Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biiyük hemşipe seni' gözliiyor! Patricia Highsmith'in ı omanlarını dolduran maddi ve manevi cinayetlerin ölmüş ya da halen yaşamakta olan cesetleri bu yazarda sorun teşkil etmez. Bazılarını 'becerikli bir Bay Ripley' ortadan kaldırmayı bilecektir, bazılarını yazarın kendisi. Gerekirse polis de gelip toplayabilir bazı cesetleri. Dert değil. Highsmith'de önemli olan, her türlü katille her türlü ceset arasındaki her zaman cinayet olmayan gerilimli ilişkidir. YAZAR: PATRİCİA HKJHSM1TH FATİH İtZGdVEN ğlerıcclik yazarlığıyla 'ciddi' yazarlık arasırıda çoğ ıı kere yazarların yarattığı va da beslediğiyapay bir ayırım olnıııştıır. Bildiğim kadarıyla, 'eğlencelik' romanlarının kapak içlerine harti harfine 'eğlencelik' ya/.an ilk yazar Ciraham Greene'di. I leın nulına hem ınıhma bir önlemdir bu; söz konıısu ayırım sonucu Cireene in ağır ronıaııları'nın kimilcrindcn çok daha iyi olan bazı 'eğlencelikler'i giime giımiş, bu yazarın aleyhine olmuşsa, (ıreene'in okıır nezdindeki 'uyarısı' onun, diyelim, kendisiyleakıabaolan Eric Amblergibi bir at mosler ve üslup ustasını kolayca gölgeleyivermesine de yaraını^Lir. Aınbler'i bugün sadece serüven roına nı meraklıları bilirken, Greene eğlencelik ve ciddi edebiyat arasındaki arafın bellibaşlı üyelerinden biri olmuş, böyle bir konumun Nobel'le bile ödüllendirilebileceğini kanıtlamıştır. Patricia Highsmith'in en 'eğlenceli' tarafı, böyle önlemlere kulak asmayan ilk modern yazarlardan biri olmasıdır. İlk romanını genç kızken yazan, hemen I Iollywood'a üstelik de 'gerilim ustası' I iitchcock'asatan, daha ba^ından kitaplannı pazarlayan bir 'ajan' sahibi olan genç Patricia Highsıııilh'de, 1960ların Amerikan dergilerinin 'nasıl yazar olabilirsiniz?' ılanlarmı hatırlatan bir başarı oyküsu yok değildir. Ne var ki kitaplarının arkasındaki fotoğraflarında, boyunlarında tek sıra incileriyle görülen ve çarçabuk unutuluveren çağdaşı polisiye yazan hanımların kitapları bugün eski kitapçıları beklerken, kurallarını kendi koyan, okurun kendisine nasıl bir yaf ta biçeceğine aldırmayan Patricia Highsmith bir 'kült' yazar kimliğine bürünmüştür. Hem her zaman sürükleyicidir hem de cinayetleri, katilleri ve gerilimleri konubunda tutucu olan polisiye okurlarına ıızunca bir tren yolculuğunu tam da bekJedikleri gibi geçirtmeyebilir. Onun kendine özgü sürprizlerine hazırlıklı olan E geniş, görüşlü bir okursunuz diyelim, yine de "şöyle giizel bir Patricia Highsmith okuyayım" diye elınizi Edith's Diary'ye (Edith'in Güncesi) atacak olursıınıız, bakmışsınız kaşla göz arasında bütün ağırlığı bütün protestanlığı içinde yazarımız çok Protestan dır, bkz. 'Trendeki Yabancdar'reminist bir 'insanlık durumu' romanı okuyuvermr$siniz; ya da bence ilk üç Ripley macerasıyla birlikte başyapıtı olan Tre mor of Forgery'yi (Sahteciliğin Ürpertisi) okııdıınıız, kitabı kapattığmızda Henry James'in rııhunun bir gerilim kitabında yaşadığını diişüneceksi^ nizdir, kitap baştan aşağı Amerikan sömiirgeciliği nin metafiziğidir, James'in Bir Kadının Portresi'ndeki, Altın Kâse'deki, Büyükelçiler'deki kişilerinin mantıki uzantıları karşınızda blucileri içinde duruyorlardır. (Wim Wenders'in onun bir kitabından ııyarladığı Amerikalı Arkadaş da benzer bir temanın altını çizer) Ve tabii Ripley'ler; hepsinde, polis son sayfalarda çıkıp gelecek sanırsınız, ama boşuna... Bir türlü yakalanmamak açısından, kibar hırsız Arsen Lüpen'le Shenvood ormanında izini kaybettirmeyi hep ba^aran fakir babası Robin Hood'u uzaktan andıran, ama üçkâğıtçı ve gerektiğinde katil Ripley, çocukluğumuzun fotoroman kahramanı 'Killing' gibi sıı katilmamış bir sadist filan da değil, bir işadamıkatil'dir o polisiye romanları geleneksel 'katartik' zevkler almak için okuyanları çok kızdıracaktır. (Ayaküstü sosyoloji olacak, ama Tom Ripley'in 'en başarılı şey başarıdır' etosunun ironik bir sözcüsü, dolayısıyla çağdaş makyavelizmin, hatta bir yanıyla da 'yuppie'liğin yüzyıhmız edebiyatındaki en erken ve en karanhk yansıması olduğu düşünülebilir. Modern resimden ya da şarap yıllarından 'anlama' tarzıyla, Paris banliyösündeki eviyle tıpkı televizyon reklamlarıdaki insanları hatırlatır!) Highsmith'de suç gecikebilir, hiç işjenmeyebilir, yazar bize en serinkanlı haliyle 'Siz cinayet mi bekliyordunuz, kusura bakmayın, bu romanda yok' diyebilir, suç bizden önce işlenmiş, bizden sonra işlene^ cek, yani bizi sonuçlarıyla başbaşa bırakıp çekmiş git miş ya da kaçınılmaz biçimde kendisine doğru yaklaştırıyor olabilir, yasaların suç saymadığı, ama pekâlâ suç olan bambaşka bir şey olabilir, hatta hatta Patricia Highsmith ömründe cinayet romanı yazmamiş gibi yapar, otıırur 'kadın düşmanlan' ya da 'hayvanseverler' için ürkünç kısa öyküler dener; Pat ricia I lighsmith'de bütün bunlar olabilir. Ama bü tün bu olabiJecek olanlar, Patricia Highsmith'de ge rilimolmadığı anlamınagelmez. Hern dehiç. Ondaki gerilim hem çok basittir hem de çok karmaşık. Başkalarıyla birlikte yaşamak zorunda olmanın insanoğlu üzerindeki sonuçları olarak özetleyebileceğimiz kadar basit, yazarın yaşlılık yıllarını yalnız geçirmeyi seçmesine şaşmamalı , alabileceği biçimle rin çeşitliliği açısından ise olabildiğince karmaşık. Ana oğul, karı koca, ergenle yeti^kin, yanyana dairelerde oturan iki komşu, ^antajcıyla şantaja maruz kalan, çılgın âşıkla onun aşkını istemeyen, yuf]<a yürekliyle katı yürekli, okumuşla okumamış, 'deli'ylo 'aklıbaşında', haklıyla haksız, yaratıcıyla yıkıcı, başarmışla başaramamış, tloğuştan şanslıyla doğuşian şanssız... Örnekleri romanların olay örgüleri kadar çoğaltabiliriz. Kaldı ki ilisjciler bu karşıtlık çiftlerinin düşündürdüğü kadar siyahbeyaz değildir, kimi 'olmayacak' Highsmith olay örgülerini inamlır kılan gri tonlarının müthiş zenginliğidir. Patricia Highsmith için hayat sürekli ve amansız bir savaş alanıdır; C U M H U R İ Y E T K İ T A P S AY I 8 6 S A Y F A 7