Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gülten Akın 'ın elyazısından şiirleri Yaktım adresini İzlediğimiz Sular / Gülten Akın Ejyazıları Yayıncılık Ankara 1991 / 54 s. METİN TURAN "Kurt koşarak gelir, kuşarak gelsin Tilki sinsice sürünerek Sürünerek gclsin Sürümüz ağılda bağlı hağlı da Umarımız uzaksa Yola inen sisi benimsedikse İster kurt gelsin ister tilki gelsin." Kent bir trajedi çiziyor Türkiye'de... Bir taraftan yadsidığımız köyliilük, bir tarafta niifus yoğunluğuyla, yükselen beton yığmlarıyla, otomobil çokluğuyla 'kent'lerimiz... Kentliliğimiz deöyle... Oturmuş bir kent kültürü yazık ki yok. İstanbul'un devralınan bir anlamda da azınlıklara özgü kent yaşamı niteliğini düşününce, Ankara'da o da yok... Hoş İstanbulda da artık 'eski İstanbul' havası kaldığını söyleyen yok ya, peki bize gec,miş,e özlcm duyuran ne? Dünyanın belki de, cn çok geçmişi özleycn çağdaşlan Türkiye'de yaşıyordur... Rir aradığımızı bulamama, buldıığumuz dan memnun olmama sendromu vat bizde... Kavramlarla tanınılar o denlı karışmış ki ülkemızde, sosyete denilin ce; kimin ne kadar para harcadığına bakmışız, neyi nereden giyindiğine... Bir açıdan, 'Yüksek Evde Oturanın Türküsü'nde, ııasıl betimliyor Gülten Akın bu çarpıklığı: "Evlcri yüksek kurdular / Önlerinde uzun balkon / Sular aşağıda kaldı / Aşağıda kaldı ağaçlar // Evleri yüksek kurdular / Onbin basamak merdiven / Uzakta kaldı / Uzakta kaldı dostluklar // Evleri yüksek kurdular / Cama betona boğdular / Usumuzdaydı unuttuk / Topraklar uzakta kaldı / Toprağa bağlı olanlar." lnsan çürür nıü? İnsanımız çürütüldü. Türkiye insanı yoğun değerler erezyonunda sistemli bir çürümeye sürüklendi. Şimdi hemen her giin gazetelerin, televizyonun diğer iletişim araçlarının konuları arasından eksik olmayan kültürel yozlaşma, kendiliğinden oluşmadı. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenlerin, gerçekleri bile bile salt küçük hesaplannın aritmetiğini denk Izledığımız Sular Siirin güzelllğl, Akın ın avkırılığı lemediği için görmezlikten gelenlerin, üçkâğıtçıların, insan harcayıcıların özendirildiği bir düzende nasıl ins>anlar yetişecekti ki?.. Nasıl diyor Gülten Akın: "KArdeş benim ölüp ölüp dirildiğimi / Şimdi dıştala sen umursama / Bugün benim başımdaki ağrı / Yarın senindebaşında." i AAA! Piknik / Piyale Madra Yılmaz Yayınları, İst. 1992 ç I Z 6 İ I Şehrazat soluklu Gazctcmiz çızcrlerinden Piyale Madra "AAA Piknik'i yayımladı. Birinci hannır kağıda siyah bcyaz olarak hazırlanan kitap Enis Batur'un deyişiyle "Piyale Madra'nın romanı" bir bakıma. Batur kitabın bunuşundaki yazısında şöyle diyor: "Piknik, neredeysc üç bin gündiir sürüyor. Şehrazat soluklu. Günden geceye, kareden kareye yatay hikayeler kuruyor O büyük şerit tıka basa dolu: Insanlar, olaylar, zaman, söz, sessizlik, kahkaha, iç daralması, şüphe, gökyüzü, aynalar, bilinen ve bilinmcycn sayısız i^aret, kyrku ve umut. Piyale Madra, bu dünyanın içinde bir başka dünya çiziyor: Orada, hem bu vaktin ortasında yaşıyoruz, hem de vaktin farklı boyutunda: Bizi cekip kendi atmosferinde alıkoyuyor Piknik; kendi fiziğinde, kentli rneta • fiziğinde tartıyor. Oysa şimdi, alışılmış akışının dıjında bir "hal"de karşımıza çıkıyor Piknik: Bir yerde başlayan bir yerde biten bu toplam öylesine ustalıkla bütünlüğünde kotarılmış ki, kendisinden sonsuzluk kipini gene esirgememiş.Bir yerde başlamıyor ve bitmiyorda. Çizerier, ya başı ucu belli serüvcni, öyküyü kitaplaştırıılar; ya da ürünlerinden elden geldiği ölçüde 'temsili' bir seçme yaparlar. Piyale Madra ne ilk yolu benimsemi§ J burada, ne de tam tamına ikincisini: Önümüzde, geniş çapta eskı çizimlere dayansa bile, bütün bütüne yeni bir çerceve oluşuyor: Kitap, keskin yapı tartımlarının ve ipince dokunmui bir anlatı tekniğinin peşisıra, temel bir tasarım çalışmasından hı/ alarak yapılmış. Usta bir yazarın aynı anda mimar, kuyumcu, orkestra şefi olması gerektiğini çok iyi bileıı Madra, belki de bu nedenle, Piknik'i yalnızca bir çizgi roman olarak değil de, bir adım daha atıp, düpediiz 'roman' olarak ele almak zorunluluğu doğuruyor. Modern bir roman: Öyküleme zamanının eğrileri, iciçe geçerek, baştan uca donmu doiap mantığtnı benimsiyorlar; tematik örgü, paralel ve meridyenler kurarak, bir tabakadan ötekine sekmeden ilerliyor ve gerekli geridönüjlerin koridorlarını hazırlıyor; Piyale Madra'da hep temel bir unsur niteliği taşıyan kendi uğraşını ve aracını sorgulama, giderek okuru da aynı suç ve ce/.a dengesine davet etme edâsı, kitabın sürekliliğini boğmayan bir tutarlılıkla genişliyor Piknik, poetik bir yapıt. Etik ve politik de. Mallarme'nin sözünii doğruluyor Piyale Madra: Dünya bir kitaba varmak için burada. Ve Şehrazat, 3001. günün gecesi eldeğmemiş bir hikâye anlatmaya koyuluyor." i B I Gülten Akın'ın Elyazıları Yayıncılık tarahndan yayımlanan İzlediğimiz Sular'ını edinince, önce adından bakma ya başladım... Şiir bir iletijım biçimi bana göre. Nasıl ki gratikerin ya da ressamın renkle, günlük dildeki sözcükle kinıi kez bir metayı pazarlamaya yönelik tasarımı, bizim o metayla renk ya da sö/cük arasında bağıntı kurmaya zorlannıadan doğrudan bilincimize yerleşmişliğiyle metayı ya da mesajı algılamamız sağlanıyorsa, şiirde de gıtzd dııyuw/olan öylece kavranılıyor. Çok önemli bir fark var bu benzetmede: Biri çağdaş anlamıyla bir pazarlama ileüiimidir; düşaltındaki algı objeleriylc, bözcükleriyle herhangi bir ürünü tüketmeye yöneliktir, ötckisi ureıilmiş olan urunlc iletişimdir. Nasıl betimliyor Gülten AkınKıyamet'te "Elyazını yaktım, dürüsttii ve aşınmamış Sevgi sözlerini yaktım hoyrattır onlar Sıtaklığı saklı akarsuyu anlamazlar Sorular, kurutur incitir sorarlar Elyazını yaktım. Adresiniyaktım Yakmak gibiydi biryerde dünyayı her şeyi Bastığımız düşümüzde gördüğünıüz Özlediğimiz yaklaştığımız Hayatım özlemdi ansımaydı düştü Yaktım adresini şimdi özlem oldu hayatım." Gülten Akın, yoğun dtıyarlıkla, ınsanın ince sezgısine dayalı ızleği yakalarken sorgulayıcı biçemiyle de tavır alır. Bu şair kişiliğinin çok önemli bir özelliğidir. O'nun aykırdığıdır. Şiirin güzelliğidir. D C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 3 S A Y F A 5