Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B İ L İ M D Ü N Y A S I N D A N H A B E R L E R EVRİM Yılanlar ayaklarını nasıl kaybettiler? S nsanlardan kuşlara kadar karada yaI şayan bütün omurgalılar herkes taraI fından tetrapod yani dört ayaklı olarak biliniyor. Bu ayaklardan ikisi değişikliğe uğrayarak insanda kol, kuşta ise kanat ismini almıştır. Hatta değişim yılanda daha da ileri giderek dört ayağını da kaybetmesi şeklinde olmuştur. Göğüs kafesi üzerindeki izler bunu kanıtlıyor. Yılanların ağırlıkları, yumurtaları ve yüz hatları kertenkelelere benziyor. Ancak buna rağmen onları kertenkelelerle aynı grupta incelemek mümkün değil. Kudüs'te 1970'lerin sonunda Pachyrachis problematıcus (kalınlaşmış kaburga kemiği problemli hayvan anlamına geliyor) adlı 100 milyon yaşında ayaklı yılan fosilinin bulunması ile bu konuda büyük bir ilerleme sağlandı. Hebrew Üniversitesi'nden herpetolog George Haas ilk incelemesinden sonra yılan olduğunu kanıtlayacak herhangi bir bulguya rastlamadığını bildirdi. 1996'da Sydney Üniversitesi'nden Michael Lee ve Chicago'daki Field müzesinden Michael Caldvvell fosil üzerinde çalışmak üzere Kudüs'e geldiler. İlk önce fosili, yılan ve Sonuç olarak Pachyrachis'in yılanlara kertenkele fosilleriyle karıştırdılar. yakın akraba olan ve nesli tükenmiş olan Lee ve Caldvvell, Pachyrachis'nin yımasasaur adı verilen büyük deniz kerlanların birçok karakteristik özelliğine satenkelesi ile aynı kökten geldiği düşühip olduğunu gördüler. örneğin Pachynülüyor. rachis'in vücudunda yüzkırk tane omurBu iki soyun en az yüzon milyon yıl ga varken, çoğu kertenkelenin ancak önce birbirinden ayrıldığı varsayılıyor. yirmibeş tane omurgaya sahip olduğuMasasaur'lar yaşamlarına dört ayaklı nu, kertenkeleler açık beyin zarına sakertenkelelerde olduğu gibi karada başhipken Pachyrachis'in yılanlarda olduğu lamışlardır. gibi kapanmış beyin Bundan sonSon kanıtlar yılanların suda bir zarına sahip olduğunu buldular. nesil geçirdiklerini gösteriyor. Lee ve Coldvvell, Yılanların kertenkelelerle m a ya başiaPachyrachis'in yine bağlantısı yok. mış ve suda de anatomik olarak yaşamalarıyilkel kısımları bulunla da ayakları küçülmüştür. Güçlü kuyruduğunu belirtiyorlar. Bacaklar bunların ğu ve kürek şeklindeki ayakları yardımıyen belirgini. Ayakları olmayan, her biri la suda yüzebiliyordu. Muhtemelen bir yaklaşık bir inch boyunda iki arka bacagezegenin çarpmasıyla dinozorlarla aynı ğa sahip. Pachyrachis ayakları öldükten zamanda altmışbeş milyon yıl önce yersonra kopmuş olabilir. Ancak Lee eğer yüzünden silinmişlerdir. böyle eğer böyle olsa geriye izlerin ve Yılanlar bugün doğada örneğin ağaçbirkaç parmağın kalması gerektiğini dülarda, çöllerde, nehirlerde yaşıyorlar. Oyşünüyor. Pachyrachis'teki ilkel kısımların sa ilkel yılanların çoğu delik açarak yevarlığını kanıtlayan diğer kısımlar ise göraltında yaşıyor. Bu ayrıntı araştırmacılağüs kafesinin içi yerine dışına yerleşen ra yılanların kara kertenkelelerinin evrim kalça kısmı, belkemiği ve kafatasıdır. ALERJİ Hayvan Alerjisi Fuat Kalyoncu* geçirmesiyle oluştuğunu düşündürdü. En yakın akrabası olan masasaur kertenkeleleri okyanusta yaşıyordu. En ilkel yılan Pachyrachis'te orada yaşıyordu. Fosiller suda yaşama çok iyi uyum sağladıklarını gösteriyor. Örneğin kuyruk gelişerek hayvanın suda ilerlemesini sağlayan bir yapıya dönüşmüştür. Ayrıca bacaksız ve ince vücut yapısı suda yüzmeyi kolaylaştırıyordu. Lee "Yılanların yüz yapısı ele alındığında ilk anda kazmaya ait bir adaptasyon olduğunu düşündürüyor, ancak tekrar düşünürsek bu su için de bir adaptasyon olabilirdi" diyor. Yılanlar suda yaşıyorlardı. Ayaklarını kaybettiler. Böylece okyanusta yüzmeye adapte oldular. Vücutları denizde yaşamaya uygun olduğu kadar karada yaşamaya da uygundu. Karaya çıkan yılanların bir kısmı tekrar suya dönerek su yılanı adını aldı. Lee "Pachyrachis hakkındaki bu bulgulardan önce hiç kimse yılanların suda bir yaşam evresi geçirdiklerini düşünmüyordu" diyor. "Bu büyük bir değişim." Kaynak: Discovery, Temmuz 97 Ulaş Girgin nkara'da Seyranbağlar llkokulu'nda 1992'de yapılan bir araştırmada 1226 öğrencinin yüzde 7.9'unun evlerinde herhangi bir hayvan beslediği tespit edilmişti. Aynı araştırmanın beş yıl sonra 1997'deki kontrolünde ise bu rakamın yüzde 22.9'a yükseldiği görülmüştür. Toplumumuzdaki bazı davranış biçimlerinin son bir kaç yıl içinde bu derecede yüksek oranda farklılık göstermesi gerçekten önemli bir konudur. Evlerde beslenen hayvanların kabaca üçte biri kafes kuşlandır. Buna karşın örneğin Ingiltere'de her üç evden birinde kedi ve her dört evden birinde ise köpek beslenmektedir. Batı ülkelerindeki ailelerin kabaca yüzde 60'ında en az bir ev hayvanı vardır. Günlük yaşamda bu derece yüksek oranda hayvan teması bulunması, hayvan alerjik kişiler açısından risk oiuşturmaktadır. Hayvan besleyen kişiler üzerlerinde bu hayvanların alerjenleriyle dolaşmakta ve allerjik kişileri farklı ortamlarda, açıklanması zor durumlarda etkilemektedirler. A Hangi türler? Hayvan alerjisi iş ortamında da çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Besi hayvanları, at, domuz, tavşan, kedi, köpek ve fare gibi laboratuvar ve çiftlik hayvanları listesine her geçen gün yeni hayvanlar eklenmektedir. Kürkleri nedeniyle beslenmesi ve derilerinin işlenmesi giderek yaygınlaşan, mink, geyik ve tilkiler bunlara örnek verilecek hayvanlardır. Memelilerde kürk, salya, idrar ve kan proteinleri insanları etkileyen esas alerjenlerdir. Enteresan olarak bu hayvanlar arasında çapraz reaksiyonlar bulunmakta ve birine alerjik olmak bir diğerine alerji için risk oiuşturmaktadır. Hollanda'da yapılan bir araştırmada; Kişinin herhangi bir hayvana alerjisi olduğunu farketmesi, Deri testleriyle kedi veya köpek duyaıiılığı bulunması ve Kandaki total IgE düzeylnin yüksek olması durumunda (veya bu üç durumun en az ikisi varsa), laboratuvarda kullanılan fındık farelerine 40 kez ve iri sıçanlara karşı 25 kez daha sıklıkta alerji olma riskinin olduğu bulunmuştur. Hayvan alerjisi, direkt hayvan temastyla ilişkili olduğundan toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Hayvanlara duyarlılık Batı toplumları ile kıyaslandığında ülkemizde daha düşük düzeylerdedir (genelde yüzde 3 veya astımlılar gibi riskli kişilerde yüzde 8 ve allerjik nezlelilerde yüzde 10 civarında). B asında Hubble Uzay Teleskobu kameralarından bir tanesinin odak dışı olduğu yönünde çıkan olumsuz habere karşın, kısaca NICMOS olarak bilinen Yakın Kızılötesi Kamera ve Çoknesnelı izgeölçer aygıtından alınan ilk görüntüler uzaybilimcilerin gönüllerine su serptı. Orıon takımyıldızındakı bir yıldız oluşum yöresini gözle görülebilen bir ızgeden görüntüleyen daha önceki Hubble fotoğrafları toz ve gaz bulutunun ayrıntılarını eşsiz bir biçimde gözler önüne sermekteydı. NICMOS görüntüleri ise bilim adamlarının bulutun iç kesimlerini de incelemelerine olanak tanıdı. Buradakı en parlak nesne, görüntünün ortasında yer alan ve daha önce yerden kumandalı kızılötesi aygıtlarla belirlenen BN adlı genç bir yıldız. Görüntüdeki parlak mavi alanlar, optik dalga boyutlarında görülebilen ve genç yıldızlardan yansıyan morötesi ışınım ve gazlarla ısınan hidrojen moleküllerini göstermektedir. Lekelerin bulutun derinliklerinde bulunan ve bu nedenle de resımde gözükmeyen genç bir yıldızdan fışkıran gazlar olduğu sanılmaktadır. BN üzerindeki turuncu renkli ince hilal ise, bir olasılıkla, akan gazlarla ısınan bir alanı sergilemektedir. Arizona Üniversitesi'nden Marcıa Rieke'nin dediğine bakılırsa, "Orada olan bltenin iyice kavranması epey bir zaman alacak."(ru) Orion'da neler oluyor UZAY I urassic Park"ın devamı U olan "The Lost VVorld" filminin başarısıyla parasına para katan yalnızca Steven Spielberg değil. Bu filmin gösterime girmesiyle birlikte filmin yıldızı Tyrannosaurus Rex'in en eksiksiz üç ıskeletinden bir tanesini satışa sunacak olan Amerikalı bir fosil tüccarı da parsayı toplamayı ümit ediyor. Teksaslı Jim Wyatt tarafından "Bay Z. Rex" adı verilen ve geçtiğimiz günlerde Internet'te satışa sunulan fosil, 10 milyon dolara alıcısını bekliyor. Bu değer, bir fosile daha önce biçilen değerin yaklaşık on katı kadar. Wyatt fosili, onu 1992 yılında Kansas'taki kendı özel alanı içinde bulan Alan Detrich adına pazarlıyor. Kemiklerın %60'ının korunmuş olduğu fosil bir de 33 santimetrelik rekor boyutta diş içeriyor. Detrich fosilin bir müze ya da onu müzeye bağışlaşacak biri tarafından alınmasını arzu ediyor. Satış bedeli fosilin istenen yere yerleştirilmesini de içeriyor. Fosilin göz kamaştırıcı bir müze parçası olduğu, bir müze tarafından satın alınması durumunda ödenen paranın kısa sürede fazlasıyla geri kazanılacağı belirtiliyor. Ne var ki, uzmanların çoğu fosilin 10 milyon dolardan alıcı bulabileceğine inanmıyor. Dünyanın en eksizsiz dinozor fosili sayılan ıkinci bir fosil de önümüzdeki güz Sotheby'de açık arttırmayla satışa sunulacak. Fosile biçilen açış fiyatı 1 milyon dolar. "Şue" adlı fosil kazıların yasal olmadığı gerekçesiyle FBI tarafından 1992'de Black Hills Enstitüsü'nün elinden alındı. Sonunda mahkeme fosilin kazıların yapıldığı yerin sahibi Maurice VVilliams'a verilmesine karar verdi. Kemiklerın yarısından fazlası sağlam olan "Stan" adlı üçüncü T. Rex ise Black Hills Enstitüsü'nün en gözde parçası sayılıyor ve satılması düşünülmüyor.(ru) Açık arttırma ile dinozor satışı ii PALEONTOLOJİ Neden? Son yıllardaki araştırmalarla major kedi alerjilerinin heterodimer "Fel d 1" olduğu anlaşılmıştır. Bu protein tavşan uteroglobulinle yüzde 28 ve fare tükürük proteini ile yüzde 50 oranında benzerlik göstermektedir. Sığırlardaki "Bos d 2" alerjeninin ise farelerle yüzde 25 oranında benzerliği vardır. Kedi, köpek ve at sparum proteinleri birbirlerine çok yakındır. Mink, farklı tilki türleri ve rakun arasında da aynı durum söz konusudur. Sonuç olarak alerji yönünden hayvanların evde değil olabildiğince özgür olarak doğada veya en azından bahçede, ev dışında yaşamlarının en sağlıklı durum olduğu görülmektedir. Hayvan alerjisi olan kişiler, meslek seçimlerinde çok dikkatli olmalı ve gerekirse mesleklerinl değiştirmelidir. *Doç.Dr. Hacettepe Üniversitesi 5425