08 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM D Ü N Y A S I N D A N HABERLER Biyoteknolojiye gözaltı istemi Kanserden kurtulma şansı Gürhan Uçkan I Oluşturulan halk jürisi biyoteknologları yararlı işler yapmamakla suçladı. I ngiltere'de geçtiğimız günlerde gerçekleştirilen kamu oylamasında biyoteknoloji sanaylı ve bu sanayiyi düzenleyen hükümet görevlileri şiddetle eleştirildi. Genetik mühendisliği konusunda yeterli bir bilgiden yoksun sıradan 16 vatandaşın oluşturduğu jüri yargıya varmadan önce uzman tanıkları sorguya çekti. Jüri heyeti sundugu raporda biyoteknoloji sanayiini topluma yararlı bır şey yapmamakla suçladı. Heyet, genetık olarak üretilen ürünlerin kimliğini belirleyecek etiketler kullanılması ısteminde bulundu. Buna ek olarak, genetik olarak üretilen ürünleri eleştıren bireylerin dınsel ve töresel ınançlarına daha duyarlı • bir biçimde yaklaşılması istendi. Sanayi, etiketlerin ürünlerin çekincelı olduğu izleniminı verdiğini savunurken, kamu, bunun karşıtı bir görüşü benimsiyor ve etiketlerin ınsanlardaki kuşkuyu ortadan kaldıracağına inanıyor. llk kez Danimarka'da uygulanan bu danışma yöntemi orada bir hayli etkıli olmakla birlikte Ingiltere'de yeterince etki yaratmadı. Hükümet yetkilileri jürınin görüşlerıni şiddetle eleştirerek sanayicilerden yana çıktı. Oylamaya katılanlar bu tavır karşısında öfkeye kapılarak politikacılara kendilerıne gelip kamunun sesine kulak verme çağrısında bulundu. sveç'te 19611989 arası kansere yakalanan 800 bin kişi, 1991'e dek gözlendi. Bu bakımdan Stockholm'deki Epidemoloji Enstitüsü'nün çalışması, bugüne dek bu konuda yapılan araştırmaların en kapsamlısı oluyor. Aynı zamanda, kanserli hastaların genellikle yarısının sağlığına kavuştuğu şeklindeki yaygın kanı da çürütüldü. Epidemoloji Enstitüsü'nün başkanı Mans Rosen, bu konuda şu açıklamayı yapdı: Kanser olaylarının yarısının bakımla ortadan kaldırıldığı savı, hastaların beş yıl sonraki durumunun ıncelenmesi üzerine kurulu. Ne var ki bu, yeterli bir yöntem değıl. Kanserli hastaların ölme riski, beş yıl sonra da daha yüksek. Maalesef araştırmamızın sonucu, sağlığına kavuşanların oranının, yüzde otuzdan fazla olmadığını gösteriyor. On yıl sonraki durumu araştırmak, ortaya daha gerçekçi bir görüntü çıkarıyor. 1982'de kanser tanısı konulan 36 bin kişiden yalnızca 10 bini, 10 yıl sonra yaşıyordu. Bunların dörtte biri, eğer bu hastalığa 1982 yerine 1962'de yakalanmış olsaydı, çoktan ölmüş olacaklardı. Araştırmada, kanser konusunda en olumlu gelişmelerin, 1970'ten sonra olduğu da açıklanıyor. bunun ana nedenleri arasında, erken tanı ve daha yeterli tanı yöntemleri bulunuyor. En olumlu gelişmeler, iki kanser türünde görülmüş: Testikel kanserinde ve Hodglns hastalığında. Aynı zamanda, kan kanseri (lösemi) konusunda da önemli geliş meler görülmüş. Bazı tür deri kanseıieri ıçin de aynı saptamayı yapabiliyorlar. Daha yaygın kanser türlerinde akciğer, boğaz, meme gibi görülen olumlu gelişmeler, oldukça sınırlı. Bu arada, karaciğer ve pankreas bezi gibi en beter kanser türlerinin tedavisi konusunda ouz yıldır en küçük bir gelişme görülmemiş. Bütün kanser türleri bir arada ele alınınca, 10 yıl sonra yaşayan kanser hastalarından % 33'ü hastalığına 196062 arasında yakalanmıştı. Aynı oran, 198082 arasında hastalananlar için % 44; Aynı süre içinde, meme kanserine yakalanan kadınlardan 10 yıl sonra yaşamakta olanlarının oranı % 52'den % 66'ya, prostat kanserine yakalanan erkekler için söz konusu oranlar ise % 25 ve % 42. Buna karşılık, karaciğer ve pankreas bezi kanserine yakalananlar arasında iyileşme oranı, % 1 2'den fazla değil. Kanserden normal bır tedavi süresinde kurtulma şansı: Kanser cinsi Erkeklerde Kadınlarda Karaciğer % 1.5 % 0.5 Akcığer %7 % 10 Prostat % 23 Hodgkin % 43 % 43 Meme% 45 Malign melanom % 60 % 76 Kahn bagırsak % 39 % 40 Testiklar % 88 Deri % 90 % 90 mış. Bu ilacın direnci konusunda henüz elle tutulur bir kanıt yok. Ingiliz bilim adamlarının ileri sürdükleri sav ise laboratuvar deneylerine dayanmasına karşın, söz konusu hastalığın son günlerde Senegal'de baş göstermesı ve önüne geçılememesı nedeniyle ivme kazanıyor. İlacın etkısiz olduğu yolundaki iddialar Dünya Sağlık örgütü WH0 içinde de tartışmaların yoğunlaşmasına neden oldu. örgüt, bu konuda ortaya atılan görüşlerin abartılı olduğunu ve sağaltım programına ket vurulduğunu savunuyor. Ote yandan, henüz yayımlanmamış olan laboratuvar bulguları kuşkuların giderek yoğunlaşmasına yol açtı. Fransa'daki Pasteur Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen araştırmalarda hastalığa neden olan asalağın tarklı türlerinin prazıquantel ilacından farklı etkilendiği ortaya çıkanldı. Ancak, kimi bilim adamı bu bulguların yetersiz olduğu görüşünde. İlacın Senegal'de etkilı olamayışına birçok olası açıklama getiriliyor. Bunlardan bir tanesi, Senegal Irmağı kıyısındaki Richard Toll'de bu hastalığa yakalanma oranının son kerte yüksek olması. Kimilerine göre bu oran % 90'a ulaşıyor. İlaç etkisini yalnızca asalağın olgunluk döneminde gösterdiğınden, hastalığı art arda kapan insanlarda asalağın olgun olmaması nedeniyle ilacın da etkisiz olduğu belirtiliyor. Bir başka görüşe göre ilaç, bedenin asalağa karşı olan doğal bağışıklığı ıle birlikte etkili oluyor. Bu nedenle, Senegal için yeni bir hastalık sayılan schistosomiasıse karşı bu ülkenin insanı bağışıklık geliştirmediğinden ilaç etkilı olamıyor. (n.s. 12.11.94). Kanserden kansere değişiyor Herpes geni beyin urlarımn üstesinden geliyor Olümcül kurt ilaca dirençli I nsanda görülen çok yaygın bir asalak türünün en büyük düşmanı olan ilaca karşı dirençli olduğu görüşü bılim çevresinde ateşli tartışmalara yol açtı. Ingiliz bilim adamları, "Schıstosomiasis" adı verilen hastalığa neden olan "schistosoma mansoni" türü asalağın ilaca karşı dirençli olduğu yolunda kanıtlar bulunduğunu belirtti. Dünyada yaklaşık 200 milyon kişide bulunan bu hastalık sağaltılmadığında karaciğer ve dalağın büyümesine neden olup, bagırsak, karın ve damarlara da zarar veriyor. Hastalık yılda yaklaşık 200.000 kişinin yaşamını yitirmesine yol açıyor. İlaca karşı dirençli schıstosomiasis pek sık duyulan bır olay değil. Ama bilim adamları ilaca karşı direnç gösteren belli sıtma türlerinde olduğu gibi bunun da olası olabıleceğinden korkuyor. Böylesi bir durumun bedeli son kerte ağır; bu hastalığın görüldüğü 70'i aşkın ülkede tüm umutlar tek dozda etkisini gösteren praziguantel adlı ilaca bağlan Beyindekı urlar için geliştirilen yeni bir gen sağaltım yöntemi 15 denek üzerinde uygulanan ilk denemesini başarıyla tamamladı. Uygulama sonucunda hastalardaki kimi urların belirgin bir biçimde ufaldığı, ancak 6 aylık bır ömrü kaldığı söylenen bir hastanın ise 25 ay yaşadığı belirtildi. Geçtiğimız ay Delhi'de yapılan Uluslararası Kanser Kongresı sırasında yöntem ve ilk denemeden alınan olumlu sonuçlar tartışıldı. Sonuçların beklenmedik başarısı karşısında ekip daha kapsamlı bir deney kararı aldı. Ancak çalışmaları sürdüren ekibın öncüsü Michael Blease coşkuya kapılmak için henüz çok erken olduğunu, ınsanlara ümıt vermekten çekindiğini belirtti. Gen sağaltımı yöntemi ile beyindeki sağlıklı gözelere zarar vermeden urlu gözelerin yok edilmesi amaçlanıyor. Beyindeki ura, yalnızca bölünmekte olan gözelere etkı yapan ve basit'herpes virüsünden bir geni taşıyacak biçimde tasarlanan bir fare genı enjekte edıliyor. Ur gözeleri hızla bölunürken, sağlıklı gözelerde hiçbir bölünme olmuyor. Herpes geni gözenin thymidine kinase adlı bir enzim üretmesine neden oluyor. Bu enzim herpese karşı kullanılan ganciclovir ilacını daha etkilı kıldığından hastaya daha sonra bu ilaç verilerek enzimı üreten gözeler yok ediliyor. (n.s. 12 Kas. 94) Durgun tu^, Senegal'dekı bu şehrin çevresinde yaşayan köylülerin yüzde 9O'ından fazlası schistosome'den etkileniyor. 419 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle