22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN HABERLER Uzayda kozmik ışınlardan nasıl korunacağız? 15 ay sürecek Mars yolculuğu yeni sorunlar doğurdu Mikrodalga ile ısınabilir miyiz? Evet, yeni projeler pişmek için değil, ısınmak için kitro dalgaların evlerde kullanılmasını öngörüyor Dev Moa'ya yeni hayat A K ozmik ışınların astronotlar üzerindeki zararlı etkisiyle ilgili problemin halen çözülememiş olmasının, NASA'nın Mars'a insan gönderme projesini 20 yıl ilerıye atmasına neden olabileceği belirtiliyor. Bir Mars yolculuğu, yaklaşık 15 ay alacak, bu süre boyunca astronotları zararlı kozmik ışınlardan koruyacak bir kalkanın tasarımının da şu anda elde olan olanaklarla ancak 20 yıl içinde tamamlanabileceği söyleniyor. Uzayda atmosfer koruması olmadığı için uzay araçları sürekli olarak yüksek enerjili parçacıkların bombardımanına uğuyor ve bu parçacıklar rahatlıkla uzay aracının içine girebiliyorlar ve içeride bulunan astronotlar için de ciddi bir risk oluşturuyorlar. Bu durumda uzay aracının kozmik ışınları emen lityum hidrit gibi bir malzemeyle kaplanması gerekı kşam evinize dönmektesiniz... Berbat bir hava var, rüzgar şemsiyenizi ters çevirip duruyor, ciddi şekilde üşümektesiniz ve bir an önce eve varmak istiyorsunuz. Eve varıyorsunuz ve ısıtıcıyı çalıştırıyorsunuz. Bir kaç saniye içinde yanaklarınız, bacaklarınız ve daha sonra da bütün vücudunuz ısıyı hissetmeye başlıyor. Aradan bir dakika geçiyor ve evin içi artık sımsıcak. Fakat bir dakika... Etrafta hiç kalorifer radyatörü veya buna benzer nesneler görünmüyor. Hem sonra duvarlar, koltuklar, evin içindekı eşyalar hâlâ buz gibi! Bu nasıl bir iştir? yor, bu da projeye yaklaşık 30 milyar dolarlık bir ek yük getiriyor. Araştırmacılar, kozmik radyasyonun kansere, katarakta ve geri çevrilemez bazı nöro lojik hasarlara neden olabileceğini belirtiyorlar. Kozmik ışınlarla organizmaların etkileşimi üzerine deneyler yapmak ise çok zor. Zira bunun ıçın bir parçacık hızlandırıcısı kullanmak gerekiyor. Problemin anlaşılabilmesi için havyanlar üzerinde yaklaşık 3000 saat boyunca deney yapmak gerekiyor, fakat parçacık hızlandırıcılarıyla deney yapmak çok pahalı, öyle ki NASA, kendisine ait olmayan nızlandırıcılardan bir sene içinde sadece 100 saat boyunca yararlanabiliyor. Bu durumda NASA'nın kendi parçacık hızlandırıcısını üretmesi gerekiyor ve bu da 20 milyon dolar ve her deney için de bir kaç milyon dolarlık bir harcama anlamına geliyor. Bu yine de 30 milyar dolarlık kalkandan çok daha ucuz bir çözüm. Bu problemin, NASA'nın bütçesinin belirlenmesinde anahtar rol oynayacağı tahmin ediliyor. Kocaman bir mikrodalga fırını üretsek ve bunun içini de ev gibi döşesek yukarıda anlattığımız şeyler gerçekleşir. Tıpkı mikrodalga fırınlara konulan yıyeceklerde olduğu gibi, böyle bir evin içinde bulunan insanların ücutların daki su moleküllerı mıkrodalgalar tarafından tıtreştirilir ve insanlar da bu şekilde bir guzel ısınır. Biraz garıp geliyor değil mi? Pek ınanılır bulmadınız bu anlattıklarımızı... Ama A.B.D.'de mikrodalga fırın ilkesıyle ısınma sorununu çözmeye yönelik ciddi çalışmalar var. Hatta bir grup araştırmacı mikrodalga ısıtma sistemli bir oturma odası inşa edip bunu kendileri üzerinde denediler. Bu araştırmacılara gore mikrodalga ısıtma sıstemi çok kullanışlı ve hiçbir tehlikesi yok. Aslında mikrodalgayla ısınma fikri yeni değil, mikrodalga ısıtmalı oda denemeleri bundan on yıl öncesine uzanıyor. Mikrodalga ısıtmalı odaların görünümleri, alışılmış odalardan biraz farklı. Duvarda irice bir delik ve bunun içinde de fırınlarda kullanılanlar kadar güçlu, 800 vvatt'lık bir mikrodalga vericisi bulunuyor. Bütün duvarlar metalle kaplı, bu şekilde mikrodalgalar yansıyabiliyorlar ve odadan dışarı kaçamıyorlar. Mikrodalgaların yansımaları , dalgaların konsantre olmasına yol açıyor ve aşırı ısınmalar gerçekleşiyor, buna engel olmak için duvarlara büyük metal pervaneler yerleştirilmiş. Bu pervaneler döndükçe bunlara çarpan mikrodalgalar farklı yönlere yansıyorlar ve konsantre olamıyorlar. şayanlar, bir kısmını henüz doğum yapmış olanlar ve diğer bir kısmını da altı ay önce doğum yapmış olanlar oluşturuyor. Bu resimlere göre, kadınların beyınlerı hamileliğin son dönemınde bir miktar küçülüyor ve doğumdan sonraki altı ay içinde de yavaş yavaş eski büyüklüğüne ulaşıyor. Beynın tabanında bulunan ve üremeyi düzenleyen bir hormon üreten bir bezin ise hamilelik sırasında büyüdüğü tespıt edilmış. Holdcroft'a göre beynın boyutunda meydana gelen bu değişikliğin nedeni, bütün hücrelerin hacimlerinin değiş mesiyle ilintili. Değişim sadece beyın hücrele Koca bir fırın New Hempshire, Marlborough'da'ki Mikrodalga Araştırmaları Merkezi'nden Charles Buffler ve Ronald Lentz, ınsanların kendilerinı "ısınmış" hissetmeleri için gereken radyasyon ıçın bir sınır belirlemeye çalıştılar ve bütün denemeleri de kendileri üzerinde yaptılar. Her deneyde, Buffler veya Lentz odanın ortasındaki bir sandalyeye oturuyor ve mikrodalga yayıcının ne zaman çalışmaya başladığını hissetmeye çalışıyordu. Bu iki araştırmacı, mikrodalga gücünün santimetrekare başına 10 milivvatt'a ulaşmasıyla derinin ısıyı hissetmeye başladığını keşfettiler. Bu güç, mikrodalga fırınlar için söz konusu olan güçten yüzlerce kat daha düşük. Denemelerde, mikrodalga odasındaki ınsanların ilk olarak bacakları ve yanaklarıyla ısıyı hissetmeye başladıkları ortaya çıktı. Gücün santimetrekare başına 30 mılivvatt'a çıkması ise insanın kendini "ısınmış" hissetmesi için yeterliydi. Buftler, bu yön temle ısınmanın evlerdeki ısınma giderlerinı %75 oranında düşüreceğını söylüyor. Mikrodalgalar elektrik ampullerinde florösan ışımaya neden oluyor, yani ısınma için tasarlanan sistem, uygun bir düzenekle aydınlatma masraflarını da azal tacak. |ir zamanlar Yeni Zelanda'da l"Dev Moa" dıye kocaman bir 'kuş yaşardı. Bundan 300 yıl önce Dev Moa kuşunun neslı tükendi ve unutuldu gitti... Aradan 300 yıl geçti ve geçtiğımiz günlerde Japonya'daki Hirosaki Üniversitesi'nden Yasuyukı Shirota ve bir grup Yeni Zelandalı bilim adamı, bilim sel adı Dinornis giganteus olan Dev Moa kuşunun femur kemığınden bir DNA örneği almayı başardılar. Shirota ve arkadaşlarının amacı bu genleri tavuk embriyolarına uygulayarak yeni bir tür elde etmek. Shirota, özellikle. renk, davranış ve büyüklüğü kontrol eden genlerle ve bunların diğer türlerle olan etkileşımlerıyle ılgılenıyor. "Genleri tavuğa uyguladığımızda dev Moa'nın ne renk olduğunu anlayacağız ve belki darvanışlarıyla ilgili bir fikre sahip olacağız" diyor Shirota. Dev Moa hakkında çok az şey bılıni yor ama devekuşu boyundan üç metreye kadar değişen bir boyu olduğu tahmin ediliyor. Birçok devekuşu yetıştırıcısınin dev devekuşları üretmek için Shirota'dan genleri kullanıma sunmasını ıstediği belirtiliyor. Yahni olarak uyanma korkusu Mikrodalga ısıtma sistemleri üzerinde çalışan araştırmacılar, işin en zor kısmının, halkı bu yöntemın tehlıkesiz olduğuna inandırmak olduğunu söylüyorlar. Sistemin fırınlarla olan benzerliği bir çok insanın bunu "pişme" olarak algılamasıha ve dehşete kapılmasına neden oluyor. Deney sonuçlarına inanmayan araştırmacılar da var. Bunlar, mikrodalgaların bol su içeren ıç organları pişireceğini, öte yandan derinin serın kalacağını öne sürüyorlar. Kafatasının mikrodalgaları beyine odaklayacağını iddia edenler de var. Vücutta kan dolaşımının yoğun olduğu yerlerdeki aşırı ısınmanın hiçbir şekilde kontrol altına alınamayacağı görüşü de bir çokları tedirgin ediyor. Mikrodalgalarla insan vücudunun etkileşiminin detaylı bir şekilde anlaşılmasının daha uzun zaman alacağı tahmin ediliyor. rinde değil, bütün hücrelerde gerçekleşiyor. Hamılelik sırasında ortaya çıkan ve çok uzun zamandır bilinen yüksek kan basıncı sorunu kadınların yüzleri, kolları ve bacaklarında kabarmalara neden oluyor. Tedavi edilmezse, bu yüksek kan basıncı ölümlere bıle neden olabiliyor. İlk zamanlar, beyinle ilgili bu durumun da kan basıncıyla ilgili olduğunu zannettıklerini söyleyen Holdcroft, daha sonra beyin küçülmesınin hamileliğin doğal bir etkisi olduğunu keşfettiklerini belırtiyor. Uzayda yiirür gibi Hamile kadınlar niçin unutkan? |azı hamile kadınlar unutkanlıktan |Ve bir ışe konsantre olamamaktan 'yakınırlar. Bazı araştırmacılara go re bunun nedeni hamileliğin son döneminde beynın küçülmesı ve eskı halıne de ancak altı ayda dönebilmesi. Londra'daki Royal Postgraduate School'dan Anita Holdcroft, hamile kadınlarda ve yeni doğum yapmış kadınlarda karşılaşıian bilgi ve kavramayla ilgili sorunlar beynin boyutundaki bu tür bir değişimden kaynaklanıyor. "Kadınlardaki bu sorunlar eskiden beri biliniyordu ama nedeni hiçbir zaman anlaşılamamıştı" diyor Holdcroft. Holdcroft ve arkadaşları, konuyu araştırmak için, manyetik rezonans tekniğiyle on sağlıklı kadının üç boyutlu beyin resimlerini çıkarmışlar. Bu kadınların bir kısmını, hamileliklerinin son günlerini ya rtık 10.000 dolar ödeyen herkes astronotların çekımsiz ortamda yaşadıklarını hissedebilecek. Eski bir astronot olan Ed Gibson'un Florida'da kurduğu Casey Aerspace şirketi, meraklılar için "çekimsiz ortam dalışı" yapan uçaklarla bir günlük programlar düzenliyor. Yerçekimsiz ortam yapmak için dalış yapan uçakların içi NASA'da astronot eğitiminde kullanılan araçların benzerleriyle donatılmış. Bunlardan biri de fotoğrafta görülen "uzay duşu". Çekimsiz ortamlarda duş almaya yarayan bu duş kabini "kusma kuyrukluyıldızı" diye adlandırılmış, zira bunun içinde çekimsiz ortam denemesi yapan tecrübesiz ınsanların genellıkle midesı bulanıyor. "Hiç uzay tecrübesi olmayan ınsanlardan bıle ardarda on çekimsiz ortam dalışından etkilenmeyenler var" diyor Gibson. özellikle çekimsiz ortama midesı dayanmayanlar da düşünülmüş, bunlar için de yerdeki tesislerde santrfü) deneyi mekanizmaları var. Uzaya gidemeyen ama çok parası olan insanların Gibson'un şirketine akın etmeye devam edecekleri tahmin ediliyor. A Hozırluyan: Sinan Özeren 5155
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle