Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
en az kirletme ilkesinden hareket edeçeğiz. "Termik santraliara de evet, ancak her türlü tedbiri (desülfürizasyon ünitesi dedahil) alarak. Türkiye'nin iklimi tüm enerji yatırımlarımızi hidrolik güce yöneltmeye izin vermiyor. Kuraklık olduğu yıllar elimizde derhal devreyegirecek termik sanıral lazım. Çevre Bakanlığı yerine Doğal Denge Bakanlığı öncriyorsunuz. Neden? Sizcc böyle bir bakanlık günün şartlarında miimkiin mii? Bu öneriniz gerçekmi? DEMİRER Çevre Bakanlığı, nüfusu artmayan, toprakları erozyonla uçup gitmeyen, hayvanları gürbüz, meraları bakımlı ülkelerin modellerikopya edilerek kurulmuştur. Türkiye'de durum çok farklıdır. Bu üç olgu temelden değiştirilmeden Almanya veya İngiltere'nin çevre örgütü model alınarak kurulan bir bakanlığın başarılı olması mümkün değildir. Bu nedenle biz; bünyesinde "Nüfus Planlaması", "Ağaçlandırma" ve "Mera Yönetimi" Genel Müdürlükleri bulunan bir Doğal Denge Bakanlığı öneriyoruz. Böyle bir bakanlığı kurmak yasa konusudur. Parlamentonun görevidir. Bunun için de ekopolitikacıya ihtiyaç S • Ç E V R E Kİ T APL AR I Yeşiî Poîkika /Jonalhon Porritt Çeviren: Alev Türker I Ayrıntı Yayınları Nasıl sosyalizm, Hangi Yeşil, Ne İçin Sanayi? /Rudol/Babro I Çeviren: Tanıl Bora I Ayrıntı Yayınları Yatın I Robert Havemann I Çeviren: Erol özbek I Ayrıntı Yayınları AJternati f Teknoloj'i/ David Dickson Çeviren: Nezih Erdogan I Ayrıntı Yayınları Mimarlık ve Çevre / Yikel Gürsel Anahtar Kitapfar Insan Haklart ve Çevre I OktayEkinci Anahtar Kitaplar Greenpeace in öykQsü/M. BrownJ. May / Çeviren: Sabir Yücesoy / Metis Yaytnlan Kmldan Yeşile/ Rudol/Babro / Metıs Yayınları Ekoloji ve Çevre BilunleriI Fikret BerkesMine Kıslaltoğlu / Rcmzi Kitabevi Çevre ve Ekoloji/ Mine Kışlalıoğlu Fikret Berkes I Remzi Kitabevi Demokratildeşme Sürecinde Kent ve Insan I Yikel Gursel IE Yayınları "Çevremiz" de Detnokrasi B.ekJiyor Oktay Ekinci IE Yayınları Çevrecilik I' Dominique Simonnet Çeviren: M. Selami Şakiroğlu I tletipm Yayınları Insan, Çevre, Toplum / R. Keleş vd. Imge Kitabevi vardır. önerimiz gerçekçidir. Çünkü her üç konu da gerçek sorunlarımız olduğuna ve şu anda tamamen sahipsiz bulunduğuna göre böylesine önemli işlevleri alacak bir bakanlığın kurulmasını ihmal etmek politikanınbüyük ayıbıdır. 1945 yılında 1 ton buğday satan çiftci 290 kg et alabiliyordu. Bugün ise bu miktar 24 kg'a düştii" diyor ve bunun üzerinde çok duruyorsunuz. Açıklarrnısmız? DEMİRER "1945 yılında 1 ton buğday satan çiftçi 290 kg et alabiliyordu. Bugün ise bu miktar 24 kg'a düştü" diyoruz. Bu tamamen gerçek. 1945 yılında 1 kg buğday 29 kuruş, 1 kg et ise 100 kurıış idi. Bugün ise 1 kg buğday 1.000.TL, 1 kg et ise 40 bin liraya dayandı. Bu konu çok önemli, çünkü şunları kanıthyor: 1) Türkiye'de çok fazla buğday çok azetüretiliyor. 2) Hayvancılıkla geçinenler mesleği terk edip büyük şehirlere göç ediyorlar. Kentlerimizdeyarı işsiz milyonlarca insan var kırsal kökenli. 3) Meralar sahipsiz. Bıanıı ben değil. Tarım Bakanlığı söyliiyor. Mayıs 1990, bakanlığın yayın organı TOK Dergisi, Sunuş yazısı. 4) Erozyon her geçen gün hızlanıyor. Topraklarımız uçup gidiyor. Üstelik baraj göllerine. Bütün bunların sonunda eti, sanayileşmiş ülkelerden hatta Amerika Birleşik Devletlerinden dahi daha pahalıya yiyoruz. Daha doğrusu yiyemiyoruz. UNCED'e sunulan Ulusal Rapor Skandah'nı anlatır mısınız? DEMIREK UINC;LD 92, 03.06.1992'de başladı. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ve önemli organisazyonu. Bu toplantıda dünyanın geleceği görüşulecek ve ABD engelleyemez ise sanayileşmiş ülkelerin enerji üretimlerine bazı sınırlamalar getirilecek. Türkiye'yi de çok yakından ilgilendirecek sonuçlar bekleniyor bu konferanstan. Böylesine önemli bir konferans için Türkiye 1991 yılında kapsamlı bir hazırlık yapmış ve bir Ulusal Rapor hazırlatmış. Bu rapor Ingilizceye çevrilerek bir yazı ekinde Başbakan (Sn. Mesut Yılmaz) ve Çevre Bakanı (Sn. Ali Talip Üzdemır) ımzaları de yurt dışına guıı derilmiştir. Raporun kendi içeriği tartışılabilir: Suya sabuna pek dokunma yan, genelde istatistiki bilgileri ihtiva eden, vasat bir rapor. Tercümesi ise tek kelime ile felaket! HJçbir denetimden geçmemis., çok sayıda dilbilgisi, sözcük ve kavram hatası bulunan bir tercüme. Türkçeden dönüşümlü uydurma İngilizce. Bu yanhşlıklar yetkililere duyuruld u. Sözlü ve yazılı olarak. Yetkililer raporu tekrar J.ercüme ettirerek ve yeniden bastırmak zahmetine katlanmadılar ve Türkiye'nin Ulusal Rapor'u UN CED'e o şekilde gitti! tnşallah kimse açıp okumaz. V # C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 120 S A Y F A 9