Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
TARTIŞMA EDİTÖRE MEKTUP Sosyal bilimlerde Ü TÜBA eleştirilere açık lisansüstü eğitime ilîşkin bazı göpüşlep Fahır Bılgınoğlu* 1 Temel sorun Ulkemızın gelışmesı ve çağdaşlaşması oncelıkle bılıme ve bılımsel araştırmalara bağlıdır. Bu temel göruş, yetışmış araştırıcı ve yaratıcı ınsan gucunun eğıtıldığı lısansustu eğıtımle so mutlaşır Bu bağlamda, ulkemızın bılım ve teknolojı duzeyının lyıleştırılmesı ıçın 19932003 yıllarını kapsayan dönemde 50 000 mertebelerınde yenı doktora derecesı almış araştırıcı ınsan gucune gereksınım olduğu belırlenmış ve bazı çozumlerın uygulamasına geçılmıştır Onuç yılı aşkın suredır uygulanan ve Kuzey Amerıka modelını temsıl eden, yuksek lısans dıplomasının doktora ıçın on koşul olmasının sonuçları artık gorulmuştur Sosyal bilimlerde ozellıkle ıktısadı ve ıdarı bilimlerde doktoralı araştırıcı sayısının beklenen duzeyde artmayacağı ve yuksek lısans dıploması koşulu nedenı ıle doktora tezlerının duzeyının lyıleşmeyeceğı anlaşılmaktadır Bu nedenle, aşağıda temel sorunlar olarak saptanan sonuçların ırdelenmesı ve çeşıtlı akademık platformlarda tartı şılmasını, ulkemızın bılımsel kalkınması ıçın gereklı gormekteyım a) Yeteneklı gençlerın bılıme, araştırıcılığına özendırılmesı gerekırken, doktora eğıtımı yuksek lısans ön koşulu nedenıyle akademık personel dışındakı araştırıcılara fıılen kapanmıştır, çunku yaratıcı ınsan gucu nıtelığını taşıyan ve unıversıte dışında bır kurumda çalışan kışılerın (yemınlı malı muşavır, hesap uzmanı, ıstatıstıkçı gıbı) doktora eğıtı mıne başvurusu hemen hemen yoktur, var olanlar da eskı yönetmelıklere tabı olanlardır Açıklanan doktora ders programları, ek ders ucretı tahakkukuna hızmet eder durumdadır b) Avrupa unıversıtelerının lısans duzeyı bılınmesıne rağmen bu unıversıte dıplomaları ıle ulkemızde doktoraya başvurulamaması haylı duşundurucudur Halbukı, orta ve yuksek eğıtım modelımız olan Avrupa'da lısans dıploması ıle doktora eğıtımıne başlanabıl mektedır c) Bılımsel araştırmanın en onemlı etmenı olan yaratıcı ınsan gucunun eğıtımı lısanustu eğıtımle gerçekleşırken, bu eğıtım programlarına kaydolanların buyuk bır kısmının akademık amaç dışında, askerlık erteleme ve yapacak bır ışı olmama gıbı amaçlar taşı dığı, araştırma ıle de saptanmıştır d) Istanbul ve Marmara Unıversıtelerı gıbı geleneksel kurumlarımızın lısans ders programları ve ıçerıklerı, Kara Avrupası eğıtım geleneklerını taşımaktadır, buna göre ılk ıkı yıl genel esaslar, dığer dısıplınlerle ılıntıler ele alınarak oğrencı yonlendırılır Bılım dılı kazandırılır ve bılımsel yontemler uygulamalı olarak gosterılır ffemel Eğıtım) Son ıkı yılda ıse, ılgılı bılımın ozel konularında derınleşılır ve uzmanlaşılır Hukuk fakultelerı bunun dışındadır Şımdı bu yapı ıçınde, söz konusu kurumlarla açılan yuksek lısans programları (Master of Scıence) ıle doktora programları ıster ıstemez aynılık gosterecek ve ne öğrencıyı ne de oğretım uyesını tatmın edecektır Bu sorun, ornek olarak alı nan Kuzey