Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DepremYapı Mühendisliği Kerpiç evleri sağlamlaştırmak Sydney'deki Teknoloji Üniversitesi'nden birgrup bilim adamı, dünya niifusunun üçte birinin oturduğu kerpiç evleri depreme dayanıklı hale getirecek bir teknik üzerinde çalışıyor. Ucuz ve kolay olan bu teknik başarılı olursa, Orta ve Güney Amerika, Orta Asya ve Hindistan'daki deprem bölgelerindeki evlerin giiçlendirilmesinde kullanılabilecek. eprem yalnızca modern beton evleri değil, dünya nüfusunun üçte birinin oturduğu geleneksel kerpiç evleri de yıkıyor veya hasar veriyor. Sözgelimi 2001 yılında El Salvador'u sallayan iki depremde 110.000'den fazla kerpiç ev yıkılmıştı. Avustralya, Sydney'deki Teknoloji Üniversitesi'ne bağlı Altyapı Araştırmaları Merkezi'nden Bijan Samali'nin liderliğindeki bir bilim kurumu, varolan kerpiç evleri depreme dayanıklı bir hale getirmek için ucuz ve basit bir yöntem geliştirdi. Kerpiç tuğlalar güneşte kurutulmuş çamurdan yapılır. İçlerinde genellikle saman bulunan bu çamurlara üretim aşamasında bazen kum da ilave edilir. Samali ve ekibi kerpiç evleri güçlendirme çalışmalarına tuğlaların içine matkapla delik açarak başladılar. Daha sonra bu deliğin içinden tercihen polipropilen gibi dayanıklı bir malzemeden yapılmış bir sicim geçirerek halka oluşturdular. Ve bu deliklerin içini çamurla doldurdular. Çamur kuruduğu zaman sicim sabitlendi ve böylece dışarıdaki dikey bambu destekleri bağlamakta kullanılabildi. Bambu dikmelerin sıklığı, evin dış duvarı boyunca her yanm metrede birdi. Daha sonra bambu dikmeleri yatay tellerle birbirlerine bağladılar. rem masasından yararlandı. Geleneksel yöntemlerle yapılan evlerin maketleri, El Salvador'daki depremlerin yüzde 75 büyüklüğünde bir sarsıntıya maruz kaldıkları zaman ciddi hasar gördü. Oysa aynı büyüklükteki bir sarsıntı, desteklenmiş maketlerde hasar oluşturmadı. El Salvador depremlerinin büyüklüğünün yüzde 100 ve yüzde 125 büyüklüğündeki simülasyonlar, güçlendirilmiş ev modellerinde yalnızca küçük hasarlar meydana getirdi. Deprem mühendisliği araştırmaları, binaların sağlamlaştırılması işleminde genellikle ileri teknoloji içeren yaklaşımlara öncelik verir. Ve bu araştırmalar çoğunlukla gelişmiş ülkeleri hedef alır. Yoksul ülkelerdeki geleneksel yöntemlerle inşa edilmiş evleri sağlamlaştırma yolunda gerçekleştirilmiş az sayıda çalışma da başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkumdur, çünkü kullanılması gereken malzeme ve teknikler çoğunlukla ortalama bir vatandaşın mali sınırlarını zorlar niteliktedir. Sözgelimi bugüne dek uygulanması 6'nerilen yaklaşımlar duvarların içine dikmeler yerleştirmek veya tahta kirişler eklemek pahalıya çıkan yöntemlerdir. Güney Avustralya, Adelaide Üniversitesi'nden inşaat mühendisi Michael Griffıth, "Bu evlerin pek çoğu gecekondu tarzı, insanların usta kullanmadan kendi olanaklarıyla yaptıkları evlerdir. Bu yeni teknik çok büyük bir uygulama potansiyeli içeriyor. Özellikle Güney ve Orta Amerika'da, Orta Asya ve Hindistan'da da bu yöntem kullanılabilir" diyor. GüncelTıp Tırnak Yeme Alışkanlığı "Tımaklarını yeme evladım, çek elini ağzından". Hemen hepimizin yaşantımızın bir döneminde tanık olduğu bir uyarı tümcesidir bu. Gerçekten de bir çok anne baba için önemli bir sorundur aynı zamanda. Günümüzde bu kötö alışkanlığa sahip çocuk oranının %3035 olduğu sanılmaktadır. Tırnak yeme alışkanlığı 45yaşları arasında başlar. Bu alışkanlık, ergenlik ve hatta erişkin yaş gruplarında bile devam edebilir. Bilimsel araştırmaların bir kısmında ergenlik döneminde tırnak yeme alışkanlığı sıklığının %4045 oranlarına kadar yükselebildiği iddia edilmektedir. istanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Hematoloji Bilim Dalında görevli Psikolog Dr. Gülcan Peykerli, anne babaların cevabını en çok bilmek istedikleri soruyu şöyle yanıtlıyor. "Tırnak yeme, gerginliğin, güven duygusu eksikliğinin göstergesidir. Çocuk/ergenle sağlıklı, sıcak güven duygusuna dayalı iletişim kurulamadığı, baskıcı, otoriter, aşırı ve gerçekçi olmayan beklentilerin olduğu durumlarda çocuk tırnak yeme davranışını gösterebilmektedir. Aile içerisinde çocuk/ergenin sürekli azarlanarak eleştirilmesi, yeterli ilgi, sevgi ve onay görememesi sıkıntı, gerginlik ve öfkeye yol açmaktadır. Çocuk/ergen başkasına duyduğu kızgınlık, öfke ve saldırganlık duygularını dışa vuramadığı için bütün bu olumsuz duygulan kendisine yönlendirerek tırnak yeme davranışını göstermektedir. Bir anlamda kendini yiyip bitirmektedir". KENDİNEYÖNELTİLMİŞÖFKE uzetle, Dr. Peykerli tırnak yeme alışkanlığını kişinin kendisineyö'neltilmiş bir öfke, daha doğru terimle otoagresyon olarak değerlendirmektedir. Bu davranışın oluşmasında aile ilişkileri önemli rol oynamaktadır. Anne baba arasındaki gerginlikler, sık yapılan tartışmalar, annenin çocuğa aşırı düşkün olup onu devamlı kontrol altında tutmak istemesi, çocuk veya ergenin aile ilişkileri içinde kendini yalnız ve çaresiz hissetmesi bu davranış bozukluğunun nedenleri arasındadır. Anne babanın fazlasıyla kaygılı, tedirgin olması ve bu duygularını çocuğa yansıtması, kardeşler arasında ayrım yapılması çocuklarda kıskançlık ve güven eksikliğine yol açar. Tırnak yeme, tüm bu olumsuz duyguların bir çeşit dışa vurumudur. Tırnak yeme alışkanlığının yukarıda anılan nedenlerin tamamen dışında ve sadece "tnklit" etmek amaçlı kazanılabildiği de unutulmamalı. Çocuk, aile içinde tırnak yiyen bir yakınını taklit ederek bu davranışı kazanabilir. Psikoiojik nedenlere bağlı tırnak yeme alışkanlığı olan çocuk veya ergenlerin aynı zamanda olaylar karşısında çabuk heyecanlanıyor ve kızıyor olmaları taklit yoluyla edinilen tırnak yeme alışkanlığından ayrımda işe yarar ipuçları olabilir. Aileye yeni katılan bir birey kardeş , sevilen birinin kaybı, okul ve arkadaş ortamının değişmesi gibi nedenler de tırnak yeme alışkanlığının oluşmasına neden olabilir. Yapılan çalışmalar, ergenlik çağında sosyal anlamda onay gören kişilerin bu davranışı hızla terk ettiğini ortaya koyuyor. Psikolog Dr Gülcan Peykerli, oyun ve spor gibi sosyal kabul gören aktiviteler ile kendilerini dışa vurma şansı yakalayan çocuklann bu kötü alışkanlıklarını kolayca terk ettiklerinin altını çiziyor. Anne ve babaların, çocuk/ergenin duygu ve düşüncelerini kolayca açıklayabilmesine olanak sağlaması, aile içi gerginlik ve uyumsuzlukların düzeltilmesi sorunun çozumünde kilit bir rol oynar. NEYAPMAMAU? Çocuğa devamlı olarak "tırnağını yeme, gene mi tımağını yiyorsun, sana kaç kereyapma dedim hala yapıyorsun" türündeki yaklaşımlar hiçbir işe yaramadığı gibi çocuğun kaygısını, öz benliğine karşı hissettiği değersizlik duygusunu daha da pekiştirebilir. Hele çocuğu bu davranışından dolayı cezalandırmak çok daha ciddi psikoiojik problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Peykerli, küçük çocuklann kaygı ve korku veren TV filmlerini izlememeleri ve anne babaların çocuklann gözü önünde tartışmamaları gerektiğine de dikkat çekmektedir. Tırnak yediği sırada çocuğun dikkatinin başka birnoktaya çekilmesi, aşırı olmamak kaydıyla yapılan ödüllendirmeler bu davranışın önlenmesinde etkili olabilir. Çocuk/ergen kişilere tırnak yeme alışkanlığının çok kötü bir alışkanlık olmadığı, kolayca terk edilebileceği, kendisinin de isterse bunu başarabileceği biçiminde verilecek olan cesaretlendirici mesajlar bu davranışın terk edilmesine katkı sağlayabilir. Yukarıda anlatılanlardan kolayca anlaşılabileceği üzere aile bireylerinin yaklaşımı bu davranışın terk edilmesinde büyük öneme sahiptir. Özellikle annenin çocuğuna karşı göstereceği tutum ve davranış belirleyicidir. Tırnak yeme alışkanlığının kendisi değil ancak bu davranışa neden olan taktörler çocuğun gelişiminde kritik bir rol oynayabilir. Bu nedenle sabırla ve gerekirse profesyonel destek alarak altta yatan nedenin belirlenmesi ve tedavisi çocuk veya ergenin sağlıklı ruhsal gelişimine önemli katkı sağlayacaktır.. cetiner.m@superonline • Mustafa Çetıner D "Bambular depreme dayanabilecek kadar esnek, kerpiç yapıyı bir arada tutacak kadar da sağlamdır. Büyük bir depremde kırılsa bile bambu parçalara ayrılmaz" diye konuşan Samali'nin ekibinden Dominic Dowling, güçlendirilmiş kerpiç ev maketlerin dayanıkhlığını ölçmek için dep yıcı Mesnet), çapları 2660mm, 1350mm ve llOOmm olan kurşun çekirdekli lastik mesnetlerden (Şekil 3) ikişer tane ve 3000kN (300 ton) kuvvet uygulayabilen 6 adet Şekil 4'te görülen Multifunction Damper (Çok Fonksiyonlu Titreşim Söndürücüden) oluşan karma yalıtım sistemi yerleştirildi. Toplantısında 10. Seminerin nerede yapılacağı kararlaştırılacaktı. Seminer'i yapmak üzere yazılı olarak baş vuran ülkeler A.B.D., Çin, İran ve Türkiye idi. Bir yıl önce yaptığım başvuruda 10. Semineri neden İstanbuFda düzenlemek istediğimizi ayrıntılı olarak gerekçelendirmiştim. Çinli katılımcıların çok istekli olmalarına rağmen, Erdik'in ve benim açıklamalarımız üzerine, 10. Seminerin 2007 yılında İstanbul'da yapılması nerdeyse oybirliğiyle kabul edildi. Seminer 2007 yılının Mayıs ayı sonunda veya Haziran ayı başında Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Bölümü tarafından Prof. Dr. Mustafa Erdik'in Başkanlığında yapılacağını, şimdiden öğretim üyesi ve inşaat mühendisi meslekdaşlarım ile ilgilenen mercilere duyuruyorum. İKİ YIL SONRA İSTANBUL'DA Rüzgarın hızı saatte 90km'yi aşınca çok fonksiyonlu söndürücüler devreye girip depreme karşı yerleştirilmiş olan pasif etkili kayıcı ve lastik mesnetleri, binanın salınımlannı engellemek üzere, otomatik olarak devre dışı bırakmaktadır. Tayfun gibi kuvvetli rüzgarlarda ise binanın tavanına asılmış olan 270 ton ağırlığındaki 2 klima deposu bir sarkaç gibi salınarak rüzgarın titreşimlerini söndürmekte ve bu yolla binanın rüzgardan dolayı salınımı ve tepesindeki yatay ötelenme de azalmaktadır.Derneğin Kobe'de yapılan Genel Kurul Prof. Dr. İhsan Mungan Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi, mungan@msu.edu.tr 957415.33 Toromuz 200^