24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

B ILIM DÜNYAS I N D A N K I S A H A B E R L E R Avustralya kıtası ne kadar yaşlı? Sigara ve kanser Sigara içenler hiç hayale kapılmasınlar: Sigara dumanının doğrudan hedef aldığı gen, bozulduğunda, akciğer kanserine yol açabiliyor. Çiçek yîyen yengeçler D üz araziler ve sivri tepelerle tanımlanan Avustralya dünyanın en eski anakarası olarak biliniyor. Fakat Avustralyalı ve Ingiliz araş tırmacılar bunun yanlış olduğunu söylüyor. Kıtanın bazı bölümlerı daha genç ve tektonik olarak daha hareketli. Avustralya'nın dağ sıraları ve alanları gibi büyük jeolojik bölümlerinin yüzlerce ya da binlerce milyon yıllık olduğuna inanılıyor. Örneğin, ülkede Queensland doğu kıyısından Victoria'ya uzanan The Great Dıvidıng Sıradağlarının 300 milyon yıl önce biçimlendiği düşünülüyor. La Trobe Üniversitesi'nden Andrevv Gleadovv, LaCrobe'dan Barry Kohn ve Imperıal Kolejı'nden Kerry Gallagher, Avustralya'daki kayaların tarihini ve 5 km derinlikten Dünya yüzeyine doğru hareketlerini anlamak için patlama izi termokronolojisi adını verdikleri yeni bir yöntem kullandılar ve bulgularını konferansta sundular. Patlama izi termokronolojisi, kayaların zaman içinde sıcaklıklarla oluşan değişimlerini izlemek ıçin kullanıldı. Çeşitli mineraller içinde bulunan uranyum238'in parçalara ayrılmasından dolayı kayalar üzerinde oluşan doğal radyasyon etkilerini ölçüyor. Araştırmacılar, içinde uranyum238 bulunan minerallerin parçalara ayrılma yönlerini incelediler. Bilim adamları, mineral içindeki parçalanma izlerini sayarak ve hasar ölçülerini bilerek kayaların belirli sıcaklıklarda ne kadar uzun varolduklarını anlayabiliyor. Çünkü kayalar yüzeye yaklaştıkça soğur ve böylece kayaların derinliklerinin erozyon ve tektonik hareketlerle nasıl değiştiğini hesaplamak mümkün olur. Araştırmacılar, Avustralya'da 2200 örnek toplayarak, kayaların milyonlarca yıl önceki hareketlerinin bilgisayar aracılığı ile çizilmesinde kullandılar. Modellere göre, The Great Dividing sıraları kenarlardan gelen basınçla dışarı doğru çıkıyor ve düşünüldüğü gibi yüksekliği azalmıyor. Nurdan Cihanşümul Şimdiye kadar yapılan edipemiyolojik re çevrimini durduramıyor. Hücre hiçbir çalışmalar, sigara alışkanlığını önemlı bir şey olmamış gibi çoğalmaya devam edirisk etkeni olarak göstermesine rağmen yor, bölünüyor ve kusurlarla yüklü genebu savı kanıtlamaktan uzaktı. Ancak artık tik mirasını çocukhücrelere aktarıyor. bu konuda kuşku kalmadı. ABD'de, Böylece, DNA'ları çeşitli mütasyonlar Beckman'daki araştırma enstitüsünden sergifeyen sayısız anormal hücre çoğalıMikhail Dennisenko ve Gerd Pfifer'in ekiyor. Üstelik bu hücreler diğeıierine göre bi, moleküler ölçekte sigara dumanının daha hızlı artıyor. Bunların birikimi bir tübir bileşeninin benzoapiren akciğer mör oluşturuyor. kanserinde büyük oranda rol oynayan bir Bu görüngüye karşı savaşabilmek için gende mütasyonlara neden olduğunu p53 geni gerekli silahlara sahiptir. Yalkanıtladılar. Bu p53 geni hücrelerin bölünızca DNA'daki bozuklukları onarmakla nerek çoğalmasına katkıda bulunuyor. kalmayıp aynı zamanda genetik malzeSigara dumanı içe çekildığinde bunu menin onarımında başarısızlığa uğrayaoluşturan binlerce eleman akciğer hüccak hücrenin intihar etmesini de sağlarelerine ulaşıyor. Zararlı olduğu saptanan maktadır. Anak ne yazık ki BPDE, protebenzoapiren burada, kendisini yok etini değişime uğratırken bu özelliğı de yok meye yönelik zehirden arıtma yöntemiyle ediyor. kimyasal değişime uğruyor. Bu aşamada Science et VieAralık/96 oldukça ilginç bir çelişkiyle karşılaşılır; Çeviri: Anahid Hazaryan bunun nedeni zehirden arındırma zincirindeki ürünlerden biri p53 tarafındaırtanınan Ozgukılzl olan BPDE'nin (Benzoapiren 7,8Diol, 9,10epoksid) doğrudan kanserojen madde şeklinde ortaya çıkmasıdır. Bu madde, "sıcak nokta" olarak adlandırılan belirli üç yerden p53 geni üzerine yerleşerek mütasyonlara neden oluyor. Bu sıcak noktalar kanserın türüne göre değişiyorlar. Bu mütasyonların kansere nasıl yol açtıklarını anlayabilmek için hücrenin kalbine gırip aynı adlı genle kodlanan p53 proSigara dumanı teininın hareketıni ıncelemek gerekir. Hücre, saat oMuğunda • başı maruz kaldığı binlerce genetik bozukluğa yaBozukluk 4M^f nıt olarak bu proteini üretiyor. Normalde p53 DNA'nın özgül dizilerini tanıyor ve kendine özgü biçimi sayesinde bunların \^0**\yS^ uJramıspMnjnl ^ ^ l üzerine yerleşebiliyor. Böylece bazı genleri haMUtasyona uftntfn rekete geçiriyor ve hücre p53 proteini uygun proteinlerı uretme Hücresel çevrtm durmuyor ^ ^ emrini alıyor; bu proteinler doğrudan hücre çevrimini dizginliyorlar. NiteOnanm DüzeltUmemis kim, Curie Enstitüsü'nde A bir araştırma ekibinin yöneticisı olan Thierry Soussi'ye göre "p53 kırmızı ışığın işlevini üstleniyor". Hücre onu gördüğünde bir süre bekliyor ve bu DNA onanlamıyor duraklama dönemi de ge Doğal olarak, kişinin genetik mirası her hücrenin içinnomunun hatalarını dü de uzun DNA molekülleriyle somutlaştınlmıştır (1), zeltmesini sağlıyor. Sigara genetik miras saat başı binlerce bozukluğa maruz kalır dumanının kanserojen (2). Bu bozukluklar p53 proteininin ortaya çıkmasını maddeleri bu kırmızı ışığı sağlarlar (3), bu protein DNA'nın bazı özgül dizilerini söndürüyorlar; bunların harekete geçirir (4). Böylece hücre proteinler üretir (5), yol açtığı mütasyonlar Bunlar hücre bölünmesini yasaklarlar (6). Uyarılan proteinin biçimini değişti hücre onarım sistemi genetik kusurları düzeltir (7). Anrerek onun DNA'nın özgül cak p53 geni sigara dumanındaki bir ürünle mütasdizileriyle birleşmesini en yona uğradığında proteini biçim değiştirir (8); böylece gelliyorlar. Böylece p53 proteinlerin sentezi gerçekleşemez (9) ve bu da hücre etkinliğini yitiriyor ve hüc bölünmesini engeller. Anormal hücreler düzensiz bir şekilde çoğalırlar (10). ırezilyalı biyologlar dünyanın ilk içiçek yiyen yengecini buldular. "Güney Amerika ve tropikal alanlardaki çalılık ormanlarda yaşayan Matasesarma rubripes çiçeklerin polenlerini yiyor. Araştırmacılar şu ana kadar M. Rupripes'ın ormanda yere dökülen bitki artıklarını yediğini düşünüyordu. Fakat Sâo Paulo, Campınas Eyalet Üniversitesi'nden Erich Fischer, böyle olmadığını keşfetti. Su içindeki yengeçlerin, ananası da içine alan bromelıod bıtki ailesinden bitkilerin polenlerini topladıklarını gözledi. Yengeçler diğerine geçmeden önce her çiçeğin yenmesi için 40 dakika harcıyor. Bir günlük yiyecek depolanmasından sonra yengeçler oyuklar içindeki evlerine dönüyor. (n.c.) J ^J* ^ I aponya da gezegenler arası yolculuğa başladı. M5 tipinde bir roketle bir radyoteleskopu dünya yörüngesine oturttular. Nature dergisine göre, böylece Japonların gezegenler arası yolculuğu başlamış oldu. Japonlar yaz ayında Ay'a bir araç, 1998 yılında Mars'a bir araç göndermeyi planladı. Japonların en büyük projesi ise 1001 yılında. M5 roketiyle ateşlenecek bir uydu, o tarihlerde dünya yörüngesine yakın konumda bulunacak olan Nereus asteroidine konacak., oradan taş, toprak örnekleri alacak ve 2006 yılında da bunları dünyaya getirecek. Uydu gerı dönüşte, yüksek hızdan dolayı Amerikan uzay uçuşlarından daha büyük bir sıcaklığın üstesinden gelecek. Japonlar Mars'a Multiple Skleroz: Yeni Tedavi a Interferon gibi yeni ilaçlar | bir çeşit kas erime hastalığı olan 'Multiple Skleroz'un (MS) iyileştirilmesinde büyük umutlar doğurmuştu. Ancak şimdi iki yıl süren bir araştırmanın sonuçları açıklandı. Graz Üniversitesinde Nörologlar 150 MS hastasına insan kanının normal bir parçası olan Immunoglobilin verdiler ve bu maddenin de yeni ilaçlar kadar etkili olduğunu gördüler. The Lancet'te yayımlanan araştırmaya göre, yeni ilaçlarla tedaviye göre immunoglobulin tedavisi daha basit ve çok daha ucuza geliyor. Kontrol gruplu yapılan araştırmada, sadece plasebo etkili ilaç alan nasta grubunda bulunanlarda hastalık iki yıl boyunca ilerlerken, immunoglobulin ile ayda bir kez tedavi gören hastalarda ise kısmi iyileşmeler görüldü. Yan etkiler ise yok denecek kadar azdı. Hastalıkta geriye dönüşler ise Plasebo gurubuna göre de daha azdı. Domuzdan gelen tehlike ayvan organlarının, örneğin domuz kalbinin insanlara naklinin yasaklanması istendi. Amerikalı virolog Robln VVeiss Nature Medicine'de yayımlanan araştırmasında, domuzlarda bulunan retrovirüslerin insan hücresi içine girmesini büyük tehlike olarak görüyor. Bilim adamları, domuz için önemsiz olan bu virüslerin insanlarda çok özel hastalıklara, bağışıklığı zayıf insanlarda ise AIDS'e yol açabileceğine işaret ediyorlar. Hayvan organlarının insanlara naklı konusunda henüz ilkeler yeni durumlara uydurulmuş değil. En son olarak, bir domuz fetüsünden alınan beyin hücreleri bir parkinson hastasına verilmişti. I 5225
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle