Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
•*«*• Klasik yaşam hikâyesi: 1942 yılırda National Gejraphic Dergisi'nde yayımlanan bu resimlerde evvıln önemli geçiş dönemleri gösteriliyor. Bu süreçr içinde canıların ne denli ileriye gittiğini ve kar•aşıklaştığını gösteren ve bazı yanları günümüzün Igileriyle çelişen süreçler var. \" ve "insan çağı" izlemektedir. ıkteriler çağı 'ukarıdaki gerçeklerı yadsımak olanakJır, ama tarihin ilerleyen bir süreç olduIU ve insanların eninde sonunda egen olacağının önceden kestirilebilirliğini jya koymak yönündeki geleneksel arnuz, fizıksel etkılerle başlayan bır süreyan sonucu olarak ortaya çıkan ikinci ecede bır olaya ağırlık verilerek, yaşaı izlediği süreç ile ilgili yorumların bü. ölçüde çarpıtılmasına neden olmuşYaşamın en çarpıcı özelliği, bugüne ; elde edilen fosillerde bakterilerin deneyen bir denge içinde varolmalarıdır. de bulunduğumuz çağ, tıpkı geçmişte uğu ve gelecekte olacağı gibi, bir kteriler çağıdır". 'aşamın kökenleriyle ilıntıli kımyasal ve csel nedenlerden ötürü, ilk canlılar yanın kavranabilir en düşük düzeyinde jya çıkmışlardır. Bu alt düzeye, karmaığı simgeleyen bir yapı ıçın "sol duvar" nı verelim. Sol duvar ile fosillerdeki ilk ;teri örnekleri arasında öyesine küçük boşluk vardır ki, gelecekte sağdaki dakarmaşık bir yapıya doğru ilerleme dıda bir seçenek kalmamaktadır. Bu neıle, arada bir, daha karmaşık bir canlı aya çıkmakta ve yaşamın çeşitlıliğine, olan tek yönde, katkıda bulunmaktaUygulayım açısından karmaşıklık, arasırada meydana gelen bu eklemelerle, /ük ölçüde sağa yönelik bir dağılım rtermektedir. trmaşık bir zircir Je var ki, eklemeler çok ender ve tek meydana gelmekte, evrimsel bir dizi şturmak şöyle dursun, birbirleriyle ıktan ilintili, "kukaryotik" hücre, deniza>ı, üç bölmeli deniz hayvanları, kafaıbacaklı yumuşakçalar, "eurypteridler" tür büyük yengeç), balıklar, ikiyaşayış• (amfibyenler) bir dınozor, bir memelı bir insan olarak betimlenen, karman man bir olaylar zıncirının ortaya çıkma3 neden olmaktadır. Bu olaylar zincirini iamın tarihsel sürecinin temelı olarak umlamak yanlış olur. Karmaşıklığın sağ jluğuna arada bir apar topar giriveren atıkları ele alalım. Bu süre boyunca <terilerin boyları uzamış ve konumları jışmemıştir. Bakterıler yaşam sürecinüstün başarının simgesi sayılmaktadır. k daha genış bır çevreye yayılmış olan cterilerin dirimkimyaları da öteki türlere asla çok daha renklidir; hemen hemen ortama uyum sağlayabilirler, kolay koyok edılemeyecek denlı dayanıklıdırlar şaşırtıcı bir çeşıtlilik gösterırler. Yalnıztek bir bireyin bağırsaklarında bulunan <teri sayısı, bugüne dek yeryüzünde samış tüm insanların sayısından daha <tur. îir bütün olarak yaşamın karmaşıklaştııasının, sol duvarda sınırlamaya dayalı )ay bir eğilimi temsil ettiği, yine de belli aklerin kendi aralarındaki evrimin, her yönde devinime olanak tanıyacak ölçüsol duvardan uzak bir noktada başlası durumunda, karmaşıkhğa ayrı ayrı kıda bulunduğu varsayılabilir. Bu ilginç 'la ilgili deneysel araştırmalara yenı yeoaşlandığı için, henüz elimizde bu koda bır genellemeye olanak tanıyacak nli kanıt yok. Michigan Üniversiteıden Daniel W. McShea'nın memeli omurgalılar üzerin e Pen nsyI vania Ünivers i t e s ı' n d en George F. Boyajian'ın ise kafadanbacaklılar f osi lleri ü ze r i n e gerçekleştirdikleri ilk iki araştırma sonucunda karmaş ı k 11 ğ ı n arttığını gösteren evrimsel hiçbir eğilime tanık olunmadı. Dahası, daha karmaşık bir yapıyı içeren her yaşam biçimi için, çok daha basit ancak eşıt ölçüde yararlı bır başka biçimın varolduğu düşünülürse, evrimin karmaşıklığın önsel olarak yeğlenmiş olması olanaksız gibidir. Yaşamın daha karmaşığa doğru bir gelişrne gosterdiği yönündeki izlenimimiz, büyük bir olasılıkla, her şeyi kendimize odaklama eğilimimızden kaynaklanmaktadır. Oysa ki, barındığı yerde güvence içinde olan yapısı yozlaşmış bir asalak bile en az, dış dünyanın acımasız koşullarına karşı bir savaşım veren çok daha karmaşık yapılı bir canlı denli başarılı bir evrim geçirmiştir. Karmaşıklık sol duyarın az uzağında yer alsa da, bu yöndeki eğilimlere önceden kestırilmesi olası bir yaşamın izlediği sürece çok daha uygun gözüyle bakılabilir. Gelgelelim, bu yaygın (ve de yanlış) beklenti açısından, yaşamın tarihi konusunda hiçbir şey, fosillerin ortaya koyduğu gecıkmış denge ve tek tek olaylarla meydana gelen hızlı devinim denli garip olamaz. kalıplar içine "kıstırılarak" giderek azalan ceninsel dönüşüm ile ilgili esnekliklerini koruyor olabilirler. Ne olursa olsun, gerek ıçte gerek dıştaki bu esneklik dönemi günümüzde dünyada var olan tüm hayvan türlerinden çok daha fazla sayıda omurgasız canlının ortaya çıktığı bir dönem oldu. Bu konuda görüş ayrılıkları olsa bıle, en kılı kırk yaran bilim adamları 500 milyon yıllık dönemin, yalnızca beş yıla sığdırılan Kambriyum döneminin dırey ve bitey alanını genişletici bir etkisi olmadığını, bu dönemın yaşam tarihinin en çarpıcı ve en içinden çıkılmaz dönemi olduğunu savunuyor. İlk denemelerin büyük bir bölümünün neden yok olup da, bır ıkı türün günümüze dek ulaştığı bilinmiyor. Yengıyle çıkanların karmaşık yapılarından, çevreye daha iyi uyum sağlamalarından, ya da bır başka geleneksel Darwinci özellikten ötürü kazançlı çıktıklarını söylemek çekici gelebilir. Gelgelelim, utkuyla çıkanları birleştiren tek bir ortak özelliğe rastlamak olanaksız. Günümüze dek ayakta kalabilen ve insanı da içeren omurgalılar önceden kestirilebilir bir varoluş savaşımından çok, şansları yaver gittiği için başarılı olmuşlardır. Evrim kuramı yaşamın izlediği süreci içten yönlendıren bır gizilgücün varlığını anıştırmakla birlikte, çevrede meydana gelen ani ve önemli bir değişim bu düzeni engellemiş olabilir. Bu çevre değişmeleri büyük çapta kitlesel yok oluşlara neden olarak yaşam sürecinin izlediği yoldan çıkmasına ve yeniden düzenlenmesine yol açabilir. Kitlesel yok oluş, yaşam sürecinin belkemiği olarak, Luıs ve VValter Alvarez tarafından 1979 yılında sunulan ve 65 milyon yıl önce yaşanan son büyük kitlesel yok oluşun uzaydan gelen büyük bır nesnenın dünyaya çarpması sonucunda meydana geldiğini gösteren verilerle yeniden yorumlanmaya başlandı. Alvarez'in savı ilk sunulduğunda yoğun bir tepki görmesıne karşın, Meksika'da bulunan ve "dumanı tüten silah" adı verilen kraterin bulunmasıyla, durumun artık sanal bir çözüme ulaştığı sanılıyor. Kitlesel yok oluşlar yaşam üzerindekk etkileri açısından rastlantısal değiller. Kimi türler gelişmiş özelliklerin var ya da yok olmasına göre, ya yok oluyor, ya da yaşamını sürdürüyor. özellikle de yok oluşu ateşleyen neden ansızın ve tüm korkunçluğuyla ortaya çıkmışsa, yaşam ya da ölüm nedenleri normal zamanlarda Darvyinci savaşıma olanak tanıyan ilk özelliklerin niteliğine göre rastlantısal olabiliyor. Kitlesel yok oluşun bu "farklı kurallar örneği, türlerin böylesine büyük çapta ve beklenmedik olaylara karşı hazırlıklı olmadıklarına dayalı olarak, yaşamın izlediği sürece dolambaçlı ve kestirilmesi olanaksız bir nitelik kazandırıyor. Sigmund Freud sık sık, bilim tarihinde gerçekleştirılen büyük devrımlerın tek ama alaysamalı bir ortak nitelik taşıdıklarına değinmiş ve bunların insan onurunu yerden yere vurduğunu ileri sürmüştür. Freud'un üç örneğınde, Kopernık insanın yuvasını merkezden dışarıya taşımış, daha sonra Darwin insanı "hayvanlar dünyasına indirgemiş, eninde sonunda da, Freud'un kendisi bilinçaltını bularak "mantıklı kafa" söylenini patlatıvermışti. Bu incelikli ve can alıcı yorumda Darwin'ın devrimi içler acısı bır eksiklık gösterir. Çünkü, insanoğlu evrim gerçeğini kabul etmiş olsa bile, çoğumuz evrimin insan bilincini andıran bir şeye ulaşma yolundaki gelişme anlamına geldıği görüşünden bir türlü sıyrılmak istemiyoruz. Ne var ki, insanoğlu gelişme ve karmaşıklıktan vazgeçmediği sürece onurunu koruyacaktır. İnsanoğlu değişimi, yalnızca kendı çızdiği dar çerçeve içinde değil, tüm yönlerıyle kavramaya çalışmalıdır. Yaşamın soy ağacının çok hücreli yaşamın ilk evrelerinde en fazla dala sahıp olabıleceğinin ve tarihin, sürekli ilerleyen ve meyve veren bir süreç olmaktan çok, büyük ölçüde, bır eleme ve şanslı olana yaşama hakkı tanıma süreci olduğunun ayırdına varmak zorundayız. (Kaynak: S. AmericanEkim 1994) Türkçesi: Rita Urgan Kitlesel yok oluş raslantımı? Tek hücrelilerin egemenliği Yaşam tarihinin ilk altıda beşlik döneminde yeryüzünde yalnızca tek hücreli canlılar vardı. Bu uzun tek hücrelıler döneminde basit prokaryotik hücrelerden karmaşık hücrelere geçılmış olsa bıle, üç milyar yıl boyunca çok hücreli canlıların varlığını gösteren tek bır kanıta rastlanmadı. Karmaşıklık böylesine iyi bır özellikse ve çok hücrelilik bunun başlangıcı sayılıyorsa, yaşam bu önemli adımı atmadan enine boyuna düşünmüş olsa gerek. Daha da ilgınci, hayvan yaşamının çok hücreli yapısının oluşumundaki önemli evrelerin tümü 600 mılyon yıldan daha az bır süre önce başlayıp çok kısa bir zaman diliminde meydana geldı. Bu süreç içındeki aşamalar da süreklilik göstermeyen tek tek olgulardı. İlk bulguların Avustralya'dakı Ediacaran yöresinde bulunmasından ötürü bu adı taşıyan, ancak şimdi tüm anakaralarda görülen ilk dırey, iyice yassılaşmış sayısız ince dilimlerin sıkışması sonucunda meydana gelen katman ve yığınlardan oluşuyor. Ediacaran direyinin yapısı şımdi ateşlı tartışmalara konu oluyor. Buradaki canlılar daha sonraki oluşumların öncülerıymiş gibi görünmediklerınden, bunların hayvan yaşamının farklı ve başarısızlığa uğramış bir deneyı olduğu sanılıyor. Durum ne olursa olsun, sözü edilen bu canlıların Kambriyum dönemi direy ve biteyi evrilmeden çok önce yok oldukları sanılıyor. 530 milyon y|l önce meydana gelen ünlü Kambriyum patlamasıyla birlıkte bırı dış*ında tum hayvan türlerı ilk kez yeryüzünde ortaya çıkıyor. Bu olaydan sonra, dınozorların boy göstermesinden tutun da insan bilincinin ortaya çıkışına dek uzanan ilginç ve son kerte görkemli olaylar meydana geldiyse de, hayvan yaşamı tarihinin Kambriyum patlaması sırasındaki beş milyon yıl içinde bedensel yapıda gerçekleşen farklılıkların çok fazla ötesine geçmediğini söylemek pek de abartılı olmaz. Üç milyar yıllık bır tek hücrelilik döneminin ardından beş milyon yıl boyunca yoğun bir yaratma sürecinin yaşanması, ilerleme ya da karmaşıkhğa doğru yol alma eğilimine önceden kestirılebilir olduğu bıçıminde bır yorum getirilmesi çok güçtür. Kambriyum patlamasının böylesi önemli bedensel tasarımları neden bu denli kısa bir sürede gerçekleştirdiği bilinmiyor. Bu konuda çevrebileme dayalı bır açıklama son kerte ilginç: Kambriyum patlamasıyla çok hücreli canlılar için boşluk ve oyuklar ilk kez doldu; o günden bu yana da hiç boşalmadı. Büyük kıtlesel yok oluşlar sonunda bile birkaç tür yaşamını sürdürdüğü ve bunların kapladıkları yerden ötürü kimı yeniliklerin ortaya çıkış olasılıkları engellendi. Ne var ki, genetik ve gelışime dayalı bır açıklama da bu görüşü tamamlaması açısından gerekli görülüyor: İlk çok hücreli hayvanlar genetik değişim ve belli 5157