Amerıka lısans eğıtımının önce temel kultur eğıtımıne (çekırdek program) dayanması ve meslek seçı mının yuksek lısansta yapılmasından kaynaklanmaktadır ı undan bırkaç hafta evvel TUBA'nın |son Genel Kuruluyla ilgıli Prof 'Uner Tan'ın bır eleştırı yazısını yayımladık Bu yazıda özellıkle TUBA'nın uye seçme yontemıyle ılgılı bırçok eleştırı vardı Eleştırıler hakkında TUBA aslı ve Konsey uyesı Prof Hasan Yazıcı ıle asağıdakı soyleşıyı yaptık Orhan Bursalı: Sayın Yazıcı, Üner Tan TUBA'ya uye seçılme yontemınden hoşnut değıle benzer Eleştırdığı konuları dort ana başlıkta özetledım Bu eleştınler hakkında ne dersınız? a) TUBA'ya uye seçılırken kımı adayda sıtasyon sayısına gereken önem venlmemektedır b) Bılım adamları değerlendırılırken yurtdışında olduklan bır sırada yaptıkları bılımsel çahşmalardan çok, adayın yurtıçınde, Turkıye'nın sınıhı olanakanyla yaptıkları göz önunde tutulmalıdır c) Konsey uyelennın uzmanlık dallanna uzak konularda çalışan adayları değerien dırmelerı hakkında tereddutler var Böyle durumlarda yurtdışından hakemlerın goruşlerıne başvurulmalıdır d) Adayın uye kabulundekı son aşama olan TUBA Genel Kurulu'nda yaplıan oylamada salt yerıne, eskıden olduğu gıbı 2/3 çoğunluk aranmalıdır Hasan Yazıcı: Sayın Bursalı hepsınden evvel Uner Tan'a teşekkur ederım Demek TUBA'yı benımsiyor kı bu samımı eleştırılerde bulunuyor Ancak boyle kar şılıklı eleştırı ve tartışmalar sonunda TUBA'nın daha lyı bır yerlere gelebıleceğı kanısındayırn Şımdı sayın Tan'ın eleştırılerını tek tek ele alalım TUBA'nın uye seçerken sıtasyona fazla onem vermemesı pek doğru değıl Hatta kımı durumda fazla önem verdığı dahı soylenebılır özellıkle şeref uyelerımız yayınların bırçoğunu geçmışte guncel sıtasyon taramalarının kapsamadığı kaynaklar ve zamanlarda yapmış olabılıyorlar Ayrıca bu kıymetlı bılım adamlarımızın aktıf olarak araştırma yaptığı yıllarda özellıkle ABD dışı ulkelerde gunumuzde oan sıte edılme ve dolayısıyla yayınını çok sıte edılen dergıde yayımlama bılıncı de o kadar gelışmış değıl Örneğın kımı şeref uyemızın ısmı temel ansıklopedılere, ders kıtaplarına gırebılıyor da sıtasyon taramalarında ısımlerıne rastlanmayabılıyor Bılım adamları değerlendirllırken yurtdışında bulundukları devrelerde yabancı 3 Sonuç ve öneriler: 2 Bazı saptamalar: Bugun varılan sonuçların ırdelenme sı, ulkemızın bılımsel kalkınması ıçın şarttır, bu nedenle sorunların ve çozumlerın degışık akademık plaformlarda tartışılması gerekır Doktora eğıtımaraştırma olanak ve kolaylıklarına sahıp geleneksel unıversıtelerımızın doktora eğıtımıne katkıları çok azalmıştır Bırçok yapısal değışıklık kanun konusu olduğundan, doktora eğıtımının lyıleşmesı ve etkınleşmesınde mevzuat belırleyıcı durumdadır Son olarak, Yuksek Öğrenım Kanunu'nda yapılması duşunulen değışıklık çalışmalarına ına narak bazı onerılerı sıralayalım * Geleneksel unıversıteler bunesınde lısansustu eğıtım veren fakulteler oluşturulmalıdır ' Tum unıversıtelere daha kuruluş anında lısansustu eğıtım hakkı verılmemelıdır * Nıtelıklı bır lısans eğıtımı gormuş deneyımlı meslek mensuplarına dok tora eğıtımı olanağı sağlanmalıdır * Lısans duzeyınde doktora semınerlerıne katılma olanağı verılerek, yeteneklı gençlerın bılıme, araştırıcılığa özendırılmesı sağlanmalıdır * Doktora eğıtımıne yıl sınırı konulmamalıdır * Sosyal bilimlerde yuksek lısans, fen bılımlerın den lısans dıplomalılara yonelmelıdır (Master of Busıness Ad mınıstrasyon gıbı) Lısans eğıtımırıden belırlı koşullarda doktora eğıtımıne gınlebılmelıdır. * Doktora eğıtımı nde geleneksel " s e m ı n e r" d uzen ın e geçılerek, haftalık ders saat lerı nın gereksız yere arttırılması engellenmelıdır * Prof. Dr. I.Ü. Işletme Fakultesı bılım adamlarıyla ortak yaptıkları bılımsel çahşmalardan çok, Turkıye kaynaklı çalışmalara onem verılmelıdır göruşu doğal olarak geçerlı Ancak sayın Tan'dan bu eleştırıyı yaparken bır de yurtdışında çok lyı yerlerde ve kışılerın yanında çalışmış ancak hıçbır bılımsel yayına katılamamış olanları da goz onune almasını ıstıyorum Belık o zaman eleştırısı bıraz daha yumuşar. TUBA'nın aday seçerken uzman bulunamadığı durumlarda yurtdışından ha kem kullanması göruşune tamamen katılıyorum Hatta sayın Tan'ın da bılmesı gerektığı uzere TUBA uye seçme yöntemınde aynen bu doğrultuda yenı değışık lıkler yapıldı. Bır defa her adayın dosyası kesin ıki hakeme gıdıyor Gerektlğınde bu hakemler TUBA dışı yerlı ve yabancı olabillyor Bundan sonra Konsey, sayın Tan'ın da teslım ettığı gıbı, oldukça tıtız bır şekılde adayın oz geçmışını, aday hakkında Önerenlerın goruşunu (kı bılındığı uzere adaylar bırı aslı olmak uzere 3 TUBA uyesı tarafından onerılebılıyor) ve son olarak da hakem goruşlerını ıncelıyor Hatta bu goruşler ve hakem raporlarının kopyaları ısımler gızlı tutulmak koşuluyla Genel Kurul'a sunuluyor Sayın Tan'ın son eleştırdığı nokta ıse adayın kabulu ıçın salt çoğunluktan tekrar 2/3 çoğunluğa geçılmesı Yenı aday seçımı ılkelerı hazırlanırken bu nokta çok duşunuldu Konsey de gene 9/11 çoğunluk aranır ve bır yenılık olarak da ıkı ha kem goruşu ıstenırken son aşamada salt çoğunlugu yeterlı gorduk 2/3 çoğunluktan salt çoğunluğa geçılmesı kararı sayın Tan'ın da hazır bulunduğu bır evvelkı Genel Kurul'da oylanarak kabul edılmıştı Unutulmasın, umut edıyoruz kısa bır zaman sonra TUBA'ya daha genç bılım adamları asosıye uye olarak gırmeye başlayacak Ayrıca sosyal bılımlerden TUBA'ya üye seçerken çok zorlanıyoruz Bılımsellık ve elıtızmden odun vermeden ancak TUBA'yı da çok ıçıne kapalı bır yer olarak gelıştırmemek yonunde bu değışıklıklerı yaptık Orhan Bursalı: Demek TUBA eleştınlere her zaman açık1 Hasan Yazıcı: Sayın Bursalı bırçok Batı ulkesının yuzyıllar once kavuştuğu Akademı'yı yenı yenı oluşturabılıyoruz Doğal olarak bazı eksıklıkler ve zorluklar olacak Içten dıleğım yapıcı eleştırme ve tartışma eksılmesın Bilimde yöntem sorunu uzerine Ömur Akyüz* G eçtığımız haftalarda CBT'de suren ılgınç bır tartışmaya katkıda bulunmak ıstıyorum tabıı ışın temelı olan sözlerı ıkıncı, hatta uçuncu elden oğrenmış olduğum, belkı de önunu arkasını, yanı tam bağlamını hıç bılmedığım ıçın dayanağım hatalı olabılır, dolayısıyla da vargılarım, ama son soyledıklerım değıl Konu, Nilüfer Göle'nın " Sosyal bılımcıler toplumsal olaylara tam bır entelektuel gıbı yaklaşır " demesı ve Celal Şengor ıle Bozkurt Guvenç'ın buna ılışkın tepkı ve açıklamaları (CBT 460, 464) Aslında belkı de her şey buradakı "entelektuel" kelımesıne dayanıyor Ben bu kelımeyı Celâl Şengor'un ıfade ettığınden genış tutarak, daha çok, "zengın bır kulture ve bunu yerınde kullanabılme yetısıne sahıp" olarak algılıyorum Bu durumda da Nilüfer Göle'yı once çok haklı sonra da çok eksıklı bulduğumu söyleyeceğım Bunda çok uzun bır tartışmaya gerek kalmamalı Zıra, sosyal bılımcıler toplumsal olgularla ılgılenırler, kultur ıse bu olguların en onemlı ogelerınden hatta bellı başlı göstergelerınden bırısıdır Bu bakımdan, sosyal bılımcılerın "bır entelektuel gıbı yaklaşımlarf yalnız doğal olmayıp, gereklıdır de! Ancak, derın duşunen bırer ınsan olarak fen/doğa bılım kışılerının de, bırer parçaları olduklan toplumla ılgılendiklerı ya da toplumsal davranışları merak ettık lerı gıbı en azından zevk aldıkları ıçın bırer entelektueldırler Hatta kımı zaman bu ılgılerınde ılerı derecede başarıh da olurlar, tarıhten ve gunumuzden buna ılışkın çarpıcı çok örnek göstermek mumkün dur Ama asıl ılgılendiklerı olgular, doğa ları gereğı ınsan ılışkılerının dışında oldu ğundan daha sonra teknoloji vb ıle toplumları etkılemelerı ve yonlendırmelerı bambaşka bır olgu olduğundan burada yerı yok bunları ıncelemek ıçın gereklı temel öge ve yetıler arasında entelektuel davranışların yerı pek olmaz Bunun tam tersı doğru değıldır, ama nedense sosyal bılımcıler fen/doğa bılimlerını kulturun yanı entelektuellığın temel bir ögesı saymazlar, kımı zaman da ku çumserler bır kere, en azından yaşadıkları doğa ve evrenın ne olduğunu yakın dan tanımak ıçın sosyal bılımcıler fen/doğa bılımlerını kulturlerının bır parçası yap malıdırlar, en azından entelektuellıklerının tamamlanması ıçın bu şarttır ayrıca bu konularda cıddı bılgı hatta becerı sahıbı olmaları onları kendı uğraşlarında çok ılerı aşamalara göturebılır, zıra fen/doğa bı lımlerının ayıklayıcı, çozumleyıcı yöntemlerı karmaşık olayların aydınlanmasına da adım adım yaklaşmanın bılınen en etkın yoludur Sosyal bılımcıler ıse benım ka nımca ıstersenız onyargı deyın ya dogmatık bır olguya tek etmen olarak saplanarak ya da olabılecek her etmene aynı ağırlığı vererek çalışmaktan kendılerını alamıyorlar Kımı zaman, kımılerı arada sırada fen/doğa bılım kavramlarını önemsedıklerını ve kullandıklarını soylerler ama bu kullanım, hemen hep çok eksik bır anlayışla ve de genellıkle "görelılık (relatıvıte)", "belırsızlık", "evrım" gıbı kulağa bıraz gızemlı gelebılen ama gunluk dıldekı anlamlarından çok farklı ıçerıklerı olan konuların yuzeysel kullanımlarından öteye gıdememekte ve bu yuzden de çok yanıltıcı olmaktadtr (Umarım bu satırlarım "sıvnsınek saz" olmuştur) * Prof. Or. Boğazıçı Unıv. Fızık Böl. 4684