23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;hagoker@ttmail.com Daha iyi bir dünya arayışının o yaşlardaki heyecanını yaşayan üniversitedeki çocuklarımız dövüldüğünde de hâlâ tepkisiz kalıyorsak, oturup biraz düşünelim. Üniversitedeki Çocuklarını Döven Halk... Tam da “YenilikçiYaratıcı Bir kent; Eskişehir” başlıklı yazımın yayımlandığı gün (26 Kasım), benim aziz halkım bu kez Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ndeki çocuklarını dövdü. Hem de, farklı siyasî görüşler, farklı kültürler konusunda çok daha hoşgörülü insanların yaşadığı bir kentte... Üstelik, 12 Eylül karanlığını getiren günlerde bile, öğrencilerinin elden geldiğince daha az zarar görmesine çalışan bir üniversitede... Lütfen, ‘dövenler korumaydı, polisti, halk değildi’, deyip halkı arkalamaya çalışmayın. Halkımızın büyük çoğunluğu, üniversitedeki çocuklarının öldüresiye dövülmesini Türkiye ölçeğinde onaylamasa, tepkisiz kalmasa, o çocuklar öylesine dövülebilir mi? Ha kendi dövdü, ha dövene ses çıkarmadı; arada ne fark var? Halkımın polisleri üniversitedeki çocukları hep döver. Hafızamda iz bırakan ilk tanıklığım, 1950’li yılların sonlarına rastlar. İstanbul’daki üniversite öğrencilerinin, dönemin Başbakanı Adnan Menderes üzerinde odaklanan protestolarının merkezi İstanbul Üniversitesi’dir. Yaptıkları, Demokrat Parti iktidarının giderek tırmanan baskı rejimine karşı seslerini yükseltip demokrasiyi savunmaktan ibârettir. Yanıt, halkımın atlı polislerinin üstlerine sürülmesidir. Beyazıt Meydanı’ndaki nal şakırtıları hâlâ kulaklarımdadır... Daha sonra da bu sürüp gitti… Hele 1971 müdahalesine ve 1980 darbesine giden yıllarda polis dayağı arşı âlâya çıktı. Her iki dönemde de askerlerce arkalanan halkımın polisi halkımın çocuklarını işkencelerden geçirdi. İş, çocukların asılmasına kadar vardı. O zamanlar dahi, halkımın büyük çoğunluğu yapılanları onaylamadı mı? Şimdi bazılarınız diyecek ki, ‘halkımın polisi’ dedin, sorumluluğu halka yıktın, hadi bunu, ülkeyi sivillerin yönettiği dönemler için kabul edelim. Ama, 12 Mart, 12 Eylül dönemlerinde yapılanlardan da mı halk sorumlu? Evet. Yahu, işkenceyi, hem de öldüresiye, ‘halkımın polisi’ yapmadı mı? Yaptı. Onları kim arkalıyordu? Askerler… Tamam. Hattâ o askerlerin başındaki generaller, sivil yönetimce ilân edilmiş sıkıyönetimin gereklerini yerine getirtmeyerek, iktidara el koymanın şartlarını hazırlamak için, halkımın çocuklarının birbirlerini öldürmelerine göz yummamışlar mıydı? Yummuşlardı… Emellerine nâil olduktan sonra da işkenceleri sürdürtüp, emir kumanda zincirlerine bağlı mahkemelerde halkın çocuklarını yargılatıp onlardan bazılarını da astırmamışlar mıydı? Astırmışlardı… İyi de, bunları yapan generallerin yargılanamayacağını hükme bağlamış bir anayasa, 1982’deki referandumda %92,7 oranında halk tarafından onaylanınca, nasıl oluyor da bu işlerde o halkın sorumluluğu olmuyor? Bazılarınız hâlâ, haksızlık ediyorsun, o zamanlar o anayasa ‘kahir ekseriyetle’ onaylandı ama, şimdi bak, aynı halk 12 Eylül anayasasını değiştiren anayasa maddelerine % 58 evet dedi, diye düşünüyor olabilirsiniz. İyi de, o çocuklar yine dövülüyor. O ‘evet’çi halkım nerede? Belki bazılarınız da, yazdıklarımı doğru ama eksik bulacak ve diyecekler ki: Dövülen sâdece üniversitedeki çocuklarımız mı; hakkını arayan işçilerimiz daha mı az dayak yiyor? Haklısınız... Ama, ‘işçilerimiz dövülürken’, bu bana biraz, ‘işçilerimizin dövünmesi’ gibi geliyor; ‘ah biz ne halt ettik de, bunlara oy verdik’, kabilinden bir dövünme... Farkındayım, bunun kara mizahla geçiştirilecek bir yanı yok; ama, daha iyi bir dünya arayışının o yaşlardaki heyecanını yaşayan üniversitedeki çocuklarımız dövüldüğünde de hâlâ tepkisiz kalıyorsak, oturup biraz düşünelim. Düşünmemize ne gerek var, AKP nasıl olsa bu meseleyi çözme yolunda, diyenleriniz varsa buna bir diyeceğim yok; çünkü doğru: İlk ve ortaöğretimde hazırlığı yapılan köktenci düzenlemeler ve atanan YÖKÇankaya rektörleriyle başlatılan üniversitelerdeki dönüşüm sâyesinde, genç beyinlerin belirli bir dogmanın kalıbıyla şekillendirilmesi başarıldığı zaman, ortada ne herhangi bir şeyi sorgulayan kalacak ne de olanlara tepki duyup eylem yapan… Eh, o zaman halkımın polisi de çocukları niçin dövsün ki! Bir bakteri biyolojinin kuramlarını değiştirdi ASA’nın Astrobiyoloji Enstitüsü ve Menlo Park’taki Amerikan Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nden bilim insanları, Mono Gölü’nün tabanında yaşayan mikropları laboratuvar ortamında incelediler. NASA’dan Felisa WolfeSimon başkanlığında yürütülen araştırmanın sonucunda mikropların şeker, vitamin ve az miktarda metal ile beslendiği, ancak bu diyetin içinde fosfatın (fosforun bir biçimi) bulunmadığını keşfettiler. Daha sonra ekip laboratuvar kabında, mikropları giderek artan miktarlarda arsenat (ar GFAJ1 Canlılar fosfat olmadan da yaşayabiliyormuş... Fosfat yerine arsenat ile beslenen bakteri bulundu... NASA’ya bağlı Astrobiyoloji Enstitüsü, biyolojik yapısı tümüyle farklı yepyeni bir bakteri türü keşfetti. Bu bakteriyi oluşturan biyolojik yapı taşları şu anda Dünya’da yaşamakta olan canlılarınkinden tümüyle farklı. Bu keşif, yaşama ilişkin tüm kuramları değiştirecek. Reyhan Oksay N seniğin berzeri) ile beslediler. GFAJ1 olarak tanımlanan bir mikrop türü, diğerlerinin içinden ayıklandı ve test tüpünün içine yerleştirildi. Bir miktar GFAJ1 bol miktarda arsenat ile beslendi; diğerlerinin yiyeceğine fosfat eklendi. WolfeSimon’un verdiği bilgiye göre arsenat ile beslenen mikroplar, fosfat ile beslenenler kadar gelişme göstermediyse de tutarlı bir şekilde büyüdüler. Başka bir deyişle her iki günde bir miktarları iki katına çıktı. Sonuçta GFAJ1’in arsenatı, yapı taşı olarak fosfatın yerine koyduğu anlaşıldı. lere uğrayabilecek. Bu çalışmanın Kaliforniya’daki Mono Gölü’nde yürütülmesinin nedeni, gölün kapalı bir havzada oluşmuş olması. Su kaybı yalnızca buharlaşma yoluyla olduğu için gölün suları deniz suyu gibi tuzludur. İçinde bol miktarda karides, sinek ve yosunların yaşadığı göl suları, karbonat, fosfor, arsenik ve sülfür açısından zengindir ve büyük ölçüde alkalidir. Arsenik elementlerin periyodik tablosunda fosforun tam altında yer alır ve WolfeSimon’a göre kimyasal açıdan çok da farklı değildir. Karbon, hidrojen, nitrojen, oksijen, fosfor ve sülfürden oluşan altı yaşam elementinin içinde fosfor, Yeryüzü’nde bazı bölgelerde dağınık olarak bulunur. Test tüpünün içindeki mikrop, arseniğin içinde gelişebiliyorsa, Dünya, yaşamın ortaya çıktığı ilk dönemlerde arsenik açısından zengin, fosfor açısından fakir olmuş olabilir. Bu durumda dünyanın bilinmeyen bir noktasında veya uzayda tek başına gezinen bir kaya parçasında arseniktabanlı bir yaşamın bulunma olasılığı da yüksektir. Ne var ki bilim insanları şu anda mikrobun zehirli bir element olan arsenatı nasıl kullanabildiğini çözebilmiş değil. Bu yeni yaşam şeklinin kökeni ve doğası ile ilgili ayrıntılı bilgiler ileri çalışmalarla netlik kazanacak. YENİ BAKTERİ NE GETİRİYOR? Bilim insanlarına göre bu çalışmanın etkileri çok büyük olacak. Keşif, öncelikle yaşamın kendisi ile ilgili algımızı değiştirecek. Ayrıca Yeryüzü’ne benzemeyen diğer gezegenlerde bulunması muhtemel canlılarla ilgili önyargılarımızın tümüyle değişmesine yol açacak. Arizona State Üniversitesi’nden jeokimyacı Everett Shock, bu çalışmanın esas öneminin ayrıntılarda aramanın yersiz olduğuna dikkat çekerek, şöyle konuşuyor: “Bu çalışma yaşamın temel elementlerinden birinin yerine başka elementlerin de geçebileceğini gösteriyor. Bu çalışma görüş açımızı genişletiyor. Zaman içinde bu açının nereye kadar genişleyeceğini göreceğiz.” FOSFAT YERİNE ARSENAT Arsenik zehirlidir ve kimyasal açıdan fosforun yaptığı işi yapacak kadar dengeli değildir. Fosforun yaptığı işlerin başında DNA’yı toplu bir şekilde çifte sarmalın içinde tutmak, proteinleri faal hale getirmek ve hücrelere enerji sağlamaktır. Bu yeni sonuçların doğrulanması durumunda, temel biyokimya, yaşamın kökeni ve evrimi –hem Dünya’da hem de diğer gezegenlerde çok büyük değişiklik CBT 1238/ 6 10 Aralık 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle