25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM DÜNYASINDAN HABERLER Yepyenibir . kanser ilacı Sadece kanserli hücreleri hedef alan yeni bir ilaç denemede. Alet yapan kargalar keşfedildi grup bilim adamı, ^asifik Okyanusu'ndaki bir adada yaşayan kargaların teknolojik açıdan ilk insanlar denli gelişmiş olduklarını, bu kargaların böcekleri avlamak amacıyla çalı çırpılardan aletler yaptıklarını ortaya koydu. Yabanıl kuşlarm herhangi bir avadanlıktan yararlanması çok ender görülmekle birlikte, bunların kimi zaman avlanmak amacıyla yaprak ve dallardan yararlandıklanna da tanık olunur. Ne var ki, Yeni Kaledonya adasında yaşayan kargaların bu konuda çok daha üretken oldukları, çalı çırpıyı özenle biraraya getirıp ağaç kovuklarındaki böcekleri avlamak için kullandıklan görüüyor. "Nature" dergisinde yayımlanan habere göre, adanın üç farklı yöresinde de aletin, hammaddesi ne olursa olsun, yapımında izlenen yolun aynı ol Antarktika atomdan arındırılıyor U rlu hücreleri sağlıklı dokuya en az zarar verecek biçimde yok etmesi beklenen yenı bir ilaç 30 kanserli hastaya uygulanacak. llacı üreten Cell Therapeutics Incorporated şirketi, yeni ilacın geleneksel kemoterapide uygula Sözkonusu kargalar ilk insanlar kadar becerikli... duğu ve böylesı temel bir ölreni Zelandalı bir A nan ilaçlardan çok daha farklı olduğunu ve yalnızca kanserli hücrelere özgü özellikleri hedef aldığını bildiriyor. Kanser sağaltımında kullanılan ilaçların büyük bir bölümü urlu hücreleri yok ederken DNA'ya da zarar veriyor. Kanserli hücreler hızla gelişıp bölündüklerinden, ilaçlar normal hücrelerden çok kanserli hücreleri yok ediyor. Ne var ki, kemik iliği, saç bezleri ve bağırsak zarı hücreleri de çok hızlı bölündüğünden bu kimyasal yaylım ateşı sırasında olumsuz bir biçimde etkilenebiliyor. Sonuçta, ortaya çıkan ciddı yan etkiler nedenıyle, henüz sağaltım tamamlanmadan ilacın bir sure kesılmesı gerekiyor. Sık sık görülen bir başka sorun ise, kanser hücrelerinin ilaca karşı direnç göstermesi. CT2584 adı verilen yeni ilaç soruna farklı bir yönden yaklaşarak kanserli hücrelerın içindekı fosfatıdik asıtlerı hedef alıyor. Kanserli hücrelerde bu asitlerin düzeyi normal hücrelere kıyasla 1015 kat daha yüksek olduğundan, sağlıkiı hücreler ılaca karşı pek fazla bir duyarlılık göstermiyor. Fareler üzerinde yapılan deneylerden olumlu sonuçlar alınmasına karşın, ilacın insanlarda da aynı etkiyi yapıp yapmayacağı henüz bilinmiyor. (r.u) çütün benimsenmesine ancak 2 milyon yıl önce Paleolitik dönem insanında rastlandığı belirtiliyor. Yeni Kaledonya kargaları başlıca iki tür alet kuilanıyor: Çengelli dallar ve kesik yapraklar. Kargalar çengelli dalı koparttıktan sonra bunu tüneğine taşıyor ve orada dala gagasıyla biçım veriyor. Kargaların basıt bir deneme yanılma süreci sonunda belli bir tasarımda karar kıldıkları • • sanılmakla birlikte, bunun anlaksal bir planlama sonucu gerçekleştirildiğinin kanıtlanması bilim dünyasında atılan buyük bir adım sayılacak. İnsanlarda, böylesi bir planlama başka bıreylerle iletişim kurularak gerçekleştiriliyor. Aynı şey kargalar ıçin de geçerliyse, bilim adamlarının insan ile hayvan toplulukları arasında fark olduğu görüşünün bir kez daha üzerirvden geçmelerı gerekecek. ntarktika nükleer açıdan arınmış bir bölge olmanın eşığinde. ABD, anakara üzerindekı robot bir meteoroloji ıstasyonuna güç sağlayan son nükleer aygıttan da kurtulmaya çalışıyor. ABD'nın ısteği üzerine kal Bugune kadar kalp hastalarının uçmasının tehhkeli sonuçlara yol açabileceği belirtiliyordu. Doktorlar, yolcu uçakları kabinlerındeki alçak basıncın, alyuvarların daha az oksjen taşımalarına neden olacağı ve bu durumun da kalp ve beyinde kanamalara yol açabileceği endişesini taşıyorlardı. Şımdı Hollandalı araştırmacıların yenı bulguları bu korkunun geçersizliğini gösterdi. Doktorlar doğuştan kalp hastası olan hastaları önce normal bir basınç odasında tuttular, sonra da jet yolcu uçağında uçurdular. Yapılan tahlillere göre, gerçek ve simülasyon uçuşlarında ölçülen kandaki oksijen değerieri, veya kanın oksıjenle beslenmesı, sağlıkiı insanlara kıyasla kalp hastalarında daha az değildi. Bu araştırmadan çıkan sonuca göre, kalp hastaları da uçabilir. Ancak bavul taşımak gibi stress faktörleri hesap edilirse, kalp hastaları yine de yanlarında, kendi durumlarından haberdar olan bir refakatçi olmadan uçmamaları tavsiye ediliyor. Kalp hastaları da uçabilecek dınlan strontıyum90 yüklü aygıt Fransız araştırmacılar tarafından Antarktika'daki kendi ıstasyonlarına götürüldü. Geçtiğimiz günlerde de bir Amerıkan uçağı üretecı anakara üzerindeki en büyük üsleri sayılan McMurdo istasyonuna taşıdı. Söz konusu aygıtın yıllardır Dome C olarak bilinen bölgede işlevini sürdürdüğü bildırilıyor. ABD nükleer güçle çalışan öteki meteoroloji istasyonlarını bırakç yıl önce kaldırdıysa da, Dome C çevresindeki alanın uçakların iniş yapmaları açısından çekinceli olduğunu düşünerek bu istasyona dokunmamışlardı. Son nükleer aygıt olan ısı üreteci nükleer bir reaktör olmamakla birlikte, elektrik üretmek amacıyla radyoaktif bir madde içınde bölünmeyle ürettığı ısıdan yararlanıyor. Amerikalı görevliler şimdi McMurdo istasyonuna bakan bir tepenin üzerınde duran üretecın ülkelerine taşınması için en iyi yolun ne olabileceğıni tartışıyorlar. McMurdo'dan kalkan gemilerin çoğu nükleer güce kesınkes karşı olan Yeni Zelanda'da duruyor. Antarktika anakarası üzerindeki tüm eylemlerin yönetiminı içeren sözleşme, nükleer denemelere karşı çıkmamakla birlikte, radyoaktif atıkların buralara dökülmesini kesinlikle yasaklıyor. Dünya ikliminin önümüzdekl onyıllarda daha da ısınması durumunda, Bangladeş ve Peru gibi nüfusun yoğun olduğu sahil ülkelerlnde kolera salgınları söz konusu olacak. Harvard Medical School'dan Paul Epstein, Güney Amerika sahillerlnde Ocak 1991 tarihlerinde plankton va alg miktarında görülen büyük artışla, Peru'da kolera salgınını patlak vermesı arasında bir ilişki olduğu görüşünu savunuyor. Epstein, JAMA'da yayımlanan makalesinde kolera etkenlerinin planktonları bir sıçrama tahtası olarak kullandığı ye planktonlar için uygun sıcaklığın kolera etkenlerinin çoğalması için de uygun koşulları yarattığı görüşünde. Alglerin aynı zamanda psoydomonas ve diğer tehlikeli bağırsak hastalıklarına neden olan bakterilerin çoğalması için de uygun ortam olduğu belirtilmekte. 1 Çinlilerin plrinç buluşu ve Japonlar ,;, En eski buz kütlesi ntarktika'nın göbeğındeki Rus Vostok araştırma istasyonu, yakıt ve malzeme taşıyan konvoyun kötü hava koşulları nedeniyle geri dönmek zorunda kalması üzerine, kış süresince kapalı kalacak. Istasyonun kapatılması nedeniyle, Rusya, Amerika ve Fransa'nın ortakaşa destekedikleri uluslararası bir tasarı da şimdilik askıya alındı. Tasarı sayesinde, yeryüzünün 300 binyıl öncesine ait en eskı buzul çekirdeği ortaya çıkartıldı. Doğu Antarktika buz kitlesinden alınan çekirdeğin son 30 binyıl içindeki iklim değişimlerine ışık tutması bekleniyor. Çoğu Antarktika araştırma istasyonlarının tersine, Vostok denızden oldukça uzak. Amerika, Güney Kutbu'ndaki bu tür denizden uzay istasyonuna hava yoluyla ulaşmakla birlikte, Rusya 1500 kilometrelik yolu oldum olası karadan aşmayı yeğliyor. Vostok'un Antarktika kışının üstesinden gelebilmesi için yaklaşık 250 ton yakıta gereksinimi var. Genellikle iki partide gönderilen malzemeler, bu kez ikinci konvayun yolda kalması nedeniyle tam olarak ulaştırılamadı. Ancak, bu arada Amerika istasyona hava yoluyla yakıt, yiyecek ve giysi ulaştırıyor. Amerikah hükümeti bu masrafların Rusya'dan ıstenip ıstenmeyeceğı konusunda ise henüz kararsız. Kimı yetkililer, bu tasarıda Amerika'nın da çıkarları olduğuna parmak basıyor. Iskandinavyalılar elmas zengin olma düşleri kurmaya başladılar. Bölgenin ilk elmasını Kuzey Norveç'te Rus sınırına yakın bölgede bulan bir amatör jeolog, elmas zenginliğı düşlerinin mimarı. Daha 1940 lı yıllarda Norveçli jeologlar kuzey bölgelerinde elmas olabileceği spekülasyonunun yapmışlardı. İlk Norveç elması gerçi 0.07 karat büyüklüğünde, ancak bölgenin yapısının Güney Afrlka' elmas madenleri bolgesiyle benzerlikler oluşturuduğu belirtilmekte. Madenciler hemen işe koyuldular. Modern bilgisayarların babası olan Eniac bilgisayarı 50. yıldönümünde törenle bir kez daha çalıştırıldı. Pennsylvania Üniversitesi teknisyenleri , dünyanın ilk tam elektronik bılgisayarının eksik parçalarını tamamladlar ve bilgisayarı çalışır hale getirdiler. Eniac, 30 ton ağırlığında ve çalışma belleğe sadece 1 kılobayt. buna rağmen Amerikalılar, hldrojen bombasının Inşası için gerekli olan simulasyon hesaplarını bu bilgisayarda başarıyla gerçekleştırmışlerdı. Eniac dokuz yıl kullanıldıktan sonra 1955 yılında emekli edilmişti! 991 yılında tanınmamış bir Çin dergisinde yayımlandığından, bilim çevrelerinin pek dikkatini çekmeyen bir buluş şimdi bir Japon şirketinin patent alma hakkını engelliyor. Çinli gen uzmanları, daha nitelikli pirinç yetiştirmek amacıyfa gelıştirilen yeni bir yöntemin Japonlardan dört yıl önce kendlleri tarafından bulunduğunu, ancak buluşun Çince yayımlanması nedeniyle gerek Batılı bilim adamlan gerek şimdi patent için başvuruda bulunan Japan Tobacca şirkoti yetkililerinin gözünden kaçtığını ileri sürüyorlar. Çın basınında çıkan bu haber Japon şirketinin patent haklarını yok etmeye yeterti bir neden sayılıyor. öte yandan Japon bilim adamlan Çinlilerin bu girişiminden haberdar olmadıklarını, bu nedenle de ABD ve Japon patent yetkililerinin bu konu da verecekleri kararı bekleyeceklerini bildiriyor. Yasalara göre, boylesı bir yenılik hangı dilde basılırsa basılsın kamuya yansıtılmış sayılıyor ve patentin bir başkasına verilmesi söz konusu bıle olmuyor. Zhongshan Üniversitesi Biyomühendislik Araştırma Merkezı Başkanı Li Baojian ve ekıbı, pırince topraktaki bir tür bakteri olan Agrobakterium tumefaciens yardımıyla gen aktarımını 1989 yılında ilk kez gerçekleşitirenlerin kendileri olduğunu ileri sürüyorlar, ancak yeni genı taşıyan tam bir bıtkiyı ilk kez üretenlerin Japonlar olduğunu da yadsımıyor. (ru) A 4685
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle