08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

riJKKJYK'DK KADIN ou.usr Türkiyc'de Kadın Olgusu, konuyla ilgilenen herkes için hem iyi bir giriş hem de bir başvuru kaynağı niteliğinde. Ama elbette, gülünç olmakta ısrar edenler için değil, kadın olsun erkck olsun birey ve toplum üzerine gerçekten düşünüp derinlemesine sorgulamalara girişmeye cesaret edenler için. açığa çıkarmak oldıı. Ama kadın bilimciler bununla yetinmediler ve içindc çalıştıkları büim dallarında varolan alışılmış, "normal" paradigmalan sorgulamaya ve sarsmaya başladılar. Boylece, meşrııiyetini ve otoritesini ıızun bir zaman aralığı boyunca gelıştırilen rasyonalist pozitivizmden alarak Foucault'cu anlamda bir bilgi iktidarına dönüşen bilim söyleminin idcolojik yanlılığının açık seçik ortaya çıkmasını ve kurumların düşünsel kısıılamalarını aşacak bir ııfuk derinliğiyle yaklaşmak durumundalar. İşte İstanbul Üniversitesi biinyesinde kurulmuş ve alanında ilk ulan Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin ayda iki kez karfıuya açık olarak düzenlediğı Çarşamba Konferansları'nda çeşitli dibiplinlerden ka dın bilimcilerin yaptıkları konuşmala rın metinlerinden oluşan Türkiye'de FATMAGÜL BERKTAY* S ay Yayınları'rıın, İ.Ü. Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ile işbirliği içinde hazırladığı bu derleme, henüz pek bilinmeyen bir bilimsel alanın çeşitli dal larında yapılmii} inceleıneleri içeriyor. Bu makalelerle birlikte Necla Arat'ın, konunun genel bir değerlendirmesini yaptığı "Başlarken" yazısı ile Serpü Çakır'ın "1980 Sonrasında Türkiye'de Kadın Araştırmalan" adlı bibliyografya çalışması da kitapta yer alıyor. Böylelikle, Türkiye'de Katın Olgusu, konuyla ilgili olanlar için gerçek bir başvuru kaynağı niteliğinde. Ama önemı bununla sınırlı değil. 1970'lerden itibaren, önce özellikle ABD'de etkisini hissettiren, sonra giderek Avrupa üniversitelerinde de yaygınlaşan Kadın Araştırmaları'nın disiplinlerarası bir nitelik taşıdığını ve her türlü (sınıf, ırk, cinsiyet vb.) eşitsizlikten arınmış bir dünya görüşüne bağlı olduğunu görüyoruz. Kadınlar, bilinen tarih boyunca bilim ve kültür alanının dışında tutulma çabasıyla mücadcle etmek zorunda kalmışlar ve kuralı bozan kadınlar her zaman varolmakla birlikte bunlar birer istisna olmaktan ileri giunemişlet. 19. yüzyıldan itibaren kadın hareketinin gelişmesinin verdiği itici gücün de etkisiyle, giderek daha fazla k.ıdının bilim alanına girdiği gö/Ienıyor. Ancak 20. yüzyıl'ın son çeyreğınde bıle, bu alana girnıeyi başaran kadınların erkeklerle ne sayıca, ne statü a(,ib>ından ne de al dıkları ucret konusunda, cijit oldukları söylenemez. Yapılan çeşitli ara^tımıalar, bilim camiasında da, toplumun diğer alanlarında gördüğümüz türdea eşitsi/liklerin, hiyerar^ilerin ve ayrım cılıkların .sürmekte olduğunu gözler önüne seriyor. Bu durumda, hem daha çok sayıda kadının büimlerı girmesinin, hem de üniversiteler bünyesinde ayrı Kadın Araştırmalan bölümlerinin kurulmasının ne denli önemli olduğıı ortaya çıkıyor. Kadınların "görünmezliği"nin ve sessizliğinin kültürel norm olduğu toplumlarda, kadınların kendi adlarına ve kendileri için konuşmaları ve kendi bakış açılarıyla bilgi üretmeleri başlıbaşına önemli olduğu gibi, aynı zamanda egemen ataerkil K İ T A P S A Y I 7 6 2 "Türkiye'de Kadın Olgusu" ilginç incelemeleri bir araya getiriyor. Türkiye'de kadın olmak Prof Dr Necla Arat tanımlara ve kısıılamalara da bir meydanokuma anlamı taşıyor.Bu nedenle, Kadın Araşlınnalarrnın ilk hedef ve uygulamalarından biri, kadınları her alanda "görünür" kılmak, onların üstü örtülmüş ve bir anlamda hem tarih hem de bilim dı^ı bırakılmış katkılarını da sağladılar.Kadın Araştırmalan alanında çalışanların işleri kolay değil; çünkü yalnızca varolan cinsiyet rollerini, ilişkilerini borgulamakla sınırlı kalmamak, aynı zamanda egemen düşünce biçimlerini de sorgulamak ve ele aldıkları konulara yerleşik disiplinlerin Kadın Olgusu adlı kiıap, Kadın Araş tırmaları alanında ulkemizde önemli bir bilgi birikiminin varlığına tanıklık ediyor. Siyaset biliminden psikolojiye, din sosyolojisinden nüfııs bilimine, edebiyat eleştirİMnden iktisada, ulus lararası hukukLan ilelişinı ve yabancı laşma kuramlarına dek uzanan bir konıı ve içerik zenginliğine sahip olan bu yazılar, Türkiye'de de eski ya da "normal" büimsel paradigmaların kadın bakış açısıyla sorguknmakta olduğunu ortaya koyuyor. Türkiye gerçekten bir çelişkiler iilkebi. Bir yandan böylesi bir bilgi bırı kimi ve derinliği var, öte yandan gaze te sütunlarında ve televizyon kanallarındafütursuzcasergilenenbircehalete ve her türlü bayağılığa katlanmak zorunda bırakılıyoruz Özellikle bazı erkek yazarçizerlerımız, hem cehalelin verdiği cesaretle hem de kadınlaı hakkında uluorta konuşnıa hakkına ve kolaylığına sahip oldukları yanılsaması içinde kadın hakları, remıni/m, vb. konulaıında ibtediklerı gibı atıp lutabileceklerini sanıyorlar. Türkiye de kadın olgusuna ciddiyelle yaklaşan bilimsel araştırmaların sayısı arıtıkça, bu tutumıın koflıığu ve gulünçlüğii de iyice ortaya çıkıyor. Türkiye'de Kadın Olgusu, konuyla ilgilenen herkes için hem iyi bir giriş hem de bir başvuru kaynağı niteliğinde (bu açıdan, bazı yazıların sonundj yer alan kaynakçaların yazıların tümünde yer almaması bir eksiklik). Ama elbette, gülünç olmakta ısrar edenler için değil, kadın olsun erkek olsun birey ve toplum üzerinde gerçekten düşünüp derinlemesine sorgulamalara girişmeye cesaret edenler için! • "Fatmagül Bcrktay, İ.Ü. hdeb. Fak hclscfc Bolu Türkiye'de Kadın Olgusu / (Yay. hz. Necla ARAT, Say Yavınlan, htanbul, 1992.) S A Y F A 7 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle