10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İnsan ne zamandır gezegene egemen? Antroposen çağının tam olarak ne zaman başladığını bilmek ister miydiniz? Böyle bir amaçla yola çıkan yeni bir araştırmaya göre, bunun için kazıbilim, çevrebilim ve taşılbilimin yanı sıra daha başka alanlarda da bugüne dek yapılan tüm çalışmaların yeni baştan gözden geçirilmesi gerekiyor. bir araştırma ve daha başka araştırmalar, bilgisayar modelleri temel alındığında, en az 3000 yıldır avlanma, tarım ve yakmanın çoğu alanların biçimlendirilmesinde etkili olduğuna işaret ediyor. Bu görüşün bilimsel gerekçelerle kanıtlanması, Ellis ve arkadaşları tarafından Antroposen dönemine adanmış ve erişime açık Elementa adlı yeni derginin ilk sayısında yayımladıkları tasarıda olduğu gibi, bugüne dek hiç tanık olmadığımız türde bir kazıbilimsel ve çevrebilimsel çabayı gerektirebilir. Araştırmacılar böyle bir tasarının halihazırdaki araştırmaların en ulaşılır kazıbilim sitelerine yönelik önyargılarını ortadan kaldırmak için küresel ölçekte ve aynı zamanda da alışılmadık biçimde açık olması gerektiğini belirtiyorlar. Böyle bir çalışmanın meyvesi, neyin “doğal” olduğu konusunun ilk kez gerçek anlamda tarihsel bir temele dayandırılması ve Uzun Erimli Çevrebilim Araştırma Ağı, yeni Ulusal Çevrebilim Gözlem Ağı ve daha başka çabaları tamamlayıcı bir unsur oluşturması olacaktır. Araştırmaya katılan Londra University College kazıbilim uzmanlarından ve Amazonya, Avrupa ve hatta Batı ABD ekosistemlerinin en az binlerce yıllık insan etkinliğinin ürünleri olduğuna inanan görüşün destekçilerinden olan Dorian Fuller, “Doğal bir sistem, oluşumunun bir parçası olarak, tarihsel bir geçmişe sahiptir,” diyor. Böylesine küresel bir etkiye ulaşma olasılığının pek de yüksek olmadığı yadsınamaz bir gerçek. Bunun bir nedeni, böyle bir çalışmaya kimin destek çıkabileceği ve gerekli maddi olanakları sağlayacağı konusundaki belirsizlikten kaynaklanıyor. Gelgelelim, insanların ne zamandır gezegeni yaşanabilir kılmaya çalıştıkları sorusuna yanıt getirmenin tek yolu küresel, bireşimsel bir çabadan geçiyor. Ellis böylesi bir bilimsel çalışmanın yapılabileceğine, dahası, yapılması gerektiğine inanıyor. RU, Scientific American Online/ 6 Aralık 2013 rülmektedir. Uzun vade tahmin konusunda ikinci yanlış alarm örneği Hürriyet gazetesinin 3 Ekim 2013 tarihli web sayfasında verilen bir haberdir. Bu haberde yine aynı öğretim üyesi tarafından yapılmış bir uzun vade hava tahminine yer verilmektedir. Haberde “Bu soğuklar kimseyi aldatmasın. Bu yıl mevsim normallerinde bir kış geçireceğiz. Kış bu sene yeni yılla, Ocak ayından itibaren gelecek. Yılbaşına kadar ılıman bir hava bekliyoruz” denilmektedir. Oysa daha Aralık ayının ilk haftalarında neredeyse tüm ülke karlar altındaydı. Bu tür örnekleri çoğaltmak mümkündür. Kısa vade tahminlerde belli bir başarı yakalanmaktadır; ancak aynı şey uzun vade tahminler için söylenemez. Yapılan bir tahminin gerçekleşmeme olasılığına hiç vurgu yapmaksızın, yani bir tahminden değil de sanki bir gerçekten bahsediyormuş gibi %90 tahmin başarısının kamuoyuna aktarılması, her şeyden önce yukarıda ana hatları ile izah edilmeye çalışılan bilimsel gerçeklere aykırıdır. Kaynaklar Y Yoksa kuşlar dinozor değil miydi? eni bulunan bir fosil, kuş soyunun doğrudan doğruya yerde yaşayan dinozorlara uzandığına dayanan teoriye gölge düşürdü. Nitekim yeni fosil gerçi ilkel kuş özellikleri taşıyor ama dinozor özelliklerine sahip değil. Amerikalılar bu yüzden dinozorların, kuşların doğrudan akrabaları olmadığını bunun yerine iki türün çok daha eski dinozor biçimlerinden türemiş olabileceklerini düşünüyor ve uçmanın gelişimi için de yeni bir bakış sunuyor. Halihazırdaki bilimsel bilgilere göre kuşlar dinozorların soyundan. Günümüzde yaşayan kuşlar Theropod olarak bilinen iki ayaklı dinozordan türemiş. Bu grubun en ünlü temsilcisi ise Jurassic Park filminde gördüğümüz sürüngenimsi canavarlara pek benzemeyen Velocriaptor’dur. Bilgisayarda canlandırma modellerine göre Velociraptor daha çok bir metre uzunluğunda tüylü bir kuyruğa sahip bir tavuğu andırıyordu. Bu iki ayaklıların “kolları” zamanla tüylü kanatlara dönüşerek, dinozorları yerden kaldırmıştır. Bu “yerden yükselme” teorisi birkaç on yıl öncesine kadar yaygın olarak kabul gören “ağaçtan alçalma” teorisinin yerini aldı. Bu teoriye göre günümüzdeki kuşlar çırpınır gibi koşan canlılardan değil, ağaçlara tırmanan ve ağaçlarda yaşayan daha küçük hayvanlardan türedi. Bu tür bir kuş atası ise ilkel tüylerin yardımıyla ağaçtan atlayıp pike uçuşu yapabilirdi. Pike uçuşundan ise daha sonra kanat çırpmaya dayanan gerçek uçma yetisi gelişdi. Moğolistan’ın içlerinde bulunan bir Scansoriopteryx (tırmanan kanat) fosilini inceleyen iki araştırmacı, gelişkin 3D mikroskobu, yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve sığ açı aydınlatmasıyla ilkel kuşta daha önce çok zor seçilebilen yapıları görünür kıldı. Ve bu şekilde çok sayıda kemiğin çevresini yeniden tanımlama imkânı buldu. Anlaşıldığı üzere Scansoriopteryş kuşunkine benzeyen çok sayıda özelliğe sahip, Bunlardan en belirginleri kanat tüyleri bulunan daha uzun ön uzuvlar ve arka uzuvlardaki tüyler. Ayrıca kuşlarınkine benzer ayaklar, dirseklerde kanat zarları, kuyrukta ve el bileğindeki tipik kemik biçimleri var. Scansoriopteryx, adına uygun olarak da ağaca tırmanmak için uygun pençelere sahipti. Bilim insanları bu yüzden Scansoriopteryx’ın ağaçtan atlama ya da pike uçuşu gibi aerodinamik manevraları yerine getiren çok eski bir ilkel kuş olduğu görüşündeler. Ama yeni fosille başka bir şey daha ortaya çıktı. Araştırmacıların sonuçlarına göre Scansoriopteryx gerçi çok eski bir kuş ama daha önce tahmin edildiği gibi soyu doğrudan doğruya iki ayaklı dinozorlara uzanmıyor. Czerkas ve Feduccia’ya göre bunun için gerekli olan temel iskelet özellikleri eksik. Özellikle de fosilin leğen kemikleri, ön ve arka uzuvları ve kuyruğu dinozorların iskelet yapılarıyla çok büyük farklılıklar gösteriyor. Araştırmacılar bu yüzden Scansoriopteryx ve ondan türeyen tüm kuşları, soy ağacının daha eski bir basamağındaki Archosaurlara sınıflandırıyor. Birkaç ara evreyle dinozorlar da bu dala aitler. Fakat dinozorlar kuşların ataları değil, sadece ortak bir soy geçmişleri var diyor araştırmacılar. Scansoriopteryx’in dinozor olmayan kuş olarak sınıflandırması, Czerkas’a göre dinozorlar ve kuşlar arasındaki ilişkinin yeniden değerlendirilmesine imkân veriyor. (Journal of Ornithology). İ nsan türünün gezegen üzerinde baskın bir güç oluşturduğu ve bilim insanlarının Anthroposen dönem adını verdikleri dönemin başlangıç tarihiyle ilgili olarak ortaya atılan varsayımlar çok büyük farklılıklar gösteriyor. Kimileri insanların yaklaşık 50 bin yıl önce yaşanan Pleistosen dönemde, anakaraların çoğunda mamutlardan dev kangurulara uzanan hayvan topluluklarının kitlesel yok oluşlarına doğrudan olmasa bile dolaylı olarak katkıda bulunarak yerküre çevresini değiştirmeye başladıklarına inanıyor. Kimileri de Antroposen dönemin yaklaşık 7 bin yıl önce tarımın ortaya çıkmasıyla birlikte başladığını öne sürüyor. Bu konuda ortaya atılan en somut gerekçeler sanayi devrimi ve atom çağının başlangıcıyla aynı döneme denk düşüyor. 19. yüzyılda makineleri çalıştırmak için fosil yakıtların tüketilmeye başlanmasıyla birlikte havaküredeki gazların karışımında da değişiklikler meydana gelmeye başladı.16 Temmuz 1945 tarihinde yapılan ilk nükleer silah denemesi de daha önce eşi benzeri görülmemiş izotopların yerküreye yayılmasına yol açtı. İnsanların en az 50 bin yıldır ekosistemleri yerel ölçekte değiştirdiklerine işaret eden kazıbilimsel kayıtların kesinliği konusunda herhangi bir kuşku duyulmazken, değişikliğin hangi sınırlara vardırıldığı konusunda henüz kesin bir bilgiye sahip değiliz. Maryland Üniversitesi çevrebilim uzmanlarından Erle Ellis’in kısa süre önce yaptığı enerjiinin absorblanma ve değiştokuş edilme biçimini doğrudan ilgilendirir. Sınır koşulları model tarafından tahmin edilmez, önceden ortaya konması gerekir. Bazı sınır koşulları doğal (örneğin gelen güneş radyasyonu, volkanik aerosoller vb); bazıları ise insan aktivitelerinden etkilenir (örneğin toprak kullanımındaki ve atmosferin bileşimindeki deşimler vb). Hava ve iklim açısından durum yukarıda anlatıldığı gibi olmakla birlikte 10 Mayıs 2013 tarihli 1364 sayısı CBT’nin 11. sayfasında yayımlanan haberin bir bölümünde kendisiyle röportaj yapılan bir öğretim üyesi “… matematik modellere dayanarak hazırlanan tahminlerin gerçekleşme olasılığının yüzde 90 dolaylarında olduğuna dikkat çekiyor.” Aynı haberin başlığında “Herkes kendine serin bir ağaç gölgesi ayarlasın” dendiğine göre bahsedilen tahminlerin Türkiye için de geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Şekil 4, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün (MGM) resmi internet sayfasında yayımlanan sıcaklık analizlerinden alınmıştır. Tutarlılığı % 90 olan tahminlerin Türkiye için tutmadığı açıkça görülmektedir. Tam tersine, Şekil 4’den 2013 yılı yaz aylarının ortalama sıcaklıklarının, 2012 yılı sıcaklıklarının altında kaldığı ve uzun yıllar ortalamasının sadece Şekil 4. Yaz ayları için Türkiye geneli orbiraz üzerinde talama sıcaklıklar (Kaynak: MGM). gerçekleştiği gö İKİ YANLIŞ ALARM ÖRNEĞİ CBT “Herkes kendine serin bir ağaç gölgesi ayarlasın”, 10 Mayıs 1013, sayı: 1364, sayfa:11. Gleick, J. 1987: Chaos: Making a New Science, Viking Press, New York. Koçak K. 2000: Kaos ve atmosferin davranışı. TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:391, 9497. Lorenz E.N. 1963: Deterministic nonperiodic flow, Journal of Atmospheric Sciences, 20, 130141. Percival, I. 1992: Chaos: A science for the real world, The Newscientist Guide to Chaos, Edited by Nina Hall, Penguin Books, pp. 1021. Palmer, T. 1992: A weather eye on unpredictability, The Newscientist Guide to Chaos, Edited by Nina Hall, Penguin Books, pp. 6881. http://www.meted.ucar.edu/nwp/climatemodels/navmenu. php?tab=1&page=2.0.0&type=text http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/sicaklikanalizi. aspx#sfU http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24839843.asp CBT 142915 /8 Ağustos 2013 PALEONTOLOJİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle