24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TOPLUM PSIK O L O J I S I H A F T A N I N G Ü N D E M İ Kadınlarımız ve erkeklerimiz üzerine... M. Emin Ceylan Okullarda Çevreye Duyarlı Eğitim Okullarda çocuklanmıza yeteri kadar çevreye duyarlı bilgiler verebiliyor, onları yannın çevreye duyarlı insanları olarak yetiştirebiliyor muyuz? Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin (DHKD) yaptığı kısa bir araştırmaya göre, ilkokul ders programlarında beş yıl boyunca "Canlılar ve Hayat", "Insan ve Çevre" gibi çeşitli başlıklar altında çevre konuları ele alınıyor. Ancak, genellikle çevre konuları da, bütün diğer dersler gibi teorik olarak işleniyor, öğretiliyor. Yaparak, görerek, duyarak, pratik içinde öğrenim yöntemi, okullarımızın kapılarından içeri henüz giremediği için, ders yılı içinde öğrenilen bllgilerin çocuklarda hayat boyu sürecek kalıcı bilgilere dönüştüğünü söylemek zor. Oysa çevre bilgileri ve çevre duyarlığı, daha minik yaşlarda edinilecek en önemli bilgilerin ön sıralarında gelmektedir. Bugün çevre konuları, bilimsel, teknik araştırmalara, sanayi çalışmalarına yön ve yol gösterici olmaktadır. Teknolojilerin ve çeşitli uygulamaların çevre dostu özelliği aranır olmuştur. Geleceğin insanı daha ilkokul sıralarında ne kadar çevre dostu eğitilir ve yetiştihlebilirse, seçtiği ve ilerleyeceği meslekte de başanlı olma şansı artacaktır. *** DHKD, ilkokullarda öğrencilerin çevre ile aktif ilişkilerinin geliştihlmesini sağlamak amacıyla bir dizi öneride bulunmaktadır. Aynca ilkokullara yönelik olarak hazırlanan, Türkçe'ye çevrilen ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından da onaylanan "Gezegenimizin Dostlan" adlı kitabın da okullarda okutulması için çaba sarfetmektedir. Fotokopi baskı olarak önümde duran kitap, mükemmel bir çevre öğrenimi ve eğitimi veriyor. Kitabın amacı, öğrencileri araştırmaya, deney ve gözlem yapmaya teşvik etmek. Çevre konulanyla, sosyal ve fen bilimleh arasında ilişki kurmak ve edinilen bilgilerin pratik hayatta kullanılmasını; öğrencilerin çevre sorunlannı anlamasını sağlamak. Gezegenimizin Dostlan, 4 ünite olarak hazırlanmış: Hava Kalitesini Korumak, Çöpümüzün Idaresi, Su Kalitesini Korumak ve Biyolojik Çeşitlilik. Ozellikle 4. ve 5. sınıflara yönelik hazırlanan kitabın yazarları, Gezegenimizin Dostlan'nın çevre, fen, matematik, türkçe, sosyal bilgiler ve resim 'ders programlarında da kullanılabileceğini duyuruyorlar. Kitaptaki konulann başında, söz konusu derslerie nasıl bağlantı kurulacağı konusunda da öğretmenlere ipuçlan veriyor. Kitapta her bölüm "Hazıriık, Araştırma, Değeriendirme ve Eyleme Geçme" başlıklanndan oluşuyor. örneğin "Hava Kalitesini korumak" bölümünün başında öğrencilerin neler yapacaklan ve neler öğrenecekleri ve ünitenin sonunda öğrencilerin neleri başarabilecekleri belirtilmekte. "Hazıriık" bölümünde, ön bilgiler ve hava kalitesi konusunda bir sözlük verilmekte ve konuyla ilgili meslekler tanıtılmakta. "Araştırma" bölümünde Isı değişimi, Isı değişimi deney raporu, Hava kiriiliği deneyi, Kirii havanın toplanması deneyi, Ev içi sağlık araştırması bulunuyor. Arkasından öğrenciler "Değeriendirme" yapıyor ve sonra da "Eyleme" geçiyoriar. , • . • öğrencileri hayatla bütünleştirmek, hayata hazırlamak öğretmenlerimizin başlıca görevi. Müfredat programlarına Gezegenimin Dostlan'nın bir şekilde aktarılmasıyla, yannın yeni insanlarının yetiştirilmesinde önemli bir adım atılmış olacağını düşünüyorvm. Gelecek cumartesi yeniden biriikte olmak umuduyla... B izim kadınlarımızın öteden beri duaımları pek iyi değildir. Her zaman toplumda erkeğin yardımcısı, erkeğin varlığını tamamlayıcı olmuşlardır. Toplumun gözünde tek başlarına kaldıklarında tamamen anlamsız durumdadırlar. Yalnız bu bugünün sorunu değildir. Yuzyıllardır devam eden Türk köy geleneklerinin parçasıdır. Bunu kanıtlamak içın sira sıra örnekler vermek istiyorum. Türk köylerınde dul kadınlar dul erkeklere göre ortalama beş kat daha fazladır. Çünkü kadınlar 15 yaşında bile dul kalsa genellikle evlenemezken, 60 yaşındaki dul erkekler 20 yaşında kızları alarak evlenebilir. Bır kadın zina yapsa, en hafif şekliyle saçları kazınıp ve eşeğe ters bindirilip köy meydanında dolaştınlır. Ya da kendini asar veya öldürür. Erkeğin ise adı çapkınlığa çıktığı ile kalır. Kadınlar yalnızca kocalarına değil, bütün akraba erkeklerine de hizmetçilik yapmak zorundadır. Kadın erkeklerin yanında yüzünü gösteremediği ile kalmaz bazen akrabası da olsa, hiçbir erkekle konuşamaz. Gelin kayınpederıyle aynı sofraya oturamaz, onun yanında su içemez, çocuğunu bile sevemez. Kayınpederine çocuklarını göstermekten korkan, bu nedenle dedesini görmeden büyüyen torunlar az değildir Anadolu da. Kadınlara mal verilmez. Onların mal istemesı büyük ayıp sayılır. Kadınlar erkek doktora hiç gidemedikleri gibi, kadın doktora verilecek parayla da daha "önemli" işler yapılabileceğinden ona da götürülmez. O nedenle de örneğin bir rahim düşüklüğü, rahmın içine sokulan "çaput" bağlanmış nar çubuklarıyla tedavi edilmeye çalışılır. Çocuk isteyen kadın gidip cami süpürür, ama erkeğin bir şey yapması gerekmez. Çocuk isteyen kadın ayaklarından ağaca asılır. Çocuğu olmayan kadını fırında kızdırılmış iri taşların üzerine oturturlar. Sayılabilecek daha yüzlerce gelenek ve davranış var. Kadın bu kadar aşağılanmışken, günümüz toplumunda, ona yavaş yavaş erkeklerle eşıt, hatta erkeklerden daha üstte roller veriliyor. Pekala bu erkekler den daha üst rollere soyunmuş kadınların kocaları ne alemdedır acaba? Hangi psikoloji ile yaşamaktadırlar?. Oncelikle karısından gerıde bulunmak, onda topluma karşı utanç duygusu yaratır. Gerçı bu duyguyu toplum da körüklemez değildir. "O hanım parası yer" ya da "hanımın eline bakar" türünden aşağılayıcı sözler, hiç yabancısı olmadığımız durumlarıdır kocaların. Böyle bir ezilmenin sonucunda erkek, bir topluluk önünde bu kanaati değiştirmek isteyen davranışlarda bulunur. örneğin yok yere karısını azarlar. Ya da karısına gereksiz emırler verir. Böylece toplumun gözünde kendi erkekliğini göstermiş olur. Bu tür davranışların en ağırı, karısını aldatmasıdır. Bu tür aile yapılarında sanılanın aksine erkeğin eşini aldatması daha kolay ve olağandır. Çünkü kendisıne karşı atraksıyon yapan diğer kadınların ilgisine cevap vermediği zaman toplum tarafından erkekliğinin de tanınmayacağını zanneder. O nedenle ekonomik potens, erkekler için vazgeçilmez önemdedir. Kesinlikle satınalma hoşnutluğu ve gücünün ötesinde bir anlam taşır. Ekonomik potensin erkek> • lere yerdiği gizilgüç, cinsel güçtür. Onun için erkekler her türlü mahareti göstererek ekonomik güçlerini yükseltmeye çabalarlar. Kadın ise ekonomik gücünü yükseltmek için çalışmaya başladığı anda cinsel anlamı değişikliğe uğramaya, etrafına erkeksi bir izlenim yaymaya başlar. Onun için kocasına göre daha başat durumdaki kadınların kocalarını aldatmaları daha güçtür. Çünkü yalnızca etrafa karşı erkeksi bir imaj yaymazlar. Aynı zamanda kendilerini de öyle hissetmeye başlarlar. Ekonomik gücün cinsel güç anlamına gelmesi, çok eski zamanlara dayanan bir durumdur ve anlaşılabilirdir. Herkesin ancak kendi karnını doyu• i,\ racak kadar yıyecek topla\C \ yabildiği ve avlanabildiği "/ günlerde kadınların hamile î ^ ' kannlarıyla tavşan, geyik peşinde koşmaları mümkün olmadığına göre, yiyeceğı getirebılen, yanı ekonomiye hakım olan yalnızca erkek olabilirdi. Şimdi günümüz toplumunda ekonomiyi eline geçiren kadına ve evdeki kocasına bakış tarzı ise geçmiş günlere dönük benzetme ile şöyledir: Köyün bütün erkekleri avdan dönüyor ve aralannda bir kadın. Yine köyün bütün kadınları evde oturuyor ve aralannda bir erkek. Bu ne kadar acayip bir görüntüdür değil mi? Bu görüntü, köyün erkekleri karşısında evdeki erkekte kadınsı bir imaj yaratır. Ve bu erkeöin karısını herkese karşı aldatarak (aldatma herkes tarafından bilınmesi istenen bir durumdur), kendisini yine de bir erkek olduğunu kanıtlaması manıdardır. Bazı çok kazanan şarkıcı kadınların kocalarının ikide bir çapkınlıklarının gazetelere yansımasının (çapkınlıklarının gazetecılerce görülmesine çalıştıklarını biliyoruz) altındaki neden kuvvetli ihtimal olarak budur. Ve yine bu çok kazanan şarkıcıların bunca soyunup dökünmelerine rağmen bir yerlerınden sırıtan erkeksilik de muhtemelen aynı psikoloji ile ilgilidir. * Etnolojık bilgiler ıçın bakınız; Hal Köyünün Etnolojik Tetkiki, Prof. Dr. Nermin Erdentuö, 1956, Ankara. *Doç. Dr., Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi E posta: obursali@prizma.net.tr Cumhuriyet BİLİMTEKNİK • No: 542 9 Ağustos 1997» Basan ve Yayan Yeni Gün Haber Ajansı A.Ş. • Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazı Işlerı Mudüru Ibrahim Yıldız (sorumlu), Dinç Tayanç • Yayın Yönetmenı: Orhan Bursalı • Grafık Yönetmenı: Tüles Hasdemir • Reklam: Medya C. 5423
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle