Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Biyoloji Kadınlarda orgazm ı genleri belirliyor Sonuçları geçtiğimiz hafta yayımlanan bir araştırmaya göre kadınların orgazm olma konusunda sergiledikleri farklılığın yiizde 457 genlerinden kaynaklanıyor. Kiiltür, yetiştirilme ve biyolojik yapının cinsel işlev üzerindeki rolü konusu onlarca yıldır araştırılmasına karşın bu son çalışma ile ilk kez genlerin rolü inceleniyor. ZümrüttenAkisler AMCelal Senaöf Üniversite ilk 500de değilse sorumlu kim? 24 Haziran 2005 tarihli gazetelerde Sayın Başbakan 'ın YÖK'ün kişiliğinde gene üniversitelere saldıran sözleri vardı. Bu sözler ne yazık ki gene her türlü terbiye ve akıl sınırlannı aşan sözlerdi ve sonraki günlerde daha da çirkinleşerek sürdü. Ancak bu sefer Sayın Başbakan kendisinin ve hükumetinin (ve kendilerinden önce gelen ancak düşünceleri kendilerininkine benzeyen pek çok hükumetin) suçlannı da üniversiteye yüklemeye kalkıştı. Sözleri, bunları işiten veya okuyanlarda "insandabirazsıkılma olmalı" düşüncelerinin uyanmasına neden oldu. Tayyip Bey özetle, imamhatip mezunlarının üniversiteye girmelerinin normal liselerinkinden zor olmasının tüm meslek liseleri öğrencilerini mağdur ettiğini (1) bunun "zulüm" olduğunu ve günün birinde mutlaka değişeceğini, buna şimdilik olanak vermeyen YÖK'ün, hiçbir üniversitesi dünyada ilköOO'ün içine giremeyen Türk üniversitelerinin bu perişan durumlarını düzeltmeye çalışmak yerine imamhatipli öğrencileri mağdur etmekle uğraştığını söyledi. Dediğim gibi bu sözleri dinleyen veya okuyan aklı başında insanlar "insanda biraz da sıkılma olmalı" diye düşünmü'ş olmalılar: Sayın başbakan ve hükumeti işbaşına gelir gelmez üniversitelerin bilim yapmasının temel mali kaynaklan arasında olan biitçelerini hallaç pamuğu gibi attı, kadrolar resmen kiliflendi. Doktora veya masteryapmak isteyen kıymetli pek çok öğrenci ne burs ne de kadro bulabildi. Tayyip Bey, iktidara geldiğiandan itibaren gözünü, üniversitelerin araştırma kaynaklarından birini oluşturan TÜBİTAK'a dikti. Bu kurumun başında Avrupa Akademisi üyesi, dünyaca tanınan bir fizikçimiz vardı. Tayyip Bey'in hükumeti bu kıymetli bilim adamını ittiralarla yerinden etti, yerine kendi politik çevresine yakın olduğu bilinen ancak adını bilim âleminin duymadığı birisini Sayın Cumhurbaşkanı'nın muhalefetine rağmen atayıverdi. 0 kişi de eşini Türkiye'nin en önemli üniversitedışı araştırma kurumunun başına atamakta hiçbir sakınca görmedi. Ondan sonra Tayyip Bey üniversitelerden esirgediği paraları letheylediği TÜBİTAK'ın emrine verdi. Bunu da halkına "bilim bütçesini arttırdık" şeklinde yansıttı. Bu "operasyon" yalnız Türkiye içinde değil, tüm dünyada yankı uyandırdı, dünyanın en önde gelen bilim dergisi Nature, Tayyip Bey'in hükumetini "bilim bütçesini yürütmekle" suçlayan birbaşlıkla bir haberyayımladı. Aynı makalede TÜBİTAK Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Şevket Ruacan TÜBİTAK'a verilen büyük paranın dağıtımının hangi kıstaslara göre yapıldığından haberinin olmadığını söylüyordu. Tayyip Bey'in ataması buna alerii eksik ve yanlışiarda dolu bir cevap verdi. Ûniversiteleri ikide bir "YÖK Kanununu deği$tireceğiz" nidalarıyla örseleyen, rektörlerinin haberi olmayan toplantılara gidip üniversite yönetimlerini hiçe sayan Tayyip Bey, bünyesinde Türkiye'nin en kıymetli bilim insanlarını toplamış ve kanunla belirtilen görevi hükumetlere danışmanlık yapmak olan Türkiye Bilimler Akademisi'ne tek bir kez bile danışmamıştır. Acaba bilim insanlarından mı çekinmektedir? Bu kuruluşa "ilk beşyüze giren adamınız yok" eleştirisini yöneltmesi mümkün değildir: Bu kuruluşun üyesi olan bizler dünyanın da sayılı bilim kuruluşlarının üyeleriyiz, madalyalarının sahipleriyiz. Nerede Sayın Başbakan? Buyursun şu meslek liseleri işini bir de bizimle konuşsun.Amaaslakonuşmamıştır. >•< Yani Sayın Başbakan ve hükumeti kanunun kendilerine emrettiğini yapmamıştır. Ama bu Tayyip Bey'in artık iyi tanıdığımız bir huyudur. TÜBİTAK hakkında aldığı yasa dışı kararları tersleyen mahkemeleri de dinlememiştir. Demokrasinin en temel kuralı olan yasa kontrolunda yaşam görüldüğü kadarıyla kendisine yabancı bir kavramdır. Bu nedenle yaptıklarını artık "demokrasi gereği" sözlerinin arkasına saklaması da mümkün değildir. Evet üniversite istenilen başarıyı gösterebilmiş değildir. Ama grafik hızla yükselmektedir. Gerçekte mevcut gayritatminkâr durumun en önemli sorumlusu uzun yıllardır üniversiteye kalite kıstası koyma imkânını tanımayan bilgisiz ve görgüsüz hükumet mensupları ve onların aldıkları akıl ve bilim karşıtı kararlara olumlu oy veren meclis üyeleridir. Bunun en son örneği AKP hükumetinin üniversitelere rağmen çıkardığı ve üniversitede kalite tutturmayı imkânsızlaştıran af kanunudur. Bilim kurumlarının partizan kadroiaşma uğruna tahribi ve bu arada bilim insanlarının tahkiri, üniversitelerden kaçırılan bütçenin taraftara taksimi, üniversiteye kalite kıstası koyma imkânının verilmemesi... Böyle üniversite olur mu? Tabii ki olmaz. Bunun sorumlusu ise YÖK değil Tayyip Bey'dir. Yapılan iş de vatana ve insanlığa ihanetten başka bir şey değildir. Tayyip Bey bunu böyle bile! (1) Bu iddianın gerçekten ne denli uzak olduğu pek çok kereler yazıldı. Muhterem dostum Sayın Oktay Ekşi Beyefendi 25 Haziran 2005 tarihli Hürriyet'teki başyazısında aynı şeyi tekrar ve çok doyurucu bir şekilde belgelediği için ben burada bu konuya ayrıca yer vermeyeceğim. Y ataktaki yetersiz performansın bahanesi genler olabilir mi? Erkek uykuya dalmadan önce "Pardon sevgilim. Ben elimden geleni yaptım ama kabahat genlerinde.." deme şansına sahip mi? Son yapılan bir araştırma kadın orgazmının biyolojik bir temele dayandığını gösteriyor. Çalışmayı yürüten Londra'daki St.Thomas Hastanesi İkiz Araştırmaları Ünitesi'nden Tim Spector, bu temelin biyolojik mi,fizyolojikmi yoksa psikolojik mi olduğu konusunda kesin bir yargıya varmanın mümkün olmadığını işaret ederek şöyle konuşuyor: "Ancak bu çalışma orgazmın bütünüyle kültür, arkadaş baskısı, yetiştirme veya din temelli olmadığını gösteriyor. Kadınlara arasında çok büyük farklılıklar var ve bu farklılıklar genlerden kaynaklanıyor." Spector ve ekibi 6000 kadar ikiz kadına, gizli tutulacağı garantisiyle bir anket formunu doldurmalarını istedi. Formda mastürbasyon ve cinsel ilişki sırasında ne sıklıkla orgazm oldukları soruldu. 714 tek yumurta ikizi ve 683 farklı yumurta ikizinin aralarında bulunduğu 4037 kadın formları doldurdu. Kadınların yaşı 19 ile 83 arasında değişiyordu ve yüzde 3'ü lezbiyen veya biseksüeldi. (Biology Letters, DOI: 10.1098/rsbl.2005.0308). Spector, cinsel ilişkide ve mastürbasyonda orgazm olamadıklarını söyleyen kadın sayısının hemen hemen aynı olmasının beklenmedik bir sonuç olduğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor: "Mastürbasyonda dış faktör sayısı erkekler gibi daha azdır. Mastürbasyonun genetik yönünün daha ağır basması neler olup bittiği konusunda daha net bir görüntü veriyor" diyor. Kadınların orgazm olma yetisinin altında genetik faktörlerin bulunduğunu gösteren bu araştırmanın değerlendirilmesinde ortaya çok sayıda kuram atılıyor. Kuramlardan birine göre kadınların orgazm olmalarını sağlama konusunda daha başarılı olan erkekler, çocukların yetiştirilmesinde de ideal bir eş olabiliyorlar. Bir diğerine göre ise, kadınlarda orgazmın yarattığı hareketlilik ortamında sperm hedefe daha iyi ulaşıyor. Böylece üreme olasılığı artıyor. PARANINDAĞITIM KISTASI NE? PRİMATLAR VE ORGAZM Ne var ki diğer primatlar üzerinde yapılan çalışmalar farklı sonuçlar veriyor. Dişi makak maymunları da orgazm olabiliyor. Ancak orgazmın daha çok dişiler arasındaki ilişkilerde yaşanması üreme konusundaki kurama ters düşüyor. Bonoboların cinsel yaşamları çok renklidir. Grup seksi ve mastürbasyon gibi cinsel eylemlerin topluluk içindeki bağlığı artırıcı bir etkisi olduğu düşünülüyor. Bu da orgazm için yeni bir kuramın doğmasına yol açıyor. Orgazm ilişkilerin güçlenmesinde önemli bir rol oynuyor. CİNSEL İLİŞKİ VE ORGAZM Deneklerin yalnızca yüzde 14'ü her ilişkide orgazma ulaştığını belirtti. Kadınların yüzde 32'si cinsel ilişkinin dörtte birinde orgazm olmakta zorlandıklarını, diğer yüzde 16'sı hiçbir zaman orgazm olamadıklarını belirtti. Bu sonuçlara göre, tek yumurta ve farklı yumurta ikizlerinin yanıtlarının karşılaştırıldığında, cinsel ilişkide orgazma ulaşma yetisinin yüzde 34 oranında genetik olduğu ortaya çıktı. İkiz çalışmalarının önemi ikizlerin aynı koşullarda yaşamış olmalarından kaynaklanıyor. Böylece eğer tek yumurta ikizleri, farklı yumurta ikizlerine göre daha fazla benzerlik taşıyorsa, bu benzerliğin altında, çevresel faktörlerden çok genetik faktörlerin yattığı sonucunu çıkartmak mümkün olabiliyor. GRAFİKYÜKSELİYOR EVRİMSEL AÇIDAN ORGAZM Indiana Üniversitesi'nden Elisabeth LJoyd, kadın orgazmının doğal seleksiyon açısından erkeklerdeki kadar önemli bir rolü olmadığını düşünüyor. Dişi orgazmının erkek orgazmının rastlantısal bir uzantısı olduğunu düşünen Lloyd, kadınlardaki orgazmı erkek meme uçları ile aynı kefeye koyuyor. Lloyd ayrıca söz konusu araştırmadan elde edilen bulgunun orgazm olamayan kadınlarda bir sorun olduğu yönündeki görüşü güçlendirdiğini ileri sürüyor. Bu görüşü, sorunu çözmeye yönelik ürünler satan şirketlerin körüklediğini söyleyen Lloyd, "Hangi kıstaslara dayanarak bir kadını normal, bir diğer kadını anormal olarak tanımlayacağız?" diye soruyor. Kaynak: New Scientist, 11 Haziran 2005 957/5 23 Temmuz 2005 MASTÜRBASYON VE ORGAZM Beklenildiği üzere, daha fazla sayıda kadın mastürbasyon sırasında orgazm olduğunu belirtti yüzde 34 her mastürbasyonda orgazm oluyordu. Ne var ki hiçbir zaman orgazm olmadığını söyleyenlerin sayısı cinsel ilişkiden zevk almayanların sayısına yakındı yüzde 14. Söz konusu analiz bu farklılığın yüzde 45'inin genetik olduğunu gösteriyordu