02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Ali Sedad bey ve evrim teorisi Osmanlı Türkleri Darwin’in doğal seçilim ilkesiyle ilk kez Ali Sedad bey (18591900)’in 1882’de yayımladığı kitabıyla tanıştı. Osman Bahadır [email protected] Sızdırma olayının mimarları bir komplonun başrol oyuncuları olabilir mi? Daha da ilginci, olsalar bile böyle bir şeyin farkına varabilirler mi? Eldeki verilere göre herşeyi kendi özgür iradeleriyle yapmış görünürken, aksi nasıl ispatlanabilir? Wikileaks Piyon mu? Kasım ayı, Wikileaks’in bombardımanıyla geçti. Daha önce Afganistan ve Irak savaşlarına yönelik gizli belgeleri açıklamasıyla adını duyuran bu bağımsız web sitesi bu kez dünya üzerindeki değişik Amerikan elçiliklerinden Washington’a gönderilen “kripto”ları açıklamaya başladı. Açıklanan bu belgelerin içeriğini medya tartışadursun, gelin Wikileaks’i yakından tanıyalım ve bu belgelerin sızdırılmasının nasıl olabileceğini ve bu sürecin yakın gelecekte dijital kültürü nasıl etkileyebileceğini irdeleyelim. Wikileaks, Julian Assange tarafından kurulmuş bir site. Temel hedefleri “önemli bilgi ve haberleri kamuoyunun önüne getirmek”. Bu sayede devletlerin, devlet yönetimlerinin daha şeffaflaşacağına inanıyorlar. Avustralya doğumlu olan Assange ilginç bir profil çiziyor. Sıradışı bir çocukluk (ailesi gezgin tiyatrocu), bilgisayar korsanlığından hüküm giyme, Wikileaks’i kurduktan sonra uluslararası pek çok ödül alma ve şimdi de başta ABD olmak üzere bir çok ülkede şimşekleri üstüne çekme. Öyle ki güvenlik sebebiyle Assange sürekli seyahat halinde; mobil yaşıyor. Nerede olduğu büyük bir sır. Yakın bir zamana dek ABD’de yaşarken, can güvenliği nedeniyle önce İsveç’e geçmiş; geçtiğimiz günlerde hakkında tecavüz suçlamasıyla yakalama emri çıkarılınca da sırra kadem basmış (İngiltere ya da İsviçre’de gizlendiği sanılıyor). Ortalığı ayağa kaldıran belgelerin Wikileaks’e sızdırılmasının başrol oyuncusu Bağdat’ta istihbarat analisti olarak görev yapan Bradley Manning adlı bir er. Er olduğuna bakmayın, dünyada sadece 3 milyon görevli Amerikalının erişebildiği dahili bir güvenlik ağı olan SiprNet’e erişim yetkisi olan birisi. Her nasılsa ABD’deki bir istihbarat eri yüzbinlerce kriptoya erişebiliyor, bunların bir kopyasını alabiliyor, ofisten dışarıya çıkarabiliyor ve kamuoyunun bu bilgilerden istifade etmesini sağlamak üzere herhangi bir maddi paye peşinde koşmadan, bu belgeleri Wikileaks’e ulaştırabiliyor (sonra da bu yaptıklarını internette hiç tanımadığı birisine söylüyor; onun FBI’a ihbarı sonucunda da yakalanıyor!). Sizce bu tablo ne kadar sahici ne kadar “pis kokuyor” ? İki hususa odaklanalım: Birincisi, profili itibariyle bu tür bilgileri alıp dışarı çıkaracak bir “kurban” bulmak. İkincisi de yayınlandığında göz ardı edilmeyecek kadar uluslararası düzeyde belli bir itibara, “bağımsız bir kimliğe” sahip imajı olan bir araç yaratmak. Manning ya da Assange bir komplonun başrol oyuncuları olabilir mi? Daha da ilginci, olsalar bile böyle bir şeyin farkına varabilirler mi? Eldeki verilere göre herşeyi kendi özgür iradeleriyle yapmış görünürken, aksi nasıl ispatlanabilir? Wikileaks kendisini nasıl finanse ediyor? Sadece aldığı bağışlarla hem İsveç’te hangi firmaya ait olduğu belli (ama gizli?) bir veri merkezinde bilgisayar hizmeti alacak ve internete bağlanabilecekler, hem Assange’in oradan oraya seyahat etmesini finanse edecekler, hem de Manning’in avukatlarının ücretlerini ödeyebilecekler. Eylül tarihli kimi haberlere göre, Wikileaks İsveç’te Korsan Partisi’nin himayesinde faaliyet göstermekte. Yani resmi anlamda Wikileaks’e kafa tutmaya kalkan karşısında bir İsveç siyasi partisini bulacaktır. Acaba ABD’nin eli kolu bağlıymış gibi davranmasının sebebi bu mu? Ve en önemlisi: Yarın öbür gün bu tür nahoş durumlarla karşı karşıya kalmamak üzere yeni bir global siber güvenlik standardının getirilmesi empoze edilirse buna kim hayır diyebilecek? Öteki tüm kitle iletişim araçları kontrol altına alınmışken son bağımsız kanal olan internetin de kolu kanadı bu vesileyle kırılırsa buna şaşırmamak gerekir. O halde iki alternatif söylem söz konusu: Ya “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” ya da “Krizi (önleyemedin bari) fırsata dönüştür”! A li Sedad bey, ünlü Osmanlı devlet adamı, tarihçisi ve hukukçusu Ahmed Cevdet Paşa’nın (1822 1895) oğlu ve ilk Osmanlı kadın yazar (50 liralık banknotlarda fotoğrafı bulunan) Fatma Aliye (18621936) hanımın ağabeyidir. Ali Sedad bey, daha çok mantık üzerine yazdığı kitaplarıyla tanınmıştır. Fakat o, aynı zamanda Osmanlılardaki ilk termodinamik kitabının da yazarıdır. Kavaidi tahavvülat fi harekati zerrat (Parçacıkların hareketine ilişkin değişim kanunları) adlı 1882’de (hicri 1300) yayımlanan 6 bölümden oluşan 192 sayfalık bu eser, fizik tarihimiz bakımından olduğu kadar biyoloji tarihimiz bakımından da önemlidir. Çünkü bu kitabın 6. bölümünde (163 ve 170. sayfalar arasında) Ali Sedad bey evrim teorisini ele almakta ve ülkemizde Darwin’in evrim teorisini bildiğimiz kadarıyla ayrıntılı bir biçimde ilk kez tanıttıktan sonra eleştirilerine geçmekte ve evrim teorisini reddetmektedir. Osmanlılarda evrim düşüncesinden ve teorisinden ilk kez söz eden Ali Sedad bey değildir. Fakat ona kadar başta Ahmed Midhad bey olmak üzere diğerleri bu konuyu popüler düzeyde ele almışlardır. Oysa Ali Sedad bey evrim teorisini reddetmekle birlikte kitabında Darwin’in tezlerini önce tanıtma yoluna gitmiştir. Ayrıca Darwin’in doğal seçilim teorisi de ilk kez bu kitapta açıklanmaktadır. Ali Sedad bey, zamanının doğa bilimcilerinin çoğunluğunun, “şu yakınlarda meşhur Darwin tarafından geliştirilen” teoriyi tercih ettiklerini belirtmektedir. “Darwin’in bu konuda ortaya koyduğu kanıtların en önemlilerinden söz edeceğiz” dedikten sonra dört paragrafta doğal seçilimin mekanizmasını anlatmaktadır. Buna göre, canlıların sınırsızca çoğalmasını önleyen en önemli engel, “fıkdanı maişet”tir (geçim araçlarının kıtlığı). Bu nedenle her türün bireyinin, nafakasını temin etmek ve varlığını sürdürebilmek için yürüttüğü bu mücadelede, kuvvetli olan zayıfa galip gelmekte ve bazı faydalı özelliklere sahip olanlar diğerlerinden daha fazla “muammer” olmaktadırlar (yaşamaktadırlar). Ali Sedad bey “Darwin Mesleğinin Muhakemesi” başlıklı paragrafta ise, Darwin’in kendi deyimiyle fa raziyesine iki büyük itiraz olduğunu, bunlardan birincisinin, yeniden bir tür oluştuğunun asla görülmemiş olması olduğunu ileri sürmektedir. İkinci itirazın ise farklı türler arasındaki geçiş biçimleriyle ilgili olduğunu belirtmektedir. Ali Sedad bey burada ilginç bir retoriğe başvuruyor; Darwin’i destekleyen doğa bilimcilerinin, “Jeoloji tabakalarındaki bilimsel araştırmaların henüz yeterince yapılamamış olmasından dolayı ileride geçiş biçimlerinin bulunması muhtemel olduğu için, jeoloji biliminin bu aşamasında Darwin’in tezlerine itiraz olunamaz” şeklindeki savunmalarına şöyle cevap veriyor; “Bu durumda jeolojinin bugünkü halinde Darwin’in mesleği kabul olunur şeylerden değildir diye ifade etmek daha münasiptir”. Ali Sedad bey, ayrıca Darwin’in hem türlerin oluşumunun çok yavaş gerçekleştiği, hem de geçiş biçimlerinin hızla yok olduğu yönündeki düşüncelerinin birbiriyle çeliştiğini ileri sürüyor. Ali Sedad bey, Darwin’in insanın maymundan geldiğini söylemediğini, gerek insanın, gerekse maymunun, ikisinin de diğer bir türden gelmiş olduğunu söylediğini doğru olarak belirttikten sonra, bu iki tür arasında benzerlik değil aykırılık bulunduğunu, kaldı ki bu iki mahluk cismen tamamen aynı olsalar bile, insanın konuşma yeteneğine sahip olması bakımından maymundan ayrıldığını ve bu nedenle Lamarck ve Darwin’in gayretini gütmek isteyenlerin ellerine yine hiçbir şeyin geçmeyeceğini ileri sürmektedir. Ali Sedad bey, Darwin’in iddiasının sırf hayali olup esasen hiçbir tecrübe ve gözleme dayanmadığını iddia ettikten sonra, kendi görüşünü şu şekilde özetlemektedir: Tabiattaki değişim, özel biçimlerde ve sınırlı olarak ortaya çıkmıştır ve başkalaşmış olan şeyler görünüşe aittir, asla ilişkin şeyler değildir. Ali Sedad beyin bir termodinamik kitabı içinde yer alan biyolojik evrim düşüncesiyle ilgili görüşlerinin ve eleştirilerinin ana hatları bunlardır. Biyoloji tarihimiz bakımından burada en ilginç olan şeyler, Ali Sedad beyin, Darwin’in Türlerin Kökeni kitabının yayımlanmasından 23 yıl sonra, evrim teorisinin esaslarını Darwin’ci literatürden izlemiş olması ve Darwin’in doğal seçilim teorisini ilk kez Osmanlı okurlarına açıklamış olmasıdır. Kapıyı kilitlemeyi unutmak artık sorun değil: Kapınızı çekin ve çıkın! Kale Kilit, güvenlik sistemlerinde geliştirdiği yenilikçi ürünü Kale Otomatik ile kapıları kilitlemeyi unutma riskini ortadan kaldırıyor. Tüm Çelik kapılara monte edilebilen Kale Otomatik, yardımcı mandalı sayesinde, içerden ve dışarıdan kapının anahtarla kilitlenmesine gerek duymadan, otomatik kilitlenmeyi gerçekleştiriyor. Kale Otomatik ile çelik kapılarda sürgüler, kapının kapanması anında 32 mm yerinden otomatik olarak dışarı çıkarak karşılıktaki yuvasına yerleşiyor. Böylece kapıların her defasında anahtarla kilitlenmesine gerek kalmadan güvenlik sağlanıyor. Kilitlenen kapıyı içeriden açmak içinse kapı kolunu indirmek veya mandallı silindiri tek tur çevirmek yeterli oluyor. CBT 1238/ 12 10 Aralık 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle