28 Eylül 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Antalya’daki ‘büyük’ orman yangını sonrasında yapılması gerekenler üzerine Ormanlarımızda daha az yangın çıkması ve/veya daha az ormanın yanması gerçekten de isteniyorsa eğer, hiç olmazsa bu kez Antalya’daki “büyük” orman yangınının yaşamsal önemde bir deneyim olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yücel Çağlar G erçekte, her orman yangını tüm yönleriyle özgündür, ilktir, tektir. Ancak, yine de, her orman yangını bir deneyim olarak değerlendirilerek yaygınlaştırılabilir bilgilerin üretilmesi hem olanaklı hem de kesinlikle zorunludur. Küresel ısınmanın, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgelerinde yol açabileceği öne sürülen sıcaklık artışları bu zorunluluğu pekiştiriyor. Açıktır ki, araştırma ve geliştirme (ARGE), bu zorunluluğun yerine getirilmesine yönelik çalışmaların görece olarak daha öncelikli ve ağırlıklı bir bileşenini oluşturuyor. Ülkemizde, bu doğrultuda etkinlikte bulunabilecek kurumsal alt yapı büyük ölçüde oluşmuştur: Türkiye’de, 8’i bölgesel olarak (İç Anadolu, Doğu Karadeniz, Batı Karadeniz, Ege, Batı Akdeniz, Doğu Akdeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu) ve üçü de ülke olarak (Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Müdürlüğü, Orman Ağaçları ve Tohumları Islah Araştırma Müdürlüğü ve Orman Toprak ve Ekoloji Araştırmaları Enstitüsü Müdürlüğü) etkinlikte bulunan araştırma kuruluşu var. Ayrıca, büyük ölçüde bölgesel olarak konumlandırılmış 9 orman fakültesinde orman mühendisliği öğretimin yanında çeşitli araştırmalar da yapılmakta. Bugüne değin bu kuruluşlarca yaşama geçirilmek üzere birisi 19951999 ötekisi de 20002005 dönemlerini kapsayan iki ormancılık araştırma master planı hazırlandı. İÇERİK VE BÜTÜNSELLİK YOK En son olarak da, 2006 yılında, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu’nun kararı uyarınca Çevre ve Orman Bakanlığı ile TÜBİTAK tarafından on yıllık “Türkiye Kamu Çevre ve Ormancılık Araştırma Programı” (ÇOAP) hazırlandı. Ancak, hem ÇOAP’ta hem de 20042023 dönemini kapsayan Ulusal Ormancılık Programı’nda (UOP) yer verilen eylem ve proje önerileri, söz konusu zorunluluğun yerine getirilmesine katkıda bulunabilecek içerik ve bütünselliğe sahip değil. Sözgelimi, ÇOAP’da “Orman Koruma” başlıklı bir “Araştırma Alanı” ve bu alanda da içeriği “Orman ekosistemlerinden sürdürülebilir bir yararlanma sağlamak amacı ile bunları tehdit eden her türlü tehlikeye karşı korunması kapsamında; tehditleri belirlemek, sebeplerini ortaya koyacak ve çözümüne ışık tutacak her türlü önerileri gösteren planları hazırlamak ve uygulamaya aktarılmasını sağlamak” olarak belirlenen “Alt Araştırma Alanı” açıldı. Bu alanda yer verilen 17 “Proje Konusu”nun yalnızca ikisi doğrudan orman yangınlarıyla ilgilidir: • Ulusal yangın tehlike oranları sistemi • Orman yangın emniyet yol ve şeritlerinden yararlanma olanaklarının araştırılması Buna karşılık, UOP’da ise orman yangınlarıyla ilgili olarak “Türkiye halen orman yangınları adedi ve yanan alan itibariyle Akdeniz bölgesinde en başarılı ülke durumundadır.” saptaması yapıldıktan sonra yalnızca şu üç eylem önerisine yer verildi: • Orman yangınlarının önlenmesine yönelik ulusal orman yangın planlaması ile kurumsal ve teknik altyapının oluşturulabilmesi için; meteoroloji istasyon ağının yangına hassas alanları temsil edecek şekilde tamamlanması, yangın karardestek sistemlerinin kurulması, yangın bilgi sisteminin geliştirilmesi • Orman yangınları ve diğer biyotik ve abiyotik zararların (hava kirliliğinin ormanlar üzerine etkileri de dahil olmak üzere) nedenleri, sonuçları ve önlenmesi için gerekli tedbirlere ilişkin araştırma çalışmalarının gerçekleştirilmesi ve bu konularda orman köylüleri ve diğer toplum kesimleri için bilinçlendirme ve eğitim çalışmalarının güçlendirilmesi ve uygulanması. • Orman yangınları ile mücadelede halen gerçekleştirilen çalışmalarda ve tedbirlerde maliyet etkenliğinin geliştirilmesi ihtiyaç ve olanaklarının belirlenmesi amacıyla bir araştırmageliştirme çalışmasının gerçekleştirilmesi Öte yandan, Ege ve Ormancılık Araştırma Müdürlüğü’nde 20062007 döneminde, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü ve Dokuz Eylül Üniversitesi’nden uzmanların katılımlarıyla yürütülen “Büyük Orman Yangınlarının Meteorolojik Veriler Işığında İncelenmesi” konulu araştırma projesi kapsamında da ancak gerekli ARGE etkinlikleriyle yaşama geçirilebilecek çeşitli önlem önerilerileri var. Dahası, bu kapsamda; “Sadece orman yangınları üzerinde araştırmalar yapmak üzere farklı disiplinlerden (yangın meteorolojisi, uzaktan algılama vb. gibi) çalışmaya istekli araştırmacıların bir araya gelebileceği ulusal ve uluslararası işbirliği projelerini gerçekleştirebilecek bir ‘Orman Yangın Araştırma Enstitüsü’ nün kurulması faydalı olacaktır.” önerisi öne sürüldü. Sözü edilen kurumsal alt yapı olanaklarına, hazırlanan çeşitli belgelere ve gerçekleştirilen sınırlı sayıda ARGE etkinliklerine karşın, ülkemizde orman yangını olasılığının ve yanan orman varlığının en aza indiri lebilmesi için gerekli ekolojik, teknik ve teknolojik, toplumsal ve kültürel bilgiler yeterince üretilememiş; bu amaçla kullanılabilecek veri tabanı ve izleme düzenekleri gerektiğince oluşturulamamış; rastlantısal olarak üretilebilen bilgiler ve geliştirilen teknik ve teknolojiler ise uygulamacılarla buluşturulamadı. Öyle ki, Orman Genel Müdürlüğü’nün her yıl hazırladığı “Orman Yangını Eylem Planlar” kapsamında da örneklenen belge ve araştırmalardaki önerilerin yaşama geçirilmesine yönelik iş ve işlemlere yer verilmedi. SONUÇ OLARAK… Orman yangınlarının nedenlerinin belirlenmesine, çıkan yangınların söndürülmesine yönelik çalışmalarının etkenlik düzeylerinin yükseltilmesine yönelik ARGE etkinlikleri yaşamsal önem taşımaktadır. Bu etkinliklerin tasarlanması, gerçekleştirilmesi ve sonuçlarının yaşama geçirilmesine yönelik çalışmaların “orman” sayılan arazilerin yönetim politikalarıyla da ilişkilendirilerek çok yönlü ancak bütüncül yaklaşımlarla yürütülmesi yöntemsel ve yönetsel bir zorunluluktur. Ancak, bu zorunluluğun yerine getirilmesi sırasında, “her orman yangını tüm yönleriyle özgündür, ilktir, tektir.” gerçeğinden hareketle yerel ekolojik, toplumsal, ekonomik ve kültürel yapılar ile bu yapılardaki değişme eğilimlerinin ve nedenlerinin de göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Bu gerek yerine getirilmediği içindir ki ülkemizde orman yangınlarının çıkması, sönmesi ve/veya söndürülebilmesi, büyük ölçüde arazi ve iklim koşullarına bağlı olmaktan kurtarılamamakta, yangınların ve yol açabileceği yıkımları en aza indirmekle yükümlü olanların, olup bitenleri hava koşullarıyla açıklamayı sürdürenlerin sorumlulukları, daha doğru bir söyleyişle “sorumsuzlukları” kolaylıkla gözden kaçırılabilmektedir. Artık, hiç olmaz ise “bir musibet bin nasihatten yeğdir” atasözünden hareketle, Antalya’daki son “büyük” orman yangını hem öncesi hem söndürme çalışmalarının yönetilmesi hem de sonrasıyla bu gereğin yerine getirileceği bir örnek olay olarak değerlendirilmelidir. Türkiye Kamu Çevre ve Ormancılık Araştırma Programı, TC Çevre ve Orman Bakanlığı, 2 Ulusal Ormancılık Programı 20042023, TC Çevre ve Orman Bakanlığı, 2004, Ankara. CBT 1116/ 21 8 Ağustos 2008
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle