Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
r vüzden kendini kurtarmayı başaran bir kadın... Öykünün birbirinc bağlı biçemine gelince, zincirleme anlatım bence ustalık isteyen bir işti. Tck öykü anlatımını aşan, daha üst düzcydc, bambaşka senfonik bir çaba isteyen işti. Mahşer'de biraz da kendi ustalığımı sınamak istedim. Ama bunu başarabildim mi, takdir sİ2 eleştirmenlerlc, okurlarımındır. Öyküde gclenekscle bakışınız, bundan yararlanma tavnmztn lipik örncklcriniscrgılıynr dtyebiltr mıyız bunlara ? Elbette diyebiliriz. Miizik, rcsim, roman, öykü, şiir, tiyatro vc sinema hep geleneksel kültürden emiş yapmış, yararlanmıştır. Ülkemiz yazınında bıınun cn güzel örneği, büyük örneği Yaşar Kemal'dir. Bütün dünyada gelenekselden, mitos ve destandan yararlanma önemlidir. Ama bu tür anlayışlar nedense bazı seçkinci çevrelerOsman şahln Yazar dostlanyla Cönen'de. cc küçümscniyor. Bu tavrı yanlış buluyorum. ililmi Yavuz bu gerçeği görmüş ve bu konuda aydınlatıcı, yazıfar yazmış, açıktır kirabk katillerden birinin önüne. lamalar yapmıştır. Amer tiplemesiyle, son ytllarda ülkemiz medyasında sıkça sözü edilen kiralık kaKonuşma sanatnvn iıceiikleri tillerinyazgılanarasındabirkoşudukvar Bu bölümdeki her bu öykü ("hstzlıkta tki Ki$i", "Gecenin Sahipleri", "Kalo'nun dır."Altın Dişli Keçiler"in kahramın ToAn tle Olü Ananın Oğlu Siildiir", "Kara pal Kosak'ın traji komik yaşamına gelinTorba", "Hayran", "Altın Dişli Kcçiler", ce; şakacı, saf bir koyun çobanı iken, yap"TopalKosak", "(îiineşın Sarı Tili") bağım tığı yersiz bir şaka yüzünden başına ncler stz anlatılar gibigörüheler de, bırbirinebag' gelebileceöini, sonunda nasıl acımasız bir lı izleklcr, gcçiş ve süreklilik sagİayan mo eşkıyaya dönüştüğünün öyküsüdür, "Altiflerle birbütünlük saÜandıg'ı gözleniyor. tın Djşli Keçiler". Ön anlatılan ("Itsızhkta tki Kısi"), Öykülerdeki bu bütünlüğü kurma düşünc'eünde, insan daha çok hangi bayutlartyla ("Gecenin Sahiplcri") izleyen öykülerâe sizi Doğu hikâyc anlatıcılanna yakınlaştıran ilgilendirdi sizi? bir yan var. Bu yakmla^ma üzcrindc dura Birbirine bağlt olarak işlenen bu öykülım biraz da lerin kökünde evrensel bir duygu olan Çocukluğumun eski halk anlatım ge'Korku' motifi yatar. Toplumla çevrenin, leneğinin yaşadığı Toroslar'da geçtiğini, birey üzerindeki etkisi de verilir ayrıca. yeri gcldikçe öykülerimde böylesi anlatım Gece karanlığında mağaraya sığınmış geleneklerinden yararlandağımı önceki sobir kadın. Olü kocası yanıbaşında yatıyor. rulannızda yanıtlamıstım. Gelenekselden Korku içindeki kadın sabanın olmasını yararlanma, benim DÜerek, düşünerek bckliyor. Derken, gerçek mi, düş mü, ne seçtiğim, çağdaş öykü sanatına taşımak isolduğu belirsiz bir süreç başlıyor. Üç azıtecıiğim yöntemlerden biridir. lı eşkıya giriyor mağaraya. Kadınlara teca Bir ae 'masal'm, 'hikâve'nin üzerindevüz etmeleriyle nam salmış üç azılı eşkıya. ki durum (ruhsalolarak), nemanlatıa/anBir yanda genç, güzel, korunmasız bir kalatan olarak, hem de dinleyen açtsından, dın, öte yanda gözü dönmüş üç eşkıya. sergıleyen bir hoyut var. Burada astlamaçMağarada sabaha kadar neler olacağının ladığımz neydi? yanıtı verilir Mahşer'de. Eşkıyalar kadına ellcrini bilesüremiyorlar. Kadın, konuşma însan ahlaki degerleri ilkin annesinden sanaünın bütün inceliklerini kullanarak, öğrenir. Annelerin çocuklarının nc yaptıeşkıyaların hayat hikâyelerini onların yiiğını bilen, de^erlendiren güçlü sezgileri züne karşı anlatmaya başlıyor. Her anlatıvardır, Mahşer'deki Huma Kadın'ın yapda eşkıyalar kendi geçmişleriyle yüzleşitığı biraz budur. Bir üst baluş açısı, bir üst yorlar. ana kimliğidir. Huma Kadın anlatılanyla üç eşkıyayı geçmişleriyle yüzleştirir ve anMahşer bu yüzleşmeyi anlatıyor. latımıyla karanlıkta onların yüzüne bir ayAhlak, saygı, terbiyc nedir bümeyen üç na tutar. insanın, toplumun ve çevrenin de sıkıştırmasıyla nasıl insanlıktan çıktıklannı, birer Insanın, özelltkle ktrsal kesim insanıcaniyc dönüştüklerini, vaktiyle kesmez binıtı ıçsel görüntülerini yazmaya yöneliynrrer kör bıçakken, toplumun bileği taşına sunuz Bir yanda yafanan çarpta olaylar, atsürtüle sürtüle nasıl keskin birer usturaya mosfer, öte yanda da bunlar karşıundadöndüklerinin hikâyesidir Mahşer. ki/içindekı insan... Adeta bu insanın ruhuÇocuk doğururkcn ölen bir kadın var nun titreyenyanlannıyanutıyormnuz. Öyortada. Ama anasının ölümüne neden olkücülüğiinüzün bu boyutu üzerinde duradu diye ağzı var diü yok bir bebek suçlalım biraz.. nıyor. Biliciler, kâhinler, Süldür çocuğun Yasalar kentlerde çoktur. Kentteki indoğarken avucunda kan pıhtısı olduğunu, sanların yasalarla düzenlenmiş iyi kötü bir onun ilerde çok kan dökeceğini söylerler. yaşamlan vardır. Apartman yöneticileriBöylece çocuğun çevresini ve yaşadığı ornin bile bir yönetmelik kitabı olduğunu tamı yönlendirirler. lşte bu yünlendirmeanımsayalım. Ama kırsal kesim insanları lerin getirdiği insan, acımasız eşkıya Süliçin sözlü yasaların dışında yasa yoktur. dür'dür. Kırsal kesim yaşamı belirsiz ve kaygandır. Kent insanı duygulannı denetlemeyi giz"Kara Torba"da ise, Bozon Ağalarının Iemeyi de iyi biliı. Çünkü toplumsal yaşatetikçisi Amer anlatılır. Amer, usta demirmın yoğunlıığu onu bu yönde eğitmekteci olmasına karşın, güce tapan, güçlü olan dir. Yakırsal kesimde? Adam emek vereların buyruğyna girmekle övünen kiralık rek tarlasını siirer, mısır, buğday eker. Yağbir katildir. Oldürme görevinin her işaremur yagYnazsa bütün emegı boşa gidecekri önüne atılan 'Kara Torba'dır. Amer, öltir. Kırsal kesim insanının ruhsal durumu düıdüğü insanların kellesini 'Kara Torbileyctişkin insan piskolojisinden çok, çoba'nın içinde Bozon Ağalan'nın önüne kocuk psikolojisine yakındır. Ora insanında yacaktır. Hcp avcısı için avlanmaya alıştıduygular çınlak ve yalındır. Kcnt insanlanlmış Sahin kuşu, bir gün cfendisi için de rıncla görülen bazı temel alışkanlıkların ğil de, kendisi için avlanmaya kalkarsa ne hayli gerisinde kalmış, pek çok düşünce olur? Oldürülür. Amer'in başına da işte bu biçimlerinin ipuçlarını yalnızca kırsal kegehr. Vurulmasını istedikleri adam, eski sim insanlarmda görebiliriz. Yani her in arkadaşı çıkıııca, Amer'in eli varmaz kıysanın ruhsal dünyasında, kent gelişiminin ınaya. Büylete "Kara Iorba "nın içi boş geride bıraktığı ilk çekirdek halini, diğer kalır. Buyruğuna girdiği güç, sonunda nir deyişle bugünkü kent yaşamımızın asonun için de bir "Kara Torba" attıracakKİTAP SAYI 460 , özünü onlarda görürüz. ÖrYnedenle, onlann iyi tanıdığım bu yanlarını belirtmeye çalışıyorum öykülerimde. Yercllik/yöresellik bir yazar ıçın ne anlam taşır sizce? Bitki ilkin kcndi kökleri üstündeyükselir. Kendi kökIeriyle alır suyunu, besinini topraktan. Kökler toprağı tutar. Ve o toprak dünyanın her yanında aynı topraktır. Yerelyöresel kiıltürleri de buna benzetmemiz olası. Yeryüzü suları nasıl dere, çay, nehir derken denize, okyanuslara kanşıyorsa, evrensel kültürleri de besleyen unsurların çıkış noktası ycrelyöresel kültürlerdir. ÖykücülüSünüzü bugün kime daha yakın buluyorsu Ömer Seyfettin, Sabahattin AÜ, Sait Faik, Yaşar Keınal, Orhan Kemal, l'akir Baykurt çizgisine, şiirimizde Nâzım Hikmet, Ceyhun Atuf Kansu, Ahmet Arif, Cahit Külebi, Mehmet Başaran çizgisine, resimde Nuri îyem, Nedim Günsür, Turgut Zaim, Bedri Rahmi Eyüboğlu, sinemada ise Ö. Lütfi Akad ile Yılmaz Güney'in çizgisine yakın bulurum kendimi. Bir öykü nasıl olusur sizde? Yazıya nasıl geçcr? Yontu ustaları yapacakları heykel için nasıl kendilerine uygun mermer seçerlerse, ben de yazacağım öykünün konusunu seçerim. Kimi yazarlar için konu pek önemli olmayabilir, ama bende önemlidir. Öykünün kendi iç gerçeğl Duyduğıım bir öykü çekırdeğinin içine bir öykü kuıdu gibi girer, çekirdeğin özünü, çağdaş bir yorumla çözüp açmaya çalışırım. Bu bende bir tür kuluçka dönemidir. Bazen gözden kaçmış küçük bir ayrıntıdan hareket cderek, bazen gerçeklikten ya da birbirinden farklı gibi görünen olaylan birleştirerek öykü konularımı oluşturmaya çalışırım. Kimi zaman beni çok eddleyen yaşlı bir insanın yüzünden yola çıkarım, o yüzdeki gi/Ü coğrafyayı okuyup, çözmeye, o yüzün gerisindeki gençliği görmeye çalışırım. Belleğimdeki birikımi, anılarımı, çağırışımlarımı harekete geçirerek konuya yoğun şekilde odaklanırım. Yüksek duzeyde bir uyum ve konsantrasyon halidirbıı. \ üçbir öykü gerçeği olduğu gibi yansıtmamalı derim. Çünkü bir görünen gerçek vardır, bir de yazılan öykünün kendi iç ger çeği vardır. Bu iki gerçeği gözardı etmemek gerek. Ayrıca öykü konusu ne olursa olsun, yazar için asıl konuya bakış açısı önemlidir.. Öykü birdenbire ortaya çıkmaz bende. Öykülerimi beş altı kez yeniden yazarım. Gerekirse öykü için ön araştırmayapar, öyküye göre mekân bakanm. Öykü için araştırma yapmayı, mekân bakmayı öykü anlayışımın yükselmesinde bir basamak olarak görürüm. Asıl zorluk öyküyü yazıya dökerken başlar. Içimdeki yoğunluğa uygun sözcükler bulup seçmeye çalışırım. Gece gündüz öyküyle yatar, öyküyle kalkanm. Fıkanmafar olunca konuytı daha fazla yor mamak için yazma eylemine bir süre ara vcririm. Günün hersaatinde.gazete, kitapokurken, öykü yazarken sürekli klasik Batı müziği dinlcrim. Müzik benim soluğumdur. Sözcükler önemlidir. Sözcükler öykünün kanı, canı, eticfir. Öykü sözcüklerle bir anlam kazanabi lir ancak. Bu yüzden her harfin ayrı bir kan gnıbu olduğuna, ayn bir rengi, tınısı olduğuna inanırım. Sözcüklerin içini görmeye çalışırım. Seslcri, renkleri birbiriyle sıkıca örüp kenetleyerek gizli iplik ve uüğümlerden oluşan öykü kumaşını ağır ağır örmeye çalışırım. Öyküde yer alan karakter ve tiplerin içini sözcüklerle yararak girmeye çalışırım. Yüzlerce gözeden oluşan bir siinger topunun içine dalmaktan farksızdır bu. Yazılan her sözcük öyküye hizmet etmelidir. Gereksiz, yığma sözcüklerden öyküyü arındırmaya çaLşırım. Bu yüzden iyi yazılmış bir öyküyü daha iyi olması için bozduğum çok ofur. Öykü yazmak akılla, şözcüğün imbiğinden süzülen bir iştir. Öykü yazmak bir yazarın kendini tersine çevirmesi demektir. Bütün bunlar öykü sanatına duyulan saygıdan ve tutkudan ötürüdür. Bir yazar olarak öykü nedir sizce? Öy kü neyi ifade eder/etmelidir? Binlerce yıldan beri insanların birbirlerine anlattıklan, dünya durdukça da an latacaklan şeylerin adıdır öykü. Insanlar dün olduğu gibi bugün de öykü dinleyip öykü anlatmayı seviyorlar. Erkekler kahvelerde, kadınlar özel günlerinde, pasta nelerde neler konuşurlardersiniz? Bütün sanallar gibi öyküler de ilk önce insan imgeleriyle yaratılmıştır. Dünyadakı bütün sanat dalları aslında birer öykü anlatırlar. Sinema bir öykü anlatır, opera, bale bir öykü anlatır. Tablolar, yontular da öyle. Dünya, anlatıla anlatıla bitirilemeyecek kocaman bir öyküdür, zaten. • Bundan böyle neler yazacaksınız? tçinde on bir öykünün yer aldığı "Ölüm Oyunları"nın çalışması üstündeyim. Uzunca bir öykünün yer aldığı "Kanatları Yamalı Kuş" var. üaha sonra geniş oylumlu beş öykünün yer aldığı adını henüz koymadığım bir öykü dosyanı var. On yedi, on sekız yaşlarındaki yedi genç kızın, Güneydoğu kırsalındaki ıssız bir dağ köyünde verdikleri, canlı, destansı aydınlanma mücadelesinin dosyası var elim de. Eğer bu dosyayı bitirebilırsem, Cumhuriyet tarihinin en güzel eğitim öykülerinden birinin ortaya çıkacağına inanıyorum. Bütün bunlan bitirdikten sonra kendi özyaşamöykümü anlatan belgesel bir anıromana başlayacağım. Her iki kita bımda kendi öykücülüğümün sınırlarını genişletmeye, kendi öykü sınırlanmın ötesinegeçmeye, kendi öykü dünyama renkler, çeşider getirnıeye çalışıyorum. Bunun için de gcrckli olan neyecanı, çabayı ve soluğu duyuyorum kanımca. • CUMHURİYET SAYFA 15