Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DİLEK HATTATOGLU ocııkkcn Mercan Adası'nı okumuştum, üç çocuk ıssız bir tropikal adaya düşüyorlardı ve ek• mek ağaçlarından ekmek meyvesi koparıp, hindistan cevizinin sütünü içip meyvesini yiyerek karınlarını doyuruyorlardı. Balık ve deniz hayvanları avhyorlardı. Boş boş oturmuyorlardı, hayır. Yapacakları öyle çok şey vardı ki. Denize giriyorlar, yüzüyorlar veya dalarak su altını keşfetmeye uğraşıyorlardı. Adayı dolaşıp ağaçları, kuşları ve bitkileri tanımaya çalışıyorlardı. Yüzme bilmeyeni yüzme öğrendi, bitki liflerinden çeşitli şeyler dokumayı öğrendiler, üçüncüsü çakıyla sopaları yontmaya, şekiller vermeyc başladı. Ayrıca büyüklerin desteği olmakstzın temel ihtiyaçlarını karşılamayı, kendi kendine yeterli olmayı da elbette. Üstelik bundan keyif alıyorlardı. Söylemek gereksiz herhalde, C "Göğü delen adam Samoa'yı anlatıyor."Vebir cenneti, o cennette yaşayan mutlu, huzurlu insanları anlatırcasına anlatıyor. Suslenmıs bir genc kız (solda) Samoalıgencerkek (üsttesağda) Okunabilir bir cığlık uzun yıllar kız olduğuma ve kaza geçirmesi muhtemel bir gemiye miço yazılamayışıma hayıflanmışımdir. Hâlâ da bir tropikal adada yaşamak içimde uktedir.Kimin değil ki? "Göğü delen adam Samoa'yı anlatıyor." Ve bir cenneti, o cennette yaşayan mutlu, huzurlu insanları anlatırcasına anlatıyor. Erich Scheurmann'ın Ayrıntı Yayınları'ndan çıkan kitabı benim imrendiğim, içimde ukte olan düşü gündelik bir gerçek olarak yaşayan Samoalılar'dan söz ediyor. Ama yolculuk el kitabı ya da Samoa antropolojisine giriş, kitabı değil elimizdeki. Evet, kitapta yüzyıl başındaki Samoalılar hakkında asgari bilgiler sunuluyor, evet insanı oraya gitmeye özendiriyor. Ama kitabın bunların ötesine geçen bir okunuşu miimkün bence. Çünkü Samoa sadece kendisi değil, Samoa 'öteki'. Samoa 'biz olmayan' . Coğrafi uzaklığiyla değil, kültürel f arklılığıyla, Samoa'ya bakarak kendimizin olmadığı şeyi görebilir, tartabilir, değişmek için ipuçları çıkarabiliriz. Birkaç yıl önce yine Scheurmann'ın "Göğü Delen Adam" adlı kitabı yayımlanmıştı. Samoalı bir yerlı şef, halkına beyaz adamları anlatıyordu. Vücutlarını gereksiz kumaşlarla gizleyen, yüzlerce kıvır zivır alet olmadığında kendilerini huzursuz hisseden takıntılı tipler, oradaki beyaz adamlar. O kitap, uzak bir kültürün insanlarının gözünde, beyaz kültürün aslında Avrupa kültürünün nasıl CUMHURIYET KİTAP SAYI 15B 'Göğü Delen Adam Samoa'yı Anlatıyor" yansıdığını göstererek bir özeleştiri imkanı sunuyordu. Scheurmann'ın eseri ise, kendi kültüründen rahatsız bir adamın, insanlarına huzur ve mutluluk ve bu arada özgürlük verebilmiş bir kültür karşısında duyduğu hayranlığın ürünü. Bu yanıyla da hem kendisini huzursuz eden öğelerin Samoa kültüründe var olduğunu gördüğü/ diişündüğü çözümlerini sunmuş hem de bir yandan tropikal adalar hakkında var olan, 'oralarda çalışmadan yaşandığı, insanların ellerini uzatıp bulduklarını yedikleri' gibi önyargıların yanlışlığını göstermeye ç alışm ış. Bu önyargılar mcselesi bence çok önemli. Samoalılar'ın hayatlarını, kültiirlerini, mesela bizimkinden farklı kılan temel özellik, bence, Scheurmann'a göre de çalışma ahlakları. Biz çalışmaya kul olmuş bir kültürde yaşıyoruz, onlarsa çalışmayı kendileri için kullanabiliyorlar. Bu yüzden bize cennet gibi geliyor onların hayatı. Samoa'ya gitsem, oralılar gibi yaşardım, özgür, mutlu ve huzurlu bir hirey olarak.Oralılar gibi yaşamak için, istemediğim ihtiyaçlar uğruna çalışmaktan, hayatımın amacı haline gelmiş çalışmalardan kurtulmak için, Samoa'ya gitmek zorunda mıyım? Zorunda mıyız? Bu bir yana, biliyoruz ki Samoa'da yaşayan herkes Samoalılar gibi değil. Bir de tropikal adalara gitmiş Samoalıolmayanlar var, 'göğü delen adamlar'. Ve sömürgecüik tarihi. Sadece Samoa için değil, bütün güzelim ülkeler için, bu göğü delen adamların, zengin olmak, sermaye biriktirmek uğruna yerlilere hayatı ve o güzellikleri nasıl haram ettiklerinin, bu arada yerli kültürlerin nasıl asimüc edildiğinin örnekleriyle doludur. Tabii, bu arada kendile rine de hayatı zehir ediyorlar, o başka. Yani Samoa'ya gitmek, o göğün altında yaşamakla iş bitmiyor. Başka bir şey var. 'Samoalılık ruhu' diyenlerolabilir bu şeye, 'doğanın çocuklarının doğaya saygısı' da denebilir. Bense 'çalışma ahlâkının farklılığı' demeyi yeğliyorum. Kitap, bu farklılığın, Samoalıların hayatlarından kaynaklanan nedenleri hakkında ancak ipuçları verebilir, bu konuda düşünmemiz için bir ilk malzeme sağlayabilir. Ve bu nu sağlasa iyi olur. Çünkü Scheurmann'ın anlattığı Samoa artık yok. Ada yerinde duruyor gerçi, ama o özgün kültür, o mutlu ve özgür insanlar artık yok. Yerine beyazlar gibi yaşayan ve beyazlar gibi düşünen ve yaşamak için çalışmak yerine çalışmayı yaşamanın merkezine oturtmuş, beyazlar gibi mutsuz, özgürlüğünü yitirmiş, asimile olmuş bir topluluk var.Ve "Göğü Delen Adam Samoa'yı Anlatıyor" yazarımn hiç düşünmediği, belki sezdiği bir şekilde de okunabilir, bir çığlık olarak. Güney denizlerinin kaybolancennetinin, kitap sayfalarından kopup gelen sesi olarak. Ama, balta girmemiş ormanda dolaşmanın heyecanını yaşarken, o ormana ilk baltayı soktuğunu gözardı eden bir adamın kulaklarındaki yansımasıyla. Yine de Samoalüar'ın yaşayışını, sadece imrenilecek bir masal gibi değil, gerçek olarak görmek gerek. Çünkü bir kez oluştuysa, artık yok edilmiş olsa bile yine yaratüabilir. Çünkü zihnimizde izi kalmıştır. Hem, hani Orhan Veli de diyor ya, 'beni bu güzel havalar mahvetti'; bu işin güneşli havalarla ilgisi varsa buralarda da güneş insanlara aşinadır. Biraz teşne olmak yetecek belki de. • Göğü Delen Adam Samoa'yı Anlatıyor /Erich Scheurmann I Çeviren: Erol özbek I Ayrtntı Yaymlart /144s. S A YFA 7 Samoalınınaracserecleri