaşatılan aşka örnekte vermiş. îsa'dan önce Roma imparatorluğuna karşı bir ayaklanma düzenlenir. Ayaklanmayı yöneten Paetus adlı bir konsüldür. Ayaklanma bastmlır ve elebası Paetus ölüm cezasına çarptınlır. O donemlerde ölüm cezasını cellat adı verilen bir görevli uygulamaz; cezava çarptınlan kişi kendi canına kıyar, dana doğrusu kıymaya zorlanır. Paetus da kendini hançerleyerek cezasını uygulamak zorundadır, meydanda toplanmış seyircilerin karşısında. Kalabalık içinde, Paetus'un eşi Arriâ, elinde hançer öne atdır ve hançeri bağrına saplayarak "Paete non dolet" (Paetus acıtmıyor), diyerek kocasına cesaret verir. Yaşayan, yaşatılan aşkın, tarihe mal olmuş en büyük örneğidir bu". Hümanizm, insana ve insani değerlere en büyük ağırlıgı veren düşünsel bir yaklaşımoır. Bu algılama kişiliğini etkiler ve bireyi, tüm benliğinin gereksirımelerini doyurmaya yönelık davranışlara iter. Dlnsan olarak insan, kendi zihinsel toplamından üstündür. Teimş DI* OBnenn S evgıli Günyol, "Gün Ola Harman Ola" diyor, tş Bankası yayinlarından çıkan son kitabında. Köklü bir özekınin temsilcisi, sanatçı, değerli yazın adamı, düşünür, denemeci, eleştirmen, çevirmen, eğitimci... o bir bilge. Yıllar öncesine dayanan yayıncdığı da var. Bütün bunlann ötesinde insanın kendi başına bir değer olduğunu savunan hümanist düşüncenin savunucusu. Candan bir arkadaş, başını omzuna yaslayacağın bir dost. Kısacası bir güzel insan Günyol. Kitabın kapak tasarımı çok hoş. Kınk beyaz üstüne şafak sansı bir gül. Çiçeğin üzerine leylak rengi gizemli bir gölge düşmüş, aşk içinde ışıl ışıl gülümsüyor. Günyol'un yüzü gibi sıcacık, Günyol'un yüzü gibi aydınlık... bir tek gül. Bence Dİr tek gül, çok şey anlatır...bu soylu çiçeği bırakıp kitabın arkasına bakıyorum. Yanılmamışım. Bilge kişi her zamanki doğal gülümseyişiyle orada... kapaktaki gül gibi... Bir süre karşılıklı gülümsüyoruz. Fotoğrafı Yıldız Üçok çekmiş. Kapak tasarımı: Mehnıet Ulusel' in. Yüreğim iki sanatçıya da teşekkür etti bile. Sevgili Vedat Günyol'un bu yapıarun içeriğine girmeden önce Günyol'un 'önsöz'üne değinmek istiyorum. Yine tüm yalınlığı ile şöyle diyor: "Günlerin hayhuyu, gelgitleri, olurnlu olumsuz olaylarını 2) İnsan varhğı insani bir bağlam içinde oluşur. 3) İnsan bilinçli bir varlıktır. 4) tnsan seçim yapabilen bir varlıktır. 5) İnsan amaçlı davranan bir varlıktır Tüm gizilgücünü kullanabilen kişi, kendini gerçekleştirme düzeyine ulaşmış demektir. Hümanizm bireyin içinde yaşadığı dünyayi kendi deneyimlerine göre algıladığı görüşüne dayanır. Bu algılama kişiliğini etkiler ve bireyi, tüm benliğinin gereksinmelerini doyurmaya yönelik davranışlara iter. (Ana Britannica) Bütün bunlar sevgili Vedat Günyol'u çağrışnran sözler. Hümanist düşüncenin yenilmezyetkinbirerio. Yaşama gücünıı ve tutkularını ayakta tutan, ancak kimi kez 'ansızın hortlayan azgın dalgalara karşın da' bir mendirek görevi üstlenen usçu, insancıl düşünceler aynca. Vedat Günyol, Sevme ve Sevilme Üzerine kurulu düşüncelerinde yine ussal bir yaklaşım içinde. Diyor ki: "Scni seviyorum" sözü can yakar, "seni çok seviyorum" sözü cana can katar. Biri seksten, öbürü seks dışı sevgiden geçer. Beğen, beğendiğini al. "Seni çok seviyorum' sözü anaya babaya, dosta, arkadaşa, art niyetsiz bir sevgi belirtisidir. Ama "seni seviyorum" sözü, dünyanın altını üstüne getiren bir ateşten gömlek çılgınlığıdır." 1 lümanistlerin çoğu us giıcünü ve bedeni birlikte ele afan, sağhklı, çok boyutlu ve varsıl bir yasam anlayışını paylaşır. İnsani temel alan, ldasik değerlere uyumluluk, çağdaş insansal bilimin vurgulanması aynca. Işte tüm bu ayncalığı içine sindirmiş Vedat Günyol. Sevgili Günyol, varsıl birikimini, denemelerini okurlarına aktanrken yalın dilini de ustalıkla kullanıyor. Içtenlikli, neşeli, şakacı, bir o kadar da vurgulu. Denemelerinde bir çocuğun cıvutısını bulabildiğimiz gibi, bir gencin coşkusunu da yaşatıyor bize. Ancak tüm bu çekiciliğin üzerinde Günyol' un bilgeliği sıkı sıkı örülü. İnsana ve insani değerlere düşünsel yaklaşımını buluyoruz yapıtında. Günyol, "Benim işim okumak, ara sıra da yazmak" diyor, "Ben Yorulmazam" diyor yine delikanlı. Günyol'un 90 yıllık yaşamı dört dörtlük geçmemiş. Ancak her zaman yaşamla hesaplaşmayı bilmiş. Savaşımı bugün de sürüyor, yarın da sürecek. Değerli yazann, yaşama, sevgiye dayanan aîulcı bir yaklaşımla bakması, yaşamayi sevmesi, dostluk, yardımseverlik olgulanyla hep tanışık olması işte tüm bunlar Günyol'un bilge kişiliğini oluşturmuş. O mutlu bir insan. Çünkü yüreğini her tür sevgiye açık tutuyor. Bakın neler demiş: "Kör Inanç Üstüne, Inanmadan înanmak, Bu Cennet Bu Cehennem, Akıl Neye Yarar? Aklım Dinimdir." Yazarın bu denemeleri gericilik üzerine. Camiden sokağa fırlayan kalabalığa şöyle diyor: "Kaç kişi var dinin özüne varmış, lslamın ruhunu özümsemiş?" Cenap Şahabettin'in şu sözleriyle bitirmiş kör inanç üstüne denemesini. "Her mahpusa acmm, ama boş inançlar içinde mahpus olanlara hepsinden çok." Yine Cenap Şahabettin'in ağzıyla sesleniyor Inanmadan Inananlara. "Din bağnazlığı dini, tarih bağnazlığı tarihi öldürür." May'e göre Yaşama gücünü ve tutkularını ayakta tutan insanuı ölümlü olduğunu bilmesidir. Değerli Günyol ne diyor: "Düşünüyorum da derin derin, dinin ölüm korkusundan doğduğuna inanır oluyorum. Ölüm korkusu, cehennem korkusunun kapılarını açıyor ilk ağızda, insanlara sen istediğin kadar cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğunu anlat, kulak veren kim?" Bence Günyol'un yasamla bu denli barışık olması, sevgi ve dostluk bağlanyla varsıllaşardığı akılcı yolunu bugüne değin hiç şaşırmamasından kaynaklanıyor. Soluk alıp verdikçe yüreğinden yuzüneyansıyan an gülümsemesi içinde yalnızca gerçekleri savunması, kör inançlara yüz vermiyor olması. İşte şimdi de; "Akıl Neye Yarar " diyor. Günyol adımını her zaman ııygarlık için atmış. Kuşkusuz bundan böyle de her adım uygarlık yolu için atılacaktır. "Bir yanda inanç dedikleri o tartışılmaz, körü körüne inanılan, gerçek üstü bilgiler; bir yanda akıl denen, yaşamı kılı küına sınava çeken, doğruyu eğriyı yerli yerine oturtan bir güç var" diyor. Günyol, dinle arasındaki ilişkiyi çözümlemiş. Bugün göğsünü gere gere "Dinim Aklımdır Aklım Dinimdir" diyor. "Evet ben ateistim. Bunun yolunu bana aklım gösterdi. Bu konuda ödun vermeye niyetim olmadığına ve olmayacağına parmağımı basıyorum. Var mı bir diyeceğiniz?" diyor içtenlikle. Günyol'un her denemesi, insan olana çok şey katar. "Üdül" de işte böylesi anlamlı, algılayabilenleriçin." însan insansa eğer, Tcöşede bucakta da olsa yine insan, yine insandır." Yani varlığını ve mutluluğunu çevresindeki insanlarla, arkadaş ve dosdarla paylaşamıyorsa, yok demektir bence. Paylaşma ve dostluk olgulannı birbirinden ayrılmaması gereken iki halka olarak verirken bize; bakın Cîünyol'a özgü nasıl da anlamlı sözcüklerle bitiriyor denemesini. "Bence derken: "Ben kim oluyorum?" sorusu ön plana çıkınca, kimseye çaktırmadan sahneden kaçıveriyorum aciz ve naciz kimliğime bürünerek. Günyol'un Kendi Kendimle denemesinde de yaşlılıkla uğraşıp kendimi yormak, umutsuzluğa, umarsızlığa düşmek yerine yaşlılığı kabullendim demiş, ancak, yaslılığı usu ve yüreğiyle alaşağı edip üstüne Dİr de çarpı isareti koymuş bile. E, serde 18'lik delikanlılık varken kim korkar yaşlılık denilen hain kurttan. "Değil mi ki serde gençlik saplantisı var, değil mi ki "ihtiyar olsak da gönlümüzü taze' tutmaya gönül veımişiz, değil mi ki "aldırma gönül aldırma' diyebiliyomz. Otesi lafügüzaftır. Nefes alıp verdikçe, yaşıyoruz demektir. Yaş maş beş para etmez, önemli olan nefes alıp veımeue ve ı CUMHURİYET KİTAP SAYI 586 Paylaşma ve dostkık GünyoruıMgeitf SAYFA 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle