Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiirde iyinin ve kötünün ötesi Estetiğin ahlakı Şair hcr ne kadar kendisine doğrultulmuş bütün ahlak yapılarının dışında seyrediyorsa da, o yine rüyasal va düşlediği ahlakı özler. Şairini ahlakı kendi kurduğu estetiğin ahlakıdır. GÜLSELİİNAL etkin yapıt nedit! Ne fazla soğuk ne fazla albenili ne de fazla sıcak, ne alıp taşıyan ne de fazlasiyla uçuran, yalnızca gizli bir büyünün içinde oluşmuş, yaşayan renkleriyle içine kapalı bir bakıma çağnsal boyutun yokluğunıı taşıyan, sesi silik kalabilecek tonlamadadır. Kusurlıı sayılabilecek birçok eserin kusurunu çoktan aşmıştır, estetiği ise birbiri üzerine harelenen ve taçlanan halkaların yığımından oluşur. Yani üstün bir estetik taşır ve insanın algı kapasitesini zorlar. İnsan zekâsının en önemli etkinliklerinden birinin anlayış kabiliyeti olduğunu, zihnin bir şeyi kavramada bu yetinin ona yol gösterdiği, ancak her insanda anlayış yetisinin derecelere göre bulunduğunu Immanuel Kant dile getirmişti. Ama bu insan ayrıca daha yiiksek bir amaç için de akla sahiptir, nızca kendine doğru kör uçuşuruı gerçekleştirir. Her türlü harçtan yoksun zayıf temellcndirme lcr yapan biri kendi gölgesini bile göremez, her şeyden önce bir sezgi sorunıı olan sanat özellikle şiir güdük algıların kölesi değildir. Şiir adına sanat adına değerlendirme yapacak olan kişinin her şeyden önce ahlaklı olması gerekir. Çünkü şair her ne kadar kendisine doğrultulmuş bütün ahlak yapılarının dışıda seyrediyorsa da o yine rüyasal ve düşlediği ahlakı özler. Şairin ahlakı kendi kurduğu estetiğin ahlakıdır. Ethiklerin ethiğidir o. Eldeki kalem hep tahrik edici olnuıştur, kalem kullananlar için, kalemin baştan çıkarıcılığı hiç beklenilmeyen bir anda garipliklere yol açar. îç dürüstlüğü söz konusu değilse haince motifler belirebilir. Kuşkuyokki bir şeye doğru baka hilmek bir zihin kapasitesi meselesidir ve bunun bütün estetiklerin üzerinde yer alması gerekir. Değerlendirme yapan kişinin elinde tuttuğu estetik nesneden aldığı haz ve acı onun hareket noktasını oluşturmamalıdır. Beğeninin odak noktaları kişinin algı ve anlayış kabiliyetine göre değişir, ama en öncmlisi bıırada bu insanın kendini görebilmesidir. Dürüstlüğün sözü açılmışken eksik ve güdük aklın, kı sır duyııların, kişisel hesapların, didaktik söylemcilcrin, harabe bekçilerinin, karanlık ıneleklerinin, sürekli ışıksızlıkla soyut bir noktaya bakanların, duyuları çoktan sönmüş olanların bir yanardağ patlamasını bir türlü algılayamamalarını hoş karşılayabiliriz. Lavların dilini bilmek o kadar kolay değildir. Ateş binlerce kez değmiştir has şaire Y bu da ancak saf duyııların ilgilendirınediği aklın yargıda bulunabileceği bir konu olan neyin kendi başına iyi ya da kötü olduğunu yalnız düşünüp taşınmak değil, ayrıca bu konudaki yargısını diğerinden (kendisi için lıayırlı ve fena olan konusundaki yargısından) ayırt ctmek ve (inu bu kendisi için lıayırlı ve fena ulanın en yiiksek koşulu yapmak içindir der kant, Pratik Aklın Kritiği'nde. Yazın alanında iyinin ve kötünün belirlenıııt.si o kadar kolay bir iş değildir. Ayrıca yeikin bir sanat yapıtı da iyinin ve kötünün ötesinde yer alır zaten. Güdük bir yaklaşım, önyargılı bir zihin ya da kişisel beğenisinin düşük olan birinin yapacağı bir değerlendirme, kendi tenasını ya da kendi boyutlarının bir sonucu olup, başka yükseklikleri ya da düzlemleri göz önünde tutmadan yalS A Y F A 12 binlerce kez onu duyumsamıştır has şair, ama şiir değerlendiricileri meydanları boş bulup lavların toprağın üzerindeki yılansı kıvrımlarını, okyanıısun lacivert sularına bir karşıtlık gibi karışımını hiçbir zaman çözemezler. Kant'a göre bir şeye doğru hakmanın gerek zihinsel gerek ahlaksal birtakım yasaları vardır, bu da bir yetenektir. Eksik bakışın uçurumu benim uçurumum değildir asla, eksik algının güneşsizliği ise benim gölgemi kuramaz bile. Küçük ihanetlere gelince şairlerin literatürlerinden bu tarzın çoktan silinip süpürülmesi gerekir. Yoksa beyler şöyle geride duralım biraz acaba kim iç dürüstlüğü ile bütün yazılan ve çizileni yazılı ya da sözlü doğru dürüst değerlendirebilmiştir şimdiye dek. I lerkesin ben merkezci tutumu onları benlik döngüsünde ters bir başdönmesinin esiri haline sokmuştur. Şimdiye dek hep böyle oldu... hep lokalize olmuş sorunlar gündeme geldi yazın alanında, kâhince bir şey söyleyeniniz nerede! Kâhince ve cesurca bir söz nerede! Btırada sözü edilen birisinin şiir alanında yüceltilmesi ya da alkışlanması değil, ancak iç doğruluğunun nasıl işlediğidir... "Eğilimlerin hcpsi (bunlar da oldukça iyi bir sistem içinde toplanabilirler ve bu durumda doyurulmaları kişisel mutluluk adını alır) birlikte bencilliği / Solipsismııs'u oluştururlar. Bu ya ben sevgisinin kişinin kendisi için her şeyin üstünde gelen bir iyi olmayı dilemesinin ya da kendi kendisinden hoşlanmasının bencilliğidir. tlkine özellikle öz sevgisi, sonuncusuna da kendini beğenmişlik denir" diye yazıyor Immanuel Kant, ünlü yapıtında. Şiire bakışsızlığı özetleyen biri kendine çok fazla değer verme düşkünlüğünü dile getirir. O şiiri değil kendini özetlemektedir. Kendini özetleyen biri ise bu durumda anlayış kabiliyeli tarafından yerle bir ediiir; çünkü kendine ve kendi fikirlerine çok fazla değer verme ahlak yasasına (yeni şiir yasasına, yeni bakışa) uygunluktan önce gelen bütün sistemler önemsiz ve geçersizdir. Şiire bakışsızlık içinde gözardı etme küçümseme, omuz silkme, değerini bilmeme, görmemezlikten gelme gibi tuhaflıkları taşır ve kendini görememe yetersizliği ile yakından ilgilidir. Ilk koşul bana göre zirvenin zirve olmadığını kabul etmektir. Ego'nun oyunları sonsuzdur, biz ise ateşimizi yakıp oradan ayrdmak zorundayız. CUMHURİYETKİTAP SAV/10J