24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİLİM MÜZELERİ Bilim merkezlerinin yükselişi Bilim merkezleri, bilim ve araştırma dünyasıyla geniş halk kitlelerinin arasında yeni bir köprü olarak kabul edilmektedir. 3 6 ülkeden 400'e yakın bilim merkezini, müzesini, akvaryumu, planetaryumu ve benzer kurumu çatısı altında toplayan Bilim ve Teknoloji Merkezleri Birljğj'nın (ASTC Association Science and Technology Centers) 1418 Ekim tarihleri arasında San Diego'da yapılan yıllık toplantısında, bütün dünyadan bilim eğitimcileri ve bilim merkezi yöneticileri buluştular, tartıştılar, fikir alış verişinde bulundular, deneyımlerını bırbirlerine aktardılar, ülkelerine yeni projeler ve fikirlerle döndüler. Dergimizin sürekli izleyıcileri, bılım merkezleri konusunda yayımladığımız yazıları anımsayacaklardır. Bilim merkezleri, kısaca, her yaştan insanın, bilimin ve doğa olaylarının temel özelliklerini ve yasalarını etkıleşimlı bır biçimde, elleyerek ve oynayarak kavradıkları yerlerdir. Klasik bilim müzeciliğının dışında, burada insanın özellikle sergilere dokunmaları ıstenir. Bilim merkezleri, bilim ve araştırma dünyasıyla geniş halk kitlelerinin arasında yeni bir köprü olarak kabul edilmektedir. Bilim merkezleri sürekli eği tim ve öğretimin yeni yerleridir. Bilimin, sergilerle, uygulamalı gösteri birimleriyle başka bir anlamda popülerleştirildiği bu merkezler, her yıl geliştirilmekte ve yepyeni uygulamalarla ve cazibe merkezleriyle milyonları içine çekmektedir. Işte San Diego'da yapılan Bilim ve Teknoloji Merkezleri Birliğı'nın toplantısı, bu merkezlerin dünyada artık vazgeçilmez bir kurumsal kimlik kazandıklarını göstermesi açısından da çok ilginçti. 100'den fazla konuda semıner, konferans, panel ve konuşmanın yapıldığı toplantıda yeni fikirler, bilim merkezlerinin sorunları tartışıldı, deneyımler dıle getirildi. Bilim merkezlerinin gelişmesi için yapılan yeni araştırmalar sunuldu ve tartışıldı. Sayıları 400'u aşan bilim merkezlerinde çalışan uzmanlar insanlara bilim kültürünü en lyi nasıl yayacaklarının, bilimin temel yasalarını ve teknolojik uygulamaları özellikle okul çocuklarına en kolay nasıl kavratacaklarının yeni yollarını arayıp durdular. Kongrede ayrıca, bilim merkezleri/müzelerine yönelik sergi, gösteri bırimi, bilgisyar oyun) ilim ve teknoloji merkezleri üst kuruluşu olan ASTC ları ve gösteri|(Associatıon Science and Technology Centers) dünleri, holografi, "yadaki en geniş bilim merkezleri organizasyonudur. simülasyon tiASTC, bilim merkezlerinden başka, doğa merkezleri, akyatrosu, ve bivaryumlar, planetaryumlar, uzay sinemaları, doğa tarıhı ve lim merkezleçocuk müzeleri gibi kurumları da bünyesinde toplamaktarinde satılan bidır. lim oyuncakları 1973 yılında kurulan ASTC'nin amacı, üye kuruluşlara, gıbı ılginç serbilim ve teknolojinin ilkelerıni gündelik yaşama uygulama giye yer yer veyolundaki çabalarında destek sağlamaktır. rildi. ASTC'nin pekçok etkinliklerinden bazıları şunlardır: BiliYeni bilim mermin tüm alanlarında sürekli, gezici ve geçici sergiler; Hands kezleri tasarla on bilim etkinlıkleri, gösteriler, geziler ve bilim kampları; yan şirketleröğretmen eğitim atelyeleri; okullar ve herkes için bilim deden tutun, mulney setleri ve programlar, çocuklar, öğretmenler ve özel timedya bilim gruplar için kamplar; bilim fuarları, meslek günleri, kulüpler, konuları üreticiaileler için eğlenceler; küçük çocuklar için keşif odaları ve lerine, siber öğrenciler için laboratuvarlar; sergi görevlisi ve gönüllü uzay teknolojisi yetiştirme programları. geliştiricilerine kadar bılım ve teknoloji fikirlerinin uygulayıcısı bütün şirketler de sergide yer alıyordu. NASA ve Amerikan Kımya Topluluğu da bilim merkezlerine yönelik sergi ve semıner, konferans ta yer aldılar.. Kongrede tartışılan konular ASTC ve Bilim Konferansta yüzlerce konu ele alındı. Buhlar arasında, insan kaynakları, malı kaynaklar, yeni bilim merkezleri ve zıyaretçılere yeni servisler gibi idarı konulardan tutun; sermaye bulmak için kampanyalar, üyelik, milli bilim ve bılım merkezleri, vakıflar ve stratejık planlama gibi Bilim merkezlerinde zlyaretcller, bilim ve doğa olaylarını geliştirme prog elleyerek, dokunarak yaşıyorlar. ramlarına kadar uzanan çeşitlılikte patlaması. Çocukların müze deneyimkonular vardı. Bilim tiyatrosu, gönüllüleri. Müzelerde insan biyolojısi ve sağler, gençlik programaları, öğretmen hk. Uzay... eğitimi, program geliştirme gibi konularda uzmanlar birbirleriyle deneyimleÜlkemizde bilim merkezlerinin mınık rinı tartıştılar. bir örneğı sadece Ankara'da, Altın Bilim merkezleriyle okullarda eğitim Park'da bulunan Feza Gürsey Bilim programlarının birlikte yürütülmesi her Merkezidir. Burası da yazık ki yerel zaman gündemde olan bir konu olarak yönetim tarafından geliştirilmemekteyenıden ele alındı. Gösteri birimlerinin dir. yaratılmasında grafik sanatların katkısı Istanbul'da geçmış dönemlerde bir dığer bir konferans konusuydu. Burabilim ve teknoloji merkezi/müzesı kurda, gösteri birimlerini tasarlama ve ma girişimleri olmuş ve bu girişimler sunmada başarıyı, iyi bir grafik düzensonuca ulaşamamıştır. lemenın çok etkıleyeceği belirtildi. Şımdi ise yeni ve ciddi bir girişım Diğer konulardan bazı örnekler. Bigündemde bulunuyor. Istanbul'da kulim merkezleri programlarını nasıl gerulan Bilim Merkezi Vakfı, Istanliştırmeli? Özel sergiler neler olabilir? bul'da, maliyetı 20 mılyon doları aşaYöneticiler için yeni stratejiler. Bilim cak büyüklükte bir bilim merkezi kurulmerkezleri arasında ışbirliği. Ziyaretçıması gibi büyük bir projeye soyunmuşlerle etkileşimin müze sergilemelerine tur. Vakıf bu amaca yönelik çalışmalayansıması. Internet gibi bilgi ağları ve rını hızlandırmıştır. (o.b.) müzeler. Meksika'da bilim merkezleri III. Avrupa llaç Bağımlılığı ve AIDS Sempozyumu'nun ardından Doç. Dr. M. Emin Ceylan Ü lkemizde yapılan Üçüncü Avrupa llaç Bağımlılığı ve AIDS Sempozyumu'nun en ılgi çekıcı konuları farklı ülkelerde bağımlılık ve AIDS önleme programlarının neler olduğu ve metadon konusuydu. Yunanistan'dan Dr. Kara, ülkesinde üç yıldır, özellikle turizm mevsimı nedenıyle nastalığın bulaşma riskinin arttığı yaz aylarına denk düşürülen bır AIDS önleme programından bahsetti. Program asıl olarak radyo ve televızyonlara dayalı olarak yürütülüyor ve her yıl tekrarlanıyor. Okullarda da öğrencilere sürekli video ağırlıklı bir AIDS'ten korunma eğitimi veriliyor. Yunanistan'daki program aslında "AIDS'e Karşı Avrupa" isimli büyük kampanyanın bır alt parçası. Isviçre'den Dr. Zellweger de yedi Avrupa ülkesinden topladığı AIDS olguları üzerindeki çalışmasında, virüsün en kolay damar yoluyla ilaç kullanan kişilere geçtiğinı tespit etmiş. Diğer gruplar ise homo/biseksüel grup ile, heteroseksüel grup olarak ayrılmış. Araştırıcı bunların içinde özellikle damar yoluyla ilaç kullanan grubun daha genç bir grup olduğunu ifade etti. Yanı gençlerde damar yoluyla AIDS bulaşımı daha belirgin. Viyana'dan Dr. Pezavvas, metadon ıle ılgılı bir çalışma sundu. Bilindiği gibi metadon pek çok Avrupa ülkesinde eroin bağımlılarında kullanılan sentetik bir madde. Metadon konusu ulkemızın de gündeminde ve hem yararları hem de zararları konusunda yoğun tartışmalar devam ediyor. Dr. Pezawas'a göre metadon bazı onemlı yan etkıler yaratıyor. Bunların içinde depresyon, apatı, kilo alma, uyku bozuklukları ve karabasanlar en önde gelen belırtıler. Bu belırtilerden kurtulabilmek için metadon yerine morfın sülfat kullanımı denenmiş. Sonuçta 500 mg'lık ortalama bir morfin doku ile metadon'un yarattığı yan etkiler olmaksızın başarılı bir tedavı programı uygulanabilmiş. Metadon'un yarattığı depresyon için Almanya'dan Dr. Blanke bıreysel psikoterapi programları uygulamış. Dr. Blanke'nın bildırdığine göre psikoterapi, kişiler arası ilişkileri bozuk olanlarda çok daha etkin görünüyor. Metadon ve immünolojık parametreler ile ilgili bir çalışma da Dr. Diamant tarafından sunuldu. Dr. Diamant'a göre metadonun AIDS'e yol açan HIV vırüsü tarafından enfekte olmayan kişiler üzerindekı çalışması genel olarak metadonun immünolojik defekt yaratmadığı şeklınde sonuç vermiş. Ortalama onüç yıl eroin kullanmış kişılerle çalışan Dr. Diamant, immünolojik parametreler olarak Doğal Öldürucu Hucre Aktıvıtesı (NKCA) ve Antikor Bağımlı Hücresel Toksısıte'yı (ADCC) kullanmış. Sonuçta NKCA ve ADCC aktiviteleri ile metadon dozları arasında pozitif bır korelasyonun varhgı gösterıleme Eroin bağımlısı ve Metadon mış. Ülkemizde eroin bağımlılarında metadon kullanımı üzerınde değışık zamanlarda çeşitli tartışmalar yapılmaktadır. Bu noktada sağlıklı bır sonuca ulaşabilmek için metadonun bütün yönlerıyle tanınması gereklidir. Sempozyum bu konuda iyi bir fırsat yaratmıştır. ÂBD'de metadon klinikleri vardır. Bu kliniklerden birisinde çok önemH bir program uygulanıyor: "Hamıle Durumdaki Bağımlı Annelerin Bakım Programı". Bilindiği gibi bağımlı annelerin hamilelikleri çok sorunlu geçiyor. Çunku çocuklar büyük olasılıkla ya düşük doğum ağırlıklı doguyor ve/veya zamanından önce doğuyor ya da bütün bunlara bağlı ya da onlardan ayrı olarak sakat oluyor. Dr Blangi, uyguladıkları programla ve hastaların en az haftada bir, bir kadın dogum hekimınce görülmelerinı sağlayarak, çocukların zamanına yakın, yüksek doğum ağırlıklı olarak doğmalarını sağladıklarını ve annelerin minimal bir yoksunluk sendromu geçirmelerinı temin ettiklerını ıfade etti. Ülkemizde de bu ve benzerı programların gun geçırmeden uygulamaya konulmasında sayısız yarar görüyorum. Eroin bağımlılarında bir diğer uygulama da özellikle eroinden çekilme halinde ortaya çıkan yoksunluk belırtılerının ortadan kaldırılmasında yeni bir yöntem olarak piracetam uygulanması. Pıracetam'ın klasik tedavi araçlarına eşit etkınlıkte olduğu vurgulanmakta. Klasik ilaçlarla tedavi her zaman önemli sorunlar yaratmıştır. O nedenli peracetam gibi bir seçeneğin ortaya çıkması önemli bır rahatlama sağlayabilir. ABD'de Ulusal Sağlık Enstitüsü'nde (NIH) Nörobiyoloji araştırmalarını surdüren bır Türk araştırmacı Dr. Murat Oz de sempozyumda ikı bildirı sundu. Dr. Öz'e göre etanol ATP'ye bağımlı potasyum kanallarını modüle ederek insülin sekresyonunda rol oynuyor. Bu da sonuçta diabete neden oluyor. Bunun için potasyum kanalları önce cromakalim ile aktive ediliyor. Daha sonra etanol tatbık edilerek, alkolün kanalları inhibe ettiği gösteriliyor. Böylece alkolün dıabetojenık etkisınin patojenezi gösterilmiş oluyor. Dr. öz'ün ikıncı çalışması kannabinoid reseptörlerle ılgiliydı. Dr. Öz, anandamide isimli bir endojen maddenin bu reseptörlere bağlandığını ve de serotonin 3 reseptörlerinı inhibe ettiğini göstermiş. Kannabinoid reseptörlere bağlanan esrara benzer endojen bir maddenin olması ve bu suretle 5HT3 reseptörlerinın inhıbisyonu oldukça ilginç bir nokta. Çünkü bu sonuçlar esrarın öforızan etkisinin hangi mekanizma üzerinden gerçekleştiğini açıkhyor. Erciyes Üniversitesi'nden Dr. Esel saldırgan alkolık hastalardaki kortizol sekresyonu incelemiş. Dr. Esel'e gore saldırgan alkolıklerde, ötekilere göre kortizol salınımının regülasyonu daha fazla bozulmuş durumda. Saldırganlığın nedenı de bir olasılıkla bu. Q
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle