Katalog

Artık bizim de uluslararası bir dergimiz var: ARKİTEKT ,Yasama Sanatı ÜSTÜNALSAÇ itap tanıtımı yapılır da dergi tanıtımı yapılamaz mı? Yapılır elbette. İyi, güzel, doğru olan her şey gibi onlar da tanıtılabilirler. Biz de bugün bunu yapmak, Arkitekt Yaşama Sanatı adlı dergiyi tanıtmak istiyoruz. Bu derginin ilginç bir önöyküsü var. 1920'lerin sonunda Güzel Sanatlar Akademisi'ni ycni bitirmiş birkaç genç mimar bir araya geliyorlar. Cumhuriyetin ilk yılları, Türkiye'yi çağdaş uygarlıklar düzeyine çıkarmak isteycn Atatürk'ün basjattığı savaşım herkesi sarmış, devrimler birbirini i/liyor. Rıı coşku içindeki genç Türk mimarları da bir şeyler yapmak isteğiyle yanıp tulu şuyorlar. Neyapabilirler uğraş alanlan içinde? Bu alandaki en biiyiik eksikliklerden biri mimarların çalışmalarını ortaya koyacak, onların arasındaki iletişimi sağlayacak bir yayının olmaması. ünlar da bu konu üsriinde çalışınz, bu eksiği gideririz diyurlar. İşte Türkiye'nin ilk mimarlık ve sanat dergisi böyle bir ortamda doğuyor. Abidin Mortaş (19041963) ile Aptullah Ziya Kozanoğlu (19061966) düzenlcmc ve baskı işlerini üstleniyorlar. Mali işjerin çcvrilmesi Zeki Sayar'a (1905) veriliyor. S. Akkaynak, Sedat Hakkı Kldem (19081988), F. Çeçen,, Cemil, Şevki Balmumcıı da (19051982) yazı vc belgeleme işleri ile uğraşmayı kabul ediyorlar. Daha sonra uzun yıllar derginin tum yükünü tek başinaomuzlayacakolanZckiSayar'ın önerisi üzerine adının Mimar olmasına karar veriliyor. Bu ad 1935'te Arkitekt'e dönüşüyor, dergi de yayıınına son veıdiği 1980'e kadar kesinlisiz çı kıyor. K Elli yıldan fazla süren bir öyküsü var Arkitekt dergisinin. 1920'lerin sonunda Güzel Sanatlar Akademisi'ni bitiren birkaç genç bir araya gelerek bir dergi çıkarıyorlar. Dergi 1935'lerde Arkitekt adını ahyorve 1980'lere kadar sürdürüyor yayınını. Bir yıl önce de kaldığı yerden sürdürmeye başlıyor serüvenini. gının geçmışıni aratmayacak bir düzeyde hem de çağdaş bir görünümle çıkmaya başladı. Mimarlar da cumhuriyet dönemi Türk yapı sanatı içinde kurumsallaşmış bir adın yeniden canlanmasını heyecanla karşıladılar. Ama höyle bir yayını sürdürmek için yalnız he\ ecan yetişmi\ordu, günümüzün koşulLırı ondan kendini kurtarmasını da bekliyordu. Bu arada zorunlıı el değiştirnıelerdegeeiren dergi, daha yayın yaşamınınbaşında bir yol ayrıınınageldi. Adıyla yüklendiğisorumlulıık onun sıuıdan bir dekorasyon dergisi olmasını engelliyordu. Abone ve reklam sayısını yükseltmek için ise daha geniş bir okııyııcu kesimine seslenmek zorundaydı. AhmetTurhan Altıner çözümü onu fiziksel çevreyi dışarıda bırakmayan bir yaşama sanatı dergisi yapmakta buldu. Herkesin bir yaşamı, bir ya şama biçimi vardı. Kimileri bunu incelterek, varsıllaştırarak bir sanat biçimine dönüştürüyordu. Öyle ya da böyle, bunların hepsi bir fiziksel çevre, mimarlık yapıtlan içinde olmak zorundaydı. Doğru olan onları bir bütün olarak ele almak değil miydi? O da öyle yaptı, yeni Arkitekt'i bir yaşama sanatı dergisi biçimine soktu ;yaşamı dış kabuğıı olan mimarlıktan soyutlamayan, o kabuğa can veren iç dünyaları da gözardı etmeyen bir dergi. Arkitekt Yaşama Sanatı'nın öyküsiı kısaca böyle. Geçen yıldan beri bu ye ni biçimiyle çıkıyor. Ele aldığı çok çe şitli konu var* Evleriyle birlikte insanları tanılıyor. Derlemcilikten (koleksiyonculuktan) söz ediyor. Gezüecek görülecek yerlere değiniyor, kimi za man çok yakınımızdaki, kimi zanıan biraz daha uzaktaki olguları anlatıyur. Bir bakıyorsuııuz yapay fiziksel çevre sorunlarını küçük bir konutun içine sığdırmış, bir bakıyorsuııuz tüm bir kent ölçeğine yaymış. İçinde güncel sergi, yarışma, festival haberlerinin yanı sıra bir Beyoğlu meyhanesinde hazırlanan özel yemeğin tarifini bıılmak da olası. Kısacası, ilginç, yaşayan bir dergi. Bütün hunları yaparken geçnıişe saygılı, ama nostaljik değil, geleceğe yönelik ama ütopyacı değil, gerçekleri yadsımıyor, ama karamsar değil. Bun dan âlâsı da can sağlığı. Son olarak Arkitekt Yaşama Sanatı nın en yeni atılımına değinmek istiyoruz. ü artık uluslararası bir yayın. Doğal olarak bunu gerçeklejtirmek kolay değil, uluslararası bir yayın ile ulusal bir yayının okuyucuları, bu ok yucuların beklentilerı birbirinden çok farklı olabilecek şeyler. Bunu aşmak için bulunan tormül ise derginin her ay ulusal, üç ayda bir ile uluslararası ni telikte çıkması. Mart 1993 sayısıyla birlikte üç ayda bir İngilizce olarak da yayımlanacak ve dünyanın her yerinde satışa sunulacak. Nedeıı olmasın, dünyaya açılmak derken hep biz alacak değiliz ya, verecek bir şeylerimiz de var. Bilincinde değiliz ama mimarlık bu alanda en güçlü olduğumuz ko nulardanbiri. Tanıtnıamızı bitirirken bu dergiyi, özellikle de 3/1993 (Mart) sayısını yaşama sanatına ilgi duy an herkese öner mek istiyoruz. Kendi gözünüzle gö rüp karar verin. Kimbilir, belki içiniz de lngilizcesmi alıp yurtdışındaki biı tanıdığına göndermek gibi bir istek de uyandırır. Yüzünüzü kara çıkarmayacağınızı jimdiden söyleyebiliriz. • Bu ilk Arkitekt'in 50 yıl süren biröyküsü var, belki bir gün ona da değiniriz, biz gelelim ötekine. Bilindiği gibi 1980'li yılların sonuna doğru yayın alanında ilginç bir gelişme oldu. Mimarlık, iç mimarlık ve süslemecilik, kent düzenlemesi konularını işleyen birkaç dergi kısa aralarla çıkmaya başjadılar. Onlara gösterilen ılgınin yoğunluğu yayımlanrnakta olanları da canlandırdı. Mimarlar odasının yayını olan Mimarlık hem içerik hem de dış görünüş olarak kendini yenilcdi, Yapı Endüstri Merkezi'nin yayını olan Yapı ayda bir çıkmaya haşladı. Bunlara en son katılanlardan biri de yeni Arkitekt olmuşlu. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1 6 2 Sedat Hakkı Eldem Arkitekt'in yüneticisi Ahmet Turhan Altıner adında bir mimar. Başka yayıncılık ve gazetecilik çalışmalarının yanı sıra bir süre önce kendini yenikdiğinden söz eltiğimiz Mimarlık dergisinin çıkartlmasına katkıda bulunmuştu. Arkitekt hem adını aldığı der Arkitekt Yaşama Sanatı /Nokta Yayınlan AŞ, Utanbul, sayı 3/1VVJ (Mart), Türkçe ve ingilizce 121x27.5 cm /U4 say/a/3ü.U00.TL SAYFA 11